Mahmud Abbas liderlikte tamamen başarısız oldu

​​​​​​​Gazze soykırımı ve sınır dışı edilme tehditlerinin ortasında, Filistin halkının tüm grupları ortak bir amaç etrafında toplayabilecek bir lidere ihtiyacı var.

Abed Abou Shhadeh’in Middle East Eye’da yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


Gazze'de on sekiz aydır devam eden soykırımın ardından Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, bu hafta Filistin Merkez Konseyi'nde yaptığı konuşmada - en azından yüzeysel olarak - ciddi bir konuşma yaptı.

Abbas'ın sözleri Filistin trajedisinin derinliğini vurgulamaktadır. İsrail, Gazze'de 50.000'den fazla, işgal altındaki Batı Şeria'da ise yaklaşık bin Filistinlinin ölümünden; Gazze'nin tamamen yıkılarak halkının kendi topraklarında mülteci durumuna düşürülmesinden ve Batı Şeria'da on binlerce Filistinlinin zorla yerinden edilmesinden sorumludur.

Ancak Abbas bir kez daha platformunu birlik ya da direniş çağrısı yapmak için değil, Hamas'a karşı ahlaksız bir sözlü saldırı başlatmak için kullanmayı tercih etti - bu kez sokak hakaretlerini/küfürlerini andıran bir dil kullandı.

Abbas, Gazze'de bulunan İsrailli rehinelerin bırakılması gerektiğini kastederek “Köpeklerin çocukları, elinizde kim varsa serbest bırakın ve bu işi bitirin” dedi. “[İsrail'in] bahanelerini bitirin.”

İngiltere ve diğer ülkelerde terörist bir grup olarak yasaklanan Hamas'a ve 7 Ekim 2023'teki eylemlerine yönelik eleştiriler vardır.

Ancak Gazze'de devam eden felaket karşısında Abbas'ın birincil mesajının Filistin birliği için bir vizyon ya da plan sunmadan Hamas'ı kınamak olması kabul edilemez - özellikle de Filistin halkının üzerinde beliren varoluşsal tehditler göz önüne alındığında.

Daha da kötüsü, Filistin ulusal hareketinin parçalanmasındaki kendi sorumluluğunu silmek için tarihi gerçekleri manipüle etmesidir. Hamas'ın çoğunluğu kazanmasının ardından uluslararası gözlemciler tarafından denetlenen 2006 seçimlerinin sonuçlarını baltalayan Abbas'tı. El Fetih ve Hamas arasında ortaya çıkan çatlak, sonunda Hamas'ın Gazze'yi ele geçirmesine ve bölgenin Batı Şeria'dan coğrafi ve siyasi olarak ayrılmasına yol açtı.

Derinleşen yabancılaşma

Abbas da bu bölünmede eşit derecede suçludur. İster yerine getirmeye niyeti olmadığı seçimleri kabul ederek, ister sonuçlarını kabul etmeyerek olsun, krizdeki rolü yadsınamaz.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Filistin Ulusal Girişimi gibi diğer Filistinli grupların Abbas'ın konuşma yaptığı oturumu boykot etmeleri, başkan ile Filistinli siyasi yelpazenin geneli arasında derinleşen yabancılaşmanın bir kanıtıdır.

Kamuoyu da bu düşünceyi yansıtıyor. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi tarafından Eylül 2024'te yapılan bir anket, üç aday arasında yapılacak varsayımsal bir seçimde Filistinlilerin sadece yüzde altısının Abbas'a oy vereceğini, buna karşılık El Fetih'ten Mervan Barguti'nin yüzde 32, anketin yapılmasından haftalar sonra İsrail güçleri tarafından öldürülen Hamas lideri Yahya Sinvar'ın ise yüzde 31 oy alacağını ortaya koydu.

Abbas'ın Gazze'deki bölünmeden Hamas'ı sorumlu tutan söylemi kabul edilse bile, son seçimden bu yana yaklaşık 20 yıl geçti. Bu süre zarfında, birbirini izleyen İsrail hükümetleri -özellikle de Başbakan Binyamin Netanyahu'nunki- Filistin devletinin kurulmasını engellemek için Filistin'deki bölünmeyi stratejik olarak kullandı.

Abbas neden uzlaşma için siyasi bir plan önermedi? Eğer Filistin Yönetimi'nin tüm Filistinlileri temsil etmesi gerekiyorsa, o zaman Abbas'ın birliği yeniden tesis etmemesi muazzam bir görev ihmalidir. Bugün Filistinliler artık sadece 1948 ve 1967 gruplarına bölünmüş değil; artık 1948 toprakları, işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze'den oluşan üçlü bir parçalanma ile karşı karşıyayız.

Abbas'ın konuşması hem Filistinlilerin karşı karşıya olduğu gerçek ve büyüyen tehlikelerin kabulünü hem de 7 Ekim öncesinde özellikle işgal altındaki Batı Şeria'da sahadaki gerçeklerin kasıtlı olarak inkârını yansıtmaktadır. Bu inkâr, İsrail'in Gazze savaşından çok önce Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme ve etnik temizlik yapma niyetini açıkça ilan etmesi nedeniyle, siyasi yolunun başarısızlığı konusunda hesap vermekten kaçınmasına yardımcı olmaktadır.

Sadece 2022 yılında, Yair Lapid ve Naftali Bennett'in sözde “birlik hükümeti” altında, işgal altındaki Batı Şeria'da 1.000'den fazla Filistinli yerinden edildi ve düzinelerce çocuk da dâhil olmak üzere yaklaşık 150 kişi öldürüldü. Yerleşimlerin genişlemesi hız kesmeden devam etti. Filistinli mahkûmların koşulları kötüleşti. Mescid-i Aksa tehdit altında kalmaya devam etti.

Filistin'deki siyasi durum ne olursa olsun, İsrail son on yılda keskin bir şekilde sağa kaymıştır. Filistin Yönetimi ve İsrail arasındaki yakın güvenlik koordinasyonuna - Filistin güvenlik güçleri mülteci kamplarına bile baskın düzenliyor - ve Abbas'ın yerleşimci şiddetine karşı ciddi bir plan sunmamasına rağmen İsrail, Filistin meselesini fiili ilhak yoluyla geçersiz kılmak için istikrarlı bir şekilde harekete geçti.

Filistin'de gelecek yok

İsrail'in stratejisini anlamak için Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in mülteci kamplarını dağıtma, Filistin Yönetimi'ni zayıflatma, “gönüllü göçü” (sınır dışı etmenin örtülü ifadesi) teşvik etme ve bir Filistin devleti için toprak bütünlüğü şansını ortadan kaldırma çağrısında bulunduğu 2017 tarihli politika belgesini tekrar gözden geçirmek yeterli.

Şu anda işgal altındaki Batı Şeria'nın her yerinde görülen umutsuzluk - İsrail kampanyaları tarafından finanse edilen reklam panoları ve grafitilerle ilan ediliyor: “Filistin'de bir geleceğiniz yok” - 7 Ekim'den çok önce öngörülmüştü.

İsrail politikalarını sadece 7 Ekim'e verilen tepkiler olarak çerçevelemek söylemi düzleştiriyor ve İsrail'in devam eden zulmünü küresel sahnede meşrulaştırmasına izin veriyor. Gazze'de ateşkes, tüm rehinelerin aşamalı olarak geri dönmesi ve İsrail askerlerinin geri çekilmesini içeren bir anlaşmaya yaklaşıldığında bile İsrail şartları ihlal etti. Rehine aileleri Netanyahu'yu anlaşmayı sabote etmek ve sevdiklerini tehlikeye atmakla suçladılar.

İsrail daha sonra bu gerekçeleri kullanarak on binlerce insanı işgal altındaki Batı Şeria'dan kovuyor, UNRWA okullarını kapatıyor ve Filistin Yönetimi'nin vergi fonlarını kesiyor. Abbas'ın içinde bulunduğumuz çıkmazın sorumlusunun Hamas olduğu yönündeki söylemi hem İsrail'i hem de kendisini bu ulusal felaketteki ortak sorumluluklarından muaf tutmaktadır.

Abbas'ın konuşmasında daha da şaşırtıcı olan şey, Hamas'a silah bırakma ve Gazze'nin kontrolünü Filistin Yönetimi'ne devretme çağrısı yapmasıydı. Başka bir deyişle, tek meşru silahlar Filistin güvenlik güçlerinin elindekiler olacak ve Filistin Yönetimi Gazze'yi yeniden inşa etmek için Mısır'la birlikte çalışacaktı.

Şaşırtıcı olan önerinin kendisi değil - tam tersine mantıklı - daha ziyade Netanyahu'nun Şubat ayında yaptığı açıklama göz önüne alındığında İsrail'in El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin Gazze'ye dönmesine izin vereceği beklentisi: “Gazze'deki savaşın ertesi günü ne Hamas ne de Filistin Yönetimi olacak.” ABD Başkanı Donald Trump'ın “farklı bir Gazze yaratma” planına “bağlı” olduğunu da sözlerine ekledi.

Abbas'ın konuşması, özellikle de Filistin halkının temsilcisi olarak resmen tanınan Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) liderlik ettiği için trajikti. Bir zamanlar birleştirici bir güç olan FKÖ şimdi parçalanmış bir harekete başkanlık ediyor. Abbas'ın konsey toplantısının kilit gruplar tarafından boykot edilmesi bu eşi benzeri görülmemiş krizi yansıtmaktadır.

Başta Gazze olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria'da da gerçek ve yakın kitlesel sürgün tehditleri karşısında Filistinlilerin liderlerinin ayrıştırıcı değil birleştirici olmalarına ihtiyaçları var. Abbas'ın İsrail'in savaş suçları karşısında birlik ve direniş çağrısı yapabileceği bir platform vardı. Bunun yerine karalama ve inkârı seçti.

* Abed Abou Shhadeh, Yafa'da yaşayan bir siyasi aktivisttir. Abou Shhadeh, 2018-2024 yılları arasında Yafa-Tel Aviv'deki Filistin toplumunun belediye meclisi temsilcisi olarak görev yaptı ve Tel Aviv Üniversitesi'nden siyaset bilimi alanında yüksek lisans derecesine sahip.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş