1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Sütçü İmam Üniversitesi’nde “Amerikan rüyası” ve bilim konusu ele alındı
Sütçü İmam Üniversitesi’nde “Amerikan rüyası” ve bilim konusu ele alındı

Sütçü İmam Üniversitesi’nde “Amerikan rüyası” ve bilim konusu ele alındı

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde, İnsan Hakları ve Özgür Gençlik Topluluğu’nun tertiplediği “Amerikan Rüyası” ve Bilim başlıklı konferans Doç. Dr. Celal Kurşun’ un sunumuyla gerçekleştirildi.

12 Mayıs 2022 Perşembe 20:25A+A-

Doç. Dr. Celal Kurşun, post-doc (doktara sonrası araştırma) için gittiği Amerika’nın Wisconsin-Madison Üniversitesi’nde ve bulunduğu çeşitli eyaletlerdeki deneyimlerini ve gözlemlerini hem bilimsel hem de sosyolojik açıdan ele alarak aktardı.

Konferans, topluluk başkanı Edanur Yokuş’un açılış konuşması ile başladı. Yokuş, topluluğun kuruluş gayesine dair dinleyicileri bilgilendirdi ve konuşmasında: “Topluluğumuz, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde mazlum coğrafyaların din, dil, ırk fark etmeksizin sesi olmak istemektedir. Gençlerin ülkemizde ve küresel ölçekte söz sahibi olabilmelerini, küresel sorunlara sağduyulu davranabilmelerini ve problemlere çözüm üretebilmelerini amaçlamaktadır” dedi.

celalkursun0.jpg

Daha sonra sözü alan Celal Kurşun, Amerika Rüyası adı altında idealleştirilen yaşam tarzının, aslında içinde nasıl bir kâbusu barındırdığına dair yerinde gözlemlediği örnekleri zikrederek konuşmasına başladı. Kurşun, Amerika’nın yaşadığı ve yaşamakta olduğu ırkçılık ve ayrımcılık gibi tabuların, Martin Luther King ve Malkolm X öncülüğünde siyahilerin yürüttüğü hak ve özgürlük mücadelesi neticesinde göreceli olarak (siyahlar üzerinde) törpülendiğini ifade etti. Amerikan toplumunun geçmişine ve dünyanın birçok ülkesine nazaran, barındırdığı neredeyse her milletten insanın inançlarına özgürlükçü ve hoş görülü bir yaklaşım sergilediğinden bahsetmek mümkündür. Tabi ki bu bahis nihayetinde kendi temel dinamiklerine zarar vermediği ölçekte dikkate alınmalıdır. Öyle ki burkalı bir Müslümanın resmi görevlerde bulunabilmesinin yanı sıra LGBT üyesi kişilerin de üst mevkilerde görev alabilmeleri bu ölçek içerisinde değerlendirilebilir örneklerdir.

Kendini özgür insanların ülkesi olarak nitelendiren ABD’nin, tayin ettiği özgürlüğün kendi sistemini tehdit eden bir hal aldığında oligarşik bir yapıya büründüğünün de altını çizdi. Celal Kurşun, ırkçılık ve ayrımcılığın geçmişe göre göreceli olarak azaldığını belirtse de; Amerikan toplumunda Anglo-Sakson, Germen vb. gibi White American (Beyaz Amerikalı) olarak nitelendirilmeyen Asian (Asya), Black (Afrikalı siyah), Indian American (Kızıl Derili) ve Hispanic American (Meksika, Brezilya vb.) kökenli halklar aleyhine yapılan ötekileştirici muamelelerin de kaldığı yerden devam ettiğini ve bu durumun mukayeseli olarak ele alınması gerektiğini dile getirdi.

Amerika Müslümanlarının, Avrupa İslamofobisine nazaran yoğun bir baskı altında olmaksızın inançlarını yaşama noktasında daha rahat olduğunu ifade eden Kurşun; küresel boyuttaki sekülerleşmeye rağmen dindar olarak nitelendirilebilecek ve Hristiyanlığın protestan-evangelist köklerine sahip Amerika toplumunda İslam’a yönelik teveccühün ve ihtida çabalarının da yaşandığını belirtti.

Kurşun, Amerika’nın iç politikada barışçıl, hoşgörülü, konformist ve özgürlükçü bir dile sahip olsa da; bunların aksine dış politikada ise oldukça baskıcı, despotik ve yayılmacı olduğunu dile getirdi. Yer altı ve yer üstü kaynakları açısından önemli zenginlikleri bünyesinde barındıran; bilimsel, askeri ve ekonomik açıdan dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Amerika’nın yaşadığı görece refahın madalyonun sadece görünen yüzü olduğunu ifade etti. Acımasız Amerikan kapitalist sisteminin insan hakları noktasında yaşattığı mağduriyetlere ve sefaletlere de değinen Kurşun, Washington D.C.’de Beyaz Saray’ın iki sokak ötesinde evsiz ve oldukça yoksul insanların bulunduğunu belirterek, Amerika’da önemli bir kesimin yoksulluk ve açlıkla cebelleştiğini belirtti; varoş bölgelerde uyuşturucu ve gangster olaylarının (soygun, cinayet) ciddi boyutlarda yaşandığını ancak devletin bu soruna kalıcı çözümler üretemediğini ifade etti.

Bunun yanında Amerika’nın kendi içinde tutarlı, adalet ve özgürlükler noktasında hassas bir düzene sahip olduğunu ifade eden Kurşun; bu durumun devletin birçok kademesinde liyakat esaslı bir yapıya olanak sağladığını; Amerika’nın kendi iç adalet sistemine gösterdiği hassasiyetin olası suçları ve haksızlıkları belirli mevzularda asgari düzeye çektiğini ifade etti.

Amerikan sağlık sisteminin yaşattığı sorunları ve mağduriyetleri de etraflıca ele alan Kurşun, Amerika’ya kıyasla Türkiye’nin bu konuda oldukça ileride olduğunu belirtti. Bilim konusunda ise bugün ABD’de yapılan ve Türkiye’de yapılamayacak bir çalışmanın neredeyse olmadığını meselenin imkandan çok insan unsuru olduğunu ve buna bağlı olarak liyakat, çalışma ve azim gibi temel öğeler olduğunu ifade etti.

celalkursun1.jpg

Dr. Kurşun, Amerika’nın liyakat esaslı fırsat eşitliği sisteminin dili ve rengi ne olursa olsun dünyanın en zeki ve çalışkan insanlarını kendisine çektiğini, böylesi bir ortamda bilim yapmanın, adalet konusunda ciddi zaafları olan ülkelere nazaran çok daha olanaklı olduğunu ifade etti. Son zamanlarda yaşadığımız beyin göçü problemlerine de değinen Kurşun; gençlerden kendilerini geliştirmelerini, çokça okumalarını, dünyayı ve hayatı etraflıca kavramalarını tavsiye ederek, yurt dışına çıkmaları konusunda onları cesaretlendirdi. Bu seyahatlerin mutlak konfor arayışı gayesiyle ve bir daha dönmemek üzere yapılmaması gerektiğinin altını çizen Kurşun, insanın yaşamış olduğu coğrafyasına karşı sorumluluk taşıması gerektiğini hatırlatarak, adaleti ve liyakati sağlamak ve katma değer üretmek adına çokça çalışmamız gerektiğini ifade etti.

Konuşmasının ardından Kurşun, dinleyicilerden gelen soruları cevaplandırarak sunumunu tamamladı.

Haber: Muhammed Faruk ZENGİN

Foto: Halil ARDIÇ

HABERE YORUM KAT

1 Yorum