Peter Oborne’un MEE’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Şubat ayında aşırı sağcı Spectator dergisi, film yapımcısı Louis Theroux hakkında bir anda ve beklenmedik bir karalama kampanyası başlattı.
Eski kabine bakanı Michael Gove'un editörlüğünü yaptığı dergi okuyucularına şunları söyledi: “Theroux bir kez daha Yahudiye ve Samiriye'deki -Batı Şeria olarak bilinen bölge- Yahudiler hakkında 'yerleşimciler' olarak adlandırılan kişilere odaklanan bir film yapıyor.”
Spectator yazarı Jonathan Sacerdoti muhtemelen bu korkutucu tırnak işaretlerini “yerleşimci” kelimesinin kullanımıyla ilgili şüpheciliği belirtmek için kullandı.
Ardından Theroux'un İsrail yerleşimleri üzerine 2011'de yayınlanan bir önceki filmi ‘The Ultra Zionists'i’ ele aldı. Bu belgeseli “şiddet yanlısı, dini fanatiklerin bir karikatürünü resmetmek için yerleşimci hareketinden en aşırı ve tartışmalı sesleri seçtiği için bazıları tarafından eleştirilen bir belgesel” olarak tanımladı. Pek çok kişi belgeselin İsrail yerleşim politikalarının ardındaki tarihi ve güvenlik odaklı nedenleri görmezden geldiğini, Filistin terörizminin sebep olduğu gerçek tehditleri gözden kaçırdığını ve gerçek bir denge sunamadığını düşündü.”
BBC tarafından yayınlanan Belgeselin İngilizcesi
Sacerdoti ayrıca Theroux'un eşi Nancy Strang'a da İsrail'le ilgili görüşlerinin “tarafsız olmaktan uzak göründüğü” gerekçesiyle saldırdı.
The Spectator'ın öncü saldırısını, Britanya'nın sağcı basınında bir saldırı korosu takip etti. İsrail'le ilgili haberlerinin uzaktan yakından tarafsız olduğu söylenemeyecek olan Telegraph'a göre Theroux'un filmi “ihtiyaç fazlası/gereksiz”.
Daily Mail, Theroux'u “derin bir kötümserlik/şüphecilik” ile suçladı ve ekledi: “İsraillilerin zalim, Filistinlilerin ise mağdur olduğu yönündeki BBC anlatısını pekiştirmek için röportaj yaptığı kişiler, özenle seçiliyor.” Louis Theroux için kılıçlar çekildi.
Devlet tarafından destekleniyor
Her üç gazete de doğrudan ya da ima yoluyla BBC'ye saldırıyor. Theroux'un İsrail'e saldırmak için aşırı uçlardan oluşan bir grupla uğraştığını ve Telegraph'ın ifadesiyle “ılımlı İsraillilerin yerleşimcileri ulusal bir utanç kaynağı olarak gördüğünü” iddia ediyorlar.
Yerleşimcilerin uç bir hareket olduğu iddiası, İsrail söz konusu olduğunda ana akım İngiliz medyasının tamamen karakteristik özelliği olan yenilmez bir cehalete dayanmaktadır. Theroux'un belgeselinde anlattığı Batı Şeria yerleşimcileri İsrail devleti tarafından akla gelebilecek her şekilde desteklenmektedir.
Filistinlilere karşı işledikleri sayısız suç nadiren kovuşturuluyor. İşgal altındaki Batı Şeria'nın bazı bölgelerinde yerleşimciler ve güvenlik güçleri fiilen birleşmiş durumda. Theroux'un belgeseli, kendisini yerleşimcilerin saldırısına uğrayan bir grup Filistinliyle birlikte kapana kısılmış bulduğunda canlı bir örnek sunuyor.
Bu yerleşimciler, tam vatandaşlık haklarının yanı sıra, düşük krediler de dâhil olmak üzere diğer hükümet avantajlarından yararlanmaktadır. Filistinliler ise 1967'den bu yana keyfi bir askeri yönetim sistemine tabi olduklarından neredeyse hiçbir hakka sahip değiller.
Bu nedenle İsrail'deki B'Tselem de dâhil olmak üzere tüm ciddi insan hakları örgütleri İsrail'i bir apartheid devleti olarak adlandırmaktadır.
Yerleşimci hareketi bugün her zamankinden daha güçlüdür. Başbakan Binyamin Netanyahu'nun iktidardaki Likud Partisi'nin kuruluş tüzüğü şöyle diyor: “Deniz ile Ürdün [Nehri] arasında sadece İsrail egemenliği olacaktır.”
Başka bir deyişle, İsrail'in şu anda düzenli olarak Judea ve Samaria olarak adlandırdığı bölgede giderek daha fazla toprağın İsrail'e ait olduğunu açıkça iddia ediyor. Likud ayrıca iki yerleşimci partiyle koalisyon halinde: Dindar Siyonistler ve Yahudi Gücü.
Dindar Siyonistlerin lideri ve kendini faşist ilan eden Bezalel Smotrich aynı zamanda maliye bakanı ve işgal altındaki Batı Şeria'nın yöneticisi. Son iki yıldır bölge genelinde yerleşim faaliyetlerinde ve buna bağlı olarak yerleşimci şiddetinde bir artış yaşanmaktadır.
Ana akım İngiliz gazetelerinde yer alan, Theroux'un İsrail'i damgalamak için bir grup sıra dışı kişiyi seçtiği iddiası hiçbir inandırıcılık taşımamaktadır.
Vahşet hafife alınıyor
Ancak bu filmin işgal altındaki Batı Şeria'daki durum hakkında bize yeni bir şey söylemediğini de belirtmek gerekir. Theroux'un sanatı, yerleşimcilerin etnik-milliyetçi programlarını kendi terimleriyle ortaya koymalarına, insanlık dışılıklarını ve ırkçılıklarını kendi sözleriyle açıklamalarına izin vermektir. Yerleşimci projesi herkesin görmesi için ortada durmaktadır.
Theroux bize, araştırma yapma zahmetine katlanan her diplomat, insan hakları uzmanı ve gazetecinin yıllardır bilmediği hiçbir şey söylemiyor. Theroux'un yaptığı şey - ve bu belgeseli gösterdiği için çok eleştirilen BBC'ye üç alkış yapılır - yerleşimlerin ahlaki dehşetini ve vahşetini çok daha geniş bir kitleye ulaştırmaktır. Onun çalışması sayesinde (olağanüstü ve yanlış bir şekilde gözden kaçan yeni ITV belgeseli ‘Başka Toprak Yok’ ile birlikte) sıradan insanlar yerleşimlerin nasıl bir yer olduğunu kendi gözleriyle görmüş oldular.
Theroux zaman zaman lafını esirgemiyor. İzleyiciye gösterdiği şey tam olarak bu olsa da apartheid terimini kullanmıyor. Yerleşimcilerin vahşetini hafife alıyor. Komşu Filistin köyü Beita'ya bakan Evyatar (çeviri: “Tanrı Büyüktür”) karakolunu anlatışını ele alalım:
Geçen yıl İsrailli bir keskin nişancı tarafından vurularak öldürülen cesur Amerikalı-Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin öldüğü yeri gösterirken, onun öldürülmesinden önce aynı köyde son yıllarda 15 Filistinlinin toprakları için mücadele ederken öldüğünden hiç bahsetmiyor. Bunlardan biri, köyün su şebekesiyle uğraşırken vurularak öldürülen 41 yaşındaki su mühendisi Şadi Alşurfa'ydı.
Yine de Theroux'un başarısı büyük. Filmi, İsrail'in barbar yerleşimci-sömürgeci projesinin, İsrail'in batılı değerleri paylaştığı ve “Ortadoğu'daki tek demokrasi” olduğu yönündeki çok övülen önermeyle bağdaşmadığının çok daha geniş bir kesim tarafından anlaşılmasını sağlıyor.
Bunun siyasi sonuçları olmalıdır. İngiltere neden yerleşimci liderler Itamar Ben Gvir, Smotrich ve diğerlerine yaptırım uygulamadı? Başbakan Keir Starmer nasıl oluyor da İsrail'in bir apartheid devleti olmadığını iddia edebiliyor? Hükümeti neden bir Filistin devletini tanımayı reddediyor?
Starmer'ın Dışişleri Bakanı David Lammy'ye İngiltere'nin İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) devam eden Gazze soykırımı davasındaki geçici kararına uyması konusunda ısrarcı olması gerektiğini söylemesinin de tam zamanıdır. İngiltere, UAD'nin geçen yaz İsrail'in Batı Şeria'yı işgalinin yasadışı olduğuna dair dönüm noktası niteliğindeki kararına yanıt verme zahmetine katlanmadı. Neden cevap vermedi?
Bu arada İngiltere, BBC ve ITV filmlerinde sıkça yer alan korkunç yerleşimci lideri ve etnik temizlik meraklısı Daniella Weiss'a yaptırım uygulama konusunda Kanada örneğini bile takip etmedi. Pek çok Britanyalı bunun nedenini merak etmelidir.
Bu haliyle Starmer'ın Britanyası, - Theroux'un ustaca ve algı değiştiren belgeselinde ustaca ortaya konan - yasadışı yerleşimci barbarlığı ve toprak hırsızlığına ortak olmaktadır.
*Peter Oborne, 2022 ve 2017'de en iyi yorum/blog ödülünü kazandı ve Middle East Eye için yazdığı makalelerle 2016'da Drum Online Medya Ödülleri'nde yılın serbest yazarı seçildi. Ayrıca 2013 yılında İngiliz Basın Ödülleri'nde Yılın Köşe Yazarı seçilmiştir. Daily Telegraph'ın baş siyasi köşe yazarlığı görevinden 2015 yılında istifa etmiştir.