İsrail’in yardımının(!) ulaştığı yerde, haysiyet yok olur

İsrail için gıda yardımı insani bir yardım değildir. Bu, kontrol ve aşağılama aracıdır.

Ali Mohammad Sbaih’in We Are Not NUmbers’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Gazze Şeridi'nin kalbinde yer alan Deyr El-Belah'daki mülteci kamplarından birinde, insani bir felaketten kurtulmak için mücadele ediyorum. Sekiz kişilik bir aileyiz ve çok yakın zamana kadar açlıktan öleceğimize hiç inanmamıştım. Ancak annemin babama sadece iki kilo buğdayımız kaldığını söylediğini duyduğumda, içimde bir şeyler değişti. Kendime sordum: Ne yapabilirim? Bu çaresizlik hissini yenmek için ne yapabilirim?

4 Ağustos 2025'te, ailem için bir gıda paketi alabilmek umuduyla, komşularımla birlikte kampımızdan yaklaşık 500 metre uzaklıktaki kaotik hava yardımı dağıtım noktalarından birine gitmeye karar verdim. Ailemden izin istemeye gittiğimde, bunun ne kadar tehlikeli olduğunu bildikleri için gitmemem konusunda beni uyardılar.

Yerde, bu hava yardımları kaos, çaresizlik ve tehlike sahneleri yaratıyor. Dağıtım için organize bir sistem olmadığı için, insanlar küçük bir gıda paketi almak için yaralanma ve hatta ölüm riskiyle karşı karşıya kalıyor. Daha da kötüsü, çoğu paket konserve veya bozulmaz gıda değil, hazır yemekler. Hazırlanmasından teslimatına kadar geçen uzun süre nedeniyle çoğu bozulmuş olarak ulaşıyor. Tüm bu risk ve acılardan sonra, insanlar genellikle ulaşmak için mücadele ettikleri yiyeceklerin yenilmez olduğunu görüyorlar.

Ama bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim, bu yüzden onların tavsiyelerini dinlemedim ve yine de dağıtım yerine gittim.

Komşularım ve ben öğlen saatlerinde yola çıktık, yiyecek paketi alma şansımızı artırmak için erken varmayı planlıyorduk. Ancak yolda giderken kargo uçağı beklenenden erken geldi. Paraşütlerin yavaşça düştüğünü gördük ve elimizden geldiğince hızlı bir şekilde peşlerinden koştuk. Paraşütler yere düştükten sadece bir dakika sonra atış alanına ulaştık.

Gördüğüm manzara beni şok etti. Sanki epik bir savaş filmindeki savaş sahnesi gibiydi. İnsanlar bağırıyor, bıçaklarını sallıyor, yardım kutularının etrafında itişip kakışıyorlardı.

Sadece iki dakika sonra her şey bitmişti. Geriye sadece seslerin yankısı ve ayaklarımızın altından yükselen toz kalmıştı. Çoğu kişi payından mahrum kalmıştı. Ben de onlardan biriydim.

İnsanlar birbirlerine şikâyet ediyor, bazıları hayal kırıklığından küfrediyor, diğerleri ise sessiz kalıyor ve benim gibi öfkeli, utanmış ve hayal kırıklığına uğramış bir şekilde evlerine dönüyorlardı.

Çadıra geri dönerken, kendi kendime konuşmaya devam ettim. Onlar gibi mi olmalıyım? Bir iki gün yeten bir gıda paketi almak için çıldırıp insanlara saldırmalı mıyım? Mantıklı bir cevap bulmaya çalıştım, ama bulamadım.

Sonra kendime, sakin ol dostum dedim. Kimse senden bir şey getirmeni beklemiyor. Hiçbir şey olmamış gibi davran.

Ama bir düşünce tekrar tekrar zihnimde canlanıyordu: İnsanlar birbirlerini ezip geçiyor, bağırıyor, ekmek parçaları için birbirlerini tırmalıyorlardı. En sevdiğim filmlerden biri olan Shutter Island'daki bir replik aklıma geldi. “Hangisi daha kötü, bir canavar olarak yaşamak mı, yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi?”

Aşağılanmaya son vermek

Bu sorular geceleri uykumu kaçırıyor. İnsanları bu kadar çılgınca davranmaya iten nedir? Onlar vahşi, medeniyetsiz insanlar mı, bu kaosu kasten mi yaratıyorlar? Hayır. Kesinlikle hayır.

Benim tanık olduğum şey vahşet değil. Hayatta kalma mücadelesi. Açlık, çaresizliğe dönüşüyor ve çaresizlik, insan içgüdüsüne dönüşüyor. Tüm bunlar, havadan atılan yardımların, buraya toplananların yarısını bile beslemeye yetmeyeceği acımasız gerçeğiyle daha da ağırlaşıyor.

İnsanlar haftalardır düzgün beslenemediğinde, ebeveynler çocuklarının aç karnına ağlayarak uykuya daldığını izlediğinde, içlerinde bir şey kırılıyor. Bu anlarda tek bir şey önemlidir: Aileme nasıl bakabilirim? Onların açlıktan ölmelerini veya yetersiz beslenmeden hastalanmalarını nasıl engelleyebilirim?

Bunlar şiddet eğilimli insanlar değil. Açlık çeken insanlar.

Bu aşağılanmanın sona ermesi, yardımların bu şekilde ulaştırılmasının sona ermesiyle başlar. İsrail, diğer daha güvenli ve daha etkili yöntemleri engellerken, neden bu hava yoluyla yardım ulaştırma yöntemini onaylıyor? Neden yardımların kamyonlarla normal kara sınırlarından geçmesine izin verilmiyor? Bu yöntem çok daha verimli ve insancıl.

Hava yardımı devam etmek zorundaysa, neden kargo helikopterleri kullanarak büyük yardım konteynırlarını atıp bunları UNRWA veya Dünya Gıda Programı gibi güvenilir uluslararası kuruluşlara doğrudan teslim etmiyorlar? Bu kuruluşlar, Gazze halkına yardımların adil ve güvenli bir şekilde dağıtılmasını organize etmek için fazlasıyla yetkin.

İsrail'in hava ikmaline izin verme kararı, gökyüzünden gelen bir merhamet eylemi gibi görünebilir. Ancak aslında bu, Gazze'deki sivilleri açlığa mahkûm eden ağır suçun sorumluluğundan kaçmak için yapılan aldatıcı bir siyasi manevradır.

Böyle bir kayıptan sonra geriye sadece onurum kaldı

Açlığın yol açtığı ölüm sayısı, aralarında birçok çocuğun da bulunduğu, artarken İsrail, Gazze halkını kasıtlı olarak açlığa mahkûm eden politikası nedeniyle uluslararası alanda yaygın bir kınama ve protesto ile karşı karşıya.

Ancak bu yeterli değil. Bence tüm dünya sorumluluk sahibidir. Uygun ve güvenli teslimat yöntemleriyle insani yardım sağlamak için hemen harekete geçilmelidir. İnsanlar, Gazze'deki açlığı sona erdirmek için insanlık ve merhamet adına bir araya gelmelidir.

Bu savaşın sonucunda evimi, akrabalarımı ve arkadaşlarımı kaybettim. Ancak onurumu kaybetmeye niyetim yok.

* Ali Mohammad Sbaih, 2006 tevcihi’de lise öğrencisidir. Amideast Gaza tarafından desteklenen Access burs programından mezun olmuştur. Gazze'nin kuzeyinde birçok yüzme yarışmasına katılmış olan Ali, dil öğrenmeye ve oyunculuğa büyük ilgi duymaktadır.

“Yurtdışında endüstri mühendisliği okumak istiyorum,” diyor. “Toplumuma katkıda bulunmak ve onu yeniden inşa etmek istiyorum.”

Çeviri Haberleri

İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş
İsrail, Gazze'nin tarım arazilerini yıllardır zehirliyor
BBC'nin kimse istifa etmeyeceği düzenlemesi