Küresel Sumud Filosu Gazze'nin yanında, Gazze de Filonun yanında

​​​​​​​Tekneler, herhangi bir duvar veya silahtan daha güçlü bir mesaj gönderiyor: Kuşatma sınırları kapatabilir, ancak Gazze'nin dünyayı birleştirdiği gerçeğini değiştiremez.

Ali Skaik’in WANN’da yayınlanan yazısını Zeynep Nursel BoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Editörün Notu: Bu yazı, insani yardım taşıyan gemilerden oluşan Global Sumud Filosu Gazze'ye doğru yola çıkarken yazılmıştır. 1 Ekim'de İsrail ordusu, Gazze'deki ablukayı kırmaya yönelik bu son girişimi engelledi, gemileri ele geçirdi ve aktivistleri tutukladı.

Gazze Şeridi'ne yönelik bu soykırımcı kuşatmanın başlangıcından bu yana deniz, savaş gemileri ve silahlardan oluşan bir duvar haline geldi. Ancak çoğumuz için deniz hâlâ farklı bir anlam taşıyor: Umutların son nefesi ve kimsenin elimizden alamayacağı bir özgürlük sembolü. Ablukaya meydan okumayı seçen müttefikler bize deniz yoluyla yaklaşıyor.

2010 yılından bu yana, kuşatmayı denizden kırmak için birçok gemi sefere çıktı, ancak hepsi başarısız oldu. 7 Ekim 2023'te başlayan mevcut saldırının başlangıcından bu yana, Özgürlük Filosu'nun iki güçlü girişimi oldu ve bu girişimler hâlâ her Gazzeli'nin kalbinde ve hafızasında yaşıyor.

Madleen gemisi, 1 Haziran 2025'te Sicilya'nın Katanya kentinden yola çıktı. Gemide, dünyanın dört bir yanından insanların kararlılığı, acil yardımlar ve Gazze'nin yalnız olmadığına dair net bir mesaj vardı.

Barışçıl yolculuğu kıyılarımıza ulaşmayı başaramadı. İsrail donanması onu uluslararası sularda durdurdu, gemidekileri gözaltına aldı ve gemiyi geri çevirdi.

Yine de, misyonu boşa gitmedi. Bu girişim bizi derinden etkiledi çünkü Gazze'deki her Filistinlinin tamamen unutulduğunu hissettiği bir zamanda gerçekleşti. Uzaklardan bile olsa birinin acımızı hâlâ hissettiğini bilmek bize umut verdi.

İkinci girişim, 13 Temmuz'da İtalya'nın Siraküza kentinden denize indirilen Hanzala gemisi tarafından gerçekleştirildi. Gemi, içten mesajlar, gıda yardımı ve hayati malzemelerle doluydu. Madleen gibi, İsrail donanması tarafından durduruldu ve Gazze'ye asla ulaşamadı.

Şimdi ise üçünü bir girişim gerçekleşiyor, şimdiye kadarkilerden çok daha güçlü ve sesli bir girişim.

Gazze'ye Giden Küresel Sumud Filosu, küresel dayanışmanın ve insan vicdanının güçlü bir simgesi. Dünyanın her kıtasını temsil eden 44'ten fazla ülkeden 500'den fazla katılımcının yer aldığı bu filo, 31 Ağustos'ta Barselona'dan yola çıktı. Ben Gvir'in tehditlerine ve aktivistleri terörist ilan edip teknelere el koyma planlarına rağmen, aktivistler geri dönmedi.

Bilinen bir hedefe doğru yolculuk ediyorlar, ancak belirsiz bir kaderle karşı karşıyalar. Gemide, dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce aktivist, doktor, gazeteci ve insan hakları savunucusu var; hepsi de onur, adalet ve direniş mesajı vermek için yola çıkmış durumda.

Sumud Filosu'nda, insanlık duygusunun kimlikten daha güçlü olduğunu kanıtlayan birçok aktivistten biri olan Arjantinli Yahudi Pablo Solars da yer alıyor. Yolculuk öncesinde yaptığı konuşmada, dünyanın Gazze'ye sessiz kalamayacağını açıkça belirterek, ablukanın adını da "bir soykırım" olarak koydu. "Ben bir Arjantinli Yahudiyim ve görevimi yapmak ve bu katliama karşı durmak için buradayım." Dedi.

Büyükannem ve ben, Al Jazeera Arapça video haberinde onun sözlerini duyduğumuzda, bu işte bir Yahudi aktivistin yer aldığına dair bir umut hissettik. Birbirimize bakıp, "Bu, mücadelemizin Yahudilere karşı değil, Siyonizm ve zulme karşı olduğunun dünyaya en güçlü kanıtı," dedik. Pablo Solars'ın dayanışması, hepimize adaletin dini olmadığını ve gerçek insanlığın, hakikat için mücadele etmeye cesaret edenlerin kalplerinde yaşadığını hatırlatıyor.

Sumud Filosu'ndaki bu aktivistler ve katılımcılar bana kendi kararlılığımızı ve irademizi hatırlatıyor. Sorbonne Üniversitesi'nde uluslararası hukuk profesörü olan ve ablukayı kırmak için birçok filoya katılan Franco Romano'nun aynı Al Jazeera videosunda söylediği gibi, "Gazze'deki Filistinliler, dirençleri ve kararlılıklarıyla bize ilham veriyor. Kaliforniya'daki oğullarımın yanına dönme seçeneğim vardı, ama bunun yerine buraya gelip Gazze'ye ulaşmayı tekrar denemeyi seçtim. Oğullarım kararımı anlayacaklar."

Sözleri, bu dava uğruna çok şey feda eden Gazzeliler içerisinde yankı buluyor. Bana 10 Ağustos 2025'te, sırf görevini yaptığı, halkının acılarını belgelediği için şehit edilen gazeteci Enes Şerif'i hatırlatıyor. Eşi ve iki çocuğu Şam ve Salah'ı geride bıraktı. Franco gibi, Enes de bir seçim yaptı, canına mal olsa bile halkının yanında durmayı seçti.

İkisi de farklı dünyalardan olmalarına rağmen aynı inançla hareket ettiler. Bazı gerçekler uğruna risk almaya ve fedakârlık yapmaya değer.

Gemide, hiç gitmediğim yerlerden gelen, dinimi, dilimi veya geçmişimi paylaşmayan insanların bizim için ayağa kalktığını her gördüğümde, bu bana bir şeyler hissettiriyor. Bu insanlar, adaleti hak ettiğimize inandıkları için evlerini ve işlerini geride bırakıp, isteyerek tehlikeye doğru yelken açıyorlar.

Benzer şekilde, Batı dünyasından insanlar WhatsApp veya Instagram üzerinden bana her ulaştığında -ister yazılarımı okuduklarını söylemek ister sadece haber vermek için olsun- bu beni derinden etkiliyor.

Bunlar arasında, her gün benimle iletişime geçen, beni dinleyen ve cesaretlendiren İngiltere'deki iki profesör de var. Bir diğeri, çevrimiçi bir şiir kursunda eğitmenlik yapan biri, düzenli olarak bana mesaj atıp nasıl olduğumu soruyor ve kız kardeşim Hüda ile beni sürekli düşündüğünü söylüyor. Birçok kişi de Instagram profillerinde yazdıklarımı okuyup paylaşıyor, sesimi yükseltiyor ve Instagram mesajlarıyla beni takip ediyor.

Yanımızda insanlar olduğu sürece, uzaktan bile olsa, sesimizin ve hikâyelerimizin duyulduğunu ve yalnız olmadığımızı biliyorum. Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun gemileri henüz bize ulaşmasa bile, bu işgalcilere, suçlarının Gazze ile dayanışma içinde olanları durduramayacağı mesajını veriyor.

Herhangi bir duvardan veya silahtan daha güçlü bir mesaj veriyor: Kuşatma sınırları kapatabilir, ancak Gazze'nin yanında durmayı seçenleri susturamaz.

* Ali Skaik, Gazze İslam Üniversitesi'nde İngiliz edebiyatı okuyor. English Access Burs Programı'na sadece yeni bir dil öğrenmek için değil, aynı zamanda kendisinin yeni bir yönünü keşfetmek için de katıldı. Bu program sayesinde, sadece kelimeler öğrenmekle kalmadı, özgüven, iletişim becerileri, kültürel farkındalık ve sesini duyurmaya hazır bir konuşma becerisi de kazandı.

Okumak, yazmak ve podcast dinlemek, onun en sevdiği öğrenme yöntemleridir. Bunlar zihnini genişletir, ona yeni fikirler verir ve her gün merakını besler.

“Okumanın kapıları açtığına ve yazmanın beni o kapılardan geçirdiğine inanıyorum,” diyor. “Biri diğerini besleyen, hiç bitmeyen bir ilham döngüsü.”

Çeviri Haberleri

İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş
İsrail, Gazze'nin tarım arazilerini yıllardır zehirliyor
BBC'nin kimse istifa etmeyeceği düzenlemesi