Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti

İsrail'in sığınağına düzenlediği saldırı, Nibal'ın her iki elinin de kesilmesine ve ona en değerli şeyi, küçük kızını kucağına alma yeteneğini kaybetmesine neden oldu. Onun hikâyesi, Gazze'deki yüzlerce ampute kadın hikâyesinden sadece biri.

Noor Alyacoubi’nin Mondoweiss’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.


İki yaşındaki Rita geceleri ağladığında, annesi Nibal al-Hissi sadece yatağından ona seslenebiliyor. Elleri olmadığı için kızını kucağına alamıyor, onu teselli edemiyor ya da bir yudum su veremiyor. 27 yaşındaki kadın titrek bir sesle, “Onu kucağıma almaya ya da kucaklamaya çalıştığımda kollarım çok ağrıyor” diyor. “Ağrı kesicilere güveniyorum ama onlar da pek bir işe yaramıyor.”

Nibal'ın hayatı, soykırımın başlamasının birinci yıldönümü olan 7 Ekim 2024'te, İsrail topçularının Gazze'nin merkezindeki Nuseyrat Kampı'ndaki barınağını vurmasıyla değişti. Bölge, İsrail'in tahliye talimatları uyarınca “güvenli bölge” olarak belirlenmişti. Patlama, her iki elini de kopardı. “Ön kollarım hemen kesildi” diye hatırlıyor. “Gözlerimin önünde kollarımdan kanın aktığını gördüm.”

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşının başlamasından bu yana altı bin ampütasyon vakası bildirdi. Amputasyon vakalarının %25'ini çocuklar, %12,7'sini ise kadınlar oluşturuyor. Bombardıman altında hastaneler yıkılırken, sağlık ekipleri öldürülürken veya yerlerinden edilirken ve temel ihtiyaç malzemeleri engellenirken, doktorlar normal şartlarda tedavi edilebilecek vakalarda bile amputasyon yapmak zorunda kaldı. Birçok işlem anestezi olmadan ve insanlık dışı koşullarda yapıldı, bu da daha sonra protez takılmasını çok daha zorlaştıran ciddi komplikasyonlara neden oldu.

Annelik paramparça oldu

Patlamadan hemen sonra hastanede, bandajlar ve hastane çarşaflarıyla sarılmış halde, Nibal hemşirelere kızını getirmeleri için yalvardı. Rita'nın ona bir bakış attığını ve kontrolsüz bir şekilde ağladığını söyledi. “Yaklaşmayı reddetti. O an ruh sağlığımı mahvetti.”

Savaştan önce Rita sadece birkaç haftalıktı. Nibal anneliğin ilk aylarının tadını çıkarıyordu. “Sevimli evimizde eşimle küçük bir aile kuruyordum” diyor. “Anne olmanın her şeyini seviyordum. Onun kıyafetlerini değiştirmek, onu beslemek, sıkıca kucaklamak. Şimdi onun için hiçbir şey yapamıyorum.”

Nibal sonunda günlük bakımda yardımcı olması için bir hizmetçi tuttu. Rita hizmetçiye “anne” demeye başladığında şok yaşandı.

Rita, yaşına rağmen bu değişikliği hissetti. “Artık onun için bir şey yapamayacağımı biliyor,” diyor Nibal. “Sinirleniyor, stres yapıyor ve bazen benden kaçınıyor.”

Yine de Nibal, geriye kalanlara tutunmaya çalışıyor. “Bütün gün onun yanında kalarak bunu telafi etmeye çalışıyorum,” diyor yumuşak bir sesle. “Onun etrafımda oynamasına izin veriyorum. Ona oyuncaklar alıyorum. Ona hikâyeler anlatıyorum. Sanki daha büyük ve her şeyi anlıyormuş gibi onunla konuşuyorum.”

Nibal'ın tüm çabalarına rağmen, Rita'nın ihtiyaç duyduğu fiziksel ilgi ulaşılamazdı. Nibal sonunda günlük bakımda yardımcı olması için bir kadın tuttu. Şok edici olay, Rita'nın yardımcısına “anne” demeye başlamasıyla yaşandı.

“O anda aklımı kaçıracak gibi oldum,” diyor Nibal. “Yaralanmamın benden neyi aldığını anladım. Annelik yapma hakkımı.”

“Ellerimi kaybetmenin hayatımın her alanını etkilediğini anladım.”

Günlük zorluklar

Saldırıdan önce Nibal güçlü, aktif ve tamamen bağımsız biriydi. Yemek yapar, temizlik yapar, kendi başına giyinir, saçını tarar ve evinin işlerini kolaylıkla hallederdi. Tüm bunlar bir anda yok oldu. Artık başkalarının yardımına ve empatiye muhtaç.

“İşleri zorlaştıran şey, bana ve kızıma yardım edecek birine ihtiyacım olması,” diyor. “Rita ağladığında onu kucağına alacak, acıktığında onu besleyecek, bezini değiştirecek, giydirecek, saçını tarayacak birine ihtiyacım var. Her şeyi yapacak birine.”

“Kimseyi acele ettiremem,” diye ekliyor. “Onlar müsait olana kadar beklemek zorundayım.”

Bu bağımlılığın duygusal ağırlığı onu ezip geçiyor. “Ameliyattan bu yana yaşadığım en zor duygu, bu ezici engellilik hissi,” diyor. “Çevremdeki herkes için bir yük olduğumu hissediyorum. Onları suçlamıyorum. Herkesin sorumlulukları var. Kimse hayatını benim ihtiyaçlarımı karşılamaya adayamaz.”

Bir süre duruyor. “Kendime bile acıyorum, bir yük haline geldiğim için. İnsanlar güçlü olduğunda seni severler. Zayıf olduğunda ve yardıma ihtiyacın olduğunda, kimse senin yanında olmaz.”

İnsanlar onu genellikle güçlü ve dirençli olarak tanımlar. O ise içinden, “Kırılmış, yenilmiş ve yalnızım” diyor.

Hayatının her anı, kaybını sürekli olarak hatırlatıyor. En özel işlerinde bile yardıma ihtiyacı var. “Günün en zor kısmı bu,” diyor. “Evde birinin uyanıp tuvalete gitmeme yardım etmesini beklemek zorundayım. Kimse buna dayanabilir mi?”

Yaralanmasından sonra, özellikle de eşiyle ayrılmaya karar verdiğinde, istenmediğini hissetmesi daha da derinleşti. “Kimseyi suçlayamıyorum bile,” diye iç geçiriyor.

Bu arada Rita, annesinin yaralanmasıyla mücadele etmeye devam ediyor. “Benden bir şey istediğinde ve ben bunu yapamadığımda ağlıyor,” diyor Nibal. “Kızıma bakamamak her gün kalbimi parçalıyor.”

Yine de Nibal pes etmiyor. “Rita benim her şeyim,” diyor kararlı bir şekilde. “Devam etmemin tek nedeni o.”

Nibal, duygusal yakınlıkla bu boşluğu doldurmaya çalışıyor. “Her gün ona annesi olduğumu hatırlatıyorum. Ona hikâyeler anlatıyorum. Onu yanımda tutuyorum. Bazı günler uyum sağlıyor. Bazı günler ise benden başka kimseden yardım kabul etmiyor. O anlarda neredeyse yıkılıyorum.”

Bugün, Nibal'ın en büyük dileği, tedavi için yurtdışına gitmek ve bir ölçüde bağımsızlığını geri kazanmasını ve kimliğinin ve anneliğinin bir kısmını geri almasını sağlayacak protez eller taktırmak. “Sadece kendime ve kızıma tekrar bakmak istiyorum,” diyor.

2025 yılının Ekim ayında, ateşkes ilan edildikten kısa bir süre sonra, Sağlık Bakanlığı ona Refah Geçidi üzerinden tıbbi tahliye için onay verildiğini bildirdi. Umutlar yeşerdi. Rita'yı tekrar kucağına alacağını hayal etmeye başladı.

Ancak geçit hiç açılmadı. Filistinli yetkililer ve insani yardım grupları, İsrail'in tıbbi nakillerin yapılmasına izin vermediğini bildirdi ve bunu ateşkes anlaşmasının bir başka ihlali olarak nitelendirdi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı 70.000'den fazla kişinin şehit olmasına ve 170.706 kişinin yaralanmasına neden oldu. Yaralılar arasında, yurtdışında tedavi için acil tahliyeye ihtiyaç duyan en az 16.000 hasta bulunuyor. Nibal'ın hikâyesi binlerce hikâyeden sadece biri.

* Noor Alyacoubi, Gazze'de yaşayan bir çevirmen ve yazardır.

Çeviri Haberleri

Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş
İsrail, Gazze'nin tarım arazilerini yıllardır zehirliyor