1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. “Hakikat derdi olan bir bilgi ve Allah’ın rızasını hedefleyen bir ahlaka talip olmalıyız!”
“Hakikat derdi olan bir bilgi ve Allah’ın rızasını hedefleyen bir ahlaka talip olmalıyız!”

“Hakikat derdi olan bir bilgi ve Allah’ın rızasını hedefleyen bir ahlaka talip olmalıyız!”

Özgür-Der Bursa şubesinin aylık seminerler programının bu ayki etkinliği Özgür-Der genel sekreteri Musa Üzer`in katılımıyla ‘’ İslam’da bilgi ve ahlak ‘’ konu başlığı altında gerçekleştirildi.

16 Mayıs 2022 Pazartesi 15:05A+A-

Programın açılışını yapan Ersin Ertürk kısaca Musa Üzer`in biyografisini aktardıktan sonra sözü alan Üzer konuşmasına şöyle başladı:

“İslam’da bilgi ve ahlak dediğimizde, aslında Müslümanın temel taşlarına vurgu yapmış oluyoruz. Bilgi ve ahlak bize Müslümanın keyfiyetini, niteliğini ve kalitesini verebilecek temel unsurlardandır. Genel anlamda Müslümanlar tarih boyunca bilgi ve ahlakı olumlu anlamda kullanmıştır. Toplumsal yapıda ve İslam düşünce geleneğinde bu iki kavram olumlu bir içerikle algılanır.”

Bilgi ve ahlakın temel özellikleriyle ilgili bilgiler aktaran Musa Üzer her bilginin bir ahlak içerdiğini ve muhatabına bir ahlakı vazettiğini belirterek hiçbir bilginin nötr olamayacağını vurguladı. Batı düşünce tarihinde bilgi ve pratik konusunun serencemına vurgu yapan Üzer neticede aydın, akademisyen, entelektüel denilen tipolojinin bilgi ve ahlak konusunda yaşadığı probleme dikkat çekerek bunların İslam’dan olan farklılığını belirtti.

Daha sonra Üzer konuşmasında, bugün yaşadığımız dünyada Müslümanın; bütün bir mevcudata, aleme ve insanlığa şahitlik yapan bir yaratılış gayesi içinde olması gerekirken, tam tersi bir vaziyet içerisinde bulunmakta olduğunu söyledi.  Bu bağlamda “Bunun sebeplerinden biri de bilgi ve ahlakla kurulan zayıf ve yanlış ilişkiden kaynaklanıyor. Elbette Müslümanların teorize edilmiş, sistematik hale gelmiş bir bilgi külliyatı vardır. Gerek bilgi ile ilgili, gerek ahlakla ilgili meselelere baktığımızda elimizde ciddi anlamda bir birikim var.” diyen Üzer elimizde bu denli bir birikimin olmasıyla birlikte daha fazla bir arayış, uğraş ve amel içerisinde olmamız gerektiğini vurguladı. Öncelikle bu külliyatın içselleştirilmesi ve üzerinde yoğunlaşılması ile birlikte içinde yaşadığımız küresel cahiliyenin bilgisi ve ahlakı üzerinde yoğunlaşılmasını vurgulayarak bu şekilde bugünkü hayatta ve dünyada siyasal, sosyal, askeri, ekonomik, ailevi vb. hayatın bütün boyutları ile karşılayacak bir bilgi ve ahlakın inşa edilebileceğini söyledi. Dolayısıyla Müslümanca bir perspektif, düşünüş ve davranış bütünlüğü için bu iki konuda esaslı bir perspektifin olması gerektiğini belirtti.

Musa Üzer’in konuşmasından öne çıkan diğer bazı vurgular şöyle:

“Bütün bu evrende, yaşam mücadelesi içerisinde olan varlık aleminin sorumluluğu insandadır. İnsan dediğimiz varlık sadece varoluşunun sorumluluğunun bilgisine sahiptir. Ve bütün bu mevcudata karşılık perspektif ortaya koyan yegane varlık da Müslümandır.  Yani bu muazzam evren içerisinde bilinç sahibi olan ve bütün varlıkla ilişki kuran kişi Müslümandır. Bu Müslüman kişilik tarihin hangi devrinde ve hangi coğrafyada olursa olsun direngen, devrimci ve özgürleştirici bir hareket ortaya koyar. Hangi zamanda yaşadığını ve mekanını sorgulayacak bir düşünce bilgisine sahip olacaktır. Ve “biz hangi dünyada yaşıyoruz” sorusunu mutlaka soracaktır. Ama ne yazık ki uzunca bir süredir Müslümanlar bu soruyu kendilerine sormuyorlar. Özellikle günümüz modern dünyada Müslümanların bu soruyu çokça sorması gerekir.

Günümüz Müslüman coğrafyasına veya daha yakınımıza baktığımızda bir resul örnekliği ortaya konulamadığını söyledi. Peygamberin varlık alemine olan şahitliği, kollama, ıslah etme mevcudata ilişkin halifelik görevini yerine getirme durumuna baktığımızda, bugünkü Müslümanın pasifliğini gördüğümüzde inanılmaz bir uçurum olduğu çok net bir şekilde anlıyoruz. Özellikle modern paradigmanın bilgi ve ahlak düzleminde ortaya koyduğu yaklaşım Müslümanı Hz.Peygamber’den uzaklaştırıcı kendi aklını ve hevasını merkeze koyucu temelde olduğunu söyledi. Resulun örnekliğini zayıf ve yanlış anlayanlar ile onun örnekliğine sırt çevirenler gerçekliğinde bilgi ve ahlak meselesinin büyük bir yara olarak karşımızda durduğunu belirtti.

Modern dünya denilen paradigmanın en temelde örgütlendirilmiş bir hayatı insana dayattığını belirten Musa Üzer bu dünya kendi içerisinde bir bilgi ve ahlak barındırmaktadır. İnsana, fıtratına ters bir hayat sunmaktadır. İslam düşüncesine karşı olan bu modern dünya; ekini ve nesli ifsat eden bir yaşam tarzı sunmaktadır. Postmodern evreye geçişle birlikte bu ifsat sürecinin daha yoğun, sofistike hale geldiğini belirten Musa Üzer, bilgi ve ahlak alanında inanılması güç bir değişim ve dönüşümle muhatap olunduğunu belirtti. Özgürlük, adalet, gayb, ibadet, hukuk bütün alanlarda yoğun ve farklı bir bilgi ve ahlak saldırısı ile insanlığın karşı karşıya kalındığını belirten Üzer değişik olaylar üzerinden örneklerle konuyu ifade etti. Konuyla ilgili sapmaları Hayri Kırbaşoğlu ve Mustafa İslamoğlu’nun paylaşımları üzerinden ifade eden Üzer entelektüel tosuncuk diye ifade ettiği Dücane Cündioğlu’nun tamamen imaja dayalı ve genel olarak yalan üzerine kurgulanmış sunum üzerinden kitlelerin manipüle edilmesine değinerek bu kişilerin bilgi ve ahlak meselesinde yaptıkları tahribata dikkat çekti. Deizm, agnostizm tartışmaları ve ibadet ile ahlakın arasını açmaya matuf tezlerin yerelden çok paradigma merkezli yapısına değinen Musa Üzer tarihselcilik olayının konuyla ilgili boyutuna dikkat çekti.

Bilişim devrimi ve digital çağ ile birlikte sanılanın aksine bilgilenmenin derinleşmediğini bilakis enformatik cehaletin derinleştiğini belirten Musa Üzer özellikle kötülüğün yaygınlaşması ile daha fazla karşılaşıldığını belirtti.

Müslümanların bilgi ve ahlak konusunda büyük bir savrulma yaşamasına yol açan diğer meselenin ise milliyetçilik olduğunu belirten Musa Üzer bu konunun da basit bir asabiye meselesi olmadığını belirtti. Yüzyılın cahiliyesi milliyetçilik, ulusçuluğun modern ulus devlet neticesinde bireyi yoğun bir şekilde kuşattığını belirtti. Son zamanlarda yaşanan muhacirler meselesinde nitekim bu savrulmanın çok net bir şekilde ortaya çıktığı vurguladı. Güya akılcı ve ‘Kurancı’ olduğunu iddia eden nice kişinin milliyetçi argümanlar ve perspektif üzerinde konuya yaklaştıklarını Emre Dorman, İsrafil Balcı’nın paylaşımları üzerinden aktararak milliyetçi cahiliyenin insanı ve Müslümanı çürüten ahmakça bir bilgi ve ahlaka sahip olduğunu söyledi.

Sonuç olarak Müslümanın takınacağı tavrın net ve açık olduğunu; nas temelinde ve Hz. Peygamber örnekliğinde bir yaşam şekline ve paradigmaya sahip olunmasını belirten Musa Üzer, Peygamberin hayatını çok iyi bilmemiz, araştırıp ve hayatımıza aktarmamız gerektiğini vurguladı. Üzer; “Onun hayatında bilgi ve ahlak bir bütündü. En küçük bir olaydan büyük bir savaşa kadar hayatın bütün ünitelerinde bu bütünlüğün ve tutarlılığın olduğunu görmekteyiz. Düşmanına dahi insaflı ve ahlaklı yaklaşan bir peygamber ve resuldü. Savaşa giderken bile yaşlılara, kadınlara, çocuklara ve bitkilere dokunulmayacak emrini veren muazzam bir örnekliktir bizim için.”

Musa Üzer bilgi ve ahlakın ayrılmaz bir bütünlük içerisinde,  nass temeline dayanarak peygamberin sünnetiyle beraber Müslümanlarla ve Müslümanlar içinde kalarak hayata nakşedilmesi gerektiğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.

Program soru-cevap faslını müteakip sona erdi.

photo-2022-05-14-23-09-11-1.jpg

photo-2022-05-14-23-09-11.jpg

photo-2022-05-14-23-09-11-2.jpg

 

 

 

HABERE YORUM KAT

2 Yorum