Trump, diğer ABD başkanlarının kamera arkasında yaptıklarını canlı yayında yaptı

ABD Başkanı'nın, Ukraynalı mevkidaşını azarlaması alışılmışın dışında bir şey değildir.

Andrew Mitrovica’nın Aljazeera’de yayınlanan yazısı Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.

Şişşt. Şişşt. Buraya. Buraya.

Sana bir sır vermek istiyorum…

Washington, Ottawa, Canberra, Londra, Paris ve ötesindeki sözde “iktidar/başkan salonlarında” haber yapan gazetecilerin büyük bir kısmı “rutini”,  “spontanlığa” tercih ederler.

Gördüğünüz gibi, öngörülebilirlik kolaydır. Rahatlatıcıdır çünkü başkentlerin çoğu, sıkıcılığın sadece kabul edilebilir bir gerçek değil, aynı zamanda hâkim bir ruh hali olduğu sıradan yerlerdir.

İşte bu nedenle ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance'in, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye yönelik sert çıkışına verilen aşırı tepki, Beyaz Saray basın mensuplarının fevri gerçekler yerine pratik nezaketin cilasına olan inatçı düşkünlüğüne çok uygun düştü.

Amerika'nın patavatsız başkomutanının “savaş kahramanı” konuğunu “aşağıladığı” bu “utanç verici gösteri” karşısında şaşkınlıklarını ve inançsızlıklarını ifade etmek üzere anında ve neredeyse evrensel olarak bildik kablolu haber ağlarına koşan diğer pek çok uzman ve köşe yazarının aksine, ben bilgisayar ekranımda canlı olarak ortaya çıkan olağanüstü sahneler karşısında büyülenmiştim.

Oval Ofis'te her daim kibar bir başkanı ziyaret eden yabancı devlet adamları ve devlet başkanlarının gülümsediği, unutulmaya yüz tutmuş bir mizansen izlemek yerine, - genellikle kameralardan ve dolayısıyla muhabirlerden ve kamuoyundan çok ama çok uzakta gerçekleşen - güç politikalarının acımasızlığının, kabalığının ve gaddarlığının bariz bir şekilde sergilenmesine tanık olmak benim için ferahlatıcıydı.

İtiraf etmek istemeyeceklerdir ama Trump, Vance ve Zelenski birkaç raunt boyunca retorik darbeler savururken, dilsiz mankenler gibi duran yazarlar topluluğu, diğer “pek çok sakin ve sıradan geçen bir iş günü” gibi yine “sakin ve sıradan geçen bir iş günü” olacağını düşünüyordu.

Bu topluluk, “koreografisi önceden ayarlanmış pandomimler” sırasında oynadıkları tahmin edilebilir rolü biliyorlardı.

1. Adım: Oval Ofis'e gidin.

2. Adım: Yabancı devlet başkanının ABD başkanı hakkında güzel ve tatlı şeyler söylediğini kaydedin.

3. Adım: ABD başkanının yabancı devlet başkanı hakkında güzel ve tatlı şeyler söylediğini kaydedin.

4. Adım: ABD başkanı ve yabancı devlet başkanının birbirleri hakkında güzel ve tatlı şeyler söylediklerini rapor edin.

5. Adım: Daha sonra, özel olarak ABD başkanı ve yabancı devlet başkanının birbirleri hakkında güzel ve tatlı şeyler söylemediğini söyleyen kaynakları arayın.

6. Adım: İsimsiz kaynaklardan alıntı yaparak, kamuoyu önünde birbirleri hakkında güzel ve tatlı şeyler söylemelerine rağmen, özelde, doğruyu söylemek gerekirse, ABD başkanı ve sırıtan konuğunun birbirlerine katlanamadıklarını bildirin.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın geçen hafta Trump'a masaj yapmak ve onu yatıştırmak üzere Washington'a yaptıkları ziyaretin ardından yapılan haberlerin büyük bir kısmı bu şekildeydi.

Alışılmışın dışındaki doğasına sadık kalan Trump ve onun pençesindeki başkan yardımcısı, Zelenski ile bu geleneksel senaryoyu ya tasarımsal olarak ya da içgüdüsel olarak altüst etti.

Muhabirlerin ve uzmanların kafası karıştı ve ne yapacaklarını şaşırdılar. Bunun bu şekilde olmaması gerekiyordu, diye sızlandılar - görünüşe göre stenograflar yerine gazeteciler gibi davranmak zorunda kaldıkları için hayal kırıklığına uğradılar.

Trump'a yöneltilen abartılı öfkenin büyük bir kısmı Zelenski'ye ne söylediğinden çok - çünkü Ukrayna'ya ve başkanına karşı antipatisi açıktı - bunu nasıl ve nerede söylediğinin ürünü: Oval Ofis'te TV kameraları önünde.

Amerika'nın kibar ve geveze sınıfının bu kadar bayağı ve dehşet verici bulduğu şey de bu: daha “ketum” ve “diplomatik” başkanlar azarlama ve zorbalıklarını kapalı kapılar ardında yaparken, Trump azarlama ve zorbalığını açıkça yaptı.

Göze batan ironi şu ki, Amerikan kanalları ve onları dolduran şahsiyetler, şu anın aciliyetinin ve her an uydurma değil gerçek bir dram ve çatışmanın patlak verebileceği ihtimalinin cazibesine kapılan izleyicileri çekmek için “canlı” yayından yararlanıyorlar.

Cuma günü Oval Ofis'te haber değeri taşıyan dram ve çatışma patlak verdi, ancak aynı kanallar ve kişiler bunu kucaklamak yerine bundan geri adım attılar: bunu yakışıksız ve başkanlık makamına ve ABD'nin kendisine yakışmayan bir davranış olarak nitelendirdiler.

Geveze devekuşları için bir haberimiz var:

Patolojik bir rahatlıkla yalan söylemenin ve zerre kadar pişmanlık ve vicdan azabı duymadan başkalarına öldürme emri vermenin yanı sıra, kaba, hoyrat ve kaba olmak, Demokrat ya da Cumhuriyetçi herhangi bir ABD başkanının görevinin ön koşulu olmasıdır.

Trump bir istisna değil. O olması gereken bir kuraldır.

Güzel çocuk, Harvard eğitimli Başkan John F. Kennedy'nin yönetimi, Küba'nın genç ve karizmatik lideri Fidel Castro'yu öldürmek için mafyayı görevlendirmiş ve Kasım 1963'ün başlarında Güney Vietnam hükümetinin devrilmesine ve Başkan Ngo Dinh Diem'in öldürülmesine yol açan darbeye zımni onay vermişti.

Kennedy'nin halefi Lyndon Johnson, kendisini kızdıran çok daha küçük kamu görevlilerine fiziksel saldırıda bulunan 1.80 boyunda bir hödüktü.

1965'te öfkeli Johnson, Kanada'nın ufak tefek başbakanı Lester Pearson'ı, Nobel Barış Ödülü sahibinin ABD'nin Kuzey Vietnam'ı bombalamasını kınamasının ardından sert bir konuşma için Camp David'e çağırdı.

Johnson'ın, Pearson'ı gömleğinin yakasından tutup büktüğü ve başbakanı boynundan tutup kaldırarak bağırdığı bildiriliyor: “Halımın üzerine pisledin!”

Aynı yıl, öfkeli bir Johnson, dönemin Merkez Bankası Başkanı William Martin'i, Başkan'ın isteklerine karşı faiz oranlarını yükselttiği için bir duvara itti.

Johnson, “Vietnam'da çocuklar ölüyor ve Bill Martin'in umurunda değil,” diye gürledi.

Başkanlık dürüstlüğünün timsali Richard Nixon, CIA'e Şili'nin demokratik yollarla seçilmiş Sosyalist başkanı Salvador Allende'yi engelleme, önünü kesme, altını oyma ve istikrarsızlaştırma talimatı verdi.

Nixon'ın müstehcen Yahudi karşıtlığı, Trump'ın Zelenski'ye söylediği ateşli sözlerin yanında oldukça ılımlı kalıyor. Kasette Washington'un “Yahudilerle dolu” olduğundan ve “Yahudilerin çoğunun sadakatsiz” olduğundan şikâyet ediyordu.

Feryat figan eden uzmanlar ve televizyoncular bunu kabul etmeye hazır olsunlar ya da olmasınlar, Trump haklıydı. Oval Ofis'teki sansasyonel havai fişek gösterisi harika bir televizyon programı oldu.

Bu kez bir başka “gangster” başkanın şaşırtıcı, tarihe geçen söz ve eylemlerine gerçek zamanlı olarak, olduğu gibi tanık olduk.

*Andrew Mitrovica, Toronto'da yaşayan bir Al Jazeera köşe yazarıdır.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş