1. YAZARLAR

  2. Melih Altınok

  3. Yıkım bizim işimiz
Melih Altınok

Melih Altınok

Yazarın Tüm Yazıları >

Yıkım bizim işimiz

28 Ekim 2011 Cuma 16:45A+A-

Atv sunucusu Müge Anlı, Vanlı depremzedeler için sarf ettiği ırkçı sözleri üzerine kamuoyundan gelen tepkiler ve tabii ki Başbakan’ın “lanetliyorum” çıkışıyla dün bir hamle daha yaptı.

Bunun için kırılan varsa, özür dilemek değil, ama onun önünde saygıyla eğilirim.”

Şimdi ne demek oluyor bu Allahaşkına?

Anlayan varsa beri gelsin diyeceğim ama arifler çok bizde. Bazı medya siteleri Anlı’nın son manyelini “Ve Anlı özür diledi” spotuyla duyurdular.

Anlı’nın ulusalcı çevrelerin hislerine tercüman olduğunu düşündüğüm faşizan çıkışında son derece “samimi” olduğunu biliyorum. Derdim de kendisini Ahmet Kaya’nın linç edildiği o geceki performansından beri hazzetmediğim bu hanımefendinin ikna olması değil elbette.

İstediğimiz, bu ülkenin artık ırkçı, şoven söylemlerin öyle uluorta dillendirileceği bir yer olmadığını Anlı’nın türevlerinin kafasına sokacak açık ve net bir özür; bu fütursuzluğun bir bedeli olması.

Bizler Anlı’nın “açık ırkçılığını” tartışırken Van’ın BDP’li belediyesinin resmî internet sitesinde “Van için tek yürek oldular” başlıklı kardeşlik postuna bürünmüş ayrımcı bir metin yayınlandı.

Metinde özenle seçilen illerdeki yardım faaliyetlerinin yalnızca BDP ve onun çizgisine yakın STK’lar tarafından yapıldığını yazmaları komik olsa da bunu siyasetin güdüklüğüyle açıklamak mümkün.

Peki, Meclis’in yegâne sosyalist partisi olma iddiasındaki, Türk solundan isimleri vekil yapan, çatı partisi çalışmaları yürüten BDP’nin bir belediyesinin buram buram “Kürdilik” kokan güzellemesini neyle açıklayacağız?

“İZMİR: Metropollerde yaşayan Kürtlerin Van depreminden etkilenen yurttaşların yardımına yetişmek için çalışmaları sürüyor.

DİYARBAKIR: Van’da meydana gelen depremin ardından adeta seferberlik ilan edilen Kürtlerin ağırlıkta yaşadığı il, ilçe, belde ve köylerden yardım gelmeye devam ediyor.”

Yardım faaliyetlerinde mülki idare tarafından muhatap alınmadığından yakınan Van Belediye Başkanı Sayın Bekir Kaya, kendi internet sitesindeki bu metinle kimleri yok saydığının farkında mı acaba?

Günlerdir gece gündüz dişini tırnağına takıp çalışan ancak “solcu” ya da Kürt “olamayanlara” en azından ayıp olmuyor mu Sayın Kaya?

Bazıları Anlı’ya tepki vermemizi, “birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” klişesini anımsatan “gün dayanışma günü, suyu bulandırmayın şimdi” çıkışıyla eleştiriyorlar. Sanırım BDP’li Van Belediyesi üzerine söylediklerimin ardından yine benzer şeyler söyleyeceklerdir.

Başta Ahmet Tezcan’ın önayak olduğu ve çığ gibi büyüyen “evimevindirvan” kampanyası olmak üzere yardım çalışmalarına sosyal medyadan verilen destek muhteşemdi.

Tv kanalları, belediyeler, yabancı ülkeler ve tüm STK’lar da canla başla çalıştılar.

İnsanlar işlerinden arta kalan o değerli zamanlarını yardım toplama merkezlerinde gönüllü çalışarak harcıyorlar.

Hele hele o zor koşullarda günlerdir enkaz eşeleyen kurtarma ekipleri... Adlarını sanlarını bile bilmediğimiz, Twitter’a falan girmeye vakitleri olmayan bu kahramanların hakkı nasıl ödenir, gerçekten bilmiyorum.

Ve tabii ki yaptığı yardımı açıklamama “hakkını” kullanan nice nice Türkiyeli...

Hepsine minnettarız.

Ancak işi yazmak olan bizlerin, Anlı ve benzerleriyle mücadelelerinin zamansız bir faaliyet olduğu kanaatinde değilim. “Takibimizin” dayanışma ruhuna zarar verdiğini ise hiç sanmıyorum.

Aksine, dayanışma ruhunda gedikler açanın yukarıda örneklerini verdiğimiz ayrımcı, milliyetçi söylemler olduğunu düşünüyorum.

Üstelik zararları bununla da sınırlı değil. Sözünü ettiğimiz arkaik zihniyet, en tehlikeli fay hatlarının üzerinde kurulu olan bu ülkenin her deprem hazırlıksız yakalanan 80 yıllık milli güvenlik devletinin de müsebbibi değil mi?

Asıl sorumluk üzerinde olan hükümetleri, belediyeleri aklamak için hâlâ, Vanlı Veli Göçerimiz, yeni günah keçimiz Salih Ölmezlerle meşgul olmamızı sağlayan bu dümenin hilebaz oyun kurucularını deşifre etmek boşa kürek çekmek mi?

Bölünme paranoyasıyla yerel yönetimleri güçlendirmekten geri duran, çadırlarını deprem riski sıfıra yakın başkentinde depolayan sonra da Van’a ırak kalan ceberut devletin ideolojik aygıtlarının aktörleri depremden daha mı az tehlikeli bir afet?

Depremden yağ çıkartmaya çalışan ve işi insafsızlık derecesinde “inkâr” boyutuna vardıran, örtülü ayrımcılık yapan “milliyetçi Kürt sosyalistlerine” sesimizi çıkartmak ayıp mı?

Yaptığımız, deprem sonrası ayakta kalacak sağlam binaların sayısını arttırmak yolunda, bu köhnemiş zihniyeti bir daha dirilmemek üzere çökertmek için bir yıkım faaliyeti.

Hâlâ hassasiyetimizin motivasyonunuza zarar verdiğini söylüyorsanız, “parazit yapıyorsunuz” diyorsanız da kusura bakmayın. Bu köşelerin “hak edişinin” hakkını vermek için aldığımız yıkım ihalesini layıkıyla sonlandırmak boynumuzun borcudur.

Tamam, siz daha faydalı oluyorsunuz ama bizler de bir yerinden tutuyoruz işte dostlarım.

[email protected]

TARAF 

YAZIYA YORUM KAT