1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Peygamber Sevdalıları İstanbul'da "Kutlu Doğum" Etkinliği Gerçekleştirdi
Peygamber Sevdalıları İstanbul'da "Kutlu Doğum" Etkinliği Gerçekleştirdi

Peygamber Sevdalıları İstanbul'da "Kutlu Doğum" Etkinliği Gerçekleştirdi

Peygamber Sevdalıları Platformu'nun İstanbul Bakırköy'de düzenlediği Kutlu Doğum etkinliğinde birlik ve kardeşliğe vurgu yapılarak İstanbul'un da bu birlik ve kardeşlik sayesinde fethedildiği belirtildi.

25 Nisan 2016 Pazartesi 18:30A+A-

İLKHA’nın haberi:

Peygamber Sevdalıları Platformu Marmara Koordinatörlüğü tarafından İstanbul Bakırköy miting alanında düzenlene Kutlu Doğum etkinliği büyük bir coşkuya sahne oldu. Etkinlikte yapılan konuşmalarda İslam kardeşliğine dikkat çekilerek küfrün oyunlarına karşı birlik olunması gerektiği ifade edildi.

On binlerin katılımıyla gerçekleşen etkinliği siyasi parti ve STK temsilcileri, kanaat önderleri, basın mensupları kendilerine ayrılan bölümden izledi.

Programa HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve Genel Başkan Yardımcıları ile birlikte İstanbul İle Başkanı Erdal Elibüyük de katıldı.

Sık sık tekbir ve salavatların getirildiği etkinlikte Özlem Ajans sanatçıların seslendirdiği ilahiler, katılımcılara coşkulu anlar yaşattı.

Rehber TV programcısı Yunus Emiroğlu'nun sunumuyla saat 14:00'da başlayan program Hafız Ekrem Öztürk'ün Kur'an-ı Kerim tilavetiyle devam etti.

Daha sonra Özlem ajans sanatçıları platforma çıkarak Peygamber efendimiz üzerinde bestelenmiş ilahi seslendirdi. Seslendirilen ilahilere peygamber sedalıları coşkulu bir şekilde eşlik etti.

Ardından Platforma çıkan Doğruhaber Gazetesi yazarlarından Mehmet Ali Gönül, Peygamber Sevdalıları Plaformu'nun 14 maddelik bildirisini okudu.

Platforma çıkan Doğruhaber Gazetesi yazarlarından Mehmet Ali Gönül, Peygamber Sevdalıları Plaformu'nun 14 maddelik bildirisini okudu.

Gönül, 14 maddelik bildiriyi şöyle sıraladı:

1. Ümmetin her cüz'ü bir bedenin azaları gibidir. Ümmetin bir cüzüne yapılmış haksızlık ve zulmü tamamına yapılmış kabul ederiz.

2. Diller ve renkler Allah(cc)'ın ayetleridir. Farklılıklar, Rabbimizin buyurduğu üzere “Tanışmak” içindir;  farklılıkların tefrikayı körüklemek, üstünlük taslamak için kullanılması kabul edilemez.

3. Ümmetin her zaman olduğu gibi ittihada, birlik ve beraberliğe, ihtiyacı vardır. Ümmet, bir ve beraber olursa güçlüdür.

4. Müslümanlar kardeştir.  Kavmî farklılıklarımız birbirimizi dışlamamıza; birbirimize karşı üstünlük taslamamıza sebep olmamalı; mezhep farkımız birbirimize düşmanlık yapmamıza yol açmamalıdır.                                                                                                      

5. İslam ülkeleri ve Müslüman toplumların nüfusları oranında temsil edileceği bir kurul oluşturulmalı;  bu kurul, ümmeti ilgilendiren her konuda kararlar alabilmeli, bu kurulun aldığı kararlar her İslam ülkesi ve toplumunu bağlamalıdır.

6. İslam âleminde huzursuzluğun asıl nedeni,  dış güçlerin İslam âlemine müdahalesi ve işgalci siyonistlere huzur temin etme hırslarıdır. Dış güçlerin İslam âlemine müdahalesi son bulmalı, siyonistlerin işgal ettikleri topraklardan çıkartılması İslam ülkelerinin öncelikli hedefi olmalıdır.

7. Müslümanlar,  şerde değil hayırda yarışmalı,  iyilik ve takva üzere yardımlaşmalıdır. Müslümanların birbirleriyle çatışması sadece düşmanlarına yarar. Müslümanların birbirleriyle çatışmasına sebebiyet verecek her tür söylem ve tutumdan bütün Müslümanlar kaçınmalıdır.

8. İslam âleminin sulh içinde olması, bütün Müslümanların ve bütün insanlığın yararınadır. Her Müslüman, İslam âleminde sulha hizmet etmelidir.

9. İslamsız bir Türklüğün,  İslamsız bir Kürtlüğün,  İslamsız bir Araplığın Allah'ın katında hiçbir kıymeti yoktur.  Hepimiz İslam'la şeref kazandık.  Kürt'e de Türk'e de Arap'a da şeref veren aziz ve muazzez İslam'dır.

10. Başımıza gelen musibetler,  İslam'dan uzaklaşmamızdan kaynaklanıyor.  Bu musibetlerden kurtulmamız,  yeniden nefsimizden ailemize,  ailemizden toplumumuza,  toplumumuzdan devlet idaresine hayatın bütün alanlarında İslam'a sarılmamızla mümkündür.

11. “Allah(cc), her hak sahibine hakkını vermiştir.”  Talep edilmesine bakılmaksızın Allah'ın vermiş olduğu bütün haklar sahiplerine verilmelidir.

12. Diller,  Allah'ın ayetlerindendir.  İslam,  hiçbir dilin yasaklanmasına izin vermemiş,  aksine bütün dillerin gelişmesine imkân sağlamıştır.  Hiçbir dile yönelik kısıtlama ya da yasaklar kabul edilemez.  Hiçbir Müslüman bu yasaklardan yana olmamalıdır.           

13. İslam,  kimliğimizin esasıdır.  Halkımızı İslam'dan koparmaya çalışmak özünden koparmaya çalışmaktır.  Hiçbir güç,  bugüne kadar halkımızı İslamî kimliğinden koparamadı,  bundan sonra da koparamayacaktır.  Bu yönde bir çaba içinde olanlar, bu gerçeği görmeli;  Müslim, gayrimüslim herkese zarar veren bu tür çabalara artık son verilmelidir.

14.  Sorunlarımızı çatışarak değil,  sulh içinde çözersek hepimiz huzur ve selameti buluruz. Hepimiz, öncelikle sulhtan yana olmalıyız.

Peygamber Sevdalıları Platformu'nun 14 maddelik bildirisinin okunmasının ardından Servet İslam, Mesut Biçim ve Erhan Dayı isimli mevlithanlar Mevlid-i Şerifi okudu. Okunan mevlidin salavat bölümlerine alandaki Peygamber sevdalısı halk hep bir ağızdan eşlik etti.

Mevlidin ardından program sunucusu Yunus Emiroğlu, Peygamberimize (sav) atfen yazılmış “Merhaba Yar” adlı okuduğu şiir büyük beğeni topladı.

Ardından tekrar platforma çıkan Özlem Ajans sanatçıları seslendirdikleri birinden güzel ilahilerle coşkuyu zirveye taşıdı.

Etkinlikte bir konuşma yapan Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş, Müslümanlar olarak Peygamber Efendimize karşı birçok görevimizin var olduğunu söyledi. Bu görevlerin başında O'na iman etmek, sevmek ve itaat etmek geldiğini belirten Göktaş,  "Ancak bir görevimiz daha var o da; ‘ey iman edenler Allah'ın yardımcıları olunuz. Hani Meryem oğlu İsa havarilere; 'Kimdir benim Allah yolundaki yardımcılarım' diye sormuştu. İşte bu ayette de belirtildiği gibi Müslüman olmak sadece onu sevmek ve itaat etmek değil onun davasına yardımcı olmaktır. Allah bunu birçok ayette hatırlatıyor. İşte Akabe Biatı'nın aslı da budur. Akabe Biatı'nda birçok madde vardır, ancak buradaki asıl madde neydi biliyor musunuz? Akabede ‘Ey Allah'ın Resulü bizler senin davana sahip çıkacağız. Eğer Kureyş sana zulmederse sana sahip çıkacağız, bedeli ne ise ödeyeceğiz' demişlerdi. İşte bu çok önemli bir olaydır. Yani asıl görevimiz Allah Resulü'nün davasına sahip çıkmaktır. Muhterem kardeşlerim Ali İmran suresinde Allah bize Peygamberi destekleme görevini bir daha hatırlatıyor. Bizim görevimiz, Peygamberin davasına omuz vermektir. Hele biz, ahir zaman ümmeti olarak Peygambersiz bir dönemde onun davasına omuz vermek gibi önemli bir sorumluluk altındayız. Bizler şu anda yeryüzünde sadece iman eden bir ümmet değil, onun olmadığı dünyada onun davasına güç veren destek veren bir ümmetiz ve bununla da yükümlüyüz. Bilelim ki bu görevi peygamber sevdalılarının seçtiği konu olan ‘Vahdet ve Kardeşlik' halinde yerine getirebiliriz.” dedi.

Peygamber Efendimizin hayatından kesitler sunan Göktaş Hoca; “Peygamber efendimiz son dönemlerinde ümmetinin bir arada oluşunu görünce umutlanmıştı. Sahabenin saf saf oluşunu görünce yüzü cennet gibi oldu. Yalvarıyoruz ey İslam ümmeti bu fotoğrafı bir daha gösterelim. Eğer Efendimizi sevindirmek ve iki cihanda aziz olmak istiyorsak bu fotoğrafı bir daha sergilemek zorundayız.” şeklinde konuştu.

Göktaş Hoca şöyle devam etti:  “Ey İstanbul! Sen Hazreti Muhammed'le güzelsin, Efendimizin arkadaşı Eyüp El Ensari ile güzelsin, kubbelerinle, camilerinle güzelsin. Ama daha da güzel olmak istiyorsan vazifen yüz yıldır kaybolmuş hilafeti yeniden ihya etmektir. Elhamdulillah şu anda birçok yerde Muhammedi sevda birbiriyle yarışıyor. Batman, Van, Bingöl, Malatya, Ağrı, Kayseri ve aynı sizin gibi Hazreti Muhammed'in sevdasını ayağa kaldıran 12 merkeze selam gönderiyorum. Eğer sevda diyorsak bunun en güzel göstergesi hilafeti yeniden canlandırmaktır. Resullullah'ı bu dünyada en güzel hatırlatacak kişi onun halifesidir. Bizler peygamber sevdalıları olarak nihayi hedefimiz budur. Çünkü tüm dünya bunu bekliyor. Halifesi olmayan Müslümanlar imamesi kopmuş bir teşbih tanesi gibi yeryüzündeler. Evet kardeşlerim bu ideale ulaşmak için birbirimizi sevelim.” ifadelerini kullandı.

"Birbirimizi sevmek zorundayız"

İslam ümmetinin, tefrikaları bir tarafa bırakmaları gerektiğini vurgulayan Göktaş Hoca; “Birbirimizi sevmedikçe perişan olacağız, paramparça olacağız, kafirlerin oyuncağı olacağız. Birbirimizi sevmediğimiz sürece Ege'de boğulacağız, Suriye'de Irak'ta bombalanacağız. Onun için gelin Allah rızası için birbirimizi sevelim. Birbirimizi sevmememizin sebeplerinden birincisi dünyayı sevmemizdir. Dünya muhabbeti bütün hataların başıdır. Yine bizi birbirimize sevdirmeyen belaların başında kavmiyetçilik, ırkçılık gelmektedir. İblisin bu tuzağı bugün yine işliyor. Bugün insanlık ırkçılık yüzünden cayır cayır yanıp tutuşmaktadır. Size yalvarıyorum özellikle sizin kavminizden olamayan, akrabanız olmayan Müslümanları sevin. Bunun imtihanını verdiğimiz zaman halifeliği de ayağa kaldıracağız. Aksi halde bugün içinde bulunduğumuz durum devam edip gidecektir. Bizi birbirimizle kucaklaştırmayan bir başka hastalık da taassup, dar görüşlülük yani mezhepçiliktir. Bizi birleştirecek olan ancak Muhammedi sevdadır. Geliniz bu Peygamber sevdasını yeşertelim, Efendimizin etrafında buluşalım. Bizi birleştirecek olan vahdet buradadır. Sevgide buradadır. Kurtuluş da buradadır.” dedi.

"Bizi birbirimize bağlayacak meseleler konuşun"

Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakın çok güzel gelişmeler yaşanıyor. Bu sene 100 bine yakın insan siyer sınavına girdi. Bu basit bir olay değildi. Derslerine çok iyi çalıştılar. Allah bize daha güzel adımlar atmayı nasip eylesin. Özellikle Türkiye'deki 'hoca efendilere' sesleniyorum.  Rica ediyorum bu ümmeti bölen yazılar kaleme almayın, ifadeler kullanmayın. Bizleri birbirimize bağlayan meseleleri yazın ve konuşun. Ey hoca efendiler, yazdıklarınıza konuştuklarınıza dikkat edin. Sizin yüzünüzden nice duvarlar örülüyor. Allah için dikkat edelim ve vahdetin müsebbipleri olalım. Ve Allah kıyamette bize bu şekilde muamelede bulunsun.”

Göktaş hocanın konuşmasının ardından platforma çıkan Alimler ve Medreseler Birliği (İttihad'ul Ulema) Başkan Yardımcısı Molla Osman Teyfur, Kürtçe başladığı konuşmasında , “Batman'dan sizlere binlerce selam getirdim. Allah adaleti hakim kılmamız için bizleri halife ilan etti. Doğru bir hayat sürdürebilmemiz için bizlere Peygamber Efendimizi gönderdi. Ve Muhammed'ul Emin müminleri tek vücut yaptı. Ahirette Allah karşısına ak bir yüzle çıkabilmemiz için vahdeti tesis etmek zorundayız. Nasıl ki İslam ümmeti İslam'ı ve adaleti hakim kıldıysa bugün de bizler vahdeti ve Adaleti tesis etmek zorundayız.” dedi.

"Biz bölündükçe küfür birleşiyor"

Konuşmasına Türkçe devam Eden Teyfur Hoca, vahdet ve kardeşliğin önemine dikkat çekerek, “Kardeşlerim; Allah, biz insanların iki cihanda ebediyen kurtuluşa ermemiz için Resullullah etrafında toplanıp bir olmamızı, vahdeti sağlamamızı emretmiştir. Allah bizleri bir ümmet olarak yaratmış ve bir ümmet olarak yaşamamızı emretmiştir. Bakınız, tarihten ders almak gerek. Geçmişte bölünenler, parçalananlar hep kaybetti. Firavunların firavunlukları bizim ihtilaflarımız üzerine kuruldu. Bugünün Firavunları da bizim tefrikalarımız üzerine saraylarını kurdular ve bu sarayları güçlendirmek için tefrikaların devamını istiyor ve oyunlar oynuyorlar. Bize düşen geçmişten ders alarak firavunlarla vahdet içinde birlik içinde mücadele etmektir. Allah o günün firavunlarını nasıl denizlerde boğduysa bugünün firavunlarını da denizlerde helak edecektir. Ancak bizim bir olmamış şartıyla. Bunu başarabilmemiz için ihtilafları bir tarafa bırakmak zorundayız." ifadelerini kullandı.

"İstanbul'un fethinde, Çanakkale'de birlik olduk fetihler kazandık"

Teyfur konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sevgili kardeşlerim bacılarım! Bugün Müslümanlar olarak coğrafyamıza baktığımız zaman ihtilaflarımızın sonucunu göreceğiz. Birbirimize gönüllerimizi açmadığımız için, el ele omuz omuza olmadığımız için coğrafyamız kan deryasına döndü. Bizler Müslümanları olarak umut olmayı bir tarafa bırakın umudumuzu dahi kaybettik. Bu ümmetin azaları paramparça edildi. Ve ümmet bunu sadece seyredebilmektedir. Akdenizde kıyıya vuran çocuk cesetleri bu ümmetin bir parçası olduğu halde ümmet ‘ah' çekmekten başka bir şey yapmıyor. Onun için diyorum ki Allah Resulü Ensar ve Muhacir'i kardeş kıldığı gibi bizleri de kardeş tayin etmiştir. Ancak onlar bunun gereğiniz yerine getirdiği için zaferlere ulaştı. Sonra ümmet tefrikaya düştü, yine bölündü. Kudüs'te kardeş olduk zaferler kazandık. Tefrikaya düştük bölündük kaybettik. İstanbul'un fethinde, Çanakkale'de birlik olduk fetihler kazandık. Bizler bir tek ümmet olduğumuzda imkanlarımız ne kadar az olursa olsun nice zaferler görürüz. Bu coğrafya daha çok fitneye gark olmadan ümmetin evlatları olarak Kürt'üyle, Türk'üyle, Arap'ı, Laz'ı, Çerkez'iyle, Doğusu, Batısı Karadeniz'iyle bir vücut gibi olmak zorundayız. Ancak bu şekilde adaletin ne olduğunu tüm dünyaya gösterebiliriz. Geçmişte bunu yaptık bugün bir daha yapabiliriz ve yapmak zorundayız. Biz bölündükçe küfür birleşiyor ve leş kargaları gibi üzerimize üşüşüyorlar. İşte buna karşı bizler fenafil ihvan olmalıyız. Ancak bunu sağlarsak Allah bizleri yeryüzüne sahiplik eden bir ümmet haline getirecektir."

Etkinlik Yusuf tutak hocanın İslam ümmetinin vahdet ve kardeşliği için okıduğu duanın ardından sona erdi. 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum