İnsani yardım Gazze'yi boşaltmak için nasıl bir araç haline geldi?

ABD güvenlik ve istihbarat aktörlerinin desteğiyle İsrail, yardım vaadini açlık ve zorla yerinden edilme için bir araç olarak kullanmaktadır.

Greg Pence’in Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


Modern çatışma tarihinde belki de hiçbir anlatı, jeopolitik hedeflere ulaşmak için insani yardımın kasıtlı olarak kötüye kullanılması kadar rahatsız edici değildir. On yıllardır süren savaş ve abluka nedeniyle yıpranmış bir bölge olan Gazze, şimdi yeni ve sinsi bir tehditle karşı karşıya: açlıktan ölmek üzere olan nüfusu için kurtuluş gibi görünen ama gerçekte Filistinlilerin yerinden edilmesi için hesaplanmış bir plan. Eski CIA ajanları, İsrailli teknoloji girişimcileri ve özel güvenlik firmaları tarafından desteklenen karanlık bir kuruluş olan Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) kurulduğuna dair raporlar ortaya çıktı. GHF, Birleşmiş Milletler gibi resmi uluslararası kurumları atlayarak yardım dağıtımının kontrolünü ele geçirecek şekilde konumlandı. Hamas'ın 7 Ekim 2023 saldırılarının ardından doğan bu girişim, bir umut sembolü olmaktan çok, özellikle kuzey Gazze'yi hedef alan bir demografik mühendislik aracı gibi görünüyor. GHF CEO'su Jake Wood'un vakfın insani ilkelerle uyumsuzluğunu gerekçe göstererek istifa etmesi, vakfın gerçek amaçlarına ilişkin şüpheleri daha da derinleştirdi.

İnsani yardım maskesi

GHF, tarım arazilerinin yüzde 95'inden fazlasının tahrip edildiği Gazze'deki ciddi insani krize yanıt veren Amerikan liderliğindeki bir girişim olarak tanıtıldı. Ancak vakfın yapısı ve faaliyetleri kısa sürede endişe yarattı. Her ne kadar “bağımsızlık” iddiasında bulunsa da, eski İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) subayları, İsrail'in Bölgelerdeki Hükümet Faaliyetlerinin Koordinasyonu'ndan (COGAT) eski yetkililer, İsrailli teknoloji girişimcileri ve İsrailli-Amerikalı bir yatırımcı tarafından kurulmuştur. Her ikisi de eski CIA görevlisi Philip F. Reilly ile bağlantılı olan Safe Reach Solutions ve UG Solutions gibi ABD güvenlik firmalarıyla olan bağları ise çok daha karmaşık bir gündemi işaret ediyor. Bir zamanlar 1980'lerde sağcı Nikaragua Kontralarını eğiten ve Kabil'de CIA istasyon şefi olarak görev yapan Reilly, bu girişime rahatsız edici bir miras getiriyor. GHF'nin adı açıklanmayan bağışçılardan 100 milyon doları aştığı iddia edilen şeffaf olmayan finansmanı, kamuoyunun güvenini daha da sarsıyor. Bu arada, geleneksel olarak yardım koordinasyonunun merkezinde yer alan BM de bir kenara itilmiş oldu. Bir BM sözcüsü GHF'nin eylemlerini, geçişlerin yeniden açılması ve standart yardım yollarının yeniden tesis edilmesi yönündeki acil ihtiyaç karşısında “dikkat dağıtıcı” olarak nitelendirdi. BM'nin Orta Doğu temsilcisi Gazze halkının “açlık çektiği ve temel ihtiyaçlardan mahrum kaldığı” ve bölgenin “tehlikeli bir kırılma noktasında” olduğu uyarısında bulundu. GHF'nin insani yardım kurumları yerine özel askeri yüklenicilere bel bağlaması, gerçek amacının yardım değil kontrol olduğunu gösteriyor.

ABD güvenlik şirketlerinin rolü: Tehlikeli bir model

Safe Reach Solutions ve UG Solutions gibi özel Amerikan güvenlik şirketlerinin katılımı son derece rahatsız edici. ABD'li avukat James Kandiff tarafından yönetilen Safe Reach -aynı zamanda GHF'nin de tescilini yaptırmıştır- 2025'in başından beri Gazze'de faaliyet göstermektedir. Büyük ölçüde eski CIA, Blackwater ve ABD askeri personelinden oluşan bu firmalar tarafsız aktörler değil. Varlıkları ABD'yi Gazze'ye doğrudan müdahil olmaya daha da yaklaştırıyor ve bölgesel gerilimleri tırmandırma riski taşıyor. Her ne kadar New York Times bu şirketlerin katılımını “dolaylı” olarak tanımlasa da Kandiff'in ikili rolü bu iddiayı zayıflatmakta ve örtüşen çıkarlara işaret etmektedir.

İnsani yardım operasyonlarında askeri yüklenicilerin kullanılması emsal teşkil etse de her zaman tartışmalı olmuştur. Sivillerin zaten ateş altında olduğu Gazze'de silahlı yüklenicilerin varlığı yeni tehditler oluşturmaktadır. Bir örnekte, bir yardım dağıtımı sırasında çoğu İsrail güçleri tarafından vurulan yaklaşık 40 sivil yaralanmıştır. ABD'li yüklenicilerin dâhil edilmesi, hesap verebilirlik ve potansiyel insan hakları ihlalleri konusundaki endişeleri arttırıyor. Daha da kötüsü, bu firmalar şeffaflık olmadan faaliyet gösteriyor: Safe Reach'in finansman kaynakları bilinmiyor ve UG Solutions gizliliğini koruyor; bu da operasyonun gerçek amacına ilişkin şüpheleri körüklüyor.

Jake Wood'un istifası: Dış cephedeki çatlaklar

GHF'nin CEO'su Jake Wood'un ani istifası kuruluşun iç çelişkilerini ortaya çıkardı. Irak ve Afganistan tecrübesi olan eski bir ABD deniz piyadesi olan Wood, fon toplamaya yardımcı olması için işe alınmıştı. Ayrılırken, insani ilkelere -insanlık, tarafsızlık, yansızlık ve bağımsızlık- bağlılığını yineledi ve GHF'nin yapısının bu ilkeleri korumayı imkânsız hale getirdiğini söyledi. Wood'un ayrılışı, vakıf ve onun örtülü emelleri hakkında lanetleyici bir iddianamedir.

Wood'un açıklaması önemli bir gerçeğin altını çiziyor: insani yardım etikten ayrı tutulamaz. GHF'nin güvenlik şirketleriyle olan ittifakı ve İsrail'in stratejik çıkarlarıyla olan uyumu, temsil ettiğini iddia ettiği ilkeleri ihlal etmektedir. BM uzun zamandır etkili yardım dağıtımında tarafsızlık ve bağımsızlık ihtiyacını vurgulamaktadır. GHF'nin askerileştirilmiş ve şeffaf olmayan yapısı bu standartlara uymamakta ve hayat kurtaran bir girişimden ziyade jeopolitik bir araç olarak işlev görmektedir.

Zorla yerinden etme silahı olarak yardım

Planın en endişe verici yönü, insani yardımın Filistinlilerin, özellikle de kuzey Gazze'den zorla yerinden edilmesi için bir kılıf olarak kullanılması. GHF, ABD'nin Ocak 2024'te UNRWA fonunu kesmesiyle başlayan ve ABD-İsrail arasında siyasi bir manivela olarak kullanılan açlığa zorlama stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. Bu durum İsrail'in uzun vadeli kuşatma stratejisiyle de örtüşmektedir; bu stratejiye göre sadece “damla damla” yardım girmesine izin verilmektedir ki bu da kıtlığı engellemeye ancak yetmektedir. BM, tarım arazilerinin sadece yüzde 4,6'sının kullanılabilir durumda olduğunu bildirdi. İsrail, yardımları özel kurumlar aracılığıyla kanalize ederek kimin, nerede ve nasıl yardım alacağı konusunda kontrol sahibi oluyor. Bu, Filistinlileri daha küçük, daha yönetilebilir alanlara iterek nüfus kontrolü anlamına geliyor. Gözlemciler bunu “Filistinlileri daha da küçük bir toprak parçasına sıkıştırma” çabası olarak tanımlıyor.

Bu taktik, insani müdahale maskesi altında etnik temizliğin izlerini taşıyor. Amerikan güvenlik şirketleri tarafından desteklenen GHF, İsrail'in yardım kisvesi altında açlığı ve yerinden edilmeyi sürdürmesini sağlıyor. BM'nin savaşta artan açlık ve yıkımla tanımlanan “acımasız yeni bir aşamaya” ilişkin uyarıları, bu aldatmacayı açığa çıkarmanın aciliyetinin altını çiziyor. İsrail ve ABD'li ortakları yardımı bir çözüm olarak sunarken, yardımın ulaştırılmasını engelleyerek Gazze'nin acılarını uzatıyor ve nihai hedefleri olan bölgeyi Filistinlilerden arındırma hedefine ilerliyorlar.

Daha geniş kapsamlı sonuçlar: Küresel bir güven krizi

GHF'nin ortaya çıkışı ve ABD istihbarat ve güvenlik kurumlarının sürece dâhil olmasının geniş kapsamlı sonuçları vardır. İlk olarak, bu model insani yardım kurumlarına olan güveni aşındırmaktadır. Mali zorluklara rağmen BM küresel yardımın bel kemiği olmaya devam ediyor. Bunun yerine GHF gibi askerileştirilmiş, şeffaf olmayan kuruluşların getirilmesi uluslararası yardım sisteminin güvenilirliğine zarar verir. İkinci olarak, bu proje ABD'yi Hamas ve Gazze'deki diğer gruplarla doğrudan çatışmaya çekme riski taşıyor, zira Amerikalı yükleniciler İsrail'in vekilleri olarak görülebilir. Üçüncüsü, dünyanın diğer bölgelerinde jeopolitik koz olarak kullanılmak üzere insani krizlerin silah haline getirilmesi için tehlikeli bir emsal teşkil etmektedir.

Aldatmacanın maskesini düşürmek

Gazze İnsani Yardım Vakfı, insanların çektiği acılara bir yanıt değil, karanlık ve tehlikeli bir planın tezahürüdür. ABD güvenlik ve istihbarat aktörlerinin desteğiyle İsrail, yardım vaadini açlık ve zorla yerinden edilme için bir araç olarak kullanmaktadır. Jake Wood'un istifası, Philip F. Reilly gibi isimlerin olaya dâhil olması ve Safe Reach Solutions gibi firmaların karanlık operasyonları tek bir korkunç gerçeğe işaret ediyor: bu hayat kurtarmakla ilgili değil, tahakküm ve yerinden etmekle ilgili. Uluslararası toplum bu aldatmacayı ifşa etmeli ve insani yardımın Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar aracılığıyla şeffaf ve tarafsız bir şekilde ulaştırılmasını talep etmelidir. İnsanlık ancak bu projenin maskesini düşürerek uzun süredir kuşatma altında acı çeken bir bölgeye geri dönebilir. Gazze halkı hayat kurtaran bir yardımı hak ediyor, onları vatanlarından koparan bir stratejiyi değil.

*Greg Pence, San Francisco Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Bölümü'nden mezun olmuştur. Geopolitical Monitor, Eurasia Review ve Modern Diplomacy gibi çeşitli uluslararası ilişkiler platformlarına makaleleriyle katkıda bulunmuştur.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş