Khalil Sayegh’in al-monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz-Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Filistin Yönetimi ve Hamas, Başkan Donald Trump'ın Gazze'yi boşaltma planına karşı çıkma konusunda birleşti ancak iki rakip savaş sonrası Gazze'nin geleceği konusunda anlaşmazlıklarını sürdürüyor.
Filistin Yönetimi liderliği ile Trump arasındaki sorunlu geçmişe rağmen, birçoğu yeni ABD yönetimiyle birlikte çalışabilme umudunu koruyor. Trump'ın göreve başlamasının ardından Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas bir tebrik mektubu gönderdi ve barış için Trump'la çalışmaya hazır olduğunu ifade etti. Hamas bile Trump'ın baskısı olmasaydı Gazze'deki ateşkesin gerçekleşmeyeceğini kabul etti.
Bununla birlikte, Trump'ın Filistinlilerin “Gazze'den taşınması gerektiği” ve ABD'nin bölgeyi “satın alıp” geliştirmesi gerektiği yönündeki şaşırtıcı açıklamasının ardından Filistinlilerin başlangıçtaki iyimserliği dağılmaya başladı. Filistin Yönetimi plana karşı hızla bölgesel ve uluslararası destek toplarken Hamas da Trump'ın sözlerini “işgalin suç ortağı” olarak kınayan güçlü bir açıklama yayınladı.
Ancak Trump'ın planı ortak bir meydan okuma teşkil etse de Filistin Yönetimi ve Hamas birbirinden giderek uzaklaşıyor ve aralarında olası bir uzlaşma ve birlik gösterisi giderek daha da olanaksız hale geliyor.
Filistin uzlaşması için beklentiler sönük
Geçtiğimiz 16 ay boyunca Gazze'de yaşanan savaşın ortasında Hamas ile Ramallah merkezli Filistin Yönetimi arasında köprü kurmak için bir dizi girişimde bulunuldu. Cezayir, Rusya ve Mısır gibi ülkeler İsrail'le savaşın ardından Gazze'nin yönetimi konusunda bir anlaşmaya varmalarına yardımcı olmaya çalıştı ancak her girişim sembolik açıklamalardan öteye geçemedi. Olumlu bir sonuç alınamaması iki nedenden kaynaklanıyor: Filistin Yönetimi'nin Hamas'a savaş sonrası Gazze hükümetinde bir rol vermeyi reddetmesi ve Hamas'ın askeri kanadını silahsızlandırmayı ve Filistin Yönetimi'ne bölgede tam güvenlik kontrolü vermeyi reddetmesi.
Filistin Yönetimi, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Hamas'ın yer alacağı bir birlik hükümetinin, özellikle de Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenlediği saldırıdan sonra, uluslararası meşruiyetten yoksun olacağının farkında. Öte yandan Hamas zaman zaman Filistin Yönetimi'nin Gazze'nin kontrolünü ele geçirmesini kabul etse de her zaman silahlarını elinde tutma hakkı konusunda ısrarcı oldu ki bu da Abbas'ın işine gelmiyor.
Seksenlik Abbas bu uzlaşmayı, İran destekli hareketin devlet içinde devlet olarak işlev gördüğü, resmi otoriteye meydan okuduğu ve kendi daha güçlü savaş gücünü sahaya sürdüğü Lübnan-Hizbullah modeli olarak eleştirdi.
Bu noktada Filistin Yönetimi'nin tam kontrol talebinin karşılanması mümkün görünmüyor. Gazze'deki eşi benzeri görülmemiş yıkıma rağmen Hamas, 19 Ocak'taki ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana gücünü yeniden tesis etti ve halk üzerindeki hâkimiyetini hızla pekiştiriyor.
Belediyeler tüccarlardan vergi toplamaya ve bölgeye giren tüm malları vergilendirmeye yeniden başladı. Hamas güvenlik güçleri, hırsızlık yaptığından şüphelenilen kişileri alenen bacaklarından vurmak gibi acımasız uygulamalara başvurarak otoritelerini sert bir şekilde yeniden tesis ediyor.
Buna ek olarak Hamas, İsrailli rehinelerin teslim edilmesinden yararlanarak dünyaya, Filistin Yönetimi'ne ve İsrail hükümetine kalıcı olduğu mesajını verdi. Üç İsraillinin serbest bırakılması için 8 Şubat'ta düzenlenen törende Hamas “Ertesi gün biziz” yazılı bir pankart açtı.
Filistin Yönetimi'nin vizyonu Gazze'nin Batı Şeria ile birleşerek tek bir yönetim altında toplanması ve bu yönetimin ABD'nin açık desteği olmadan bölgenin kontrolünü yeniden ele geçiremeyeceklerinin farkında.
Filistin Politika ve Anket Merkezi tarafından Eylül 2024'te yayınlanan en son ankete göre Gazze'deki Filistinlilerin %42'si, Batı Şeria'dakilerin ise sadece %17'si Filistin Yönetimi'ni destekliyor. Ramallah'taki yönetim, savaş sonrası Gazze'ye Filistin Yönetimi'nin müdahil olmasını kabul etmeyeceğini sürekli olarak dile getiren İsrail hükümeti üzerinde ancak Trump yönetiminin baskı kurabileceğini biliyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu daha önce Filistin Yönetimi'ni Filistinlileri İsraillilere karşı şiddete teşvik etmekle suçlarken, bazı analistler Netanyahu'nun uzun süredir Batı Şeria ve Gazze'nin ayrı ayrı yönetilmesini sağlayarak Filistin Yönetimi ile Hamas'ın arasını açmaya çalıştığını söylüyor.
Aralık ayında Filistin Yönetimi Cenin'de geniş bir alana yayılan mülteci kampındaki militan grupları hedef alan kapsamlı bir güvenlik operasyonu başlattı. Bazı analistlere göre bu operasyonun amacı yeni gelen Trump yönetimine Gazze'de güvenlik kontrolünü sağlamaya istekli ve muktedir olduğunu göstermek için bir sinyal göndermekti.
Middle East Eye geçen ay Filistin Kurtuluş Örgütü İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin El Şeyh'in 28 Ocak'ta Riyad'da yapılan bir toplantıda Trump'ın Orta Doğu temsilcisi Steve Witkoff'a Filistin Yönetimi'nin Gazze'nin kontrolünü ele geçirmek için gerekli olması halinde Hamas'la askeri olarak karşı karşıya gelmeye hazır olduğunu söylediğini bildirmişti.
Bu arada Abbas, belki de Trump yönetimine bir başka jest olarak, 10 Şubat'ta İsraillilere saldıran Filistinlilerin ailelerine ve bazen de militanların kendilerine yapılan ödemelere son veren bir kararname imzaladı. Trump görevdeki ilk döneminde, ödemeler nedeniyle otoriteye ekonomik yardım yapılmasını yasaklayan Taylor Force Yasası'nı imzalamıştı. Şimdiki Trump yönetimi ise ödemelere son verdiği için Filistin Yönetimi'ni övdü.
Filistin Yönetimi liderliği, Trump'ın sözlerinin Gazze'deki Filistinlilere yönelik etnik temizliğin önünü açmasından endişe duymaya devam ediyor; özellikle de Trump'ın bu hafta Ürdün Kralı II. Abdullah ile Oval Ofis'te yaptığı görüşmede transfer planını iki katına çıkarmasının ardından. Her şeye rağmen Filistin Yönetimi Beyaz Saray ile temas kurmaya istekli olduğunu gösterdi. Belki de Abbas, ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınmasının ardından ilk Trump yönetimini boykot etme politikasının ters teptiğinin farkındadır.
Abbas'ın tüm çabalarına rağmen Filistin Yönetimi için işler pek de umut verici görünmüyor. Yine de Filistin Yönetimi liderleri, Trump'a Filistin Yönetimi'nin hem Batı Şeria'daki mevcut hükümet hem de Gazze için tek geçerli seçenek olarak vazgeçilmez olduğunu kanıtlama umuduyla bölge genelinde mekik diplomasisi yürütmeye devam ediyor.