1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Sol kesim yine bildiğimiz gibi
Sol kesim yine bildiğimiz gibi

Sol kesim yine bildiğimiz gibi

İslami yaşantıda Hz. Muhammed’in karikatürünü çizmeyi bir kenara bırakın, resmi bile çizilemezken, ifade özgürlüğü kapsamında çizilmesinin bir mahsurunun olmayacağı savını iddia etmek Müslüman topluma ne kadar uzak olunduğunun bir göstergesidir.

29 Ekim 2020 Perşembe 14:24A+A-

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

Yaşadığı topluma uzak solcu entelijansiyası, dini gerçeklerden bihaber. Türkiye sol entelijansiyası Fransa’nın İslam ve Hz. Muhammed karşıtlığını göremeyecek kadar kör kılmakta kendisini.

İslami yaşantıda Hz. Muhammed’in karikatürünü çizmeyi bir kenara bırakın, resmi bile çizilemezken, ifade özgürlüğü kapsamında çizilmesinin bir mahsurunun olmayacağı savını iddia etmek Müslüman topluma ne kadar uzak olunduğunun bir göstergesidir.

Ragıp Duran ArtıGerçek adlı sol tandanslı internet haber portalında İslam’a ve Hz. Muhammed’e yapılan hakaretleri özgürlük bağlamında değerlendirerek, laik ve liberal siyasal kültürü açıklama cihetine düşmüş. Bununla da yetinmemiş Charli Hebdo ve Fransa'nın İslam düşmanlığını Erdoğan’a entegre etmeye çalışmış.

"Karikatür krizi diniymiş gibi görünüyor. Ama değil. İki ülke arasındaki yapısal farklılıklar hatta zıtlıklar nedeniyle, dergiyi, Fransa’yı, diplomasiyi bilmeyenlerin kör döğüşüne hayır.

...Charlie Hebdo’nun tek mizah konusu Erdoğan değil. Şimdiye kadar başta Macron olmak üzere, Trump da, Putin de, Xi Jinping de, Bolsonaro da, bütün diktatörler Charlie de alay ve aşağılama konusu oldu….

...Charlie Hebdo, dalında tek, yegane yayın organı…

...Charlie Hebdo, ancak Fransa’da çıkar. Çünkü Fransa’da kökleri Ortaçağ’a kadar uzanan bir siyasi-mizah geleneği var. Krallarla, İmparatorlarla, yerleşik düzenle alay eden şiirler, şarkılar, pamphlet’ler (Risaleler) sonra dergi ve gazeteler Fransız kültürünün önemli bir boyutu/parçası. İki ülkeyi farklı kılan belki de en önemli unsur bence 1793 yılındaki yasal düzenleme sonucunda blasfeminin serbest bırakılması. Blasfemi, dini değerleri eleştirmek, kınamak hatta aşağılamak anlamını taşıyor.”

Şu ifadelerdeki ezikçe açıklamalar da bize gösteriyor ki işin özünde Türkiye’nin laik olmayan bir ülke gibi davranması sorunu yatıyor.  Sol zihniyete göre problemlerin özünde ve niteliğinde bir problem var. Laiklik eksenli yaşama uzak olunması. Hayata Müslümanca bakmak ve yaşamak ile laik yaşam arasında bir gerilim mevcut. Bu gerilim Müslümanların laikliğe karşı çıkmalarında yatıyormuş. Oysa laiklik beraberinde özgürlükleri getiriyormuş, bu özgürlükler neticesinde de ifade özgürlüğü kapsamında hakaretler ve aşağılamalar anlamsızlaşarak sadece bir mizah kültürünü ortaya çıkarıyormuş.

Bu çarpık zihniyetin, laikliğe olan düşkünlüğü Fransa’nın ve laikliğin İslam’a karşıtlığı algılamaktan çok uzakta. Laikliği bir dil gibi -her öğrenilen dil yeni bir anlam dünyasını da beraberinde getireceğinden- düşünürsek laikliği öğrendikçe laik bir yaşam arzusu hasıl olmakta ülkemizin solcularında. Doğuştan insanın laik bir yaşamının olduğunu söylemek ne kadar mümkün olabilirse, laik bir yaşamı arzulamak da o kadar doğru olacaktır. Müslümanları ait olmadıkları “tercih”lerle yargılamak da abes olacaktır. Ancak gelin bunu ülkemizin entelektüel sol camiasına anlatabilirseniz anlatın.

İslam’a Fransız kalan ülkemizin sol entelektüel kafatası zihniyeti, aslında İslam ve Laiklik temalı bir çıkarımda bulunmakla kalmıyor, asıl derdini son cümlelerinde dışa vuruyor:

Washington Post, bu kapışmanın aslında iki lidere de yaradığını savunan bir yorum yayınladı dün. Birileri Hazreti Muhammed aracılığıyla, çok zayıflamakta olan iktidarını kurtarmaya çalışıyor olmasın. Son nokta: Ne tepki verirsen ver, Charlie Hebdo’ya karşı yönelik bu saldırı, Türk Lirasının değerinin düşmesini engelleyemiyor.”

Alenen Erdoğan düşmanlığı üzerinden Laikliği temize çıkarmaya çalışan bu zat, Fransa’nın yanlışına yanlış demekten imtina ediyor. Kafatasının altındaki yumuşak dokusuna şu soruyu sormak gerekmiyor mu? Washington Post gazetesindeki bu yazıdan tek bir sonuç mu çıkıyor?  Yoksa niyetiniz mi sizi bu sonuca sürüklüyor? Üstelik konu spotta Charlie Hebdo'nun dini çizimleri ile alakalıyken, yazının sonuna doğru konu Erdoğan'a dair çizilen karikatürlere kaydırılıyor.

Bir süre sonra artık Türkiye solcusuna laf anlatmaya çalışmak beyhude bir uğraş halini alıyor. Ne söylersek söyleyelim tek taraflı düşünce tipolojilerinin ötesine geçemediklerini kendilerine kanıtlayamıyoruz. Her zaman bütün olaylara ideolojik perspektiflerinden baktıkları için artık bakar kör haline geliyorlar. Bütün söylemlerinin hayali bir dünya tasavvuruna dayandığını belirtsek de, onlar buna tek gerçek diye tapınıyorlar.

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum