"'Keşke rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım!' diyordu"

Derken ürünü kuşatılıp yok edildi. Çardaktan yerle bir olmuş bağına harcadığı emek karşısında içi yanarak ellerini oğuşturmaya başladı. "Keşke rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım" diyordu. (Kehf/42)

وَاُح۪يطَ بِثَمَرِه۪ فَاَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلٰى مَٓا اَنْفَقَ ف۪يهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُشْرِكْ بِرَبّ۪ٓي اَحَدًا ﴿٤٢﴾

42- Derken ürünü kuşatılıp yok edildi. Çardaktan yerle bir olmuş bağına harcadığı emek karşısında içi yanarak ellerini oğuşturmaya başladı. "Keşke rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım" diyordu.

Evet o bahçenin meyveleri kuşatılıverdi. Dolu mu vurdu? yoksa yakıp kavurucu bir rüzgar mı uğradı?  Yoksa Allah bir azap  gönderdi mülküne saltanatına ve bir anda tüm meyveleri yok edildi. Her şeyi elinden alınıverdi. Çardakları yere düşmüş, al-tüst olmuş, yıkılmış, yok olmuş. Az evvelki gururlu adam, kibrinden yanına bile yaklaşılamayan bu adam, bahçe yıkılır yıkılmaz! Bu hayatımın, bu saltanatımın biteceğini sanmıyorum, diyen adama bakıyoruz. Bahçenin kenarına büzüşmüş ellerini ovuşturuyor. 

Kaybolan bahçesine, mahvolan malına, yok olan emeğine, yıkılan havasına ve gururuna bakıyor acı acı yutkunuyor ve ne yapacağını bilmez bir vaziyette şaşkın, şaşkın, ellerini ovuşturuyor. Bağlar, bahçeler, fabrikalar, şirketler, iş yerleri bir anda bitiverdi. Ve dedi ki keşke Rabbime şirk koşmasaydım. Keşke hayatımı kendim belirlemeye kalkmasaydım.  Keşke Rabbime karşı güç iddiasında bulunmasaydım. Keşke hayatımı Rabbime sorarak yaşasaydım. Meğer güç ve kuvvet sadece Rabbime aitmiş.

Evet neticede aynen o şuurlu, imanlı arkadaşının dediği gibi oldu. Bahçenin işini bitiriverdi mutlak irade.  Bütün malı mülküyle, bütün im­kânlarıyla adam çepeçevre kuşatılı-verdi. Bütün imkânları elinden alını­verdi. 

Büyük iradeden gelen bu uyarıyla kendine geliverdi. Bakın şöyle diyor:

Keşke, keşke Rabbime kimseyi şirk koşmasaydım. Demek ki bir insan hayatının tümüne Allah’ı karıştırırsa müslümandır. Hayatının bir kısmına karıştırıp, bir kısmına karıştırmazsa şirkten kurtulamaz. Bakın bu adam Allah’ı tanyor, inanıyor, ama hayatının tümünde egemen kabul etmiyor. Mal veren, onun sahibi olan, onun kazanç ve sarf yollarını gös­teren, benim istediğim gibi yapmazsanız onu elinizden almaya güç yetiri­rim diyen bir Allah’a sanki inanmıyordu adam. Malı vermek zorunda olan, ama almaya yetkisi olmayan bir Allah’a inanıyordu. 

BASAİRUL KUR’AN

Evet, kâfirler, uğrayacakları akıbeti gördükten sonra bu şekiide sızlanacaklar fakat sızlanmaları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir. Bu hususta diğer bir âyette de şöyle Duyurulmaktadır: "O gün kişi yaptığı amellere bakar. Kâfir ise: "Keşke toprak olsaydım" der.

Tamamen canlı, psikolojik durumları somutlaştırarak yansıtan hareketli bir sahne. Bütün ürün yerle bir ediliyor. Sanki her yönden bir baskına uğramış da geride sağlam, işe yarar birşey kalmamış gibi. Bahçe bir felakete uğramış, üzüm kütükleri yerle bir olmuş, kırılıp dökülmüşler. Sahibi de yapmış olduğu masrafların iç yanıklığı ile, kaybolup giden malının, boşa giden emeklerinin ardından duyduğu üzüntü ile dizlerini dövüyor. Allah’a ortak koşmaktan dolayı pişman olmuştur, şu anda O’nun Rabb’lığını, teklifini kabul ediyor. Fakat burada şirki açıkça ifade etmiyor. Ne var ki, O’nun şu anda pişmanlık duyduğu, reddettiği şirkin; imani değerlerin dışında yeryüzü menşeli diğer değerlerle onur duyup büyüklük taslama olduğu anlaşılıyor. İş işten geçtikten sonra pişmanlık duyduğu, kaçınmak istediği şirk budur işte.

FİZİLALİL KUR’AN

Kur'an Haberleri

"Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan..."
"Seni bir damla sudan yaratan Allah'ı inkâr mı ettin?"
Kendisine zulmederek: "Bunun hiç yok olacağını sanmam." dedi.
"Onlara iki adamın örneğini ver"
"Biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız"