وَكَذٰلِكَ اَعْثَرْنَا عَلَيْهِمْ لِيَعْلَمُٓوا اَنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَاَنَّ السَّاعَةَ لَا رَيْبَ ف۪يهَاۚ اِذْ يَتَنَازَعُونَ بَيْنَهُمْ اَمْرَهُمْ فَقَالُوا ابْنُوا عَلَيْهِمْ بُنْيَانًاۜ رَبُّهُمْ اَعْلَمُ بِهِمْۜ قَالَ الَّذ۪ينَ غَلَبُوا عَلٰٓى اَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِمْ مَسْجِدًا ﴿٢١﴾
21- Böylece onları (şehir halkına) duyurduk ki, Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu ve kıyametin mutlaka geleceğini, onda asla şüphe olmadığını bilsinler. (Fakat onlar meseleyi böyle ele alacakları yerde) kendi aralarında onların (Mağarada uyuyanlar) durumunu tartışıyorlardı. Bazıları: "Onların üzerine bir bina yapın. Çünkü Rableri onları daha iyi bilendir," dediler. Fakat onların işine galip gelenler ise: "Mutlaka onların üstüne bir mescit yapacağız" dediler.
Rabbimiz buyuruyor ki; Biz onları insanlara gösterdik. O şehirdekileri onlardan haberdar ettik. Hattâ kıyamete kadar gelecek insanları haberdar ettik onlardan. İşte şu anda bizler de haberdar olduk. Allah onları diriltti ve insanlara tanıttı. Ne için? Şu iki şeyin mesajını insanlara sunmak için: Birincisi ölüm haktır, diriliş ve kıyamet haktır.
İkincisi; İnananlar galip gelecektir. Güç ve kudret sahibi Allahtır. Allah birilerini, bir inancı korumayı diledi mi, onu hiç kimsenin hatır ve hayaline gelmeyecek bir biçimde koruma altına alabilir. Hiç kimse O’nun koruduklarının kılına bile dokunamaz. Kâfirler mağlup olacaktır. İnkâr edenler rezil ve rüsva olacaktır. İşte bunlar Allah’ın vaadidir. Tarih boyunca ibu hep böyle olmuştur. İman edenler hep kurtulurken, inkâr edenlerse hep mahvolmuşlardır.
Evet, ayrıldı aralarından biri ve dikkatlice şehre indi. Temiz yiyecek aradı orada arkadaşlarına. Ama ne kadar da dikkatli davranırsa davransın halk tanıdı onu. Belki yabancı birisi olarak tanıdılar. Belki geçmişten birisi olarak yıllar öncesinden gelen birisi olarak tanıdılar. Yahut tarihin geçmiş zamanlarından beri dilden dile dolaşan şanlı bir kıyamın kahramanlarından birisi olarak tanıdılar. Tanıdılar çünkü tanıtmak istiyordu Rabbimiz. Tanıdılar çünkü Rabbimizin insanlığa sunmak istediği âyetlerinden bir âyetti onlar. Allah bu âyetle istedi ki tüm insanlık Allah’ın vadinin hak olduğunu anlasın. Allah istedi ki insanlık Allah’ın dostlarını koruduğunu anlasınlar. Üç beş kişi de olsalar, güçsüz de olsalar, karşılarında koskoca bir dünya da olsa Allah kendi adına kıyam edenleri koruyacağını, onları zafere ulaştıracağını ve karşılarındaki güçlerin ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar tümünü mağlup edeceğini böylece vadini gerçekleştireceğini anlasınlar.
Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber!Rabbimiz vadini ne kadar güzel gerçekleştirdi! Müşrik bir topluma karşı Allah adına kıyam etmiş üç beş genç dimdik ayakta ama onlara zulmetmek isteyenlerin hepsi yok olup gitmiş. İşte insanlar kıyâmete kadar bu gerçeği anlasınlar diye onları tanıttık diyor Rabbimiz.
Bir de kıyâmet saatinin hak olduğunu, öldükten sonra dirilmenin şüphe götürmez bir gerçek olduğunu bilsinler ve anlasınlar diye onları kaldırdık ve tanıttık diyor Rabbimiz. Tüm dünya insanlığının o gençlerin yüz yıllar sonra dirilişlerine şahit olsunlar da kıyâmetin vukuu konusunda şüpheleri kalmasın diye bunu yaptık diyor Rabbimiz.
Evet şehir halkı tanıdılar onu. Yıllar önce zalim bir iktidardan kaçan o yiğitlerden birisi karşılarındaydı. Halk şaşırıp dehşete kapıldılar. Bir zamanlar kendilerinin şu anda yaşadıkları Îslâmi hayatı gerçekleştirebilmek için Allah adına kıyam eden, her şeylerini terk eden şanlı atalarından biri karşılarındaydı. Çünkü artık düzen değişmişti, toplum değişmiş ve bu gençlerin bir zamanlar mücâdelesini verdikleri hak din hayata hâkim olmuş, zalimler yok olmuş ve toplum müslüman olmuştu.
BASAİRUL KUR’AN
Bu gençlerin akıbetinden çıkarılacak ders pratik, gözle görülür ve somut bir örnek olarak ölümden sonra dirilişe delil oluşturmasıdır, ölümden sonra diriliş meselesini, insanın kavrayışına anlaşılır biçimde yaklaştırmasıdır. Böylece insanlar, yüce Allah’ın insanların öldükten sonra dirileceklerine ilişkin sözünün gerçek olduğunu, kıyametin kesinlikle kopacağını, bunda hiçbir kuşkuya yer olmadığını öğrenmişlerdir. İşte yüce Allah, bu şekilde o gençleri uykularından uyandırmış ve hemşehrilerinin onları bulmalarını sağlamıştır.
Hemşehrilerinin bir bölümü “Uyudukları mağaranın önüne bir anıt dikin” hangi inanca bağlı olduklarını belirtmeden “Rabb’leri onları” ve benimsedikleri inancı “hepimizden iyi bilir” dediler. İnançlarının içyüzünü iyi bilen o zamanki yöneticilerse, “Mağaralarının önünde mutlaka bir mescid yapacağız, dediler.” Burada mescidden maksat, mabettir. Bu ise, peygamberin ve azizlerin kabirlerinin yanında mabedler inşa eden yahudi ve hristiyanların yöntemidir. Günümüzde de kimi müslümanlar, Peygamberimizin yol göstericiliğine, uyarısına karşı çıkarak, bu konuda yahudi ve hristiyanları taklit etmektedirler. Oysa Peygamberimiz şöyle buyurmuştu “Allah yahudi ve hristiyanlara lanet etsin, peygamberlerinin ve örnek din büyüklerinin kabirlerini mescid yaptılar.” (İbn-i Kesir, bu hadisi tefsirinde nakleder) Bu sahnenin de perdeleri indiriliyor.
FİZİLALİL KUR’AN