1. YAZARLAR

  2. Fatma K. Barbarosoğlu

  3. Siyaseten mağduriyet hikayeleri/ "Başörtülü vekil yoksa oy yok!"
Fatma K. Barbarosoğlu

Fatma K. Barbarosoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Siyaseten mağduriyet hikayeleri/ "Başörtülü vekil yoksa oy yok!"

21 Mart 2011 Pazartesi 11:27A+A-

Siyasetin mayası, mağdurların hikayesini mağrurların yazdığı alanda kabarır en ziyade. Ne ki kitleler mağrurları sevmez.

Senden büyük Allah var demek için hazır bekler.

Mağrurları sevmeyen kitleler, mağdurları bağrına basar.

İnce bir ayar, hassas bir denge söz konusudur mağdurluğun teraziye çıktığı her yerde.

O aklı pek bir şeye ermez diyerek küçümsenen, kadim ninniler eşliğinde uyutulacağı düşünülen kitleler, mağdur ile mağduru oynayanı ayırmakta olağanüstü bir beceriye sahiptir.

Örneği kendimizden değil uzaklardan seçelim.

Cihan Aktaş'ın İran için kullandığı "Yakın Yabancı" imajını biz ABD için ödünç alalım. İran "yakın yabancı" ,ABD uzaktaki yakınımız.

Örneğimiz Hillary Clinton.

Biraz sonra okuyacağınız satırların sahibi Marilyh Yalom.

Yalom soyadı hiç yabancı gelmedi dediniz.

Gelmedi elbet.

Nietzsche Ağladığında dediğimde yazarını derhal hatırladınız: Irvın Yalom.

Marilyn, Irvın'in refikası.

"Amerika 1992'de Hillary Rodham Clinton'a hazır değildi.Geleneksel eşi kusursuz bir şekilde canlandıran Nancy Reagan ve Barbara Bush'dan sonra kocasıyla aynı seviyede bulunan avukat bir başkan eşi Amerikan halkının büyük bir bölümü için fazlasıyla ürkütücüydü. Onun siyasi etkinliklerine kuşkuyla bakmış ve önerdiği sağlık planı yenilgiye uğradığında öçlerini aldıklarını hissetmişlerdi.Clinton'ın ilk görev döneminde, Hillary kamuoyunun takdirini kazanmak için sürekli taktiklerini ve saç şeklini değiştiriyordu. Fakat ne yaparsa yapsın Amerikalılar'ın çoğu ona karşı duyduğu nefreti saklamıyordu."

"Mağdur bir eş konumuna geldiğinde bütün bunlar elbette değişti. Başkan Clinton'ın evliliğine Monica Lewinsky ile ihaneti, iğrenç ayrıntılarıyla birlikte medyada temcit pilavına döndükçe ve Hillary ve her şeye rağmen metanetini korumayı sürdürdükçe, Amerikan halkı nezdindeki populerliği de birden arttı. O "erkeğinin yanında duran" kadın, diğer Amerikan kadınlarının kendileriyle özdeşleştirebilecekleri eş haline geldi. Clinton'ın itibarının zedelenmesi eşine bulaşmadı. Kocasının görevdeki son yılında başkanın eşi konumundan vazgeçmek pahasına olsa da, Hillary bu skandaldan kendi kariyerini sürdürme kararlılığıyla sıyrıldı. Ben bu sayfaları yazarken, o da ABD Sentatosu'na henüz seçildi. Amerikan kamuoyu Hillary Rotham Clinton kadar iyi eğitimli, tuttuğunu koparan ve hırslı eşlere artık hazır mı?" (Marilyn Yalom, Evli Kadının Tarihi, sh.391-392)

Marilyn'in satırlarını bu kadar uzun niye alıntılıyorum? Niye olacak önümüzdeki günlerin telaşı, hem düğün hem bayram heyecanını barındırdığı için.

Haziran seçimleri için kampanya kadınlar üzerinden yürütülecek.

Diyeceksiniz ki bu yeni bir şey mi? Şimdiye kadar da kadınlar üzerinden yürütülmedi mi zaten!

Bu defa yöntem farklı.

Bu defa mağdurlar saffında kadınların hikayesi yarıştırılacağa benziyor.

CHP, kadınlar tarafından "mağdur" edilen bir parti olarak gündemde.

Ancak bu rol istemediği bir rol.

CHP Ergenekon davasında dolayı eşleri içerde olan subayların ve gazetecilerin mağduriyet hikayelerine yaslanmak isterken; ayağına "fettan kadın" hikayeleri dolanıyor.

CHP, Nur Sertel-Necla Arat'ın başkanlığını/sözcülüğünü yürüttüğü "en çağdaş kadın ille de benim" grubunun zaman aşımına uğramış söylemi ile baş edemezken; diğer taratan "taciz edilen kadınlar" üzerinden "gündem" olmasını hiç yönetebileceğe benzemiyor.

Bir dizide rastladım. "Yahşi Cazibe" diye bir dizi. Sarışın aptal rolündeki kadın "Mağdurum da mağdurum. Ay ben çok mağdurum" diyerek dans ediyordu. CHP'nin hesap işte o hesap.

Şunun şurasında Haziran'a ne kaldı.

Kadınlar bahsinde CHP'nin elinde tek manevrası var göze alabilirse eğer. "Başörtülü vekil yoksa oy yok" kampanyasını CHP kendisi için verimli bir alana dönüştürebilir.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT