
Trump’ı Nobel’e aday göstermek Pakistan’a mı kaldı?
Bazı Müslüman belde yönetimleri her ne hikmetse dünyayı kasıp kavuran Trump’a yaranarak izzet elde edilebileceğini sanıyor. Suudi prensin sık sık verdiği zelil görüntü yetmezken Pakistan’ın Trump’ı Nobel ödülüne aday göstermesi can sıkıcı.
HAKSÖZ-HABER
Dünya çapında insan hakları ihlalleri, militarizm ve sömürü politikaları Trump’ın yönetimi altında artış gösterirken, kışkırtıcı söylem ve politikaları tüm dünyada tepki toplarken Pakistan Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi.
Pakistan Başbakanlık Ofisinden konuya dair yapılan yazılı açıklamada, Trump’ın Hindistan ve Pakistan arasında tırmanan gerilimde oynadığı arabuluculuk rolünün, nükleer güç sahibi iki ülke arasında geniş çaplı bir çatışmanın önüne geçtiği savunuldu.
Açıklamada, "Trump, hem İslamabad hem de Yeni Delhi ile yürüttüğü yoğun diplomatik temaslar sayesinde, kısa sürede bir ateşkes sağlanmasını mümkün kıldı ve milyonlarca insanı etkileyebilecek yıkıcı bir çatışmayı engelledi." denildi.
AA’nın naklettiğine göre, Trump’ın 2026 Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmesine karar verildiği kaydedilen açıklamada, ABD Başkanının çabalarının barışçıl çözüm ve diyalogdan yana olduğunu gösterdiği ve bunun da "gerçek bir barış elçisi" kimliğini perçinlediği ifade edildi.
Açıklamada, ayrıca, Trump’ın Keşmir sorununun çözümüne ilişkin samimi arabuluculuk tekliflerini de memnuniyetle karşıladığını, bu meselenin "Güney Asya’daki kalıcı istikrarın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu" ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları doğrultusunda çözülmesi gerektiği vurgulandı.
Trump'tan kim hayır görmüş ki Pakistan hayır görsün!
Dünya çapında insan hakları ihlalleri, göçmen düşmanlığı, militarizm ve sömürü politikaları Trump’ın yönetimi altında artış gösterirken, kışkırtıcı söylem ve politikaları tüm dünyada tepki toplarken Pakistan’ın Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesi kelimenin tam anlamıyla insana “pes” dedirtecek bir yaranma örneği. Sistematik saldırılarıyla Gazze’yi enkaza çeviren soykırımcı İsrail’in arkasında duran Trump’tan Keşmir konusunda medet ummak ne kadar gerçekçi olur? Trump gibi neredeyse tüm dünyaya sataşan, iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz, kibir abidesi bir piskopatı "barış elçisi" havasında Nobel’e aday göstermeyi Pakistan kendine nasıl yakıştırır anlaşılır değil!
Trump önünde ezilip büzülmekle adeta zillet yarışına girişen Sisi despotu, Suudi prensi ve benzerleriyle yan yana gelmek Pakistan'a yakışmadı. Pakistan'ın Hindistan'dan gelecek saldırılara karşı korunma tedbirine belki yorulabilir bu durum ama şuana kadar kendisine sığınan hiçbir İslam beldesine hayrı dokunmayan ABD'nin ve despot liderinin Pakistan'a hayrı dokunması mümkün olmayacaktır. Trump'ın Keşmir meselesinde Hindistan'ı karşısına alma pahasına bir misyon üstleneceğini beklemek de beyhude bir ümit olacaktır.
Öte yandan Pakistan'ın, ABD Başkanı Donald Trump'ı 2026 Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermesi, uluslararası siyasetteki çarpıklığın ne denli derinleştiğini gözler önüne seriyor. Trump'ın Hindistan-Pakistan arasındaki gerilimdeki arabuluculuk rolü, aslında çok daha karmaşık ve ciddi bir sorunun basit bir "diplomasi" görünümü altında adeta örtbas edilmesine yol açıyor. Keşmir meselesi, yüz yıllardır süregelen bir çatışmanın sembolü ve bu türden bir "barış çabası"nın, gerçekle bir ilgisi olmadığını söylemek de mümkün.
Trump, kendi iç politikalarındaki başarısızlıklarını örtbas etmek ve uluslararası arenada kendine bir prestij kazandırmak için barış elçisi gibi davranmaya çalışsa da, bu durum, çoğu zaman çıkara dayalı ve pragmatik bir yaklaşımın ötesine geçmiyor. Dünya çapında insan hakları ihlalleri, militarizm ve sömürü politikaları Trump’ın yönetimi altında artış gösterirken, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesi, bu bağlamda ciddi bir paradoksa ve tutarsızlığa tekabül etmektedir.
Ayrıca bu durum, Pakistan özelinde bir kısım Müslüman ülkenin uluslararası arenadaki dikkatlerinin ne denli dağınık olduğunun da bir yansıması. Türkiye gibi ülkeler Müslüman toplumların meselelerine dair samimi bir yaklaşım arayışındayken, Trump gibi bir figürün ödüllendirilmesi, adalet duygusunu zedeleyerek, uluslararası ilişkilerdeki denklemleri daha da karmaşık hale getiriyor. Üstelik Gazze soykırımındaki payı, İran'a yönelik saldırganlık karşısındaki İsrail'i destekleyici tutumu ve genel olarak Siyonist çeteye toz kondurtmayan yaklaşımı ortada dururken bu aday gösterme zamanlama itibariyle de isabetli olmamıştır. Kısacası bu adaylık, gerçek barış ve çözüm arayışlarının ötelenmesi, yüzeysel ve geçici diplomatik hamlelerle yetinilmesi anlamına gelmekte ve gelecek kuşaklar nezdinde Pakistan’ı adında idealize edilen misyonun tersi yönde anılmasına sebep olacaktır.











HABERE YORUM KAT