Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan sebep, onların: "Allah, elçi olarak bir beşer mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir. İsra 94
Evet işte böyle demeleri, böyle düşünmeleri onların iman etmelerine engel teşkil ediyor. Bir beşer değil elçi olarak Allah’tan melek bekliyorlar.
Bakın aralarında doğup büyümüş olan, çocukluğuna, gençliğine ve tüm hayatına şahit oldukları bir insandan insanüstü şeyler istiyorlar. Pınarlar, bağlar, bahçeler, ırmaklar istiyorlar. Yâni sen aynen bizim gibi bir insansın. Bizden farklı, beğenebileceğimiz, karşında eğilebileceğimiz hiçbir şeyin yok. Ne malın mülkün, ne ekonomik gücün var. Haydi eğer bu bizi dâvet edip durduğun peygamberliğin haksa, gücün yetiyorsa bize gökten bir parça indir. Yıllardır seni ve getirdiğin mesajı inkâr ettiğimiz halde hani niye bize bir ceza, bir azap gelmiyor?
Veya haydi o sözünü ettiğin Allah’ı ve meleklerini getir dik karşımıza da görelim bakalım. Onlar gerçekten senin elçi olduğunu söylesinler. Veya altından bir evin olsun. Halbuki Allah’ın Resûlü hiç bunlardan söz etmemiştir onlara. Yâni beni kabul edip müslüman olursanız size şunları, şunları vereceğim dememiştir. Allah elçisine sübhanallah dedirtiyor bu iddiaları karşısında. Sübhanallah nereden çıkarıyorsunuz bunları? Ben size böyle bir şey dedim mi ki benden bunları istiyorsunuz? Ben size İlâh olduğumu mu söyledim ki benden böyle Rabbimden beklenecek şeyler bekliyorsunuz?
Evet tarih boyunca insanların inanmayışlarının altında yatan sebep hep budur. Yâni sebep Allah’ın kendilerine kendi cinslerinden, kendi içlerinden bir Rasul göndermesidir. Rabbimiz bize bizim kendisiyle konuşabileceğimiz, kendisine sorular sorabilece-ğimiz, cevaplar alabileceğimiz, kendisini örnek alabileceğimiz bir beşeri elçi göndermesi bizim için en büyük bir rahmettir. Çünkü biz de aynen bizim gibi bir beşer olan o elçiyi örnek alıp, onun gibi bir hayat yaşayıp Rabbimizin rızasını kazanıp cennete gidebileceğiz. Bundan daha güzel ne olabilir de?
BASAİRUL KUR’AN
Bu, bir insanın Allah'ın elçisi olmayacağı konusundaki yanlış kanaatinin tüm çağlardaki cahil insanlar arasında yaygın olduğunu gösterir. Onlar sadece insan olduğu, yemek yediği, karısı ve çocukları olduğu için bir elçiyi reddetmişlerdir. Buna mukabil, zaman geçtikçe peygamberlerin takipçileri de onun insan olmadığına ve sadece elçi olduğuna inanmaya başlamışlardır. Bu nedenle bazıları peygamberlerini ilâh edinmiş, bazıları onu Allah'ın oğlu, bazıları da Allah'ın cisimleşmiş şekli olarak kabul etmişlerdir. Kısacası cahil insanlar hiç bir zaman bir insanın Allah'ın peygamberi olabileceği gerçeğini kabul etmemişlerdir.
Bu yanlış anlayışın kaynağı, insanların, beşer oluşlarının değerini ve bu beşer oluşun Allah katındaki yerini kavramamaktır. Bu nedenle bir insanın Allah katından haber getiren bir elçi olmasını çok görmüşlerdir. Ayrıca bu yanlış anlayışa düşmelerinin bir nedeni de evrenin yapısını ve meleklerin yapısını iyice kavramayışlarıdır. Meleklerin şu yeryüzünde meleklik sıfatı ile dolaşmaları, insanlardan ayrı birer varlık oldukları ve melek oldukları herkes tarafından kesin biçimde kabul edebilecek biçimde ortada oldukları halde bu dünyada yaşamayacaklarını, böyle bir yaşama uyum sağlayabilecek durumda olmadıklarını anlayamamaktan kaynaklanıyor.
FİZİLALİL KUR’AN