Siyonizm yanlısı olmak, ‘antisemitizm’ biçimi haline nasıl geldi?

İsrail'i Yahudilerle özdeşleştirerek, Yahudi halkını devletin eylemlerinden toplu olarak sorumlu tutarak antisemitizm meşrulaştırılmaktadır.

Joseph Massad’ın Middle East Eye’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Siyonizm yanlısı olmak, günümüzün saygın antisemitizm biçimidir.

İsrail hükümeti ve her yerdeki Siyonizm yanlıları tarafından, kendi kendini ilan eden Yahudi devleti için bir nimet olarak karşılanmaktadır.

Buna karşılık, İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar çoğu Yahudi ve Yahudi olmayanlar tarafından, o zamandan beri de birçok solcu Yahudi ve Yahudi olmayanlar tarafından benimsenen antisiyonizm, pro-Siyonistler tarafından antisemitizmin vücut bulmuş hali olarak tasvir edilmektedir.

Nitekim İsrail'i veya Gazze'de sürdürdüğü soykırımı eleştiren, hatta uluslararası alanda tanınan Filistinlilerin haklarını biraz da olsa destekleyen her türlü tutum, artık antisemitizmle eşdeğer görülmektedir.

Pazar günü Bondi Plajı'nda Hanuka kutlamaları sırasında en az 15 kişinin öldüğü katliamın ardından, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Avustralya'daki meslektaşı Anthony Albanese'yi, geçen Eylül ayında hükümetinin var olmayan bir Filistin devletini tanıma kararını gerekçe göstererek, bu katliamdan sorumlu tuttu.

Netanyahu, küresel antisemitizmin yükselişinden kendisini ve kendi hükümetini sorumlu tutmak yerine - İsrail'in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçlarını, İsrail'in yerleşimci sömürgeciliğini korumaya yönelik eylemler olarak değil, dünya çapındaki Yahudileri savunmak için işlediği eylemler olarak sürekli olarak tasvir ettikleri halde - Filistin devletinin tanınmasının “antisemitik ateşe körükle gittiğini, Avustralya'daki Yahudileri tehdit edenleri cesaretlendirdiğini ve şu anda sokaklarınızda dolaşan Yahudi nefretini teşvik ettiğini” ısrarla savunuyor.

İsrail, Yahudileri temsil etmek veya onlar adına konuşmak için hiçbir zaman seçilmemiş olmasına rağmen, dünyanın her yerindeki Yahudiler üzerinde otorite sahibi olduğunu iddia ediyor. Antisemitler bu iddiayı kabul ediyor ve İsrail hükümetinin tek başına sorumlu olduğu suçlara ortak oldukları gerekçesiyle İsrailli olmayan Yahudilere saldırıyor.0

Öte yandan, çoğu anti-Siyonist, İsrail'in tüm Yahudileri temsil etme iddiasını reddediyor. İsrail'in Yahudileri bir bütün olarak temsil etmediğini ve suçlarının ve başarılarının Yahudi halkına değil, İsrail'e ve hükümetine ait olduğunu ısrarla savunuyorlar.

Pro-Siyonist söylem, tam da bu ayrımı gizlemeye çalışıyor.

Seçici öfke

Siyonist yanlıları İsrail'in işgallerini ve savaş suçlarını “Yahudi” başarıları olarak kutladıklarında, İsrail ve destekçileri onları alkışlar.

Ancak, anti-Siyonistler aynı işgalleri ve suçları İsrail hükümetinin eylemleri olarak kınadıklarında ve bunların kesinlikle Yahudi halkının eylemleri olmadığını belirttiklerinde, İsrail ve Siyonist yanlısı destekçileri onları “antisemit” olarak etiketler.

Bu suçlamanın seçici bir şekilde uygulanması, daha önce İsrail yanlısı tutumları filosemitizm olarak övülen Tucker Carlson ve Candace Owens gibi sağcı şahsiyetlerin son zamanlarda kınanmasında açıkça görülmektedir.

Ancak, daha sonra İsrail'in Gazze'deki soykırımını kınayarak yaptıkları U dönüşü, “antisemitizm” olarak nitelendirilmiştir. Bu suçlamaların haklılığı veya haksızlığı bir yana, Carlson ve Owens'ın Yahudiler hakkındaki görüşlerini radikal bir şekilde değiştirmedikleri gerçeği ortadadır - değişen şey, İsrail hakkındaki tutumlarıdır.

Aynı şekilde, sarsılmaz bir şekilde Siyonist olanların ifade ettiği gerçek antisemitizm, sadece hoş görülmekle kalmayıp, aktif olarak hoş görülmektedir.

ABD Başkanı Donald Trump, antisemitik olarak geniş çapta kınanan açıklamalarına rağmen, İsrail liderleri ve en güçlü destekçileri tarafından övülmeye devam ediyor. İsrail parlamentosunda “dev”, “Yahudi tarihinin devi” ve “tarihte Nobel Barış Ödülü'nü en çok hak eden lider” olarak selamlandı.

Ancak, İsrail ile aynı çizgide olduğunda antisemitizmin nasıl görmezden gelindiğini, Netanyahu'nun Şili'nin yeni aşırı sağcı, İsrail yanlısı cumhurbaşkanı adayı Jose Antonio Kast'ı kamuoyuna tebrik etmesinden daha açık bir şekilde gösteren bir örnek olamaz. Kast, Pinochet diktatörlüğünün hayranı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Güney Amerika'ya kaçan eski bir Nazi yetkilisinin oğludur.

Siyonizmin kökleri

16. yüzyıldan beri Protestan Siyonizmini ve 19. yüzyıldan beri Yahudi Siyonizmini destekleyen Yahudi karşıtı argümanlar ne kadar ortaya çıkarılırsa çıkarılsın, Siyonist Örgüt'ün (ZO) 1897'deki kuruluşundan bu yana antisemitlerle kurduğu ittifaklar ve işbirliği ne kadar ortaya çıkarılırsa çıkarılsın, Siyonizm yanlıları, antisemitizmin nedeninin Siyonizm yanlısı olmak değil, Siyonizm karşıtı olmak olduğunu iddia etmekten asla yorulmazlar.

Yahudi ve Yahudi olmayan çoğu Siyonizm karşıtı, tarihsel olarak antikolonyalizm, demokrasiye destek ve geleneksel Ortodoks Yahudi inançlarından hareket etmiş olsa da, bazı Siyonizm karşıtları gerçekten de antisemitizmi benimsemiştir.

Ancak, Protestan ve Yahudi Siyonizminin tüm tarihi boyunca olduğu gibi, bugün de, anti-Siyonizm savunucularının aksine, Siyonist ideolojinin başlıca savunucularının tutarlı bir şekilde antisemitist olduğu gerçeği tartışmasız bir şekilde geçerliliğini korumaktadır.

ZO'nun kurucusu Theodor Herzl, 19. yüzyılın sonunda bu örgütü kurmadan önce ve sonra antisemitizmle suçlanmıştır. Onun antisemitizmi, Siyonist ideologlar dışında ciddi akademik çevreler tarafından tartışılmamaktadır.

Herzl, 1896 tarihli broşürü The Jewish State (Der Judenstaat)'da, Siyonist projenin antisemitlerle Avrupa'yı Yahudilerden boşaltma ve onları Avrupa dışındaki bir sömürge bölgesine gönderme arzusunu paylaştığını açıklamıştır.

Yahudileri açıkça antisemitik terimlerle “burjuva halk” olarak tanımladı ve İbranice'nin “Yahudilerin Devleti”nin dili olmaması gerektiğini, Yidiş'in de “getto dili ve sefil, gelişmemiş bir jargon” ya da “mahkûmların gizli dili” olarak alay ettiği için kullanılmaması gerektiğini ısrarla savundu. Almanca'yı tercih ediyordu.

Herzl, günlüklerinde antisemitizmin anlaşılabilir olmaktan öte olduğunu, “sağlıklı” ve “Yahudi karakteri için yararlı” olduğunu, “kitleler tarafından bir grubun eğitimi”ni oluşturduğunu yazdı. “Sert darbeler” yoluyla “Darwinist bir taklitçilik”in yerleşeceğini de ekledi.

ZO'yu kurmadan önce yazdığı oyunları, Yahudileri Hristiyan bakış açısıyla tasvir ettiği için Yahudi çağdaşları tarafından eleştirildi. Ayrıca sık sık antisemitik sıfatlar kullanarak Yahudi eleştirmenlere “Yahudi haşarat” veya “Yahudi Mauschel” diye hitap etti.

Herzl, Yahudi Devleti adlı eserinde “antisemitizmden muzdarip tüm ülkelerin hükümetleri, istediğimiz egemenliği elde etmemize yardımcı olmak için büyük ilgi gösterecekler” şeklinde ünlü bir açıklama yapmıştır.

Daha sonra günlüğüne şöyle yazmıştır: “Antisemitler en güvenilir dostlarımız, antisemitik ülkeler ise müttefiklerimiz olacak.”

Bu nedenle, Yahudi sivil hakları savunucusu İngiliz Yahudi Lucien Wolf, 1904 yılında Siyonizmi, bazı savunucularının iddia ettiği gibi antisemitizme bir tepki olarak değil, “antisemitizmin doğal ve kalıcı müttefiki ve en güçlü gerekçesi” olarak tanımladı.

Bu kayıtlara dayanarak Herzl'i antisemitik olarak yargılamak “taraflı” kabul ediliyorsa, bu yargıya varanlar, antisemitizmin tanımını çoğu akademisyenin kullandığından tamamen farklı bir şekilde kullanıyor olmalılar.

Kabul edilebilir antisemitizm

Hiçbir zaman Yahudi karşıtı açıklamalarla suçlanmamış olan Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'nin aksine, ABD başkanı sürekli olarak bu tür açıklamalar yapıyor ve uzun bir antisemitik Siyonizm geleneğini yansıtıyor.

Trump'ın geçen Temmuz ayında vicdansız bankacıları “Shylocklar ve kötü insanlar” olarak kınaması, Shakespeare'in Shylock karakterine yapılan antisemitik atıf hakkında bilgisizliği nedeniyle bir dil sürçmesi olarak değerlendirildi. Bu, kendini “hayatınızda gördüğünüz en az antisemitik kişi” olarak tanımlayan Trump'ın tekil bir hatası değildi.

2019'da Florida'daki İsrail-Amerikan Konseyi'nde “Yahudilerle dolu bir salon” olarak tanımladığı bir topluluğa hitap eden Trump, “İsrail'i yeterince sevmeyen” Amerikan Yahudilerinden şikâyet etti ve şunları ekledi: “Çoğunuz emlak sektöründesiniz, çünkü sizi çok iyi tanıyorum. Sizler acımasız katillerisiniz, hiç de iyi insanlar değilsiniz. Ama bana oy vermek zorundasınız, başka seçeneğiniz yok.”

Yahudi gruplar, onun antisemitik açıklamalarından dehşete düştü.

Dahası, Trump Aralık 2018'de Beyaz Saray'da düzenlenen Hanuka partisinde ABD'li Yahudilere, başkan yardımcısının “ülkenize” büyük sevgi beslediğini söylediğinde, İsrail buna itiraz etmedi. Trump'ın 2019'da bir grup Amerikan Yahudisine Netanyahu'nun “sizin başbakanınız” olduğunu söylemesine de itiraz etmedi.

2017'de Charlottesville'de düzenlenen mitingde Trump yanlısı beyaz üstünlükçüler “Yahudiler bizim yerimizi almayacak” diye bağırdı. Trump, “her iki tarafta da çok iyi insanlar var” diyerek mitingi savunmasıyla ün saldı.

2018'de Pittsburgh'daki bir sinagogu saldırarak 11 Yahudi'yi öldüren kişi, beyaz üstünlükçü bir antisemitistti.

Pittsburgh'daki Yahudi cemaati üyeleri Trump'ı nefret yaymakla suçlayarak, şehre yapacağı ziyaretin gerilimi daha da artıracağını öne sürdüler, ancak Netanyahu başkana karşı böyle bir suçlamada bulunmadı.

Hükümetinin genel olarak İsrail yanlısı tutumu, İsrail'in Filistin Yönetimi işbirlikçileri tarafından yönetilecek gelecekteki bir Filistin devletini tanıdığı için İsrail tarafından meşruiyetini yitirmiş olan Albanese'nin aksine, Trump, İsrail'in küresel olarak en güçlü destekçisi ve tabii ki kendi ifadesiyle, dünyadaki “en az antisemitik” kişi olarak görülüyor.

Yahudi karşıtı ırkçılık

Netanyahu, Herzl'den bu yana Siyonist liderler gibi, İsrail'i kararlı bir şekilde destekleyen gerçek antisemitlerle ittifak kurmaktan asla çekinmedi.

İlginç bir şekilde, Avrupa Birliği 2016 yılında Uluslararası Holokost Anma İttifakı'nın antisemitizmin çalışma tanımını kabul ettiğinde, bu tanım “Yahudi topluluğu olarak algılanan İsrail devletini hedef alan tezahürleri” içeriyordu ve antisemitizm tanımına anti-Siyonist tutumları ve İsrail'e yönelik eleştirileri de dâhil etti. İsrail devletini hedef alan, Yahudi topluluğu olarak algılanan" ifadesini içeren ve anti-Siyonist tutumları ve İsrail'e yönelik eleştirileri tanımına dâhil eden Uluslararası Holokost Anma İttifakı'nın antisemitizm tanımını kabul ettiğinde, bu tanımın kabul edilmesi için en güçlü baskı yapan, neo-Nazi partinin üyelerinin de dâhil olduğu sağcı Avusturya hükümeti oldu.

Macaristan'da Netanyahu, Başbakan Viktor Orban'ın Yahudi karşıtı ırkçılığına ilişkin hafif endişelerini dile getiren bir açıklama yapan İsrail'in Budapeşte Büyükelçisini azarlamaya kadar gitti.

Netanyahu'nun emriyle hareket eden İsrail Dışişleri Bakanlığı, açıklamayı derhal geri çekti.

Orban ise daha sonra, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranan Netanyahu'yu, Macaristan'a yaptığı son ziyaret sırasında tutuklamayı reddetti.

Ukrayna'da İsrail, neo-Nazi milisleri, özellikle de Azov Taburu'nu silahlandırmış ve desteklemiştir.

Lideri Andriy Biletsky, 2010 yılında “ulusumuzun tarihi misyonu dünyanın beyaz ırklarını hayatta kalmaları için son bir haçlı seferine liderlik etmektir. Semitlerin liderliğindeki untermenschen'e (Çev.Notu: Nazi ideolojisinde "Untermenschen", üstün ırk (Herrenvolk) olarak kabul edilen "Aryan/Nordik ırkın" altındaki, değersiz ve yok edilmesi gereken insan gruplarını tanımlamak için kullanılırdı) karşı bir haçlı seferi” olduğunu ilan etmiştir.

Almanya'da, şu anda anketlerde önde olan aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişi, ülkenin Yahudi cemaatini alarma geçirmiştir.

Eleştirmenler, AfD'yi neo-Nazi fikirlerini desteklemekle suçlayarak, partiyi “antisemitlerin ve aşırı sağcıların yuvası” olarak tanımlamıştır. Aynı zamanda, parti İsrail'i güçlü bir şekilde desteklemektedir.

Partinin genel başkan yardımcısı, Hitler'in son maliye bakanının torunu Beatrix von Storch, 2017 yılında The Jerusalem Report'a verdiği demeçte, “İsrail, kendine özgü kültürünü ve geleneklerini korumak için çaba gösteren bir ülke olarak Almanya için rol model olabilir” dedi.

Bu hayranlık, misyonunu “bir tür beyaz Siyonizm” olarak tanımlayan ABD'li neo-Nazi demagog Richard Spencer'ın söylemlerini yansıtıyor.

Spencer, İsrail'in “en önemli ve belki de en devrimci etnik devlet” olduğunu ve “rehberlik için başvurduğu ülke” olduğunu da ekledi.

İsrailli liderler bu tür açıklamaları hiçbir zaman kınamadı.

Suçun başka yere atılması

1948'den bu yana birbirini izleyen İsrail hükümetlerinin tutumlarını yansıtan ve İsrail'i Yahudilerle özdeşleştiren, Siyonistlerin antisemitik argümanları benimsemesi, kınanması gereken bir antisemitik harekettir.

İsrail'i tüm Yahudilerin temsilcisi olarak tanımlamak, İsrail devletinin suçlarının sorumluluğunu Yahudi halkının tamamına yüklemektir.

Bu yazının yazıldığı sırada, Sidney'deki ölümcül saldırının sorumluluğu, Müslümanları hedef alan ve öldüren yasaklanmış bir terör örgütü olan İslam Devleti'nin destekçilerine ait gibi görünüyor.

Saldırganlar, Hindistan vatandaşı bir adam ve Avustralyalı oğlu olarak tanımlandı.

Birkaç kez vurulmasına rağmen, saldırganlardan birini silahsızlandırarak birçok Yahudi'nin hayatını kurtaran kişinin, Ahmed el-Ahmed adlı Suriyeli Müslüman bir Avustralyalı olduğunu bilmeyen Netanyahu, onun eylemlerini “Yahudi kahramanlığı”nın bir örneği olarak nitelendirdi.

Netanyahu'nun dünya görüşünde, kendi ülkesi neredeyse her gün İsrail tarafından bombalanarak çocukları da dâhil olmak üzere birçok Suriyeli sivilin öldürüldüğü ve topraklarının çalındığı bir Suriyeli adam, “Yahudi kahramanlığı” için pek olası bir aday değildir.

Ahmed'in Avustralyalı Yahudiler ile İsrail hükümeti arasında açıkça ayrım yapması, Netanyahu'nun anlayamadığı tek şeydir.

Bu nedenle, Hristiyan ve Yahudi Siyonist liderlerin panteonundan ve kendini “gördüğünüz en az antisemitik kişi” olarak tanımlayan Avustralya başbakanını suçladı.

* Joseph Massad, New York'taki Columbia Üniversitesi'nde modern Arap siyaseti ve entelektüel tarih profesörüdür. Çok sayıda kitap, akademik makale ve gazete yazısı yazmıştır. Kitapları arasında Colonial Effects: The Making of National Identity in Jordan (Sömürge Etkileri: Ürdün'de Ulusal Kimliğin Oluşumu), Desiring Arabs (Arpları Arzulamak), The Persistence of the Palestinian Question: Essays on Zionism and the Palestinians (Filistin Sorununun Kalıcılığı: Siyonizm ve Filistinliler Üzerine Denemeler) ve en son Islam in Liberalism (Liberalizmde İslam) bulunmaktadır. Kitapları ve makaleleri bir düzine dile çevrilmiştir.

Çeviri Haberleri

Yahudilerin ‘tek devletli çözüm’ savunuculuğundaki sorun
Filistinli gruplar, şimdilik Gazze'deki İsrail planlarını engellemek için bir araya geldi
Netanyahu’ya göre; kendisi kanun ve İsrail her şeyin üstündedir!
İngiltere hükümeti neden İslamofobiyi tanımlayamıyor?
Trump, Netanyahu karşısında üstünlüğe sahip, ancak bu Gazze için yeterli mi?