Amer Sultan’ın Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Hüsnü Mübarek, İngiliz belgelere göre, İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'a, Kral Hüseyin'in Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere İslamcıların Ürdün'deki etkilerini genişletmelerini engelleyecek kadar cesur olmadığını söyledi.
MEMO'nun Ulusal Arşivler'de eriştiği gizliliği kaldırılmış belgeler; kralın, Mısır Cumhurbaşkanı'nın önerdiği “cesur” adımı atmakta tereddüt ettiğini ortaya koyuyor.
1980'lerin sonu ve 1990'ların başında Ürdün hükümdarı, İslamcıların artan popülaritesi nedeniyle giderek büyüyen zorluklarla karşı karşıya kaldı.
Şubat 1989'da Ürdünlüler, 22 yıl sonra ilk kez, parlamentonun alt meclisi olan yeni Temsilciler Meclisi seçimlerinde oy kullanmaya davet edildi. 1963'te siyasi partilerin yasaklanması nedeniyle, seçimlere sadece bağımsız adaylar katıldı. O dönemde birçok Ürdün şehri, artan yaşam maliyetleri ve fiyat artışlarının yol açtığı ayaklanmalara sahne oldu. Bu arada Ürdün, Irak'ın Kuveyt'i işgalinin ardından ortaya çıkan Körfez krizi nedeniyle ciddi ekonomik ve diplomatik baskı altında bulunuyordu.
Seçimlerin adilliği, hem uluslararası hem de ulusal düzeyde, kazananlar ve kaybedenler tarafından kabul edildi. Seçimlerden önce yetkililerin Müslüman Kardeşler'e karşı yürüttüğü kampanyaya rağmen, Müslüman Kardeşler'in birleşik aday listesi oldukça iyi bir performans gösterdi. 32 adayından 22'si sandalye kazandı ve 80 üyeli parlamentonun yüzde 25'inden fazlasını elde etti. Müslüman Kardeşler'in sadece 10 ila 15 sandalye kazanacağı yaygın olarak bekleniyordu.
Seçimlerden önce Hüseyin, demokrasinin yeniden canlandırılmasının hem olumsuz hem de olumlu sonuçlar doğuracağını söyledi ve uzun zamandır beklenen ifade özgürlüğü ve özgürlüklerin sağlanmasının önemini vurguladı. Müslüman Kardeşler'in birleşik listesinin “İslam Çözümdür” sloganını benimsemesinin ardından Kral, seçmenlere din ile siyaseti birbirinden ayırmaları çağrısında bulundu.
1989 seçimlerinde Müslüman Kardeşler listesi 80 sandalyenin 22'sini kazanarak dikkate değer bir başarı elde etti.
Oylamadan iki gün sonra Kral Hüseyin, reform ve demokratikleşme sürecini sürdüreceğine söz verdi.
Müslüman Kardeşler, Kasım 1945'te Ürdün'de kuruldu. Ertesi yıl, Mısır Müslüman Kardeşler'e bağlı bir hayır kurumu olarak Ürdün hükümetinden resmi izin aldı.
1990 yılının Mayıs ayında, Londra'da Thatcher ile Mısır Cumhurbaşkanı arasında yapılan bir toplantıda, İngiliz lider, Dışişleri ve Milletler Topluluğu Bakanlığı kayıtlarına göre, Kral Hüseyin'in karşı karşıya olduğu “zor dönem” nedeniyle “üzüntüsünü” dile getirdi.
Mübarek, Hüseyin'in “fundamentalistlere çok fazla etki hakkı tanıdığını” ve 1989 seçimlerini “berbat ettiğini” savunarak Kral'ı suçladı. Mısır Cumhurbaşkanı, Hüseyin'in Ürdün toplumundaki İslamcı siyasi ivmeyi frenlemek için izlemesi gereken yolun, yeni seçilen parlamentoyu “feshetmek için bir bahane bulmak” olduğunu ekledi. Böyle bir adımın Kral'ın “her şeye yeniden başlamasına” olanak tanıyacağını savundu.
Toplantı kayıtlarında, Mübarek'in bu tavsiyeyi Kral Hüseyin'e doğrudan verip vermediği belirtilmiyor. Ancak, Mübarek'in Kral'ın “bu tür cesur hamleler için cesaretini kaybettiğini” düşündüğü belirtiliyor.
Mübarek ayrıca, halkın hoşnutsuzluğunun yarattığı baskıyı hafifletmek için Kral Hüseyin'e ekonomik destek sağlamaya çalıştığını da belirtti. Thatcher'a, Suudi Arabistan'dan Ürdün hükümdarına mali yardımda bulunmasını istediğini, ancak böyle bir kararın “sadece Kral Fahd'a ait olduğu” için yanıt alamadığını söyledi. Mübarek, diğer Arap devletlerine yapılacak yardımlarla ilgili tüm kararların Suudi kralı tarafından alınması gerektiğini açıkladı.
On beş yıl sonra, Mübarek'in kendi rejimi, yasadışı Müslüman Kardeşler örgütünün üyelerinin Mısır'ın 2005 genel seçimlerinde bağımsız adaylar olarak yarışmasına izin verdi. Bunların arasında merhum Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de vardı.
Mübarek'in liderliğindeki iktidardaki Ulusal Demokratik Parti, sandalyelerin ezici çoğunluğunu elde etti. Ancak Kardeşlik adayları, parlamentonun yaklaşık yüzde 20'sini oluşturan 80 sandalye kazanarak önceki seçimlere kıyasla çarpıcı bir başarı elde etti.
Beş yıl sonra, Mübarek rejimi, İslamcılar ve diğer muhalefet adaylarının parlamentoya dönmesini engellemek için 2010 seçimlerini hileli hale getirdi.
Müslüman Kardeşler ve ikinci büyük muhalefet grubu olan Vefd Partisi, ilk turda yaygın bir hile yapıldığı iddiasıyla ikinci tur oylamayı boykot etti.
ABD ve AB, seçimlerin yürütülüşünü eleştirdi, ancak Mısırlı yetkililer herhangi bir müdahaleyi reddetti.
Sonuç olarak, eski parlamentonun en güçlü muhalefet grubu olan Müslüman Kardeşler, yeni yasama organında temsil edilemedi. Bu, 2011 devrimine katkıda bulunan ve sonunda Hüsnü Mübarek'i deviren yaygın halk öfkesinin nedenlerinden biriydi.
Nisan 2025'te Ürdün, roket ve insansız hava aracı saldırıları planladığı iddiasıyla Müslüman Kardeşler'i yasakladı.
Hükümet, Müslüman Kardeşler'in tüm ofislerinin kapatılmasına ve mal varlıklarına el konulmasına karar verdi. Müslüman Kardeşler'in tüm faaliyetleri yasadışı kabul edildi.
Ancak, örgütün siyasi kanadı olan “İslamcı Eylem Cephesi” resmi olarak yasaklanmadı, ancak genel merkezi basıldı ve yetkililer faaliyetlerini yakından izliyor.
Müslüman Kardeşler, iddia edilen komploya herhangi bir şekilde karıştığını reddetti ve barışçıl yöntemlere bağlılığını sürdürüyor.