'Cesur Enes' isminin hakkını vermek için meydan okuyor

​​​​​​​10 yaşında bir çocuk birçok kez yerinden edilmeye, aile üyelerini kaybetmeye, babasından ayrılmaya ve daha da kötü acılara maruz kalıyor.

We Are Not Numbers’da yayınlanan yazıyı Rüveyda ÇakanHaksöz Haber için tercüme etti.


Her sabah 10 yaşındaki Enes, onu seven, cesaretlendiren ve ona “Cesur Enes” diye seslenen babasının sesiyle uyanırdı.

Babası onu sabah namazına kaldırırdı. Bu esnada annesi çoktan uyanmış, kokusu evlerinin her köşesini dolduran çayı ve lezzetli bir kahvaltıyı hazırlamış olurdu. Aile, masada birbirleriyle şakalaşmayı ve hikâyeler paylaşmayı severdi. Pişirilen yemekler ve kahkahalar aracılığıyla bağ kurarlardı. Üç çocuğun en büyüğü olan Enes’e ne zaman hayallerini sorsalar, tereddütsüz bir şekilde cevap verirdi: “En yüksek notlarla okulumdan mezun olmak istiyorum.”

Fakat 7 Ekim 2023'te Enes’in hayatı yıkıcı bir şekilde değişti. Füzeler yağarken sevdiği rutini paramparça oldu ve okulunu, arkadaşlarını ve bir zamanlar oturduğu sırayı terk etmek zorunda kaldı. Acı, kayıp ve yerinden edilme yolculuğu başladı.

Sonraki aylarda Enes, 10'dan fazla kez bir yerden bir yere kaçmak zorunda kaldı. Her yer değiştirme onun acısını, korkusunu ve gelecekle ilgili belirsizliğini derinleştirdi. Bu kâbusun bitmesi için her gün dua ediyor, bir zamanlar yaşadığı hayata dönmeyi istiyordu.

En korkunç anlardan biri de ailesiyle birlikte Cibaliye'deki teyzesinin evine sığındığı zamandı. Varışlarından kısa bir süre sonra İsrail savaş uçakları çevredeki binaları bombalamaya başladı. Aile korku içinde birbirlerine sığınmış, hayatta kalıp kalmayacaklarını ya da sayıları giderek artan yaralı ve ölülere katılıp katılmayacaklarını düşünüp duruyordu.

Bir İsrail uçağından atılan füze bu düşünceleri paramparça etti. Füze, teyzesi ve ailesinin bulunduğu evin üst katına isabet etti. Enes ve sevdikleri bir anda enkazın altında kaldılar.

Enes kendine geldiğinde, elleri kan içinde bir sağlık görevlisi tarafından taşınırken buldu kendini. Şaşkın ve dehşete düşmüş bir şekilde, "Ne oldu? İyi miyim? Ailem nerede?" diye sordu. Sağlık görevlisi ona güvende olduğunu, ellerindeki ve yüzündeki kanın burnundaki küçük bir yaradan kaynaklandığını söyledi.

Enes kısa bir an için rahatladığını hissetti, ta ki kuzeninin cansız bedeninin parçalara ayrılmış; giysileri kana bulanmış bir halde götürüldüğünü görene kadar. Enes, sağlık görevlilerine sıkıca sarıldı, annesi ve küçük kız kardeşleri için duyduğu korku giderek artıyordu. Birkaç dakika sonra onlarla yeniden bir araya geldi ve yaralarının hafif olduğunu görünce rahatladı.

Ama kaybın ağırlığı onu ezdi. Teyzesinin tüm ailesi yok olmuştu. Enes, kuzeninin vücudunun korkunç görüntüsünü bir kenara itmeye çalıştı. Kendini uyum sağlamaya, savaşın onu sevdiklerinden mahrum bırakmaya devam edeceği acımasız gerçeğe dayanmaya zorladı.

Yerinden edilişi devam etti. Tekrar tekrar kendine sordu: Bu ne zaman bitecek? Ne zaman evimin enkazına dönebileceğim ve bir kez daha kahkahaların ortamı doldurduğu aile masasına oturabileceğim?

Kaçmak zorunda kaldığı her seferinde, Allah’a, büyük bir eve değil, ailesinin sevgi, güven ve huzurla dolu küçük bir çadır kurabileceği; bir zamanlar var olan yıkıntılara dönmek için dua etti.

Ama bu rüya bile paramparça oldu.

Bir yıl sonra, Ekim 2024'te Cibaliye'nin son işgali başladığında, Enes savaşın daha önce deneyimlediği her şeyden daha fazla yoğunlaştığını hissetmeye başladı. İsrail savaş uçakları kendisinin, annesinin ve küçük kız kardeşlerinin sığındığı sığınağın etrafındaki evleri her bombaladığında, korku onu yeniden sardı.

Babası Cibaliye'de başka bir yerde mahsur kalmıştı ve ona ulaşmaları imkânsızdı. Bir ay boyunca açlık ve susuzluğa katlandılar, tek yoldaşları korkuydu. Sonunda batıya doğru kaçmayı başardıklarında, geride sadece evlerini değil, Enes’in babasını da bıraktılar. Onun akıbeti bilinmiyordu. Onun hayatta olduğuna, kurtulduğuna kendilerini inandırdılar.

Ardından ateşkes söylentileri yayılmaya başladı. Enes’in kalbinde umut titremeye başlamıştı. Savaş sona erecek, güvende olacaklardı ve babası kurtulacaktı. Bir rüya gibiydi. Yakında babasını tekrar görecekti.

19 Ocak 2025 sabahı ateşkes yürürlüğe girdi. Cibaliye’ye geri dönmek güvenli ilan edildi. Enes ve ailesi, çaresizce babasını aramaya döndüler. Babasıyla birlikte mahsur kalan bir arkadaşı, yıkıcı haberi verdi: Babası şehit olmuştu. Vücudu hala enkazın altında yatıyordu.

Kederin ötesinde bir andı: Babalarını kaybetmek, vedalaşamamak, onu son kez öpme şansını kaybetmek…

Şubat ayı başında evimin yanında küçük bir eğitim çadırı kurdum ve bir yılı aşkın süredir okuldan mahrum kalan çocuklara ders verdim. Hevesli ve terbiyeli bir öğrenci olan Enes, ilk katılanlardan biriydi. Her dersten sonra birlikte oturup hayat, savaş ve zorlukları hakkında konuşurduk. Ama Enes en çok babası hakkında konuşurdu. Ona olan özlemi bitmek bilmiyordu.

Parlak ve aktif bir öğrenciydi. Derslere coşkuyla katılıyor ve hatta sınıf çadırını süslememe yardım ediyordu.

Şubat ayının ortalarında Enes derslere katılmamaya başladı. Aradan üç gün geçti ve ben de çok endişelendim. Acaba sert geçen kış nedeniyle hastalanmış mıydı? Arkadaşlarına ve komşularına sordum.

Komşusu Muhammed, bana yürek parçalayan bir cevap verdi:

“Enes gelmedi çünkü babasının cesedi 72 gün sonra nihayet enkazdan çıkarıldı. Cenazeye katılmak için derslere gelemedi. Şu anda yıkılmış durumda.”

Enes için dua ettim ve Allah’tan ona sabır ve kolaylık vermesini diledim.

Nihayet döndüğünde ona nazikçe “Nasılsın?” diye sordum.

“Nasıl hissedeceğimi bilmiyorum. Bugün babamı gömdüğüm için yas mı tutmalıyım? Yoksa cesedi sağlam olduğu, çürümediği ya da sokak köpekleri tarafından yenmediği için rahatlamalı mıyım?”

Bu sadece Enes’in hikâyesi değil.

Bu, Gazze'de onunkinden bile daha büyük acılara katlanan binlerce çocuğun hikâyesidir.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş