Gazze'de mezun olamadan açlıktan ölebilirim

Tek hayalim, eğitimime devam edebilmek için tevcihi sınavına girmek. Çok fazla bir şey mi istiyorum?

Ahmad Abushawish’in al Jazeera’de yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


27 Temmuz'da Filistin Eğitim Bakanlığı, tevcihi olarak da bilinen ortaöğretim sertifika sınavlarının sonuçlarını açıkladı. Her yıl olduğu gibi aileler bir araya geldi, gözleri telefon ekranlarına kilitlendi, kalpleri çarptı, herkes bakanlığın web sitesine ilk giren ve sevinç çığlıklarıyla haberi veren kişi olmak istiyordu. Sevinç gözyaşları ve kutlamalar vardı.

Aylarca süren baskı, uykusuz geceler ve kırılgan umutlara katlanan binlerce öğrenci, eğitimlerine devam edip edemeyeceklerini ve nerede devam edeceklerini belirleyecek sınav sonuçlarını ellerinde tutuyordu.

Ancak binlerce kişi – Gazze'de yaşayanlar – çadırlarında ve yıkık evlerinde umutsuzluk içinde oturuyorlardı. Ben de onlardan biriyim. Bu, 2006 yılında doğan 31.000 Filistinli ile birlikte tevcihi sınavına giremediğim ikinci yıl. Bir yıl daha, eğitimimize devam etme hakkımız ve yıkıntılar ötesinde bir gelecek kurma umudumuz elimizden alındı. Şimdi, 2007 yılında doğan ve aynı korkunç belirsizlik içinde sıkışıp kalan yaklaşık 40.000 öğrenci de bize katıldı.

Geçen yıl, tevcihi sonuçları açıklandığında, büyük hayallerimi barındıramayacak kadar küçük, yırtık pırtık bir çadırın yanında, çıtır çıtır yanan ateşin önünde kıvrılmıştım. Hissettiğim derin hayal kırıklığı geçmedi, zihnime yerleşip kaldı. Tek düşünebildiğim, zor koşullar altında bir yıl boyunca yaptığım tüm fedakârlıkların, gözyaşlarının ve durmak bilmeyen çabaların boşa gittiğiydi.

Bu yıl, durum daha da kötü. Eğitim hayallerim yıkılmakla kalmadı, şimdi de Gazze açlıktan ölürken kendimi ve ailemi hayatta tutmak için mücadele ediyorum.

Bu iki yıl içinde, eğitim sistemimizin sınıf sınıf yıkıldığını izledim. Bir zamanlar öğrenim ve hayallerin yeri olan okulum Shohada el-Nuseyrat, önce yerinden edilmiş aileleri barındıran bir sığınak, ardından İsrail bombardımanlarının hedefi haline geldi. Bir zamanlar defterler ve ders materyalleriyle dolu olan okul çantam, artık önemli belgeler ve yedek giysilerle dolu, her an evimizden tekrar kaçmak zorunda kalırsak diye hazır durumda. Önemli tarihlerin yer aldığı akademik takvim, hava saldırıları, yerinden edilme, arkadaşların ve sevdiklerin kaybıyla dolu kasvetli bir takvimle değiştirildi.

Bu yıkımın ortasında, Eğitim Bakanlığı eğitim sürecini devam ettirmek için çaba sarf etti. Gazze'deki çocuklara ve gençlere umut vermek isteyen bakanlık, öğrencilerin motivasyonunu korumak için çeşitli girişimlerde bulundu. Mümkün olan her yerde geçici okullar düzenlendi, bazı üniversite öğrencileri ise eğitimlerine çevrimiçi olarak devam edebildi.

Biz tevcihi öğrencileri için, sınavlarımızın yapılması için defalarca çaba sarf edildi. Geçen yıl, bakanlık sınavları Şubat ayında yapacağını duyurdu. Etrafımdaki her şeyin yıkılması ve zorlu gerçekliğe rağmen, bunun ilerlemek için bir fırsat olduğuna inanarak çalışmaya devam ettim.

Şubat ayı geçti ve hiçbir şey olmadı. Bakanlık daha sonra sınavların Nisan ayında yapılacağını duyurdu. Ancak yine de, güvenli olmayan koşullar nedeniyle sınavlar ertelendi. Ardından, Haziran ayında bakanlık, 2005 doğumlu ve tevcihi sınavında başarısız olan veya sınavların bir kısmını kaçıran öğrenciler için Temmuz ayında çevrimiçi bir sınav planladı; bu sınavın 2023 Aralık ayında yapılması gerekiyordu. Yaklaşık 1.500 öğrenci çevrimiçi sınavlara girebildi.

Bu, benim de sıramın geleceğine dair biraz umut verdi, ancak bu umut çabucak söndü. Eğitim Bakanlığı bize süreçle ilgili herhangi bir bilgi vermedi ve sanki savaş ve açlığın gölgesinde tamamen unutulmuşuz gibi hissediyoruz.

Bazı okuyucular kendilerine şu soruyu sorabilir: Neden Filistinliler bir soykırımın ortasında bir sınava bu kadar önem veriyorlar?

Anlamanız gerekir ki, tevcihi her Filistinlinin hayatında bir dönüm noktasıdır – en azından önümüzdeki beş yılın geleceğini şekillendiren belirleyici bir andır. Bu sınav, istediğimiz alanda eğitimimize devam edip edemeyeceğimizi ve en iyi üniversitelere kabul edilip edilemeyeceğimizi belirler.

Ancak akademik boyutunun ötesinde, tevcihi çok daha derin bir kültürel ve duygusal ağırlığa sahiptir. Bu sadece bir eğitim aşaması değil, kimliğimizin bir parçası, azmin sembolüdür. İşgalin neredeyse tüm kapıları kapattığı bir yerde, eğitim birkaç kapıyı hala açık tutabilmektedir.

Bu yüzden bunu ulusal bayram gibi kutluyoruz; tevcihi sonuçlarının açıklandığı gün Filistinliler için üçüncü bir bayram gibi hissediliyor. Ailelere umut veriyor, tüm mahallelere gurur getiriyor ve daha iyi bir gelecek hayallerini canlı tutuyor.

Tevcihi sonuçlarını beklediğim aylar boyunca, yurtdışındaki prestijli bir üniversitede tıp okumak hayaliyle yaşıyordum. Savaştan etkilenen bir öğrenci olarak özel muamele görmeyi umarak, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Avrupa'daki üniversitelere burs başvuruları yapmaya ve e-postalar göndermeye devam ettim. Üniversite yöneticilerinden tevcihi sertifikası şartını kaldırmalarını rica ettim.

Ancak yanıtlar acı verici bir şekilde aynıydı: “Maalesef, son diplomanızı sunmadığınız sürece başvurunuzu değerlendiremeyiz.”

Bugün, umutsuzluk ve çaresizlik, başıma gelen tek istenmeyen şeyler değil. Açlık da bunlardan biri. Açlık sadece bedenimi değil, ruh sağlığımı da mahvetti.

Çoğu gün, bir öğün yemek yiyebiliyoruz. Sebze veya protein içermeyen konserve fasulye, kuru ekmek veya pirinçle hayatta kalıyoruz. Vücudumuz zayıf, yüzümüz solgun ve enerjimiz neredeyse yok. Etkileri fiziksel sınırların ötesine geçiyor. Açlık beyni bulanıklaştırıyor, hafızayı köreltiyor ve motivasyonu yok ediyor. Tevcihi gibi hayatı değiştiren bir sınava çalışmak bir yana, odaklanmak bile neredeyse imkânsız hale geliyor. Midem boş, zihnim yorgunluk ve endişeyle bulanıkken hayatımın en önemli sınavına nasıl hazırlanabilirim?

Sanki gençliğim gözlerimin önünde çalınmış gibi hissediyorum ve ben sadece izlemekle yetiniyorum. Dünyanın dört bir yanındaki akranlarım geleceklerini inşa ederken, ben ezici bir acı ve kayıp içinde sıkışıp kalmış durumdayım.

Savaş bölgesinde mahsur kalan bir tevcihi öğrencisi olarak, eğitim yetkililerine ve uluslararası kurumlara acilen müdahale etmeleri ve eğitim hakkımızın savaşın enkazı altında gömülmemesi için acil çözümler uygulamaları çağrısında bulunuyorum.

Çok şey istemiyoruz. Gazze'de ortaöğretimimizi tamamlama fırsatı vermek sadece lojistik bir mesele değil, adalet ve gelecekteki hayatta kalma meselesidir.

* Ahmad Abushawish, Gazze'de yaşayan bir yazar ve aktivisttir.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş