Gazzeli anneler çocukların yüzündeki acıyı gizlemek için mucizeler gerçekleştirir

Her evde bir anne, çocuklarının yüzündeki acıyı gizlemek için küçük mucizeler gerçekleştirir.

Ghazal Hamdona’nın We Are Not Numbers’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Gazze'de bir yıldan kısa bir süre içinde üçüncü kez un tükendi. Açlık dünyanın gözleri önünde çocukluğu yutuyor. Üçüncü kez, çocuklar aç uyurken, tüm dünya sanki açlık kaygılanmaya değmez geçici bir mesele haline gelmiş gibi sessizce izliyor.

Gazze'de artık ne güvenlik istiyoruz ne de barış hayal ediyoruz. Artık sıcak bir barınak, temiz bir yemek ya da yeni kıyafetler istemiyoruz. Artık tek istediğimiz bir çuval un.

Evet, sadece bir torba un - çocuklarımızın boş midelerindeki hırıltıları susturacak, bir zamanlar evlerimizi sevgiyle dolduran ama artık uzak bir anıya dönüşen ekmeğe yeniden hayat verecek bir şey.

Buna alıştık mı yoksa her seferinde bizi yeniden mi şok ediyor bilmiyorum: Her üç ayda bir, un ortadan kayboluyor. Ve her üç ayda bir, boş midelerimiz yoksunluğun tam ritmini hatırlayarak kendilerini parçalıyor.

Gazze'de açlık bir “mevsim” haline mi geldi?

En temel insan hakkı -hayatta kalmaya yetecek kadar yemek- erişilemez bir lüks haline mi geldi? Bedenlerimiz korumamız, beslememiz ve özen göstermemiz gereken bir emanettir. Oysa biz burada sadece ruhuz, üzüntüyü çiğniyor ve bulabildiğimiz kötü tattaki ikameleri yutuyoruz.

Mercimek yeni ‘unumuz’ oldu. Onları ince ince öğütüyor, hamur haline getiriyor ve ekmek gibi pişiriyoruz. Tadından bahsetmeyeceğim - çünkü tadı yemek gibi değil. Ama elimizdeki tek şey bu. Su ile yutuyorum, hoşuma gittiği için değil, hayatta kalmak istediğim için. Vücudumdaki organların çalışmaya devam etmesini istiyorum.

Bazıları çürümüş ve küflenmiş yiyecekler yemiştir. Bazıları hayvan yemi yemiştir.

Ancak acı sadece açlıktan kaynaklanmıyor. Görünmez hissetmekten kaynaklanıyor. Unutulmuş hissetmekten. Sanki çektiğimiz acılar önemsizmiş gibi. Sanki haysiyetimiz uzak bir masada oynanan siyasi bir kartmış gibi.

Lüks içinde yaşamak istemiyoruz. Sadece onurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz. Çocuklarımızı ‘unun’ tekrar yok olabileceği korkusu olmadan büyütmek istiyoruz. Ya da elektrik. Ya da su. Ya da umut.

Birkaç gün önce annemle birlikte pazara gittik. Taze kırmızı biberin kokusunu aldık; çok güzeldi, neredeyse büyülüydü.

Satıcıya fiyatı sordum. Dedi ki: “100 gramı 50 şekel (14,30 dolar).”

Annem bana baktı ve şöyle dedi: “Mercimek alsan daha iyi olur tatlım. Onlarla yemek yapabiliriz ve daha uzun süre dayanırlar” dedi.

Eve üzgün bir şekilde döndük. Ama annem her zamanki gibi bu anı tatlı bir şeye dönüştürmeye çalıştı. Bir kaşık dolusu kurutulmuş acı biber aldı, biraz tuz ekledi ve biraz da artık domates salçası karıştırdı. Sonra gülümsedi ve “Sence de tadı kırmızı biber gibi değil mi?” dedi.

Güldüm ve ağladım. Ve ona sıkıca sarıldım.

İşte Gazze'nin Filistinli kadını bu. Hiç yoktan umut uyandırıyor. Artıklardan sıcaklık doğuruyor. Açlığı saygınlığa dönüştürüyor. Her evde, çocuklarının yüzündeki acının tadını saklamak için küçük mucizeler gerçekleştiren bir anne var.

Burada ölmeyi reddeden bir gücümüz var. Çocuklar molozların arasında oynuyor. Anneler odun ateşinde ve küllerin üzerinde yemek pişiriyor. Babalar paramparça sokaklarda hayaller taşıyor. Rüzgâr konuşabilseydi, hiç durmayan dualarımızı fısıldardı.

Açlık, Gazze'nin yüzü oldu. İmkânsızı istemiyoruz. Artık peynir, zeytin, et ya da tavuk hayal etmiyoruz.

Sadece sıcak ekmek hayal ediyoruz.

* Ghazal Hamdona, Gazze'de yaşıyor. Ghazal 17 yaşındayken, akademik olarak başarılı olduktan sonra, lise eğitimini yurtdışında sürdürmek için bir burs kazandı - çok çalıştığı bir hayaliydi. Ancak Mayıs 2024'te, tam da bu hayaline doğru ilk adımını atmak üzereyken, İsrail işgali Refah sınır kapısını kapatarak seyahat etmesini engelledi. Hayali yavaş yavaş kaybolmadı, daha başlamadan yok edildi.

Bu adaletsizlikten sonra kelimeleri onun silahı, sesi ise hiçbir kontrol noktasının susturamayacağı bir ses oldu. Filistin davasına ışık tutmak ve İsrail işgalinin suçlarını ifşa etmek için We Are Not Numbers'a katıldı. Ghazal, yazdıklarıyla kuşatma altındaki hayatın gerçekliği ve halkının sesinin gücü hakkında küresel farkındalık oluşturmayı amaçlıyor.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş