1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Zulmü reddeden fıtrat: Corrie ve Bushnell
Zulmü reddeden fıtrat: Corrie ve Bushnell

Zulmü reddeden fıtrat: Corrie ve Bushnell

Ahmet Varol, insan olan herkesin Gazze'de yaşanan vahşet karşısında bir şeyler yapmak istediğini Corrie ve Bushnell'in ise bunu başardığını vurguluyor.

02 Mart 2024 Cumartesi 10:00A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

İnsan fıtratı zulmü reddeder

İslam’ın fıtrat dini olması insan fıtratıyla uyumlu olmasından kaynaklanır. Çünkü ikisinin de kaynağı aynıdır. İnsan fıtratını yaratan irade ile insanlığın yaratıldığı günden beri onun doğruyu bulması için elçiler gönderen, yönlendiren irade aynıdır. Dolayısıyla fıtrata en uygun olanı bilen de odur. 

Peygamberleri yalancılardan ayıran en önemli özelliklerinden biri de sadece marufu emredip sadece münkeri nehyetmeleridir. Maruf köken itibariyle insan tabiatının ve fıtratının benimsediği, kabullendiği şeydir. Münker de tam tersidir. Sözlük anlamı itibariyle maruf benimsenen, tanınan ve kabul edilen, münker de yadırganan, tanınmayan ve reddedilen şeydir. Yani insana yaratılışta verilen ve adına fıtrat denen değerler marufu benimser münkeri ise yadırgar. 

İnsan fıtratı hakkın ve haklının yanında olmayı gerektirir. İnsanlar farklı ortamlarda yetişip farklı eğitimler alabilirler. Ama Yüce Allah onların tümünü ahlaki ve itikadi yönden temiz fıtrat üzere yaratmıştır. Bu fıtrat haktan, haklıdan, adaletten yana olmayı tercih eder. Birileri eğer zulmü benimsiyor, zulümden yana tavır koyuyorlarsa bu onların fıtratlarındaki bozulmaya, sapmaya delalet eder.

Çünkü fıtratın sonradan bozulmasıyla insanın hak ve adalet konusundaki anlayışı, bakış açısı, yaklaşımı ve değer ölçüsü de değişebilir. 

İnsan fıtratı, her ne şekilde olursa olsun zulmü ve haksızlığı yadırgar. Ama fıtri değerleri kaybedip dünyevi birtakım hesaplarla hareket edenler, kendilerini yaratılışta sahip oldukları değerlerden soyutladıkları gibi buna ilaveten yaptıklarından dolayı hiçbir şekilde sorguya çekilmeyeceklerini, hayvanlar gibi toprağa karışıp yok olacaklarını düşünenlerin zulümde çok aşırı gitmeleri mümkündür. 

Geçtiğimiz günlerde Amerikan Hava Kuvvetleri’nde görevli Aaron Bushnell isimli bir asker, vatandaşı olduğu ülkenin ve mensubu olduğu ordunun iştirak ettiği soykırıma alet olmayı reddettiğinden, vicdani bir tepki göstererek siyonist işgal rejiminin Vaşington Büyükelçiliği önünde kendini yaktı. Eylemin şekliyle ilgili tartışmaları gereksiz görüyorum. Asıl onu böyle bir eyleme iten vicdani tepkiyi öne çıkarmak ve bu kişinin zulmü, vahşeti reddetme konusunda gösterdiği tavrı ele almak ve bunun üzerinde durmak gerekir. 

Bu olay hepimize Gazze’de, Filistinlilerin arazilerini tahrip eden siyonist işgalcilerin iş araçlarının önüne yattığı ve bu şekilde tepkisini ortaya koyduğu sırada siyonist katiller tarafından ezilerek öldürülen ve kendisi de yahudi bir aileye mensup olan Rachel Corrie’yi hatırlattı. 

Rachel Corrie, Amerika’da siyonist lobilerin güdümündeki medyanın enformatik kuşatmaya aldığı toplumun içinde yetişmişti. Bu kuşatma özellikle Filistin meselesi hakkında o toplumu yanlış yönlendirmekte, Filistin halkının haklı ve meşru haklarını dikkatlerden uzak tutarak bu haklarını almak, işgal edilmiş topraklarını kurtarmak için verdiği mücadeleyi terör diye lanse etmektedir. Bu mücadele terör olarak lanse edilince siyonist işgal rejiminin vahşi saldırıları da teröre karşı mücadele olarak yutturuluyor.

Amerika’da medya kuşatması altındaki toplumun içinden çıkıp Filistin topraklarına gelen Corrie, gerçeklerin kendisine anlatılandan çok farklı olduğunu gördü. Kundaktaki bebekler hunharca katlediliyor, üç beş tuğlayla örülen ve üstleri sacla kaplı baraka gibi evler içinde oturanların tepesine yıkılıyor, çocuklar okullarına giderken işgalcilerin vahşi saldırılarına maruz kalıyor, hiç kimse kendini huzur ve güven içinde hissedemiyordu. 

Siyonist işgalcilerin Filistin halkına yönelik tavırları o günden bugüne hiç değişmedi ve zulüm kesintisiz bir şekilde devam etti. Bugün de Gazze’de insanlığın gözleri önünde korkunç bir soykırım gerçekleştiriyorlar. Üstelik işgalci siyonistler bu soykırımı sadece kendileri değil ABD ordusuyla birlikte sürdürüyorlar. Görevi gereği istihbarat bilgilerine de muttali olan Aaron Bushnell bu gerçeği gördü ve vicdanı böyle bir zulme ortak olmayı kabul etmediği için kendini yakarak tepkisini ortaya koydu. 

HABERE YORUM KAT

3 Yorum