1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Şiddete bulaştırılan Kürtleri CHP'nin yedeğine alma stratejisi
Şiddete bulaştırılan Kürtleri CHP'nin yedeğine alma stratejisi

Şiddete bulaştırılan Kürtleri CHP'nin yedeğine alma stratejisi

Vahdettin İnce, Kürt halkının büyükşehirlerde yaşadığı yabancılaşmanın kökenlerinden hareketle CHP'nin Kürtlere yönelik siyasetindeki pragmatizme dikkat çekiyor.

26 Mart 2024 Salı 17:30A+A-

HAKSÖZ HABER

Star Gazetesi yazarı Vahdettin İnce bir süredir HDP-DEM kadroları tarafından Kürt toplumunu CHP'nin yedeğinde tutma hatta Kemalizm'in askeri kılma yönündeki ilişkiler ağını irdeliyor. İnce, sürekli bir biçimde şiddete yönlendirilerek heba edilen insan kaynağına, harap edilen şehirlere ve harcanan imkanlara dikkat çekerek Müslüman Kürt toplumunu metropollerde değersizlik girdabına sürükleyen seküler-ulusalcı parti ve kadrolar karşısında basiret ve feraset içeren bir duruş çağrısı yapıyor bu yazısında. Önemine binaen söz konusu makaleyi okurlarımızla da paylaşıyoruz.


Vahdettin İnce / Star

Bu bir akıl tutulmasıdır

Siyasette idealler önemlidir, idealsiz siyaset olmaz. Ama esas itibariyle siyaset, mevcut imkânları akıllıca değerlendirme sanatıdır.

Cumhuriyet kurulduktan sonra art arda gelişen olaylar, kimsenin beklemediği türden ve şok ediciydi. Cihan harbinde ve kurtuluş savaşında uğruna mücadele ettiği değerlerin ayaklar altına alınması karşısında toplum şaşkındı. Özellikle kurtuluş savaşının başat aktörü konumundaki Müslüman çoğunluk ve bu çoğunluğun bir parçası olmanın yanı sıra, etnik farklılıklarından ötürü Kürtler açısından tam bir travma yaşanıyordu. Bu da toplumun kahir ekseriyetinin en hafifinden rahatsız olması anlamına geliyordu. Nitekim hem Müslüman kesimler, hem de bu kesimin bir parçası ama kendilerine özgü nitelikleri de ayrıca baskılanan Kürtler rahatsızlıklarını yer yer şiddet unsuruna başvuracak şekilde sergilediler. Tabi kısa bir süre sonra her iki kesim de bunun çıkar yol olmadığını anladı ve deyim yerindeyse derin bir sessizliğe büründü. Dindarlar Anadolu'nun kasabalarına, Kürtler köylere çekilerek elde kalan değerleri gözlerden ırak yaşamaya başladılar. Siyaset sahnesinde herhangi bir varlık göstermediler.

Bu durum, yukarıda sözünü ettiğim baskıların kurumsal yürütücüsü CHP'nin iktidarı kaybedip Menderes'in iktidara geldiği geçen yüzyılın ellili yıllarına kadar devam etti. Menderes, ezanı aslına döndürmek, Kur'an kurslarını, İmam-Hatip okullarını açmak gibi adımlar attı. Bunun yanında Kürtlere yönelik baskıları hafifletti, sırf Kürtçe konuştuğu için insanları cezalandırmaya son verdi. Bazı Kürt ağa ve şeyhlerini meclise taşıdı. Hiçbir şey mükemmel değildi tabi. İdealler açısından bakılırsa hiç bile sayılabilirdi. Ama bu bir imkândı ve bu imkânı değerlendirmek hikmetin gereğiydi.

Müslüman kesimler, büyük bir sabır, feraset, ileri görüşlülük örneği sergileyerek imkânları kullanmayı seçtiler. Küçük bazı kaynağı belirsiz girişimler dışında şiddetten uzak durdular. Bu girişimleri bahane ederek üzerlerine gelen darbecilerin zulümlerine karşı büyük bir sabır örneği gösterdiler ve her seferinde yeniden başladılar. Evlerinde sohbet halkaları oluşturdular, tamirhanelerinde çıraklarına Kur'an dersi verdiler, gözlerden uzak bölgelerde gayri resmi medreseler açtılar, baskınlara uğradılar, suç unsuru takke ve tespihlerle hapislere atıldılar. Ama her seferinde "çay koy keçeli, yeniden başlıyoruz" demesini bildiler. Büyüdüler. Yeni imkânlar oluştu. Partiler kurdular, seçimlerde varlık gösterince ağır baskılara uğradılar. Ama içlerindeki heveslilere, dünya ölçeğindeki devrimci pratiklerin yoğunluğuna rağmen şiddete prim vermediler ve uygulamalardaki olumlu olumsuz unsurları bir yana bırakırsak, iktidara geldiler ve imkânları akıllıca kullanma düsturlarını sürdürürlerse alternatifsiz iktidar adayı olmaya devam edecekler.

İslami kesimin Menderes açılımından sonra sergilediği hikmetli, şiddetten uzak, sabırlı tutumu Kürtler takınamadı. Bir eski istihbaratçının "Kürtleri kışkırtmak kolaydır" şeklindeki sözüne bakılacak olursa belki de birileri Kürtlerin bu şekilde barışçıl bir yöntemle etkin bir güç olmalarını istemedi ve şiddete bulaştılar. Yüz binlerce Kürt çocuğu dağlarda heder oldu. Köyler, şehirler viran oldu. Milyonlarca insan yerinden yurdundan koptu, metropollerde derin bir değersizliğin girdabına girdiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki bin onlu yıllarda bir açılım başlattı. TRT'de Kürtçe bir kanal açtı. Yedi sekiz Üniversitede Kürtçe lisans bölümlerinin açılmasına imkân sağladı. Şiddetten nemalanan kesimler, bu adımlara dudak büktüler. Bundan öte sert şekilde karşı çıktılar ve istenen düzeyde değerlendirilmesinin önünde bir bariyer işlevini gördüler.

Kürtler, Menderes'in sunduğu imkânları değerlendirme, açtığı yolu izleme fırsatını kaçırdılar ve bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödediler. Şimdi de mağduriyetlerini istismar eden, ama devletin sunduğu imkanları kullanmalarına izin vermeyen bir siyasal hareketin, DEM parti çizgisinin marifetiyle marjinal Türk solunun hamalı olmanın yanı sıra, son yüzyıllık tarihteki bütün mağduriyetlerinin sebebi CHP'nin yedeğine alınıyorlar.

Bu bir akıl tutulmasıdır ve Kürtlerin buna izin vermemesi gerekir.

HABERE YORUM KAT

2 Yorum