Arkadaşların “isimlere dönüştüğünde” gökyüzüne fısıldarsın

Gazze'de arkadaşlarımı İsrail’in bombalarıyla kaybettim ve geleceklerinin daha başlamadan çalındığını gördüm. Hayatlarını hatırlamak ve onları silmekle tehdit eden sessizliğe direnmek için isimlerini yazıyorum.

Taqwa Ahmed Al-Wawi’nin Middle East Eye’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Eskiden sosyal bir insan olmanın bir yetenek olduğuna inanırdım.

Başkalarıyla bağlantı kurma ve her ortama uyum sağlama yeteneğim bana bir güç gibi gelirdi. Gittiği her yerde arkadaş edinen, yabancıları rahatlatan ve tanıştığı kişilere huzur veren bir kızdım.

Sessizliğe, garip duraksamalara yer bırakmazdım. Gülümsemek benim dilimdi, nezaket benim kalkanımdı. Beni tanıyan herkes bana çok zekisin derdi.

Bunun bir lütuf olduğunu düşünürdüm - sevgi dolu olmanın bir güç olduğunu. Ama savaş zamanlarında, asla iyileşmeyen açık bir yaraya dönüşüyor.

Ne kadar çok insan tanırsanız, kayıp çemberiniz o kadar genişler. Kendinizi ne kadar çok kalbe açarsanız, kendinizden o kadar çok parça kopar.

Artık günleri saymıyorum. İsimleri sayıyorum.

Artık dönüm noktalarını kutlamıyorum; kaçırdıklarımın çetelesini tutuyorum. Anılarımın arasında dolaşıyorum, hava yerine nostalji soluyorum, arkadaşlarımın yüzlerini zamanın dokunmadığı kutsal simgeler gibi taşıyorum.

Sadece arkadaşlarımı kaybetmedim. Onların içinde gömülü olan parçalarımı da kaybettim - yarım kalmış kahkahalar, gerçekleşmemiş hayaller ve gelecekte birlikte yaşamamız gereken anlar.

En çok acı veren şey, her şeye rağmen hala yeni insanlarla tanışıyor olmam. Kalbim, paylaştığımız her kucaklaşmanın son olabileceğini bilse de kapılarını açıyor.

Dostlar gittiğinde, hayat kaçamayacağınız ağır bir sessizliğe dönüşür. Göğsünüzde okunmamış mesajlar taşırsınız, dilinizde yaşayan ama asla kulak bulamayan kelimeler.

Bir zamanlar onların kahkahalarıyla dolu fotoğraflar, yaşayan varlıklar değil, hareketsiz görüntüler haline gelir. Bir zamanlar sıcaklık kaynağı olan sesleri, şimdi hiç anlatılmamış hikâyelerin parçalarını fısıldayan soğuk esintilerdir.

Onlarsız geçen her an kalpten bir parça daha koparıyor, neşeyi ve rahatlığı da beraberinde çalıyor. Geriye kelimelerden daha büyük, sessizlikten daha derin, gözyaşlarından daha ağır bir boşluk kalıyor.

Arkadaşlarınız gittiğinde geriye kalan tek gerçek budur: sadece onları kaybetmezsiniz - sadece onlarla birlikteyken var olan özelliklerinizi de kaybedersiniz.

Kendimi bir zamanlar sıradan sabahlarda birlikte güldüğüm kızlar için methiyeler yazarken bulacağımı hiç hayal etmemiştim:

Şeyma Saidam - 15 Ekim 2023 - 19 yaşında

Sevgili arkadaşım Şeyma sadece parlak, çalışkan bir öğrenci değildi; o saf bir ışık huzmesiydi. Çok zekiydi, evet - ama ilk konuşan gözlerindeki nezaketti. Nazik bir varlık olmasına rağmen tanıştığı herkes üzerinde güçlü bir etki bırakırdı. Karşılık beklemeden elini uzatarak cömertçe her şeyini verirdi.

2023 yılında lise ulusal sınavında tüm Filistin'de birinci oldu. Onunla gurur duyuyordum ama onu notlarına indirgemekten hiç hoşlanmıyordum. O ruhuyla, narin sesiyle ve acılar karşısındaki sarsılmaz gücüyle tanımlanırdı.

Birlikte ders çalışırdık. Kur'an'ı birlikte ezberledik. Okula ve daha sonra üniversiteye gidip gelirken rüyalarımızı paylaştık. Aramızda her zaman arkadaşlıktan daha derin bir bağ olduğunu hissettim.

O, bu dünyadan 19 yaşında ayrıldı ama adı hala dualarımda yaşıyor. Ne zaman vazgeçmek istesem, onun adını fısıldıyorum ve yürümeye devam ediyorum - onun için ve kendim için.

Raghad Al-Naami - 16 Ekim 2023 - 19 yaşında

Raghad sessizliğin içinden konuşur, bir bakışla kendini ifade eder, bir gülümsemeyle rahatlatırdı. Pek konuşkan biri olmasa da varlığı çok güçlüydü. Nadir bulunan bir kitap gibiydi, yavaş yavaş okunan, sayfa sayfa derinliğini anladığınız bir kitap.

Sıralarımızı, sohbetlerimizi ve en sevdiği yazılarını paylaşırdık – diğer insanlardan daha çok sevdiği yazıları. Sınavlar sırasında onun sakin varlığı her şeyi daha hafif hissettirirdi.

Biz bir üçlüydük - Şeyma, Raghad ve ben. Raghad da 19 yaşında bu dünyayı terk etti ve yanımda kimsenin dolduramayacağı bir boşluk bıraktı.

Lina Al-Hour - 27 Ekim 2023 - 19 yaşında

Lina ve ben ortaokulda tanıştık ve birlikte büyüdük. Güldük ve güldük, sanki o anların sonsuza dek sürmeyeceğini biliyormuşuz gibi.

Lina sessizdi ama varlığı uzun bir kucaklaşma gibiydi. Son görüşmemizde, lise mezuniyet törenimiz sırasında en yakın arkadaşı Sujoud'un yanında duruyordu. Her zamanki gibi gülümsüyordu, gözleri hiç gelmeyecek bir geleceğe bakıyordu.

Mezuniyet günü acı bir anıya dönüştü. Daha fazla yarını paylaşarak bir arada kalma sözümüzü tutamadık. Ne zaman Sujoud'un onun için internette paylaştığı duaları görsem, Lina'nın varlığının hâlâ bizimle olduğunu hissediyorum - gökyüzünde sessiz bir koruyucu.

Mayar Jouda - 31 Ekim 2023 - 18 yaşında

Mayar benden bir yaş küçüktü ama yaşının iki katı bir kişinin bilgeliğine sahipti.

Onunla seslerimizin umutla yükseldiği öğrenci parlamentosunda tanıştım. Onunki unutulmayacak bir tınıya sahipti ve sözleri özlemle sarmalanmış bir şiirdi.

İyileştirmek için yaratılmış elleri, dizeler için yaratılmış bir sesi ve herkesi kucaklayacak kadar geniş bir yüreği vardı. Cerrah olmayı hayal ediyordu ama lise son sınıfa bile başlayamadı. Hayali gerçekleşemeden hayatı sona erdi.

2006'da doğdu. 18 yaşında şehit edildi.

Esma Jouda - 24 Mayıs 2025 - 21 yaşında

Esma sadece ortaokuldan bir kız değildi - o bir rüya yoldaşı, Kuran'ı ezberlemeye olan ortak bağlılığımızda mübarek bir arkadaştı.

Meryem ile birlikte, her zaman bir takım olarak birçok Kur’an yarışmasına katıldık ve kazandık. Cennete uzanan tek bir ses gibiydik.

Gözlerinde sadece inanç dolu bir ruhtan gelebilecek bir ışık vardı. Onunla tanışan herkes onu severdi.

Okuldaki son yılımızda en iyi arkadaşım Aya'nın yanında oturuyordu. Aya sık sık onun nezaketinden, gülümsemesinden, sessiz güzelliğinden bahsederdi. Ve onun sesi - ah, o unutulmaz ses - hala içimde yankılanıyor.

Direniş olarak hafıza

Hepsi İsrail işgal güçleri tarafından öldürüldü. Bazıları evlerinin içinde, bazıları da sığınaklarda bombalandı.

Hayalleri çiçek açamadan gittiler - anıları şimdi acımasız kayıpları hatırlatıyor. Onlara son bir kez sarılma, hatta benim için önemlerine uygun bir şekilde veda etme şansım bile olmadı.

Şimdi yazıyorum çünkü hatırlamak bir direniş biçimidir.

Dostların kaybının ardından gelen bir tür sessizlik vardır - yatıştırmayan ama kanatan, her kalbin içinde cevaplanamayan sorular uyandıran bir sessizlik. Bitmemiş konuşmalar. Anlatılmamış sırlar. Yaşanmamış anlar.

Bir arkadaşı kaybetmek sadece bir insanı kaybetmek değildir - sadece ikinizin anladığı ortak bir dili kaybetmektir.

O arkadaşınız, yokluğunuzda bile sizi gören ve sesinizdeki kalp atışını duyan kişiydi. Başka kimsenin göremediği yanlarınızı anlardı. O sizin aynanızdı - ve o kırıldığında, eski hayatınızın kırıklarıyla baş başa kalırsınız.

Keder hakkında okuduğum her makale onların yüzlerini, seslerini ve nihayet sessizliklerini geri getiriyor.

İşte bu yüzden yazıyorum: isimlerini tekrar gün ışığına çıkarmak için. Dünyaya onların burada olduğunu söylemek için. Güldüler. Hayal kurdular. Yanımda yürüdüler. Ve hala zihnimde ve kalbimde yaşamaya devam ediyorlar.

Eskiden sosyal bir insan olmanın bir lütuf olduğuna inanırdım. Şimdi bu hediyeyi bir yara izi gibi taşıyorum - sevginin ve kaybedilen her şeyin bir işareti. Ama yine de kalbimi vermekten vazgeçmeyeceğim. Hatırlamaktan vazgeçmeyeceğim.

Onlar sadece arkadaş değillerdi, hayatımın bölümleriydiler. Ve onların isimleri sonsuza dek okunmayı hak ediyor.

*Taqwa Ahmed Al-Wawi, 19 yaşında Gazzeli bir yazar ve şair ve Gazze İslam Üniversitesi'nde İngiliz Edebiyatı ikinci sınıf öğrencisi. Şiirleri Gazze Şairler Derneği tarafından da yayımlanmıştır.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş