Bir ömür boyu direniş: Filistinli esir Nail Barguti kimdir?

Filistinli siyasi tutuklular arasında en uzun süredir cezaevinde bulunan Nail Barguti, 45 yıllık İsrail tutukluluğunun ardından serbest bırakılacak.

Robert Inlakesh’in palestinecronicle’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz-Haber için  tercüme etti.

Filistinli siyasi tutuklular arasında en uzun süre hapis yatan kişi olan Nail Barguti, halkını ilk sıraya koyan, işgale karşı kararlılığın sembolüdür. Askeri gözaltından serbest bırakılacak ancak Filistin'den sınır dışı edilecek ve Batı Şeria'daki topraklarına dönmesi engellenecek.

Nail Salih Barguti 27 Ekim 1957'de Batı Şeria'nın Ramallah kenti yakınlarındaki Kobar köyünde doğdu. Doğduğu köyde büyüdü ve oradaki yerel bir ilkokulda okuduktan sonra Birzeit bölgesindeki Prens Hasan Okulu'nda hazırlık ve orta öğrenimine başladı.

Filistin, Arap ve İslami bilgilerle dolu, hevesli bir okuyucu ve tarih öğrencisi olarak tanınırken, eğitim yolculuğu aniden kesintiye uğradı. Aralık 1977'de, henüz bir gençken işgal karşıtı direniş faaliyetlerine katıldığı gerekçesiyle tutuklandı ve üç ay askeri cezaevinde kaldı.

Nail Barguti serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra, kardeşi Ömer ve kuzenleri Fahri Barghouti ile birlikte Nisan 1978'de tutuklandı ve Ramallah yakınlarında bir İsrail işgal subayının öldürülmesiyle ilgili suçlamalarla karşı karşıya kaldı.

İşgale Karşı Mücadele

Ancak Barguti'nin işgale karşı mücadelesi bundan çok daha önce, İsrail'in Batı Şeria'yı işgal etmek için girdiği Haziran 1967 savaşına kadar uzanıyor.

Bu sırada 10 yaşındaki Barguti, işgalci İsrail güçlerinin köyünü istila edişine tanıklık etti. İsrail ordusu Kobar'a açılan kapıya ulaştıktan sonra girişi bombaladı ve bu da protestoları tetikledi.

Bunun üzerine Barguti, ailesinin diğer üyeleriyle birlikte evlerinin çatısına çıkarak işgalci orduya karşı slogan attı ve onlara taş fırlattı.

Bu suçlama sonucunda Barguti 117 yıl askeri hapis cezasına çarptırıldı. Hapisteyken, Yaser Arafat başkanlığındaki Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) liderlik eden El Fetih Hareketi'ne katıldı.

Barguti, başlangıçta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'ne (FKÖ) katılma girişiminde bulunmuştur. Daha sonra mahkûm savunuculuğu hareketi içinde önemli bir figür olarak ortaya çıktı ve Filistinli Mahkûmların Lideri olarak biliniyor.

Barguti, El Fetih hareketinin bir parçasıyken 1983 yılında hareketin saflarından ayrılmaya ve Said Muragha tarafından kurulan ve El Fetih el İntifada olarak bilinen FKÖ'nün dışında kalan ayrılıkçı bir gruba katılmaya karar verdi. Halk arasında Ebu Musa olarak bilinen Muragha, FKÖ'nün Operasyon Şefi Yardımcısıydı ve 1982'de İsrail'in Beyrut'u kuşatmasına karşı direnişi yönetmişti.

Barguti, FKÖ'den ayrılarak Fetih el-İntifada'ya katılan diğerleri gibi, İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgali sırasında Filistin ve Lübnan direnişinin yenilgisinin ardından bunu yapmıştı.

El Fetih Partisi lideri Yaser Arafat, İsrail'in savaşta yaklaşık 20.000 kişiyi öldürmesinin ardından reform ve yeniden değerlendirme sürecine girmeyi reddetmiş ve FKÖ liderliğini ve savaşçılarını Tunus'a kaçmaya zorlamayı başarmıştı.

Filistin direniş güçlerinin Lübnan'ı terk etmeyi kabul etmesinin ardından İsrail, faşist Lübnanlı milis müttefiklerini kullanarak çaresiz Filistinli mültecilere karşı en kötüsü Sabra ve Şatilla Katliamı olmak üzere katliamlar gerçekleştirdi.

FKÖ'nün 1982'deki yenilgisi ile Birinci İntifada (Ayaklanma) arasındaki dönem sadece hapisteki Barguti için değil, bir bütün olarak Filistin kurtuluş mücadelesi için dönüştürücü oldu ve pek çok kişi El Fetih Hareketi'ne karşı hayal kırıklığına uğradı.

Bu dönemde, 1980'lerde Lübnan'da “Kamplar Savaşı” olarak bilinen ve sonunda El Fetih İntifadası da dâhil olmak üzere pek çok grubun geçerliliğini yitirdiği bir savaş yaşandı. Bu durum Barguti'nin 1987 yılında yeni bir vizyonla ortaya çıkan İslami Direniş Hareketi'ne (Hamas) katılmasına yol açtı.

Parmaklıklar Ardında Aşk

İsrail askeri hapishanesinde 33 yıl boyunca hem fiziksel hem de psikolojik tacize maruz kalan Barguti, nihayet 2011 yılında Vefa el-Ahrar Anlaşması olarak bilinen Hamas-İsrail esir takası sonucunda serbest bırakıldı.

Barguti'nin babası 2004'te, annesi ise 2005'te ölmüştü ve her ikisini de ölümlerinden önce ziyaret etmesi yasaklanmış, cenazelerine katılması da engellenmişti.

Yine de aşk hikâyesinin karanlığında bir ışık olarak ortaya çıkan şey, nihayet 2011 Kasım'ında evlenebileceği ve eşim diyebileceği kadın, Iman Nafeh'ti. Nafeh'in kendisi de öğrenciyken 15 buçuk yıl hapis cezasına çarptırılmıştı:

“Nail de benim gibi tutuklandığında sadece bir lise öğrencisiydi. Ancak benden farklı olarak, hakkındaki suçlama çok daha ciddiydi. İsrail hapishanelerinde kesintisiz 34 yıl geçirdikten sonra 2011 yılında bir mahkûm takasıyla serbest bırakılmasına rağmen, serbest bırakılan diğer 70 mahkûmla birlikte tekrar tutuklandı. İsrail hükümeti 117 yıllık cezayı yeniden uygulamaya karar verdi” diye yazıyor Filistinli yazar Ramzy Baroud'un editörlüğünü yaptığı ‘These Chains Will Be Broken’ adlı kitapta.

“Nail serbest bırakıldıktan iki hafta sonra düğün hazırlıklarına başladık, iki ay sonra da tamamen nişanlanacaktık. Hayatında bir normallik hissine sahip olmak için o kadar çaresizdi ki; özgür kalır kalmaz Ramallah yakınlarındaki Kobar köyündeki arazisini işlemeye geri döndü. Ne yazık ki, ektiğini biçemeden askerler onun için geri geldi,” diye ekledi.

2014'te herhangi bir dayanak olmaksızın ve İsrail ile Hamas arasında imzalanan esir değişimi anlaşması ihlal edilerek yeniden tutuklandı. İşgalci İsrail'in askeri mahkeme sistemi tarafından verilen resmi gerekçe, Birzeit Üniversitesi'nde bir konuşma yapmış olmasıydı.

Eşinin de belirttiği gibi Barguti o sırada toprağını işlemeyi tercih etmiş ve aynı zamanda Kudüs Üniversitesi'nde tarih okumak için kayıt yaptırmıştı.

İsrail askeri mahkemesi yaklaşık %99.7-%99.9'luk bir mahkumiyet oranına sahip olduğundan, meşruiyeti olmayan ve uluslararası hukuka aykırı kararlar veren bir düzmece mahkemesi olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, 117 yıllık ceza hiçbir hukuki süreç işletilmeden ve temelsiz suçlamalara dayanılarak verilmiştir.

Üç Saatlik Saldırı

Yeniden tutuklanmasından bu yana Barguti, mahkûm hareketi içinde yeniden önemli bir figür haline geldi ve en uzun süre görev yapan siyasi mahkûm unvanını elinde tutuyor.

2021 yılının başlarında Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas, ulusal seçimlere ev sahipliği yapma niyetini açıkladığında, daha sonra El Fetih grubunun kaybedeceğinin anlaşılması üzerine iptal ettiğinde, Barguti aslında Hamas liderliğindeki 'Kudüs Bizim Sözümüzdür' yasama seçim listesine katılmıştı.

Aralık 2023'te, “Üç Saat Saldırısı” olarak bilinen ve İsrailli gardiyanların kendisini saatlerce dövdüğü, göğüs kafesi ve göğsünde ciddi kırıklar ve çürüklere neden olan kötü şöhretli bir saldırıya da maruz kaldı. Ayrıca uzun süreler boyunca yiyecekten mahrum bırakılmış ve büyük fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kalmıştır.

Kobar köyündeki çiftliklerine geri dönebilmesi için serbest bırakılması yerine, şimdi tamamen işgal altındaki Filistin'in dışına sınır dışı edileceği bildiriliyor.

Bunca yıldır kendisini bekleyen eşi onu ziyaret etmek için Batı Şeria dışına çıkmak zorunda kalacak, ancak İsrail makamları sınır dışı edilen mahkûmların ailelerinin bölgeden ayrılmasını engelliyor.

Maruz kaldığı yoğun kötü muamele nedeniyle, Filistin kurtuluş mücadelesinin geleceğinde önemli bir ses olarak yükselmesi mümkündür.

* Robert Inlakesh; gazeteci, yazar ve belgesel film yapımcısıdır. Filistin konusunda uzmanlaşarak Orta Doğu'ya odaklanmaktadır.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş