İsviçre Electronic Intifada’dan Ali Abunimah'ı sınır dışı etti

Elektronik İntifada'nın yöneticilerinden Ali Abunimah iki gece hapiste kaldıktan sonra pazartesi günü İsviçre tarafından sınır dışı edildi.

Ali Abunimah, pazartesi günü geç saatlerde İstanbul havaalanına vardığında yaptığı açıklamada yaşadıklarını anlattı. “Dış dünya ile iletişiminin kesildiğini” ve ‘ailesiyle görüşmesine izin verilmediğini’ söyledi.

“Polisin kendisiniİsviçre yasalarına karşı gelmekle suçladığını” söyledi.“avukatım olmadan İsviçre Savunma Bakanlığı istihbarat ajanları tarafından sorgulandım.Avukatımla ya da ailemle görüşmeme izin vermediler” dedi.

Abunimah, eve gideceği bildirilene kadar gözaltında tutulduğu süre boyunca yemek yemeyi reddetti ve sadece su kabul etti.

Ali Abunimah'ın Uçakta yazıp İstanbul Havalimanı’na inince yayınladığı tweeti

Ben özgürüm! Bu yazıyı uçakta yazdım ve İstanbul'a indikten hemen sonra yayınlıyorum. Pazartesi akşamı Zürih havaalanına kelepçeli olarak, penceresiz bir cezaevi minibüsünün içinde tabiri caizse küçük bir metal kafeste getirildim ve uçağa kadar polis tarafından götürüldüm. Bu, dış dünyayla iletişimi kesilmiş bir İsviçre hapishanesinde, tek bir hücre arkadaşımla 24 saat bir hücrede, ailemle iletişim kurmama bile izin verilmeden geçirdiğim üç gün ve iki geceden sonra oldu. Cumartesi günü avukatımın da hazır bulunduğu bir polis sorgusunda, İsviçre'de hangi suçu işlediğimi söylemeden ya da herhangi bir suçlama sıralamadan beni “İsviçre yasalarına karşı gelmekle” suçladılar. Bildiğim kadarıyla herhangi bir suçla itham edilmedim ve “idari gözaltında” tutuldum. Pazar sabahı, avukatım yanımda olmadan İsviçre Savunma Bakanlığı istihbarat ajanları tarafından sorgulanmak üzere beni hücremden aldılar. Yine avukatımla ve ailemle görüşmeme izin vermediler. Avukatım olmadan onlarla konuşmayı reddettim ve beni hücreme geri götürmelerini söyledim. Hapishanede kaldığım süre boyunca, eve gideceğimi öğrendiğim son öğün hariç, bana ikram edilen her yemeği ve her fincan kahve ya da çayı da reddettim. Sadece her insanın hakkı olan suyu kabul ettim. Tüm bunlar, cumartesi günü saat 13:30 civarında Filistin ile ilgili bir toplantıya giderken sivil ajanlar tarafından sokaktan kaçırılmam, kelepçelenmem, plakasız bir arabaya zorla bindirilmem ve doğruca hapishaneye götürülmemden sonra oldu. Benim “suçum” neydi? Filistin için ve İsrail'in soykırımına, yerleşimci-sömürgeci vahşetine ve bunlara yardım ve yataklık edenlere karşı konuşan bir gazeteci olmak. İsviçre'ye, İsviçre vatandaşlarının daveti üzerine, Filistin için adalet hakkında konuşmak, İsviçre'nin de suç ortağı olduğu bir soykırım için hesap verebilirlik hakkında konuşmak için geldim. Ancak ben daha tek kelime bile etmeye fırsat bulamadan tehlikeli bir suçlu gibi hapishaneye götürülürken, soykırımın başlangıcında Gazze'de sivil ve masum olmadığını ilan eden İsrail Cumhurbaşkanı Isaac HerzogDavos'ta kırmızı halılarla karşılandı; soykırımın bilinen 47.000'den fazla kurbanının ve halen enkaz altında olan ya da kasıtlı olarak aç bırakılma ve tıbbi bakımdan mahrum bırakılma nedeniyle ölen binlerce kişinin kanına bulanmış bir halı. Ve tam da bugün Netanyahu, hakkında UCM tarafından çıkarılan tutuklama emrine rağmen Auschwitz anmalarıyla alay etmek üzere Polonya'ya serbestçe seyahat ediyor. İşte içinde yaşadığımız sapkın ve adaletsiz dünya bu. Bu çile üç gün sürdü ama hapishanenin tadı, soykırımcı zalimin hapishanelerinde aylarca ve yıllarca kalan Filistinli kahramanlara karşı daha da büyük bir hayranlık duymama yetti de arttı bile. Onlara olan borcumuzun asla ödeyemeyeceğimiz bir borç olduğunu ve hepsinin özgür olması gerektiğini ve odak noktamız olmaya devam etmeleri gerektiğini her zamankinden daha fazla biliyorum. Polis telefonumu uçağın kapısında bana geri verdi, bu nedenle dünyanın dört bir yanından gelen yoğun destek ve dayanışmanın boyutunu ancak şimdi görebiliyorum. Benim için ayağa kalkan her bir kişiye derinden minnettarım. Özellikle avukatım Dina Raewel ve ekibine, daha sonra cezaevi önünde gösteri yaptıklarını öğrendiğim Zürih'teki dostlarımıza, aileme, Electronic Intifada'daki meslektaşlarıma ve daha pek çok kişiye minnettarım. Gerçekten de o beton odanın dışında neler olup bittiğine dair hiçbir fikrim yoktu! Tüm kalbimle teşekkür ederim. Olanların tüm hikâyesini anlatmak istiyorum, @intifada kanalında birkaç gün içerisinde konuşmak istiyorum çünkü insanların sözde “Batılı demokrasilerinin” soykırımcı Siyonizm'in hizmetinde ne kadar derine battığını bilmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Şu anda eve döneceğim için mutluyum. Anneme ve babama sarılmayı, duş almayı ve kendi yatağımda uyumayı dört gözle bekliyorum. Gazetecilik suç değildir! Filistin için konuşmak suç değildir! Irkçı soykırımcı Siyonizme karşı durmak suç değildir! Benimle birlikte söyleyin:

Nehirden Denize Filistin Özgür Olacak! ❤✌

Geçtiğimiz yıl İngiltere'de çok sayıda aktivist ve gazeteci “terörle mücadele” yetkileri kullanılarak tutuklandı, baskınlara uğradı ya da suçlandı.

Bunlar arasında evi basılan ve bilgisayarları ile telefonlarına el konulan The Electronic Intifada'nın yardımcı editörü Asa Winstanley de vardı. Winstanley herhangi bir suçla itham edilmedi ve baskın Gazetecileri Koruma Komitesi ve İngiltere Ulusal Gazeteciler Birliği tarafından kınandı.

İsviçre'nin Abunimah'ı tutuklaması dünya çapında kınandı. Cumartesi günü başlatılan ve Abunimah'ın serbest bırakılmasını talep eden bir dilekçe, bu satırların yazıldığı sırada 15,000'den fazla kişi tarafından imzalanmıştı.

Tehlikeli gelişme

Birleşmiş Milletler'den iki insan hakları uzmanı Abunimah'ın İsviçreli yetkililer tarafından gözaltına alınmasını kınadı.

BM düşünce ve ifade özgürlüğü özel raportörüIreneKhan olayı “şok edici bir haber” olarak nitelendirdi ve İsviçre'ye Abunimah'ı “acilen serbest bırakması” çağrısında bulundu.

BM'nin Batı Şeria ve Gazze Şeridi özel raportörüFrancescaAlbanese de “bu konunun derhal soruşturulması” çağrısında bulundu. Albanese, “Avrupa'da ifade özgürlüğünü çevreleyen iklimin giderek daha zehirli bir hal aldığını ve hepimizin endişe duyması gerektiğini” söyledi.

Uluslararası Af Örgütü'nün Avrupa ofisi de Abunimah'ın olayını takip ettiğini açıkladı.

Af Örgütü, “İsrail'in Filistinlilerin insan haklarına yönelik ihlallerini eleştirenlere yönelik küresel baskı endişe vericidir ve derhal durdurulmalıdır” diye ekledi.

Cenevre merkezli bir insan hakları grubu olan Euro-MedMonitor, Abunimah'ın tutuklanmasını kınadı. Grup, bunun “Batılı hükümetlerde ifade özgürlüğünü sansürleme ve mağdurların acılarını belgeleyen ve Filistinlilerin haklarını savunan gazeteci ve aktivistleri hedef alma yönündeki artan eğilimi yansıtan tehlikeli bir gelişme” olduğunu söyledi.

Bu haber ilk yayından sonra Ali Abunimah'ın açıklamasını içerecek şekilde güncellenmiştir.

Electronic intifada’da yayınlanan yazı Haksöz-Haber için tercüme edilmiştir.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş