Brezilya Gazze için küresel dayanışmanın ön saflarında

Pek çok ülkenin sessiz kaldığı ya da suç ortağı olduğu küresel bir ortamda Brezilya sesini yükseltmeyi seçmiştir.

Eman Abusidu’nun Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


Geçtiğimiz hafta Brezilya, Filistin halkıyla güçlü ve çok yönlü bir dayanışma gösterisine tanıklık etti ve ülkenin uluslararası insani söylemde artan rolünü yansıttı. Gazze'deki insani kriz tırmanmaya devam ederken, Brezilyalı liderler ve sivil toplum benzeri görülmemiş bir siyasi deklarasyon, parlamento eylemi ve halk seferberliği dalgasıyla karşılık verdi. BRICS zirvesindeki başkanlık kürsüsünden Kongre salonlarına ve São Paulo sokaklarına kadar Brezilyalılar tutumlarını net bir şekilde ortaya koydular: “Gazze'deki soykırım sona ermelidir ve Brezilya sessiz kalmayacaktır!”

Haftanın gelişmelerinin merkezinde Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva'nın İsrail'in Gazze'deki askeri eylemlerini tavizsiz bir şekilde kınaması vardı. Rio de Janeiro'daki BRICS zirvesinde konuşan Lula, İsrail'in gerçekleştirdiği “soykırımı” kınadı ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı. “İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırıma -masum sivillerin ayrım gözetmeksizin öldürülmesi ve açlığın bir savaş silahı olarak kullanılması- kayıtsız kalamayız” dedi. Lula'nın sözleri, Hamas'ın kısa bir süre önce önerilen ateşkese olumlu yanıt verdiği Katar'da yeniden başlayan ateşkes görüşmelerinin ortasında geldi.

Lula'nın sözleri uluslararası kamuoyunun dikkatini çekerek Brezilya'nın Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etmelerine yönelik uzun süredir verdiği desteği pekiştirirken, yönetimini de Küresel Güney'de İsrail'in eylemlerini en yüksek sesle eleştirenler arasına yerleştirdi.

Eş zamanlı olarak Brezilya'nın başkenti Brasília'daki Brezilya Milletvekilleri Kongresi'nde nadir ve sembolik bir oturum düzenlenerek haftanın etkinliklerine kurumsal bir ağırlık kazandırıldı. İşçi Partisi Milletvekili Peder João tarafından talep edilen ve Brezilya-Filistin Enstitüsü (Abraspál) tarafından organize edilen oturum, etkileyici bir dizi siyasi figürü, diplomatı ve sivil toplum temsilcisini bir araya getirdi. Brezilya'nın siyasi yelpazesinden parlamenterlere Irak, Pakistan, Suudi Arabistan ve İrlanda gibi ülkelerin büyükelçileri de katılarak etkinliğin uluslararası boyutunu daha da vurgulamışlardır.

Filistin Yönetimi Büyükelçisi İbrahim El-Zeben ve Brezilya'daki Arap-Filistin Kurumları Federasyonu (FEPAL) Başkanı Waleed Rabah gibi Brezilya'nın Filistin ve Arap toplumlarından önemli isimler de katılımcılar arasındaydı. Ayrıca Siyonizm karşıtı Yahudi tarikatı Neturei Karta'yı temsilen Haham Yisroel Dovid Weiss ve Gazze Özgürlük Filosu'na katıldığı için İsrail donanması tarafından gözaltına alınan Brezilyalı aktivist Thiago Ávila da hazır bulundu. Onların varlığı Brezilya'da Filistin davasıyla dayanışma içinde olan farklı seslerin altını çizdi.

Kongre oturumundaki konuşmacılar güçlü eylem çağrılarında bulunarak Brezilya hükümetini İsrail ile diplomatik ve ticari ilişkileri kesmeye çağırdı. Konuşmacıların ifadeleri, sadece İsrail politikalarından değil, aynı zamanda algılanan uluslararası eylemsizlikten de giderek artan bir hayal kırıklığının altını çizdi. Arap, İslami, Avrupalı ve Yahudi seslerin çeşitliliği oturuma benzersiz bir karakter kazandırdı; bu karakter, dini ve ideolojik çizgilerin ötesinde Filistinlilerin haklarına verilen desteğin genişliğini vurguladı.

Resmi iktidar koridorlarının dışında Brezilya sokakları da protesto ve dayanışmayla aynı derecede canlıydı. São Paulo'da ABD Konsolosluğu önünde düzinelerce sosyal hareket, sendika ve Filistin yanlısı örgütün katılımıyla 24 saatlik bir gösteri düzenlendi. Önde gelen organizatörler arasında Devrimci Komünist Parti (P.C.O.), Halk Sendikaları Merkezi (CSP-Conlutas), Özgürlük için Yahudi Sesleri grubu ve Boykot, El Koyma ve Yaptırımlar (BDS) kampanyasının Brezilya bölümü vardı.

Göstericiler hem İsrail'in askeri harekâtını hem de ABD'nin işgal ve apartheid rejimine devam eden desteğini kınadı. “Gazze'deki Soykırımı Durdurun!” ve “Apartheid İsrail ile Bağları Kesin!” gibi sloganlar sokaklarda yankılanırken, Başkan Lula hükümetinin İsrail ile tüm diplomatik ve ekonomik işbirliğine son vermesi talep edildi.

Protestocular bunun sadece bölgesel bir çatışma değil, küresel bir adalet mücadelesi olduğunu vurguladı. Pek çok kişi Brezilya'dan retorik kınamaların ötesinde, ticari yaptırımlar, askeri işbirliğinin askıya alınması ve Gazze'ye yönelik insani desteğin arttırılması gibi somut adımlar atmasını istedi. Yahudi, Müslüman ve seküler seslerin yer aldığı protestonun farklı bileşimi, insan haklarına ve savaş karşıtlığına yönelik ortak bir etik taahhüdü yansıtıyordu.

Hafta sona ererken, Brezilya'nın dört bir yanından yankılanan mesaj açıktı: Filistin ile dayanışma uç bir pozisyon değil, ulusal ve ahlaki bir zorunluluktur. Başkanlık liderliği, yasama tartışmaları ve taban aktivizminin bir araya gelmesi Brezilya'yı Küresel Güney'de Gazze krizi konusunda en açık sözlü ülkelerden biri konumuna getirdi. Şimdi asıl soru, Lula yönetiminin bu güçlü jestleri somut siyasi eylemlerle takip edip etmeyeceğidir.

Brezilya'nın bu kritik dönemde Filistin davasına aktif katılımı, insan hakları ve sosyal adalet temelli diplomasi geleneğini bir kez daha teyit etmektedir. Pek çok ülkenin sessiz kaldığı ya da suç ortağı olduğu küresel bir ortamda Brezilya sesini yükseltmeyi seçmiştir. Bu sesin uzun vadeli politika değişikliklerine dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecek, ancak şimdilik, derinden parçalanmış bir dünyada dayanışmanın bir işareti olarak duruyor.

* Eman Abusidu, MEMO'nun Brezilya'daki muhabiridir.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş