1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Vesayetin darbesi
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Vesayetin darbesi

30 Haziran 2011 Perşembe 00:37A+A-

Yaşadığımız olayların gösterdiği gibi, bürokratik merkezin tesis ettiği vesayet rejimi yüz yıldır büyük bir inat ve kararlılıkla sürüyor.

1950, 1965, 1983 ve 2007 seçimlerinde gözlendiği gibi toplumsal merkez, 12 Haziran 2011 seçimlerinde vesayet rejimine karşı büyük bir hamle yaptı. Seçimin umudu ve ana teması yeni bir anayasa idi. Anayasa ile Ergenekon ve Balyoz davalarında somutlaşan vesayet rejimi hukuki zeminde yapılacak köklü reformlarla son bulacaktı, fakat bir kere daha anlaşıldı ki, vesayetçiler zannedildiği gibi hiç de güçlerinden büyük şey kaybetmiş değiller. Vesayet rejimi taraftarları ya kaba asker3i darbeler veya yine askerlerin desteğinde müdahaleler yaparak rejimi şekillendirirler. Belki kaba darbe yapma şansları bir parça azalmış gibi görünüyor, ama post-modern müdahale yapma imkânları sona ermemiştir. Bu çerçeveden dikkatlice bakıldığında, son yaşananların yüzde 50 muhalefet oyu toplayan üç parti bünyesinde, ama özellikle CHP bünyesinde tam bir darbe yaşandığını gösteriyor. Evet, bu sefer darbe CHP'de yaşandı, yazık ki Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin çizgisi buna engel olamadılar, büyük ölçüde geleceğe ilişkin şanslarını kaybettiler. Deniz Baykal ve ekibinin darbenin kendisinden hoşnut olduklarını sanmıyorum, ama siyaseten Kılıçdaroğlu ve Tekin'i tasfiye etme zeminini elde etmiş olmaları hasebiyle durumdan pek şikâyetçi de değiller.

Eğer vesayetçilerin CHP üzerinden başlattıkları operasyon başarıya ulaşacak olursa, darbe teşebbüsleri dolayısıyla açılan davalar büyük akamete uğrayacak. CHP'deki darbenin yöneldiği amaç bu görünüyor.

Bu olayda, Balyoz davasından bir sanığı aday göstermekle MHP büyük hata etti, ama 28 Haziran günü Meclis'e girip yemin etmekle toparladı, 2007'de olduğu gibi tarihî bir kararın altına imza attı ve bence bu sorumlu davranışıyla sadece kendi seçmeninin değil, vesayet rejiminden bunalan toplumun tamamının takdirini kazandı.

BDP'ye ve desteklediği bağımsız vekillere gelince...

Belirtmek gerekir ki, bundan daha berbat bir performans gösterilemezdi. Benim vicdanî kanaatime göre Hatip Dicle mağdur edildi, çoktan değişmesi gereken TMK'nın bir maddesinden dolayı yargılanıp mahkûm olması hak ve adalet duygusu gelişkin hiç kimse tarafından desteklenmedi. YSK'nın önce aday olur deyip seçildikten sonra vekilliğini düşürmesi apayrı bir skandal ve mağduriyet sebebi oldu.

Bütün bunlar doğru. Ama bu mağduriyeti gerekçe gösterip yeri göğü birbirine katmak, tehdit etmek, şantaj yapmak, nefretin ve şiddetin dilini kullanmak kimsenin yararına değildir. Bu dil ve tutum Kürt sorununun çözümünü destekleyen Kürt olmayan geniş bir kamuoyunu da şoke etmiştir. Hele BDP çizgisinden gelmeyip 12 Haziran seçimlerinde bu partinin desteğinde milletvekili seçilenlerin şiddet ve nefret diline bunca itibar göstermeleri, ateşe benzinle gitmeleri hiç tasvip edilemez. Çözülmeyecek sorun yoktur. Sorunların çözüm yeri Meclis'tir. En basitinden Mustafa Şentop, Hatip Dicle için "Hakkâri modeli"ni önerdi, maksat üzüm yemekse bağa gelinir. Maksat bağcı dövmekse dağı işaret etmek başka bir şeydir. Seçilen bağımsız vekiller siyasetin dilini konuşmalıdırlar. Sağ-sol çatışma döneminde kalma şiddet, nefret ve çatışma diliyle kitleleri ajite etmek hiç yakışık almıyor. Acılı Kürtler ve artık gerçekten yorulan Türkiye kamuoyu bu vekillerden daha ağırbaşlı, sorumlu ve siyasî duruş bekliyor.

ÖNEMLİ NOT: Aldığım çok sayıda e-mail ve telefonla benim 1984'ten beri piyasada olan Kur'an mealimin çeşitli isimler altında basılıp satıldığını, içinde hem Arapça metin hem Türkçe mealde yanlışlıklar, silinmiş kelimeler olduğunu öğrenmiş bulunuyorum. Her yeni baskısında meali dikkatle gözden geçiriyorum. Şikâyetlere konu olan nüshalar iznim ve bilgim olmadan yapılan "korsan baskılar"dır. Okuyucularımdan, kitapçı ve dağıtımcılardan ricam "Çıra Yayınları" dışındaki hiçbir baskıya itibar etmemeleri, kul hakkını ihlal eden ve meal dahi olsa para hırsıyla her günahı işlemekten çekinmeyen kimselerin korsan baskılarını alıp satmamalıdır.!

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT