1. YAZARLAR

  2. Muhammed Nureddin

  3. Türkiye'ye mesaj mı?
Muhammed Nureddin

Muhammed Nureddin

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye'ye mesaj mı?

10 Kasım 2009 Salı 00:37A+A-

Akdeniz'de ve uluslararası sularda İran'dan Suriye ve Hizbullah'a silah taşıdığı söylenen Francop gemisine yönelik İsrail korsanlığı, İsrail'in bütün Ortadoğu'daki Batılı projelerin üssü olma rolüne açık bir örnektir.

İsrail korsanlığı, kendisiyle işbirliklerini sürdürmeleri yönünde bazı Araplara ve kendisine karşı direniş hayallerini bırakmaları için de başka bazı Araplara mesajdır. Fakat uluslararası sularda ve Kıbrıs yakınlarındaki İsrail korsanlığı, İsrail'in bölgedeki kovboy politikalarına muhalefet etmeyi düşünen herkese de bir mesajdır.

Türkiye, 'Anadolu Kartalı' tatbikatlarını, İsrail'i uzaklaştırması sonrası iptal ettiğinde akla ilk gelen İsrail uçaklarının Suriye'nin Dey El Zur tesisini nükleer tesis olduğu iddiasıyla bombalamaya giderken ve gelirken Türk topraklarını kullanması oldu. İsrail bununla da yetinmemiş yakıt tankerini Türk topraklarına atmıştı. Türkiye, İsrail'i provoke edecek bir girişimde bulunmamış ve skandalı diplomatik yollarla kontrol altına almayı yeğlemişti. Sonrasında Türk cevabı İsrail uçaklarının 'Anadolu Kartalı' tatbikatlarına katılımını engellemesi şeklinde oldu. Bugün Kıbrıs sahilleri yakınındaki Francop gemisi korsanlığıyla birlikte akla İsrail, ABD ve Türkiye arasındaki ortak deniz tatbikatları konusu da geliyor. Türkiye'nin 'Anadolu Kartalı' hava tatbikatlarını iptal etmesi gibi Ankara'dan İsrail deniz kuvvetleriyle ortak deniz tatbikatları yapma planlarını da iptal etmesi istenmektedir. Güç unsurlarını İsrail'e uzatmak hiç kimseyi onore etmez. Aksine bu tatbikatlar İsrail askerî kolunu deniz sularında daha güçlü hale getirecektir. İşte İsrail herkese uluslararası hukukun ancak acizlerin zihninde yer edebileceğini ifade etmek istemektedir.

Francop gemisi hikâyesinin patlak vermesi, İsrail'in Goldstone raporunun BM Genel Kurulu'na sunulması karşısında düştüğü durumu hafifletmeyi, İsrail'in 'terörle' savaştığı yaklaşımından hareketle raporun Güvenlik Konseyi'ne ulaşmasını engellemeyi hedefliyor. Fakat son günlerde çoğalan bir dizi suçlamalarla İran, Suriye, Hizbullah ve Hamas'a saldırmak için gerekçeler üretilmesi, esasında son haftalarda ve aylarda İran, Türkiye, Suriye ve Irak arasındaki sağlam yakınlaşmayla zirve yapan bölgesel yapılanmayı engelleme girişimidir. İsrail deniz korsanlığını, Batı basınında ve doğal olarak İsrail basınında Türkiye'nin bölgedeki rolüne yönelik yürütülen kampanyalardan ve Ankara'nın yüzünü Batı'dan Arap ve Müslümanlarla koalisyona çevirdiği suçlamalarından ayrı tutmak mümkün değil.

Türkiye birkaç yıl öncesine kadar Soğuk Savaş boyunca İsrail ve Batı'nın sağlam müttefikiydi. Peki ne elde etti? Birçok ülkeden oluşan düşman bir bölge, güvenlik ve askerî tehlikeler, zayıf bir ekonomi. Kendi vicdanı ve kimliğine aykırı hareket ettiği için tecrit edildi. Batı ve İsrail'le olan bütün bu koalisyona rağmen yeni muhafazakârlar çetesi ve beraberlerindeki Siyonist oluşum Irak'ı işgal etmekte, bölmekte ve Türk endişelerini ve uyarılarını duvara çalarak kuzeyinde Kürt devleti kurmakta tereddüt etmedi.

Buna karşın Türkiye Araplara, Müslümanlara ve diğer kesimlere açılım siyaseti sayesinde dostlarla çevrili, ekonomisi gelişen bir ülkeye dönüştü ve hesaba katılan uluslararası konuma sahip bölgesel bir güç oldu. Uluslararası egemen düzende sorun, ABD ve İsrail'in kendilerine bağlı müttefikler istemesi. Türkiye'nin dış politikada bağımsız politikaya sahip bir devlet olarak görünmesi, Gazze'deki mazlumların yanında yer alması, Suriye, İran ve Irak gibi komşu ülkelerle kendi coğrafik, güvenlik ve ekonomik çıkarlarını kollaması bile Amerikan-İsrail emperyalizmi ahtapotu için rahatsızlık oluşturdu. Suriye'ye karşı Türkiye kanalıyla yaptığı hava korsanlığı sonrası İsrail, Türk deniz sınırları yakınında deniz korsanlığı yapıyor.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT