Hossam Shaker’nin Middle East Eye’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.
Korkunç zulümlerin geçmişte kaldığı bir gerçek değildir; savaş suçları, yapay zekâ ve diğer ileri teknolojileri kullanan modern ordular tarafından da işlenebilir.
Bunun bir örneği, İsrail'in soykırım, etnik temizlik, kitlesel yıkım ve açlık kampanyası yürüttüğü Gazze'dir. İsrail, tüm bunları Batı demokrasileri ve “insan hakları savunucuları” ile olan geniş ortaklıklarını kaybetmeden yapmaktadır.
İsrail'in biriktirdiği uzmanlık artık tüm dünyanın hizmetindedir; 21. yüzyılda soykırım yapmak için pratik bir rehber. Bu rehberin ele aldığı temel zorluk, mobil cihazlarımızla canlı olarak yayınlanan bir soykırımla dünyanın nasıl bir arada yaşayabileceğidir.
Medya ve propaganda çabaları, benimsenen saldırganlık stratejisine hizmet etmelidir, tersi değil. Saldırıları meşrulaştırarak, savaş suçlarından dikkati başka yöne çekerek ve mümkün olduğunca gerçekleri gizlemeye çalışarak, soykırımın tüm korkunç aşamalarının uygulanmasını kolaylaştırmaya yardımcı olmalıdırlar.
Amaç, “kalpleri ve zihinleri kazanmak” değil, halkın devam eden dehşeti kavramasını engellemek ve Filistinli kurbanlara sempati duyulmasını engellemektir.
Bu karartma stratejisi, İsrail'in gelişmeleri uydurmasını gerektirir. Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde soykırım ve savaş suçları iddialarına yanıt olarak, İsrail ve onun ABD'li destekçisi, Birleşmiş Milletler ve saygın insani yardım kuruluşlarını hedef alan bir karalama kampanyası başlattı ve onları susturmaya çalıştı.
UNRWA'ya karşı yürütülen kışkırtma kampanyası, bu tür karşı saldırıların ideal bir örneğidir. Bu kampanya, İsrail işgalinin aradığı stratejik ve taktiksel kazanımları sağlarken, Filistin halkının yaşamının temellerini ve mültecilerin geri dönüş hakkını zayıflattı.
İnkâr tavrı
İnkâr tavrını benimsemek, İsrail'in modern soykırım kılavuzunun merkezinde yer alır. Senaryo şöyle olabilir: “Gazze'de açlık yok. Dünyanın gördüğü yürek parçalayan görüntüler ve videolar uydurma. Gazze halkı lüks deniz ürünlerinin tadını çıkarıyor bile.”
Gazze'den eski bir restoran menüsü veya yerel çocukların uydurma görüntüleri, onların bolluk içinde yaşadıklarını ima etmek için üretiliyor. Canlı yayınlarda görülen açlığın dehşetine yanıt olarak İsrail, bir kişinin çıkıntılı kemiklerinin aslında “kronik hastalık”tan kaynaklandığını iddia ederek şüphe tohumları ekebiliyor.
Seçilmiş birkaç görüntünün güvenilirliğini sorgulayarak tartışma yaratmak, Gazze'den gelen korkunç fotoğrafların seliyle yüzleşmeye çalışmaktan daha etkili bir stratejidir. Bu taktik, İsrail'in bebekleri ve çocukları aç bırakma politikasına karşı uyarıda bulunanları savunma pozisyonuna zorlar.
Gerçekten de, kurbanları suçlamak 21. yüzyıl soykırım kılavuzunun temel unsurlarından biridir. Bu, “düşman”ın olanlardan sorumlu olduğunu iddia ederek veya hedef alınan tüm nüfusa toplu suç atfederek, soykırımcı rejimi aklayarak gerçekleştirilebilir – böylece ne kadar acımasız olursa olsun her türlü savaş suçuna bir gerekçe sağlanmış olur.
Hamas'ın sivilleri “insan kalkanı” olarak kullandığı iddiası, savaşçı olmayanlar da dâhil olmak üzere tüm Filistinlileri hedef almak için standart bir bahane. Koruma altındaki sivil tesisler, Hamas'ın “komuta merkezleri” olduğu iddiasıyla hedef alınabilir ve bu iddiaya, inandırıcılık kazandırmak için uydurma diyagramlar ve çizimler eşlik edebilir.
Bunun için temel ön koşul, hedef alınan nüfusun insani niteliklerini ellerinden almaktır - onların sivil değil, daha çok canavarlar veya zombiler gibi olduklarını ima ederek, toplu katliamlarını daha kabul edilebilir hale getirmek.
Vazgeçilmez temel fikir, “kurban”ın siz olduğunuzdur - onlar değil. Kendi melodramınızı oluşturmalı ve kendinizi sürekli olarak sempatiyi hak eden biri olarak sunmalısınız. Dünya ile yüzleşmek, gerçekliğin anlaşılmasını bozmak, vicdanın ve öfkenin harekete geçmesini engellemek için sürekli çaba gerektirir.
Gündemi belirlemek
Bu oyun kitabına göre, her yeni zulüm olayında, Filistinlilerin kendi hastanelerini bombaladıkları, kendi okullarını yıktıkları, kendi annelerine ve çocuklarına ateş açtıkları ve kendi yardım arayanlarını öldürdükleri konusunda dünya kamuoyu ikna edilmelidir.
Böylece, kurbanları savunanlar, sonsuz bir yalan iddialar selini çürütmekle meşgul olurlar ve dikkatleri asıl meselenin özünden uzaklaşır. Gündemi bu şekilde belirleyerek, sorumluluğunuzu ortadan kaldıran mükemmel hazırlanmış hikâyelerle, yerinden edilmiş kamplardaki çocukları toplu halde öldürmeyi haklı gösterebilir ve gerektiğinde sahte bir üzüntü sergileyebilirsiniz.
Güncellenen konuşma noktalarınız, Atlantik'in her iki yakasındaki medya ve siyasi arenalarda rejiminizi savunarak geçimini sağlayanlar tarafından benimsenmesi için geniş çapta yayılmalıdır.
İsrail'in soykırım operasyon kılavuzuna göre, zulümler işlenmeli ve bunlar gerekli görülmelidir: “Açık sözlü ve cesur olun” tavsiyesi verilebilir. "Zulümler işlemeyi ve bunları acımasızca sürdürmeyi taahhüt ettiğinizi ilan edin, ancak bunları gerekli eylemler olarak değerlendirin. 'Bunu yapmazsak, felaketle sonuçlanacak tehditlerle karşı karşıya kalırız; bizi yok etmek istiyorlar ve harekete geçmeliyiz. Vatandaşlarımızın güvenliğine yönelik hiçbir tehdidi tolere etmeyeceğiz' deyin."
Batı yetkililerini susturmak için, kendi sömürge rejimlerinin geçmişte işlediği zulümleri gündeme getirin.
Bir başka pratik kural da, işlenen her yeni savaş suçunu haklı çıkarmaya odaklanmaktır. Bu, uydurma bahanelere dayalı propaganda kampanyaları başlatmayı gerektirebilir - bazen “olanları kapsamlı bir şekilde soruşturma” sözüyle birlikte.
İlk suç - örneğin bir hastanenin bombalanması, yardım arayan bir grubun katledilmesi veya uluslararası bir insani yardım kuruluşunun personelinin öldürülmesi - başarıyla gerekçelendirildikten, tepkiler emildikten ve sonuçları susturulduktan sonra, neredeyse aynı suçlar normalleşme çerçevesi içinde tekrarlanabilir.
Washington, Londra, Paris, Berlin ve Roma'daki yetkililer ciddi sonuçlar uygulamadıkları sürece, kampanyanıza acımasızca devam etmek için yeşil ışık yakılmış demektir.
İyilik ve kötülük
Bu kılavuz, şu gibi sorulara uygulanabilir: 21. yüzyılda bir hastaneyi bombalamayı nasıl haklı çıkarırsınız? Bir okulu veya anaokulunu bombaladığınızda dünyaya ne diyeceksiniz? Bir camiyi, kiliseyi, eski bir manastırı veya tarihi bir simgeyi yerle bir etmek için hangi bahane uygun olur? Ordunuzun bir mezarlığı buldozerle yıkıp mezarlardaki ölüleri yerlerinden çıkardığını dünyaya nasıl açıklayacaksınız?
Dünya, yüksek katlı konut binalarının bombalandığını görmeden önce, bazı hikâyeler uydurulmalıdır: bu binalarda militanların “komuta merkezleri” bulunduğu, “askerlerimizi izleyen ve tehlikeye atan güvenlik kameraları” bulunduğu veya “roketlerin bu binalardan fırlatıldığı” gibi. Bu kolay bir kandırmacadır.
Etnik temizlik kampanyasını tamamlamak için, zorla yerinden etme emirleri “tehlikeli savaş bölgelerinde kalmamaları konusunda uyarılar” veya “kendi güvenlikleri için sakinlerin güvenli bölgelere taşınmaları için talimatlar” olarak adlandırılmalıdır - bundan sonra tabii ki onların toplulukları ve çadırları bombalanabilir.
Sivillerin aç bırakılması ve tıbbi bakım, bebek maması, kadın hijyen ürünleri ve içme suyu gibi temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılması konusunda ise gerekçe daha da kolaylaşıyor: “Militanlar yardımı çalıyor.”
21. yüzyılda soykırım uygulamak, değerlerin, ilkelerin ve sloganların sürekli olarak kullanılması gerektirir: “barbarlık karşısında medeniyet” mücadelesi, “iyilik ile kötülük” mücadelesi, “ışığın güçleri ile karanlığın güçleri” arasındaki çatışma.
Ancak “uluslararası hukuk”, “Cenevre Sözleşmeleri” veya “insan hakları” gibi kelimeleri kullanmaktan kaçınmak gerekir. Amaç, bu tür küresel sözleşmelerin üstünde yer almaktır.
Bu amaçla, eski masalları ve kutsal metinleri kullanarak, “binlerce yıllık” tarihten bahsederek, bugünün insanlık sözleşmelerini görmezden gelerek, uydurduğunuz anlatıyı abartmak önemlidir.
21. yüzyıl soykırım kılavuzu gerçekten kapsamlıdır, ancak bu kurallara göre hareket etmek için, tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen arka arkaya işlenen zulümleri gizlemeye yardımcı olabilecek Batılı güç merkezlerinin stratejik desteğine ihtiyaç duyulduğu unutulmamalıdır.
Belki de bu kılavuzu uygulamak, İsrail ve onu destekleyen Batılı güçlerin münhasır ayrıcalığıdır.
* Hossam Shaker, Avrupa'daki göç konusunu kapsamlı bir şekilde ele alan bir gazeteci ve yazardır.