Sisi'nin on yıllık başarısızlığı siyasi sonunu nasıl getirebilir?

Ekonominin kötü yönetilmesi ve bölgesel etkisinin azalması nedeniyle yakında Mısır kendini derin bir yol ayrımında bulabilir.

Taqadum al-Khatib’in Middle East Eye’da yayınlanan yazısı Barış Hoyraz tarafından Haksöz-Haber için tercüme edildi.

Mısır'da on yıl önce gerçekleşen askeri darbenin ardından 2014 yılında Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi'nin iktidara gelmesinden bu yana ülke ekonomik, güvenlik ve siyasi alanlarda köklü dönüşümler geçirdi.

Tüm alanlardaki belirgin kötüleşmeye rağmen Mısır halkının Sisi rejimine karşı ayaklanmaması, bu istikrarın nedenleri hakkında soru işaretlerine yol açıyor.

Güvenlik cephesinde Sisi baskıcı medya sansürüne, yargı üzerindeki kontrolüne ve muhalif isimlere yönelik yaygın tutuklamalara bel bağladı. Ordu üzerinde kontrolü sağlamak için, kişisel bağlılıkların veya güç merkezlerinin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla düzenli olarak görev değişiklikleri politikası uyguladı.

Bu strateji, eski Cumhurbaşkanı Cemal Abdül Nasır ile savunma şefi Abdül Hakim Amer arasındaki gerilim ve Muhammed Hüseyin Tantavi'nin eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek döneminde uzun süre savunma bakanı olarak görev yapması ve bu sayede güç ağları kurarak Mübarek'in 2011'de görevden alınmasında rol oynaması gibi geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkardı.

Sisi'nin iktidarını sağlamlaştırması beş ana sebebe dayanıyor: askeri istihbaratı bir güvenlik aracı olarak kullanmak, siyasi partileri koalisyonlarla değiştirmek, resmi devlet bürokrasisine alternatif yapılar kurmak, orduya ekonomi üzerinde kapsamlı bir kontrol vermek ve muhalefeti saf dışı bırakmak için yeni yasalar çıkarmak.

Askeri istihbaratın hâkimiyeti, geleneksel olarak Genel İstihbarat Servisi (GIS) tarafından yönetilen kamu işlerine ilk müdahalesi olan 2011 ayaklanması sırasında ciddi bir şekilde başladı.

Temmuz 2013 darbesinden sonra Sisi, GIS içindeki görevleri ortadan kaldırmaya ve askeri istihbarata devretmeye odaklandı. Böylece kendisine karşı harekete geçme potansiyeli olan Genel İstihbarat Servisi’nin (GIS) etkisizleştirilmesini sağladı. Sisi'nin eski genelkurmay başkanı Abbas Kamel, GIS'i denetlemekle görevlendirildi ve üst düzey yetkililerin tasfiyesini kolaylaştırdı.

Ekonomik zayıflama

Bu yeniden yapılanma, güvenlik sektörünün medya üzerindeki kontrolüne ilişkin sızıntılar ve 2017'de Mısır'ın eski savunma ve içişleri bakanlarını hedef alan bir suikast girişimine karıştığı iddialarıyla ilgili endişelerden kaynaklandı. Genel İstihbarat Servisi'nin eski cumhurbaşkanı adayı Sami Anan'a verdiği destek, Tiran ve Sanafir adalarının Suudi Arabistan'a bırakılması gibi kilit kararlara muhalefeti hakkında da suçlamalar ortaya çıktı.

Sisi sonunda oğlunu GIS içinde önemli bir konuma getirerek aile kontrolünü daha da pekiştirdi ve telekomünikasyon sektörünü denetlemesi için başka bir oğlunu görevlendirdi.

Ekonomik alanda Sisi, ordunun rolünü altyapı ve gıda üretimi de dahil olmak üzere birçok sektörü kapsayacak şekilde genişletti. Bu dönüşüm orduyu sadece bir güvenlik gücü olarak değil, aynı zamanda birincil ekonomik aktör olarak da devletin bel kemiği haline getirdi. Ekonomik projeleri tekeline alan ve özel sektörü bir kenara iten Sisi'nin politikaları yabancı yatırımcıların cesaretini kırdı.

Mübarek'in özelleştirmeye, yabancı yatırıma ve istihdam oluşturulmasına katkıda bulunan nispeten güçlü bir özel sektöre olan güveninin aksine, Sisi'nin yaklaşımı bu unsurların altını oymuştur. Mübarek'in sistemi ordu, iş adamları ve bürokratik elit arasında hassas bir denge kurarak orta sınıfın siyasi ve sosyal gelişmelere uyum sağlamasına izin veriyordu.

Ancak Sisi döneminde, Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından dikte edilen kemer sıkma önlemleri ile birlikte plansız ve ekonomik olarak yıpratıcı mega projeler ekonomik krizi daha da kötüleştirdi ve kamu borcunu artırdı.

Siyasi olarak Sisi, siyasi partileri açıkça küçümseyerek bunun yerine güvenlik kurumları tarafından düzenlenen koalisyonları tercih etti. 1950'lerde iktidarının ilk günlerinde siyasi partileri fesheden Nasır'a benzer şekilde Sisi de siyasi örgütlere açıkça karşı çıkmıştır. Bu durum, Güçlü Mısır Partisi Başkanı Abdul Moneim Aboul Fotouh gibi meşru siyasi liderlerin tutuklanmasında açıkça görülmektedir.

Ancak Sisi yönetiminde kurulan koalisyonlar, eski Ulusal Demokratik Parti'nin (NDP) örgütsel tutarlılığından yoksundur. NDP, siyasi ve ekonomik elitler arasında sadakat ağları oluşturmuş, hükümet için siyasi bir kalkan görevi görmüş ve devlet ile toplum arasında arabuluculuk yapmıştı.

Sisi benzer bir sistem kurmayı başaramadı ve halkın duygularını ya da seçimleri etkili bir şekilde yönetebilecek bir siyasi tabandan yoksun kaldı. Sonuç olarak, anayasa değişiklikleri ve seçimler de dahil olmak üzere siyasi süreçler meşruiyet ve profesyonellikten uzak görülmektedir.

Güvenlik tehlikede

Uluslararası alanda ise Sisi'nin politikaları, Mısır'ın ulusal güvenliğine ve stratejik derinliğine önemli ölçüde zarar verdi. Başta BAE olmak üzere Körfez ülkeleriyle yakınlaşması Mısır'ın uzun vadeli çıkarlarına zarar verdi. Libya'da hain general Halife Hafter'e verdiği destek, bölgesel müdahalelerin Mısır'ın güvenliğini nasıl tehlikeye attığını göstermektedir.

Ayrıca Sisi'nin Mısır'ın Nil sularındaki tarihi payından taviz vermesi, Tiran ile Sanafir'i Suudi Arabistan'a devretmesi ülkenin bölgesel konumunu daha da zayıflattı.

Filistin davasında Mısır tarihi liderlik rolünden vazgeçerek, arabuluculukla sınırlı marjinal bir pozisyon benimsedi. Sisi'nin bölgedeki normalleşme çabalarına öncülük eden BAE ile ittifakı, Mısır'ın Filistin haklarının savunucusu olarak güvenilirliğini azalttı.

Büyük Etiyopya Rönesans Barajı gibi Mısır'ın iç meselelerinin uluslararasılaşması, ülkenin stratejik zorlukları bağımsız olarak çözme kabiliyetini daha da karmaşık hale getirerek onu dış baskılara karşı savunmasız bıraktı.

Halkın artan hoşnutsuzluğunun ortasında Mısır'ın geleceğini birkaç senaryo şekillendirebilir. Eğer Sisi mevcut politikalarını sürdürürse - stratejik varlıkların satışı, kemer sıkma önlemlerinin uygulanması ve muhalefetin bastırılması - ani ayaklanmalar önlenebilir, ancak bu uzun vadeli istikrarsızlık riskini de beraberinde getirecektir.

İkinci olarak ordu, Sisi ile müzakere edilmiş bir anlaşma ya da bir darbe yoluyla ekonomik düşüşü önlemek için müdahale edebilir. IMF'nin orduya ait işletmelerde şeffaflığın artırılması yönündeki baskısı, bu talepleri kendi çıkarlarıyla uzlaştırmakta zorlanan ordunun elini zorlayabilir.

Son olarak, değişime yol açan kitlesel protestolar görebiliriz. Ekonomik zorlukların devam etmesi yeni bir ayaklanmaya yol açarak orduyu müdahale etmeye ve Sisi'yi görevden almaya zorlayabilir. Ancak ordunun halk nezdindeki itibarının azalması, istikrarı yeniden tesis etme kabiliyetini zorlaştırıyor.

Sisi'nin görev süresi otoriter konsolidasyon, ekonomik kötü yönetim ve bölgesel etkinin azalması ile geçti. Esaslı reformlar yapılmadığı takdirde rejimin yapısal kırılganlıkları nihai çöküşüne yol açabilir ve Mısır'ı derin bir siyasi ve sosyal dönüşüm kavşağında bırakabilir.

*Taqadum al-Khatib, Princeton Üniversitesi ve Berlin Free Üniversitesi'nde doktora yapmaktadır. Aynı zamanda Mısır Ulusal Değişim Derneği'nde siyasi iletişim eski koordinatörüdür.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş