Gazze soykırımından kurtuldum, ancak Batı'nın suç ortaklığını bizzat gördüm

Fransa'ya tahliye edildim ve orada dünyanın halkımın katledilmesine neden göz yumduğunu anladım.

Nour Elassy’nin al Jazeera’de yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Makalenin Analizi:

Bunu mavi ve sarı renklere bürünmüş Paris'ten yazıyorum. Etrafımda, Ukrayna bayrakları Fransız binalarının cephelerine asılmış ahlaki rozetler gibi dalgalanıyor.

Gazze'deki soykırımdan kurtulan biri olarak, yanan ülkemi geride bırakarak birkaç hafta önce bu şehre geldim. Fransız üniversitelerine kabul edilen bir öğrenci olarak Fransız hükümeti tarafından tahliye edilme ayrıcalığına sahip oldum.

Özgürlük şehri olarak bilinen Paris'te beni ilk etkileyen şey, özenle hazırlanmış keder, onaylanmış empati ve süslenmiş sessizlikti.

Fransa, Ukrayna'nın yasını yüksek sesle tutuyor. Öte yandan Gazze, fısıltıyla anılmak zorunda. Filistin bayrağı burada görünmüyor. Saklanıyor, korkuluyor, suç sayılıyor. Şanslıysanız, grafiti olarak boyanmış, sır gibi aceleyle püskürtülmüş utangaç bir dayanışma beyanı olarak görebilirsiniz.

Buna şaşırmalı mıyım?

Sonuçta Fransa, kendini asla ortadan kaldırmamış, sadece adını değiştirmiş bir sömürge imparatorluğudur. Cezayir'den Vietnam'a, Suriye'ye kadar, Fransa'nın elleri ona direnmeye cesaret edenlerin kanıyla lekelidir.

Fransa, 20. yüzyılda Siyonist hareketi desteklediğinde, İsrailli subayları eğittiğinde, çalınan topraklarda bir yerleşimci-sömürge devletinin militarize olmasına yardım ettiğinde, bunu bilgisizlikten yapmadı. Bunu, başka bir sömürge projesine, beyazların dayanışmasıyla yaptı.

Fransa, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini birkaç saat içinde kınadı. Sınırlarını açtı. Televizyonda ağladı. Konserleri iptal etti ve yaptırımlar uyguladı. Neden? Çünkü Ukrayna beyaz.

Ama İsrail Gazze'deki mahalleleri yerle bir ettiğinde, hastaneleri bombaladığında, çocukları aç bıraktığında, suyu kestiğinde, yasaklanmış silahlar attığında ve aileleri kemik tozuna çevirdiğinde, Fransa tereddüt ediyor. İki yüzlü davranıyor. Hamas'ı suçluyor. “Bağlam” üzerinde ısrar ediyor. İsrail'e daha da fazla silah veriyor.

Gazze'de olanlar bir “çatışma” değildir. “Karmaşık” da değildir. Bu bir soykırımdır.

Resmi istatistiklere göre, 7 Ekim 2023'ten bu yana 63.000'den fazla Filistinli öldürüldü; bilimsel tahminlere göre ise gerçek ölü sayısı yüz binleri buluyor. Bunların yüzde 70'inden fazlası kadın ve çocuklar.

Nüfusun yüzde 80'inden fazlası, genellikle konserve yiyecekler veya pişirilmiş otlar veya yapraklarla, günde bir öğün yemekle zar zor hayatta kalıyor. Her gün, yardım almaya çalışan düzinelerce sivil kaybediyoruz. Sadece birkaç ay içinde yaklaşık 340 çocuk ve yetişkin açlıktan öldü.

Kuzeydeki tüm hastaneler yıkıldı. Çocuklar anestezi olmadan ampute ediliyor. Kronik hastalığı olan insanlar, ilaç ve tedavi eksikliği nedeniyle toplu halde ölüyor.

Yardım kamyonları engelleniyor. Su arıtma tesisleri bombalanıyor. İki milyondan fazla insan yerinden edildi. Ve yine de sessizlik hâkim.

Birleşmiş Milletler uzmanları, tüm büyük uluslararası insan hakları örgütleri, binlerce hukukçu ve diğer akademisyenler, hatta eski İsrailli yetkililer bile bu savaşın uluslararası hukukun tüm kırmızı çizgilerini aştığını söyledi.

Yine de, burada Fransa'da, sesimizi alçaltmamız söyleniyor. “Özgür Filistin” diye bağırmanın antisemitik olabileceği söyleniyor. Ukrayna bayraklarını gururla sallayan insanlar, kederimizin “dengeli” olması gerektiğini söylüyorlar. Rus emperyalizmine öfkeleniyorlar ama İsrail'in yerleşimci sömürgeciliğini haklı çıkarıyorlar. Bu tarafsızlık değil. Bu beyaz üstünlüğüdür.

Gazze, onların ahlaki istisnası haline geldi. Kör noktaları. Harcanabilir diğerleri. Her haber odasının kaçınmak için kendini bükerek sakladığı haber.

Ama gerçek şu: Filistin'in ordusu, jetleri, gemileri, nükleer silahları yok. Elimizde olan tek şey direniş. Hamas bir devlet ordusu değil. On yıllardır süren kuşatma, işgal, apartheid ve terk edilmenin sonucu. Avrupalı liderler her fırsatta Hamas'ı kınamak için acele ederken, onu doğuran işgali kınamayı reddediyorlar. Ukrayna direnişini yüceltip, ona silah ve övgü yağdırırken, bizim direnme hakkımızı silip atıyorlar.

Ukrayna'da molotof kokteylleri “kahramanlık”tır. Gazze'de taşlar “terörizm”dir. Bu ikiyüzlülüktür. Bu, beyaz empati algoritmasıdır.

Gazze'de olanlar iki ordu arasındaki bir savaş değil. Dünyanın en gelişmiş ordularından biri tarafından işgal altındaki bir halkın topyekûn yok edilmesi. Batı silahlarının yardımıyla, Batı'nın sessizliğiyle korunan ve insani yalanlarla güzelleştirilen bir soykırım.

Fransa, suç ortaklığının tarihsel olduğunu, resmi sömürgeciliğin sona ermesiyle birlikte sona erdiğini iddia etmek istiyor. Peki silahları nasıl açıklayacaksınız? Diplomatik dokunulmazlığı? Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkardığı tutuklama emrine uymayı reddetmeyi? Paris'te Filistin yanlısı protestoların yasaklanmasını? Müslüman öğrencilerin gözetlenmesini?

Kudüs'teki Fransız konsolosluğu tarafından organize edilen ve Birleşmiş Milletler'in eşlik ettiği tahliye operasyonu ile Gazze'den ayrıldım. Binlerce kişi arasından benim adım seçildi. Hiçbir şey götürmeme izin verilmedi. Dizüstü bilgisayar yok. Kitap yok. Anılar yok. Sadece üstümdeki giysiler ve telefonum vardı.

Askerlerin bana insan değilmişim gibi baktığı İsrail kontrol noktalarından geçtim. Çölde geçen dört saat, kırk yıl gibi geldi. Ve şimdi buradayım, özgürlüğü sevdiğini iddia eden bir şehrin bulvarlarında yürüyorum, halkım ise özgürlüğü isteme cesaretinden dolayı ölüyor.

Bana bunun sadece politika olduğunu söylemeyin. Bu ırkçılık. Bu ikiyüzlülük. Halkımın soykırımı, Ukrayna bayraklarıyla süslenmiş balkonlardan izleniyor.

Acıma istemiyorum. Hesap sorulmasını istiyorum. Adalet istiyorum. Ukrayna bayraklarının yanında Filistin bayraklarının da asılı olduğunu görmek istiyorum, rekabet olarak değil, gerçek olarak. Çünkü dayanışma ten rengi, sınırlar veya jeopolitik çıkarlara bağlıysa, bu dayanışma değildir. Bu üstünlükçülüktür.

* Nour Elassy, Gazze'de yaşayan bir şair ve yazardır.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş