Yara Hawari’nin al Jazeera’de yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Günler önce bir İsrail askeri tarafından vurulan 10 yaşındaki Saddam Recep 7 Şubat'ta işgal altındaki Batı Şeria'da bir hastanede hayatını kaybetti. İsrail askerleri Tulkarem yakınlarındaki köylerini işgal edip ateş açmaya başladığında Saddam evinin önündeki sokakta duruyordu.
Kamera kayıtları vurulduğu anı gösteriyor. Yere düşmüş, karnını tutmuş ve cenin pozisyonunda kıvrılmış. İlk götürüldüğü hastanede tedavi edilemediği için Nablus'taki başka bir hastaneye nakledilmesi gerekti. Yolda ambulans bir kontrol noktasında saatlerce bekletildi ve burada bir İsrail askeri Saddam'ın babasıyla alay ederek şöyle dedi: “Oğlunuzu vuran benim. Allah'ın izniyle ölecek.”
Saddam, İsrail ordusunun yılbaşından bu yana işgal altındaki Batı Şeria'da öldürdüğü 13 Filistinli çocuktan birisiydi. İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail askerleri ve yerleşimciler tarafından öldürülen çocukların sayısı Ocak 2023'ten bu yana şok edici bir şekilde 220'yi aştı.
Saddam'ın hikayesi - diğer Filistinli çocuk kurbanların hikayeleri gibi - hiçbir zaman uluslararası manşetlere taşınmadı. Onun öldürülmesine uluslararası toplumdan hiçbir tepki gelmedi. Bunun nedeni Filistinli çocukların acımasızca insanlıktan çıkarılmalarıdır.
Bu durum, Saddam'ın vurulmasından neredeyse tam bir yıl önce, 29 Ocak 2024'te Gazze'de İsrail ordusu tarafından öldürülen altı yaşındaki Hind Receb'in vakası gibi medyanın ilgi odağı olan birkaç hikâyede açıkça görülmektedir. Hind, teyzesi, amcası ve kuzenleriyle birlikte Gazze'den bir arabayla kaçmaya çalışırken İsrail güçleri tarafından kuşatılmış ve üzerlerine ateş açılmıştı.
Akrabaları öldürülürken Hind ilk ateşten sağ kurtuldu ve Filistin Kızılay Derneği (PRCS) ile temasa geçmeyi başardı. İsrail tankları Hind'in üzerine doğru yaklaşırken Hind'in PRCS'yi arayarak yardım istediği telefon kayıtlarının yayınlanması tüm dünyayı şoke etti.
Onu kurtarmak için gönderilen ambulans geri dönmedi ve Hind'in PRCS'ye yaptığı çağrılar kesildi. Yaklaşık iki hafta sonra Hind'in, akrabalarının ve iki ambulans çalışanı Yusuf Zeino ve Ahmed al-Madhoun'un cesetleri bulundu. Daha sonra yapılan incelemeler, İsrail ordusunun koordinatları verilmesine rağmen ambulansa ve Hind'in içinde sıkıştığı araca ateş açtığını gösterdi.
Hind'in vahşi ölümünün hikâyesi uluslararası manşetlere taşınırken - Gazze'de öldürülen 17.000'den fazla çocuk arasında gösterilen nadir bir vaka - yine de onu insanlıktan çıkarma ve çocuk kurban statüsünü inkar etme girişimleri oldu. Örneğin, bir binaya Hind'in adını veren Columbia Üniversitesi öğrenci kampı hakkında haber yaparken CNN, “Hind's Hall’un Gazze'de öldürülen bir ’kadına’ atıfta bulunduğunu haber yaptı.
Filistinli bir çocuğun çocuk statüsünü inkâr etmenin özellikle korkunç bir örneği de Sky News tarafından Ocak 2024'te yayınlanan ve bir yayıncının şu iddiada bulunduğu haberdir: “kazara, serseri bir kurşun öndeki minibüse girdi ve üç ya da dört yaşındaki genç bir kadının ölümüne neden oldu”. Bu “küçük kız”, Batı Şeria'da ailesiyle birlikte bir takside otururken İsrail askerleri tarafından sırtından vurulan Ruqaya Ahmad Odeh Jahalin adlı Filistinli bir çocuktu.
Bu örnekler Filistinli akademisyen Nadera Shalhoub-Kevorkian'ın “çocuksuzlaştırma” olarak adlandırdığı durumu ortaya koymaktadır. Shalhoub-Kevorkian bu terimi, sömürge bağlamında çocuklara yönelik şiddete eşlik eden insanlık dışı muameleyi ifşa etmek için ortaya atmıştır. İşgal altındaki ve sömürgeleştirilmiş Filistin'de Filistinli çocuklar, kendilerine uygulanan vahşeti meşrulaştırmak için çocukluklarından mahrum bırakılıyor.
Filistinli çocuklar onlarca yıldır İsrail rejimi ve Batı tarafından ya diğer çocuklardan daha aşağı ya da hiç çocuk değillermiş gibi resmedildi; genellikle “terörist” olma potansiyeline sahip yetişkinlerle bir tutuldular. Bu şekilde, doğaları gereği tehlikeli olarak görülmekte ve “çocuk” statüsünden ve ona atfedilen masumiyet çağrışımından mahrum bırakılmaktadırlar.
“Çocuksuzlaştırma-yetişkin gösterme” sadece Filistinli çocukların öldürülmesini ve sakat bırakılmasını örtbas etmekle kalmıyor; aynı zamanda kaçırılmalarını, gözaltına alınmalarını ve İsrail hapishanelerinde istismar edilmelerini de kolaylaştırıyor.
Geçtiğimiz yıl, Kudüs Silvan'dan 14 yaşındaki Filistinli çocuk Ayham al Salaymeh, bir İsrail hapishanesinde hapis cezası alan en küçük Filistinli oldu. Ayham iki yıl önce tutuklanmış ve yasadışı İsrailli yerleşimcilere taş atmakla suçlanmıştı.
Ayham al Salaymeh 14 yaşında en küçük Filistinli mahkûm oldu
Filistinli çocukların “terörizm” olarak sınıflandırılan büyük suçlar nedeniyle hapsedilmesine izin veren yeni İsrail mevzuatı uyarınca mahkûm edilmeden önce iki yıl boyunca sorgulandı ve ev hapsinde tutuldu. İsrail dünyada çocukları sistematik olarak yargılayan ve hapseden tek ülkedir.
İsrail medyası, Ayham gibi Filistinli çocukları, hapsedilmelerini ve işkence görmelerini haklı göstermek için rutin olarak potansiyel güvenlik tehdidi, beyinleri yıkanmış küçükler ya da canlı kalkan olarak damgalıyor.
Soykırım Filistin geneline yayıldıkça, korkunç gerçek şu ki, dünya seyrederken daha fazla Filistinli çocuk ve yetişkin İsrail ordusu tarafından öldürülecek. Öldürülmeleri Batılı ana akım medya tarafından haber yapılmayacak, aileleriyle röportaj yapan ve çocukluklarından kolajlar (resim teknikleri kullanılarak yapılan bir tür sanat) sunan bölümler olmayacak ve dünya liderlerinden kınama açıklamaları gelmeyecek. Filistinli çocuklar fiilen çocukluklarından ve onunla birlikte insanlıklarından mahrum bırakıldılar.
* Yara Hawari, Filistin Politika Ağı Al-Shabaka'nın eş direktörüdür. Daha önce Filistin politikası uzmanı ve kıdemli analist olarak görev yapmıştır. Doktorasını Exeter Üniversitesi'nde Orta Doğu Siyaseti alanında tamamlayan Yara, burada çeşitli lisans dersleri verdi ve onursal araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam ediyor. Yerli çalışmaları ve sözlü tarih üzerine odaklanan akademik çalışmalarının yanı sıra, çeşitli medya kuruluşları için sık sık siyasi yorum yazıları yazmaktadır.