1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Putin'in otoritesi ve Rusya'da göstermelik seçimler
Putin'in otoritesi ve Rusya'da göstermelik seçimler

Putin'in otoritesi ve Rusya'da göstermelik seçimler

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Bölge Çalışmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Muhammet Koçak, Rusya'da 15-17 Mart tarihleri arasında yapılacak başkanlık seçimlerinin ülkenin iç ve dış siyasetine etkisini kaleme aldı.

15 Mart 2024 Cuma 15:00A+A-

Dr. Muhammet Koçak / AA Analiz

Putin'in beklenen zaferinin ötesinde Rusya'da başkanlık seçimleri

Rusya Federasyonu, 15-17 Mart tarihinde gerçekleştirilecek başkanlık seçimlerinde yeni başkanını belirleyecek. Başbakanlık yaptığı 2008-2012 yılları ile beraber 2000 yılından bu yana iktidarda bulunan Vladimir Putin’in seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Rusya’daki başkanlık seçimleri sonuç itibarıyla öngörülebilir olsa da seçimin Ukrayna topraklarında da yapılacak olması ve Putin’in seçim sonrası içeride ve dışarıda izleyeceği siyaset, gerek Rusya açısından gerekse bölgesel ve küresel açıdan önemli sonuçlar doğuracak.

Rusya'da seçim atmosferi

Rusya'da seçimler, partilerin ve adayların seçimi kazanmak için yoğun kampanyalar yürüttüğü rekabetçi bir ortamda değil, iktidarı elinde tutan kadroların meşruiyet arayışı çerçevesinde yapılıyor. Bu çerçevede Rusya’da seçim süreci, daha çok vatandaşlık görevi olarak görülen masraflı bürokratik organizasyonlar olarak tanımlanıyor. Vatandaşların on yıllardır alışageldiği benim de seçim gözlemcisi olarak farklı ülkelerde bulunduğum sıralarda şahit olduğum bu atmosferde seçimler apolitik bir hale gelmiş durumda ve halk açısından vatandaşlık görevlerini yaparak iktidara desteklerini gösterdikleri sosyal organizasyonlar olarak kurgulanıyor. Oy vermeye gelen vatandaşlar müzik ve ikramlar eşliğinde komşularıyla selamlaşıp oylarını veriyorlar.

Vladimir Putin 2000 yılından bu yana sürdürdüğü liderliği boyunca, ülkede bulunan siyasi, askeri ve iktisadi elitler üzerindeki gücünü konsolide etmiş durumdadır. 2012’den beri Başkanlık görevini yürüten Putin’in Anayasaya göre tekrar seçilme şansı bulunmuyordu. 2020 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile Putin’in görev yaptığı süre sıfırlanarak kendisine en az 2036’ya kadar Başkanlık yapma olanağı tanındı. Bu durum 74 yaşındaki Putin’in bir süre daha mevcut sistemi sürdürebileceğini gösterirken Rusya’daki siyasi elitler açısından siyasi sistemi öngörülebilir kılıyor.

Putin açısından sadece seçimleri kazanmak yetmiyor. Seçimler mevcut yönetimin meşruiyetini simgelediği için Putin’in mümkün olan en yüksek katılım ile seçilmesi gerekiyor. 110 milyon Rus vatandaşı oy kullanma hakkına sahip olsa da bu sayının en az yüzde 30’unun seçim günü sandığa gitmemesi bekleniyor. Putin’in alacağı oy sayısı ise ayrı bir merak konusu. Kremlin ve yerel otoriteler katılımı en az yüzde 70’in üzerinde tutmak için yaklaşık 1 senedir seçime yönelik propaganda çalışmalarını sürdürüyor. Burada özellikle ele geçirilen Ukrayna topraklarında gerçekleştirilecek seçimler, Kremlin’in bu topraklarda kurguladığı meşruiyet açısından ciddi önem arz ediyor.

Gölgede kalan sesler: Muhalif adaylar ve arayışları

2024 seçimlerine Putin ile beraber giren 3 aday daha bulunuyor. Putin’i Rus Parlamentosu Duma’daki 450 sandalyeden 325’ini elinde bulunduran Birleşik Rusya Partisi ile 27 sandalyesi bulunan Adil Rusya Partisi destekliyor. Parlamentoda 23 sandalyesi bulunan aşırı sağcı Liberal Demokrat Parti Leonid Slutsky’i, 57 sandalyesi bulunan Komunist Parti Nikolay Kharitonov’u ve 15 sandalyesi bulunan Merkez Sağ Yeni Parti ise Vladislav Davankov’u destekliyor.

Başkan adayı olmak isteyen her aday, seçime girme hakkına sahip olan bu adaylar kadar şanslı değil. Örneğin geçtiğimiz haftalarda cezaevinde şaibeli bir şekilde vefat eden Aleksey Navalnıy cezası sebebiyle, Ukrayna savaşına muhalif tutumuyla bilinen Boris Nadezhdin ve Rusya’nın Komunistleri Partisi Genel Başkanı Sergey Malinkovich topladığı imzalardaki birtakım usulsüzlükler sebebiyle Merkez Seçim Komitesi tarafından başkanlık yarışına dahil edilmedi. Mevcut sistem içerisinde bu adaylara gösterilebilecek olası teveccüh Rusya’daki sistemin devamı açısından tehlikeli bulunuyor.

Putin ile beraber yarışa giren muhalif adaylar, her ne kadar seçilme gibi bir şansları ve iddiaları olmasa da sandıkta temsil ettikleri siyasi geleneği ve savundukları politikaları ön plana çıkarma arayışındalar. Rusya’daki siyasi sistemde, bu adayların seçmenlerden alabildikleri her oy savundukları politikaların iktidar nezdinde ciddiye alınmasını sağlayabiliyor. Bunun yanında adayların her biri ikincilik elde ederek konumlarını konsolide etme ve bürokratik yapı içerisinde yükselme arayışı içindeler.

Seçimler iç ve dış politikada ne getirir?

Başkan seçilmesinin ardından Putin’in iç ve dış politikadaki iddialı tutumunu sürdürmesi bekleniyor. Ekonomik yaptırımlara rağmen Ukrayna’da geri adım atmayan Rusya, Batı’dan gelen ateşkes çağrılarını duymazdan gelmeye devam ederek Ukrayna’ya yönelik taleplerinden vazgeçmeyecektir. Benzer şekilde Putin, Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kaybettiği uluslararası süper güç statüsünü tekrardan tahkim etmek için Batı ile her alanda rekabetini sürdürecektir. Batı ile devam eden yoğun rekabetine rağmen Türkiye ile farklı alanlardaki ortaklığını sürdüren Rusya’nın, Türkiye ile özellikle enerji alanındaki işbirliği gelişebilir.

Rusya'da gerçekleşecek başkanlık seçimlerinin sonuçları, Putin'in liderliğindeki mevcut siyasi düzenin ve ülkenin iç ve dış politikadaki tutumunun devamına işaret ediyor. Seçimler, Putin'in otoritesini pekiştirirken muhalif adayların ve farklı siyasi görüşlerin maruz kaldığı kısıtlamalar, Rusya'da demokratik süreçlerin sınırlılığını ve siyasi çeşitliliğin önündeki engelleri gözler önüne seriyor. Seçim sonrası, bölgesel ve küresel düzlemde, Rusya'nın agresif politikaları ve Batı ile rekabetini sürdürme kararlılığı devam edebilir. Bununla birlikte, Türkiye gibi stratejik ortaklarla işbirliğini genişletme çabaları da ivme kazanabilir. Bu durum küresel güç dengelerinde devam eden gerilimler ve bölgesel dinamiklerdeki potansiyel değişikliklerle beraber, Rusya'nın uluslararası sistemdeki rolünün ve etkisinin önümüzdeki yıllarda nasıl şekilleneceğine dair ipuçları veriyor.


[Dr. Muhammet Koçak, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Bölge Çalışmaları Enstitüsünde Öğretim Üyesidir.]

HABERE YORUM KAT