1. HABERLER

  2. HABER

  3. WikiLeaks'ten Sızan Belgelerden Notlar
WikiLeaksten Sızan Belgelerden Notlar

WikiLeaks'ten Sızan Belgelerden Notlar

Türkiye'de yapılan darbelerin arkasında ABD ve İsrail var mı? Bu soruların cevabını Mossad'ın Başkanı ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı veriyor. İşte ayrıntılar...

29 Kasım 2010 Pazartesi 21:10A+A-

Guardian'ın internet sitesine koyduğu belgelerde Türkiye ile ilgili de çok sayıda bilgi yer alıyor. Bunlar arasında İsrail'in Türkiye'nin uyguladığı politikalardan duyduğu rahatsızlığı ABD'ye iletmesi yer alıyor.

 Darbelerin Arkasında ki ABD-İsrail Parmağı 

-- 31 Ağustos 2007 tarihli bir belgede, aynı yılın 17 Ağustos günü İsrail gizli servisi Mossad'ın Başkanı Meir Dagan ile ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns arasında yapılan toplantının tutanağı görülüyor.

Toplantıda iki yetkilinin Ortadoğu'daki son durumu ele aldıkları ve özellikle İran konusunun üzerinde durdukları ortaya çıktı.

Tutanağa göre, Dagan, Burns'e Türkiye'ye baktığı zaman ülkedeki İslamcıların giderek ivme kazandıklarını gördüğünü söyledi.

Belgede, "Dagan burada sorulması gereken esas sorunun kendisini Türkiye'nin laik kimliğinin savunucusu olan ordunun bu duruma daha ne kadar sessiz kalacağı olduğunu ifade etti" denildi.

ABD'nin 'karanlık yüzünü' belgeleyen Wikileaks'in kurucusu bu kez kendisi için harekete geçti.

Ortada Türkiye üzerine oynanan çok büyük bir oyun var. ABD gizli servisi CIA ile İsrail gizli servisi Mossad, sinsi bir operasyonla El-Kaide üzerinden dünyayı şekillendirmeye çalışıyor.

CIA ve Mossad, bu psikolojik operasyonu Wikileaks isimli internet sitesi üzerinden yürütüyor. Bu iki gizli servis, sitenin kurucusu Julian Assange'nin açıklayacağı Afganistan gizli belgelerini manüple ederek, Türkiye ile El-Kaide arasında bağlantı olduğu yalanını gündeme sokmayı amaçlıyor.
Bu operasyonla, Türkiye'nin imajı Hamas, Hizbullah ve El-Kaide üzerinden "Dinci Türkiye", "Teröre destek veren Türkiye" şeklinde bozulmak isteniyor. Bunun alt yapısı da aylar öncesinden hazırlanıyor.

ÇİZGİ FİLM KURMACASI

South Park adlı çizgi filmin Ekim ayı ortasında Amerika'da gösterilen bölümünde, üzerinde Türk bayrağı bulunan "sözde El Kaide uçağı, kamikaze gibi binlerce kişinin üzerine" çakılıyor. Yine ekim ayı başında bir Türk F-16 pilotunun Afganistan'da El Kaide'ye katılarak militanlara uçuş eğitimi verdiği öne sürülüyor.

Aralarında Türkler'in de olduğu El Kaide militanlarının Almanya'da saldırı düzenleyeceği iddiası, aylardır sürekli tekrarlanıyor. Yılbaşında çok büyük bir saldırı düzenlemek için biri Türk, 4 El Kaide militanının Amerika'ya sızdığı iddiası ABD basınında manşet yapılıyor. Bunun altında Türkiye'yi yalnızlaştırma projesi yatıyor.

Julian Assange'nin, CIA ile açıklamalar öncesi gizli anlaşma yaptığı, özellikle de Türkiye ile ilgili bağlamda manüplasyon belgeler çıkaracağı belirtiliyor.

CLINTON PANİKLEDİ

İsveç'te, 2 kadın gazeteciye tecavüz ettiği gerekçesiyle hakkında tutuklama kararı çıkarılan ve dünya çapında aranan Assange'nin, yeniden dünyayı gezme özgürlüğüne kavuşmak için CIA-Mossad ile anlaşmaya vardığı kaydediliyor. İsviçre'den sığınma hakkı alan Assange'nin, Zürih'e 1 saat uzaklıktaki Schaffhausen Kasabası'nda CIA ve Mossad ajanlarıyla buluşarak, , "Türkiye'nin El Kaide'ye yardım ettiğine" ilişkin sahte belge açıklamayı kabul ettiği belirtiliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın tavrı da, bu durumu destekliyor.

Hillary Clinton, günlerdir bazı devletleri arayarak, "Yazılanlara kızmayın. İlişkimizi bozmasına izin vermeyin" telkininde bulunuyor. Wikileaks'in açıklayacağı belgelere şüphe ile bakan uluslararası bir güvenlik uzmanı, "Bunlar dünya kamuoyunu yanıltmaya yönelik, ardında gizli nedenleri olan haberlerdir. Şimdi düşünün, ABD'ye karşı olacaksınız, hatta gizli belgeler yayınlayacaksınız, ama derin güçler size dokunmayacak... CIA, sizi bulamayacak. Buna kim inanır ki? Bu kişi her ne kadar karşıt biri gibi gösterilse de, mutlaka işbirliği yapan biridir" yorumunu yapıyor.

YAHUDİLER ARKASINDA

Türkiye; İsrail'in bütün korku imparatorluğunu yıktı. İşte İsrail ve Amerika'yı kontrol eden güçlü Yahudi lobisi de, bunun bedelini ödetmek üzere Türkiye'ye bu tuzağı kurdu. Şu anda İsrail'in bütün amacı; kendisinin Ortadoğu'daki hareket alanını iyice daraltan Türkiye'deki iktidarı zor durumda bırakmak. Bunun için yapmayacağı şey yok.

Mavi Marmara olayının ertesi gününden itibaren, gemidekilerin El-Kaide bağlantılı kişiler olduğu haberleri, Yahudi patronlara ait dünya medyasında yer almaya başladı. İsrail bundan sonraki hamlesini de, Türk hükümetinin teröre destek verdiği iddiası üzerine kurdu.

İsrail, El-Kaide yalanını, "ABD karşıtı olduğunu öne süren bir internet sitesi" aracılığıyla ortaya atarak bu meseleyi farklı bir mecraya çekmiş oldu. Yahudi lobisi pompalıyor. Yaşanan süreç, Türkiye'yi yalnızlaştırma operasyonunun arkasında Yahudi lobisi olduğu gösteriyor. Bütün bunların sebebi olarak da, Türkiye'nin Ortadoğu'da güçlenerek, İsrail'i bu bölgedeki oyunun dışına itmesi gösteriliyor.

KiM BU ASSANGE

1971 yılında Avustralya'da dünyaya gelen Julian Paul Assange, Wikileaks adlı internet sitesinin en etkili yöneticilerinden biri. Kendisi bir matematikçi ve aynı zamanda bilgisayar uzmanı. Yayınladığı belgelerle başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin tepkisini çeken Assange, 2 kadına tecavüzle suçlanıyor. Bu nedenle hakkında tutuklama kararı bulunuyor ve INTERPOL tarafından aranıyor. Assange'nin yakalanmamak için İsviçre'de saklandığı belirtiliyor.

Diplomasinin 11 Eylül'ü: Cablegate

Wikileaks internet sitesi, ABD'nin birçok hassas konudaki değerlendirmelerinin yer aldığı "gizli devlet belgeleri"ni yayınladı. ABD büyükelçiliklerinden gönderilen 250 binden fazla mesajda yer alan bilgilerin aktarıldığı belgeler, dünyayı sarsacak nitelikte. İtalya Dışişleri Bakanı Frattini, Türkiye'nin geniş yer bulduğu belgeleri, "diplomasinin 11 Eylül'ü" olarak niteledi.

Son yıllarda yayınladığı ABD'nin Irak ve Afganistan savaşlarıyla ilgili gizli belgelerle ses getiren Wikileaks internet sitesi, dünyanın büyük merakla beklediği "gizli devlet belgeleri"ni çeşitli yayın organları aracılığıyla yayınladı. Amerikan yönetiminin karşı çıkmasına rağmen yayınlanan belgeler ABD Dışişleri Bakanlığı'nın toplam 270 büyükelçilik ve konsolosluklarla günlük yazışmalarına dayanıyor. Yabancı liderlerle ve dünyadaki nükleer ve terörist tehditlerle ilgili değerlendirmelerin bulunduğu belgelerde Türkiye'ye ilişkin de önemli bilgiler var. Washington'dan sonra en çok belge sızan yer ABD'nin Ankara Büyükelçiliği. Ankara'dan Washington'a 7 bin 918 telgraf gönderilmiş. ABD'nin imajını sarsması ve uzun süre dünya kamuoyunu meşgul etmesi beklenen belgeler arasında, İsrail gizli servisi Mossad'ın başkanı Meir Dagan ile ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı William Burns arasında 17 Ağustos 2007'de yapılan görüşmelerin yazışmaları da yer alıyor. Mossad Başkanı Dagan, Türkiye'de İslamcılığın yükselişe geçtiğini iddia ederken, "Burada soru, kendini Türkiye'nin laik kimliğinin koruyucusu olan Türk ordusunun daha ne kadar sessiz kalacağı." ifadelerini kullandı.

ABD ile İran pazarlığı belgelerde

Belgeler arasında, 12 Kasım 2009'da Philip Gordon ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu arasında yapılan ve İran'ın nükleer programını konu edinen bir görüşmenin detayları yer alıyor. 40 dakika süren görüşmede Gordon, Türkiye'nin arabuluculuk çalışmalarını eleştirirken, ABD yönetiminin Türkiye'nin İran tutumuyla ilgili soru işaretleri bulunduğunu belirtiyor. Türkiye'nin sadece İran'a yönelik yaptırımların olumsuz etkilerinden bahsetmesinden rahatsız olduklarını belirten Gordon, Davutoğlu'na, "Eğer İran nükleer silah elde ederse olası sonuçlarının farkında mısınız?" diye sordu. Davutoğlu, "Elbette. Bu riskin farkındayız. Bu nedenle Türkiye, İran dosyası üzerinde yoğun çalışıyor. Cumhurbaşkanı Gül, İstanbul'da Ahmedinejad'la iki saat görüştü." cevabını verdi. Başbakan Erdoğan'ın Guardian gazetesine verdiği röportajdan rahatsızlık duyduklarını belirten Gordon, Erdoğan'ın İran sorununa bakışına dair soru işaretleri bulunduğunu söyledi. Davutoğlu, röportajda Erdoğan'ın sözlerinin eksik aktarıldığını savunarak, sadece Türkiye'nin İran'la ilişkilerinin çözüm sürecinde önemli rolü olduğunu söyledi. Gordon, İran'ın uluslararası baskıyı dikkate almaması durumunda Türkiye'nin İran'a karşı daha sert bir pozisyon almasını istedi. Davutoğlu, Erdoğan'ın Tahran ziyaretinde bu mesajı verdiğini ve Türkiye-İran ilişkilerinin bölge için çok önemli olduğunu söyledi. Türk dış politikasının bölgeye "adalet duygusu" getirdiğini savunan Davutoğlu, Türkiye'nin bölgedeki İran nüfuzunu dengelediğini dile getirdi.

Le Monde, El Pais, Der Spiegel, New York Times ile birlikte belgeleri yayımlayan Guardian gazetesi, konuya ilişkin gizli belgeyi, "Bu görüşmede Gordon, Davutoğlu'nu, İran'ın nükleer programı konusunda Türkiye'nin arabuluculuğunun yardımcı olmayabileceği konusunda ikna etmeye çalışıyor, ancak bunda başarılı olmuyor.'' yorumuyla yer verdi. Gizli belgelere göre, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediklerini her fırsatta açıklayan İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Roma'da 8 Şubat 2010'da ABD Savunma Bakanı Robert Gates'le yaptığı görüşmede, Türkiye'nin hem Avrupa hem de İran'a açılımlar yapmasını "ikili oynamak'' diye niteleyerek, "bu durumun kendisinde hayal kırıklığı yarattığını'' söylüyor.

ABD Dışişleri Müsteşarı William Burns ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu arasında 18 Şubat 2010'da gerçekleşen görüşmelerin kayıtları da Türkiye'nin İran'la ilgili endişelerini ortaya çıkardı. Sinirlioğlu, İran'a yönelik saldırı planlarına karşı çıkarken, tüm bölge ülkelerinin İran'ı tehdit olarak gördüğünü savunuyor. İran'ın nükleer enerji alanındaki çalışmalarından bahsederken, "Şam'da bile alarm zilleri çalıyor." ifadelerini kullanıyor. Burns'un ABD'nin İran politikasına destekleme çağrısı üzerine Sinirlioğlu, İran'a yönelik yaptırımların halkın rejime olan desteğini artırdığını ve muhalefeti zayıflattığını belirtiyor. İran'a yönelik olası bir saldırının Türkiye'ye ve tüm bölgeye zarar vereceğini kaydediyor.

Feridun Sinirlioğlu, ABD'li yetkililere Irak Başbakanı Nuri el Maliki'yle ilgili memnuniyetsizliğini de dile getiriyor. El Maliki'nin "kendi siyasi geleceğiyle ilgilendiğini" savunan Sinirlioğlu, Irak Başbakanı'nın her an kontrolden çıkabileceğini dile getiriyor. İran'ın Irak seçimlerini etkilemeye çalışmasından rahatsız olduklarını belirten Dışişleri Müsteşarı, Suudi Arabistan'ın da Şii etkisini azaltmak amacıyla Sünni kökenli siyasi partilere "para saçtığını" iddia ediyor. İran'ın Irak'la Türkiye arasındaki boru hattına karşı olduğunu savunan Sinirlioğlu, 7 Mart seçimlerinden sonra iki ülke arasında boru hattı kurulması için girişimlere başlayacaklarını kaydediyor. ABD'nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'ne PKK'ya karşı daha fazla işbirliği yapması için baskı yapmasını isteyen Sinirlioğlu, Amerikan ordusundan General Odierno'nun görüşmeden kısa süre önce gerçekleştirdiği ziyaretten övgüyle bahsediyor.

En çok belge Ankara'daki Amerikan Büyükelçiliği'nden

Yayımlanan belgelerde Türkiye açısından en dikkat çekici nokta Ankara'dan Washington'a gönderilen telgraf sayısı. Sızan 251 bin belgenin çoğunluğu ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait. Washington'tan sonra en çok belge sızan yer ise ABD'nin Ankara Büyükelçiliği. Ankara'dan Washington'a 7 bin 918 telgraf gönderilmiş. Sızan belgelerde Ankara'nın dikkatini bu nokta çekti. Bu durum Türkiye'nin öneminin ve diplomatik etkinliğinin işareti olarak görüldü. Türk tarafı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye için kullandığı "merkez ülke" tabirinin gerçekliğinin ortaya çıktığı görüşünde.

Araplar, ABD'den İran'a saldırmasını istemiş

Wikileaks'in sızdırdığı belgelerde Tahran'ın nükleer bir güç olmasından endişe eden Arap ülkelerinin, İran'a saldırı düzenlenmesini istediği görülüyor. Fransız Le Monde gazetesinde yayınlanan WikiLeaks belgesine göre Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz, Amerikalı diplomatlara İran'ı kastederek "yılanın başını kesmek gerek'tiğini söylüyor. 11 Şubat 2010 tarihli bir belgede de Kral Abdullah, ABD Başkanı Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones'a " Eğer İran nükleer gücünü geliştirirse bölgedeki herkes aynı şeyi yapacaktır. Bu yüzden Bu İran'ın nükleer programı kesimlikle durdurulmalıdır." diyor. Bahreyn Kralı Hamid bin İsa El-Halife ise Amerikalı general David Petraeus'a "Bölgedeki tehlikeyi engellemeyzsek daha yüksek seviyelere ulaşabilir." Diye yakınıyor. Abu Dhabi Prensi Muhammed bin Zayid El Nahyan, İran konusunda daha keskin fikirler öne sürüyor. Nahyan, İran'ın nükleer tesislerine yalnızca havadan müdahalenin yetersiz olacağını ifade ederek, karadan da müdahale yapmak gerektiğini belirtiyor.

İran'la ciddi bir gaz anlaşması bulunan Katar'ın Emiri ise 14 Şubat 2010'da Amerikalı senatör John Kerry'nin danışmanıyla konuşmasında "İran'la olan otuz yıllık ilişkilerimize dayanarak İran'dan gelen sözlerin yüzde birine inanmamak gerektiği kanaatini taşıyoruz" diye konuşuyor. Katar Başbakanı Şeyh Hamid bin Casim bin Cabir El Tani, İran ile aralarındaki ilişkiyi " Onlar bize yalan söylüyor, biz de onlara yalan konuşmak durumda kalıyoruz" şeklinde özetliyor. El Tani, İran lideri Ahmedinejad'ın "Irak'ta Amerikalılarla savaştık. Ama asıl savaşı İran'da yapacağız" şeklindeki sözlerini de aktarıyor.

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ise İran'ın İslam adına büyük bir hıyanete imza attığını belirtiyor ve İranlıları kastederek "O yalancıların söyledikleri hiçbir şeye inanmayın" diyor. En çarpıcı açıklamalar ise Ürdün Meclis Başkanı Zeid Rifai'ye ait. Rifai Amerikalı yetkililere yolladığı bir telegramda "Ya İran'ı bombalarsınız ya da Nükleer bir güç olan İran'la yaşamaya devam edersiniz. Sıradan yaptırımların hiçbir önemi yok" şeklinde tepkisini dile getiriyor.

Ermenistan İran'a silah göndermiş

Belgelerde Suudi kralı Abdullah ile İran Dışişleri Bakanı Muttaki arasındaki görüşmede İran'ın Arap ülkelerinin ve özellikle Hamas'ın içişlerine karışıtığı konusunun gündeme geldiği yer alıyor. Görüşmede Muttaki İran'ın Arap ülkelerinin içişlerine karışmasını 'Onlar Müslüman' teziyle savunurken; Kralın ise buna karşı çıkarak 'Onlar Arap. Farslılar olarak onların içişlerine karışamazsınız' dediği öğrenildi.

Belgelerde yer alan başka bir bilgiye göre ise Ermenistan'ın İran'a silah göndermesi Amerika'yı rahatsız ediyor. Ermeni kaynaklı silahların Irak'a geçtiği ve Amerikan askerlerinin ölümüne sebep olduğu da iddia ediliyor. İran Kızılay'ının faaliyetleri de belli bölgelere ajan ve silah gönderme için kullandığı belirtiliyor.

Dünya liderleri için akıl almaz benzetmeler

ABD'nin dünya başkentlerinde yer alan diplomatların bulunduğu ülke liderleri ile ilgili hiç de diplomatik olmayan konuşmalar ortaya çıktı. ABD'nin imajını sarsması ve uzun süre dünya kamuoyunu meşgul etmesi beklenen WikiLeaks'in yayınladığı gizli bilgilere göre, Moskova'da görev yapan ABD Büyükelçisi 2008'in sonlarında Rusya Başbakanı Vladimir Putin'i Batman'a ve Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev'i de yardımcısı Robin'e benzetmiş. New York Times başta olmak üzere uluslararası basında yer almaya başlayan bilgilere göre Kuzey Kore lideri Kim Jong-il de Amerika'lı diplomatlara göre "iradesiz yaşlı bir adam". Kuzey Kore lideri için "inme sonucu fiziki ve psikolojik travma geçiren birisi" ifadeleri de kullanılıyor.

Roma Büyükelçiliği'nden 2009'da geçilen raporda da Putin ve Berlusconi arasındaki dostluğa dikkat çekiliyor. Berlusconi'nin aşırı hediyeler ve iş dünyasındaki gücü sayesinde karlı enerji anlaşmaları sağladığı iddia edilen belgelerde, İtalyan lider Avrupa'da Putin'in sözcüsü olmakla suçlanıyor. Putin'in toplumda etkili olan kişiler üzerinde bir baskı oluşturduğunu kaydeden Amerikalı diplomatlar, Putin'in fermanlarını yerine getirmeyen ve yönetilemeyen bürokrasi tarafından kuyusunun kazıldığını savunuyor.

ABD'nin Afganistan'da müttefiki Cumhurbaşkanı Hamid Karzai için Kabil Büyükelçiliği'nin kullandığı ifadeler de hayli ilginç: "Gerçekleri dinlemeyen hayli zayıf karakterli birisi. Kendisine karşı ya da başka raporlarla kolaylıkla fikirlerini değiştirebiliyor."

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için söylenen ifadeler de hayli tartışma yaratacak cinsten: "Zarif ve etkiliyeci ancak hiç bir zaman verdiği sözü yerine getirmez." ABD'nin eski Berlin Büyükelçisi Philip Murphy Alman Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle hakkında 'fikirlerinde derinlik olmayan, Amerikan karşıtı, beceriksiz ve kendini beğenmiş biri' olarak tanımlanıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel için ise 'Teflon Merkel' 'riske açık olmayan ve üretici olmaktan uzak' yakıştırması yapılıyor. Belgelerde BM toplantıları için ABD'ye gidecek olan Libya Lideri Muammer Kaddafi'nin suyun üzerinde uçmaktan korktuğu, en fazla 8 saat uçabildiği belirtiliyor.

Guantanamo için rüşvet

Belgeler, ABD'nin Guantanamo Hapishanesi'ndeki esirlerin kabul edilmesi için diğer ülkelere rüşvet verdiğini gösteriyor. Belgelere göre Slovenya Obama ile randevu ayarlanması karşılığında bir tutukluyu alması istenirken, Kirbati ada devletine de Müslüman Çinli tutukluları alması için milyon dolarlık ticari anlaşma teklif edildi.Belçika'ya da tutuklu kabul etmesi karşılığında Avrupa'da daha güçlü bir pozisyon vaat ediliyor. Belgelere göre, ayrıca 2007 yılında ABD Başkanı George Bush ile Çin lideri Hu arasındaki görüşmede, Bush, Pekin'inİran'a gemilerle balistik füze parçaları parça göndermesini sona ermesi çağrısında bulunuyor. Hu ise konuyla ilgili ayrıntılı bilgi istiyor. Kuzey Kore'nin ekonomik sorunları ve siyasi durumu göz önüne alınarak, ABD'li yetkililer Güney Kore'liler ile bir araya gelerek Kore'nin birleştirilmesini görüşmüşler. Bu konuda Pekin yönetiminin ikna edilmesi için ekonomik teşvikler ve doğru ticari anlaşmaların işe yarayacağı düşünülmüş.

Amerikalı diplomatlara casusluk talimatı

Kamuoyuna sızan belgeler arasında, BM, Ortadoğu, Doğu Avrupa ve Latin Amerika'daki ABD misyonlarında görev yapan Dışişleri Bakanlığı personeline casusluk yapmaları yönünde Washington'dan giden direktifler de bulunuyor. Normalde casusluk faaliyetleri için CIA ve benzeri istihbarat örgütlerini kullanan ABD'nin bu uygulaması istihbarat geleneklerini zorluyor. 2008 tarihe kadar geri giden belgelere göre Amerikalı diplomatlardan yabancı devlet yetkililerinin kredi kartı bilgileri ve çalışma takvimleri gibi şahsi bilgilerinin alınması talep ediliyor. Belgeler, diplomatların bu emirleri yerine getirip getirmediğine dair ipucu vermiyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton imzalı direktiflerden birinde, ABD'nin BM Daimi Temsilciliği'ndeki personele bilgi toplama öncelikleri listeleniyor ve Kuzey Koreli diplomatların 'biyografik ve biyometrik' bilgi dahil fişlenmeleri isteniyor.

İFŞAA EDİLEN BELGELERDEN KISA KISA

AFGANİSTAN: Afganistan devlet başkanı yardımcısı Ahmet Ziya Mesut, Birleşik Arap Emirliklerine yaptığı ziyarette yanında 52 milyon doları ülkeden çıkartmış.

SANAL SAVAŞ ÇİN: Çin politbürosu Google'ın bu ülkedeki sistemini hedef alan hacker saldırısı düzenlemiş. Bu saldırı Çin hükümetinin özel güvenliğin ve İnternet uzmanları tarafından yürütülen büyük bir kampanyanın parçası olarak değerlendiriliyor. Çin Dalai Lama Batılı ülkeler ve Amerikan hükümetinin bilgisayarlarına da 2002 yılında girilmiş.

SUUDİ EL KAİDE: El Kaide terör örgütünün finansörleri arasında Suudiler ön sıradaki yerlerini korurken, Amerikan üssünün bulunduğu Katar belgelerde terörizme karşı mücadelede 'en kötü ülke' olarak yer alıyor.

ALMANYA: Belgelere göre Almanya'da isim benzerliği nedeniyle yanlış kişiyi Afganistan'da gözaltına alınan biriyle karıştırarak tutuklayan CIA ajanları ile ilgili tutuklama kararı çıkartmaması için sert şekilde uyarmış. ABD'li bir diplomat Alman meslektaşına Almanya'yı tehdit etmediğini fakat Amerika ile ilişkilerde atılan her adıma dikkat etmesi gerektiklerini söylemiş.

ABD Paris Büyükelçiliği, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'yi ince tenli ve otoriter kişiliği ile tanımlarken, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ise ABD Roma Büyükelçiliği tarafından "kibirli, beceriksiz ve etkisiz Avrupalı bir lider" olarak eleştiriliyor. ABD Roma Büyükelçiliği'nden geçilen bir başka raporda da "fiziki ve siyasi açıdan zayıf bir lider" olarak tanımlanan Berlusconi, gece hayatına düşkün olduğu için yeterince vakti kalmadığı değerlendirmesi yapılıyor.

ALMANYA: Belgelere göre Almanya'da isim benzerliği nedeniyle yanlış kişiyi Afganistan'da gözaltına alınan biriyle karıştırarak tutuklayan CIA ajanları ile ilgili tutuklama kararı çıkartmaması için sert şekilde uyarmış. ABD'li bir diplomat Alman meslektaşına Almanya'yı tehdit etmediğini fakat Amerika ile ilişkilerde atılan her adıma dikkat etmesi gerektiklerini söylemiş.

Kaddafi suyun üzerinde uçmaya korkuyor: Belgelerde BM toplantıları için ABD'ye gidecek olan Libya Lideri Muammer Kaddafi'nin suyun üzerinde uçmaktan korktuğu, en fazla 8 saat uçabildiği belirtiliyor.

İran ambulanslarla silahı Lübnan'a sokmuş: İsrail ve Hizbullah arasında 2006 yılında cerayan eden 35 günlük savaşta İran'ın Hizbullah'a ambulanslar içinde gönderdiği silahlarla yardım ettiği öne sürülüyor.

Mısır, inatçı müttefik: ABD'nin Kahire Büyükelçiliği tarafından Dışişleri Bakanı Hillary Clinton için 2009 yılında gönderilen telgrafta Mısır'dan inatçı müttefik diye bahsediliyor. Mısır'a karşı saygılı davranıldığında iyi bir karşılık alındığı belirtilen telgrafta, Kahire yönetiminin kendisini Ortadoğu konusunda zaruri bir Arap devleti olarak görme algısına sahip olduğu belirtiliyor.

Hamas ve El Fetih liderleri için casusluk: Amerikan Yönetimi, Hamas mensupları ve El Fetih liderleri konusunda casusluk yapması için Amerikan elçilik personeline duyuru yapmış. Buna göre Filistinli liderlerin kullanacağı güzergahlar, bineceği araçların yanısıra kişilerle ilgili biyometrik ve biyografik bilgilerle finansal durumları konusunda da ayrıntılı bilgi talep edilmiş.

El Kaide'nin en büyük finansörü Suudiler: Belgelerde Amerika'nın Ortadoğu'daki en stratejik müttefiki Suudi Arabistan, Amerika'nın küresel en büyük düşmanı El Kaide'nin en büyük finansörü olarak belirtiliyor.

Koca ABD'nin Bir Başbuğ'u Yok mu?
ABD, tarihinin en büyük sızıntısıyla meşgul. Bu, geçenlerde Obama'nın başına bela olan Meksika Körfezi petrol sızıntısından çok daha vahim.

Onun bedeli 20 milyar dolardı ama bu sızıntının bedeli ABD'nin kalan itibarı olacak gibi. Konumuz 'Wikileaks' internet sitesinden ABD'nin gizli belgelerini yayınlanması. Bugüne kadar yayınladıkları bir tarafa, Wikileaks bu günlerde 'tarihi yeniden yazacak' 2,7 milyon gizli belgeyi yayınlayacağını duyurdu. Bazı belgeler açığa çıkınca ABD Dışişleri Bakanı Hillary Cilinton'ın kalp krizi geçireceği iddia edildi. Site kurucusu tecavüz iddialarıyla aranıyor. Ama kimse bunu inandırıcı bulmuyor. İnternet forumlarda 'tecavüze uğradım' demek ve bir milyon dolar almak için sıraya girme geyiklerinden geçilmiyor. 'Wikileaks'in leak'i bilindiği gibi sızıntı. Türk kamuoyu bu kelimeye oldukça aşina. 'Sızma, sızıntı' kelimeleri bir sokak anketinde sorulsa ve duyduğunuzda neyi hatırlıyorsunuz dense ilk akla gelen TSK arşivlerinden sızan Balyoz Darbesi belgeleri olurdu herhalde.

Başbuğ dönemi Genelkurmay'ın verdiği mücadelenin hedefi şuydu: Sızıntıları önlemek, skandalları örtbas etmek. Karargah'acep telefonugirişini yasakladılar, onlarca kağıt imha cihazı aldılar. Yüzlerce laptop ve desktopu yakıp kırarak imha ettikleri basında yer aldı. Belge sızdırdığından şüphe ettikleri yüzlerce subayı sorgulayıp birçoğunun evini basıp arama yaptılar. Siz Başbuğ döneminde başka bir icraat hatırlıyor musunuz? Başbuğ ve marifeti bol hukuk müşavirinin halkın vergileriyle ödenen maaşları karşılığı yaptıkları tek bir icraat vardı: Skandallara kulp takmak ve direkt 'yalan'lamak. Bu yalanlamaların hemen hepsinin yalan olduğu ortaya çıkıyordu ama ne gam! Onlar, değilelektronikortamda, taş gibi ıslak imzalı belgelere bile 'kâğıt parçası' demekten çekinmedi. Kimi zaman LAW silahında 'asimetrik' paralel atlayışlar yaptılar. Kimi zaman parmak sallayıp halkı ve gazetecileri tehdit etti, hızını alamayınca firkateyn'den serbest atış yaptığı da oldu. İşte Wikileaks belgeleri karşısında ABD hükümetinin tavrını görünce hayret etmemek işten değil. Yok mu bu adamlarda Başbuğ kadar akıllı ve entelektüel (!) bir adam? Çıksa ve dese ki 'Bunlar photoshop'la yapılmış sanal belgeler. Kâğıt parçası bile değil. Bizi yıpratmak için 'okyanus berisi'nde imal edilmiş.' Veya yok mu bir Dursun Çiçek'leri elinde imza makinesi, boynunda atkı mahkeme önlerinde tehdit pozları versin. Hatta kızı Uğur Dündar'a çıksın ağlasın. Mesela Clinton'ların kızı Chelsea niye CNN'e çıkıp, ağlamıyor ki! Bu Amerikalıları anlamak zor! TSK'nın itibarını kurtaran(!) yalan silahını nedense Bush'tan beri ihmal ediyorlar! 

ABD: CHP Bir Avuç Gürültücü Elitist

WikiLeaks sitesinin açıkladığı gizli belgelerde ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nin CHP'yi "bir avuç gürültücü elitist" olarak gördüğü belirtilirken Baykal için bakın ne diyor?
WikiLeaks sitesinin açıkladığı gizli belgelerde ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nin CHP için "bir avuç gürültücü elitist" ifadelerini kullandığı, dönenim CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelttiği eleştirilerden de "alışılagelmiş sızlanmalar" olarak söz ettiği ortaya çıktı.

WikiLeaks sitesinin açıkladığı ABD'nin Ankara Büyükelçiliği tarafından 30 Aralık 2005'te "gizli" ibaresiyle gönderilen "İki yıllık iktidarın ardından Erdoğan ve AK Parti" başlıklı belgede AKP iktidarının 2 yılı değerlendirilirken CHP hakkında kullanılan ifadeler dikkat çekiyor. Belgede CHP'den "bir avuç gürültücü elitist" olarak söz ediliyor. Belgede şu ifadeler yer alıyor:

"Erdoğan, parlamentonun üçte iki çoğunluğunu elinde bulunduruyor. Merkez soldaki Anamuhalefet CHP, bir avuç gürültücü elitistten fazlasını oluşturmuyor. Şu anda Erdoğan'ın belagattaki baskınlığı ve merkez sağ çoğunluğun kalplerindeki sosyal sorunlar hakkındaki tartışmaları kontrolü; diğer parti liderlerinin siyasi iflasları ile siyasi partiler ve seçim yasalarının namuslu ve yeni adayların siyasete girmesi üzerindeki boğucu etkisi yüzünden geniş çaplı bir siyasi alternatif bulunmuyor."


CHP için belgede İngilizce "a bunch of elitist ankle-biters" ifadesi kullanılıyor. Bu ifade İngilizcede "çaylak okul çocukları, paçadan düşmeyen küçük köpek sürüsü, yeteneksiz ama hırçın futbolcu" anlamlarında da kullanılabiliyor.

"BAYKAL'IN ELEŞTİRİLERİ ALIŞILAGELMİŞ SIZLANMALAR"

Belgede ayrıca, dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Başbakan Erdoğan'a yönelttiği eleştirilerden "alışılagelmiş sızlanmalar" olarak söz ediliyor. Belgede, "CHP Genel Başkanı Baykal, eski büyükelçi Gündüz Aktan ve siyaset bilimci Hasan Ünal gibi üst düzey muhalifler Erdoğan'ı sert bir şekilde eleştirmeyi sürdürüyorlar. Ancak bunlar, onların alışılagelmiş sızlanmaları" ifadeleri yer alıyor.

Kaynak:Zaman

HABERE YORUM KAT