1. YAZARLAR

  2. Sibel Eraslan

  3. Parantez aç, düşman yaz...
Sibel Eraslan

Sibel Eraslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Parantez aç, düşman yaz...

05 Kasım 2009 Perşembe 07:33A+A-

Her Çiçek, ait olduğu ağacın parmak ucudur. Parmak ucuysa dünyanın akıl almaz sırlarıyla doludur.

Parmak izi, parmak damgası deriz. İmza yerine geçer. Ağacın hangi ağaç olduğunu Çiçeğinden, insanın kim olduğunu ise parmak uçlarından biliriz...

Albay Dursun Çiçek hakkındaki “ıslak imzalı”, “irticayla mücadele eylem planı” (LAHİKA) tartışması henüz bitmeden, basına düşen ikinci mektup, zihinlere yeniden çiçekler açtıracak çapta... İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve medya kuruluşlarına gönderildiği deklare edilen mektup, tam listesi yayınlanan 300’e yakın fişlenmiş internet sitesine dair bilgi, içeriğiyle yeni bir şok daha yaydı... Kimler yok ki fiş listesinde? İnternet üzerinden haber okuyan hemen herkesin hiç olmazsa hayatta bir kez olsun bakmış olacağı siteler bunlar... İçlerinde benim de okuduğum, haber7, habervaktim, akhaber, haksöz, cafesiyaset, cemaatcom gibi siteler de var, şimdiye kadar hiç duymadığım, adını hiç işitmediğim siteler de... Bazılarının yanına parantez açıp “Bölücü” notu düşülmüş, bazılarının yanına “İrticai”, bazıları “Alevi”, bazıları “Azınlık”, bazıları “Milliyetçi”, bir kısmı ise “Tarafsız” olarak işaretlenmiş...

Hemen herkesin işaretlenip fişlendiği bir ülkede, çok garip gelmedi bana bu... Çünkü böyle ağacın böyle açar çiçeği... Her ülkenin istihbarat düzeneği, haber alma sistemi elbette vardır. Emniyet ve güvenlik konusunda çizilmiş yol haritası her devletin öngördüğü bir yöntemdir. Peki bizi sıkan, asabımızı bozan, gına getiren şey ne? Niçin mahkemeye intikal ettiği söylenen fişleme konulu ihbar dokümanını, “şok” olarak sunuyor basın? Niye şok, neden şok?

Çünkü şayet “hukuk devleti” diyorsak, “insan hakları ve hürriyet”ten bahsediyorsak, istihbaratın da aynı hukuk devleti kriterlerine göre yapılandırılması gerekir. Haber siteleri adı üstünde, tıpkı gazeteler ve televizyonların haber merkezleri gibi çalışırlar. Günlük haber akışını veren sitelerin “neye” ve “kime” göre fişlenmiş olduğu konusudur insanları “şok” eden şey... Alıntı yaptıkları yazarlar mı, editör yorumları mı, okuyucu mektupları mı? Hangisi bir siteyi bölücü kılar, hangisi irticai? Yanındaki parantez içi malumat ne olursa olsun farklı haber sitelerini açtığınızda aynı haberlerin aktığını görürsünüz oysa... Beşiktaş Maçı, Grip Aşısı, Kafası balkona sıkışan çocuk haberi, Başbakanın gezileri, Islak İmza haberleri gibi... Alevi olsanız da Azınlık olsanız da fark etmez, hangi partiye oy vermiş olduğunuz, hangi takımı tuttuğunuz hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü hayat, hayattır...

Peki kimler, neye göre fişler internet sitelerini?

Kımıldayanı görüyorum zihniyetiyle yapılandırılmış “Büyük Göz”, kimin adına, kimin yararına kalkışmıştır bu işe? Toplum yararına mı? Kamu Düzenini korumak adına mı? Toplum yararı için toplumu kendince gözetim altında tutarak kategorilere ayırmak... Kamu Düzenini korumak adına kamuyu kendince bölmelere ayırıp, yaftalamak, fiş takmak, isim vermek... Millete rağmen, milleti korumaya kalkmak...

Bırakın allahaşkına insanları bu şekilde “potansiyel düşman” görmeyi...

Bu koruma ve kollama işini o kadar abarttınız ki... Korumak ve kollamak göreviyle gözünün içine baktığınız aynı halkı, adeta düşman olarak görmeye başladınız...

Siz kendinize düşman icat etmeden rahat duramaz mısınız? Ödedikleri vergilerle maaşlarınızı veren halka böyle mi hizmet edeceksiniz? Onu düşman, bölücü, zararlı diye işaretleyerek mi edilir güvenlik hizmeti?..

Listeye bir bakınız allahaşkına, dışarıda kimse kalmış mı?

Misal; “Pontusçu” ibaresine bile rastlıyorsunuz. Benim zihnim bu işaretle şu şekilde çalışıyor anında, bir sürü absürd fotoğraf ve soru geliyor aklıma mecburen... “Nedir bu Pontusçular, kimlerdir, Lazlar mı, devleti yıkıp Laz Cumhuriyeti falan mı kurmak istiyorlar, kaç kişiler, aralarında Temel fıkrası mı anlatıyorlar, burunları uzun mu, balık mı tutarlar, kemençe mi çalarlar sabah akşam, yoksa bunlar Bizanslı mı”... Bir an içinde zihinden geçen şu anlamsız sorulara sebep olan şey, bahsi geçen internet sitesinin yanına açılan küçücük bir parantezin tetiklediği şüphe bilgisidir...

İnsanlar ve Parantezler...

Şüphe parantezleri, insanları paranoyak hale getirebilecek bir güce sahiptir... Bir de bu listeleri hazırlamak için ciddi ciddi günlerce yıllarca mesai harcayan “görevli”leri düşününüz. Kim bilir ne haldedirler? Herkesten kuşkulanıp, herkesten kıl kapan görev düşkünü bu insanlar, üstelik güvenlik ve emniyetten sorumludurlar... Yani ellerinde silah vardır.

Meselenin korkutucu olan yönü de budur. Namluyu, korumakla görevli olduğunuzun burnuna dayamak ihtimali... O kadar korurum o kadar korurum ki, seni senden bile korurum hesabı...

Korumakla görevli olduğu halkından rahatsız, güvenliğini sağlamakla görevli olduğu kamuya şüpheyle yaklaşan, milleti potansiyel düşman zihniyetiyle hor ve hakir gören bu patetik algı... Açık bir hukuk dışılık içindedir. Suç işlemektedir.

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT