1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Orhan Miroğlu: "Hangi Kürdistan"
Orhan Miroğlu: Hangi Kürdistan

Orhan Miroğlu: "Hangi Kürdistan"

Orhan Miroğlu bugünkü yazısında, Suriye'de Kürt Bölgesinde yaşanan gelişmelerinin tezahürünü konu aldı.

02 Ağustos 2012 Perşembe 18:50A+A-

Orhan Miroğlu bugünkü yazısında "Kürdistan" tartışmalarına değiniyor. PYD'nin fırsatçılığı üzerinden konuşulan ve kurgulanan hikayelerin doğruluk payı üzerinden duran Miroğlu, bir yandan da dün Kürt ve Kürdistan'ı gömmeye çalışan Kemalist zihniyeti eleştiriyor.

Ayrıca Hewler ve Kamışlo'yu yan yana koyarak de petrol üzerinden kıyas yapan Miroğlu'nun Taraf'ta yayınlanan o yazısı:

Orhan Miroğlu

Hangi Kürdistan

02 Ağustos 2012

Suriye’nin geleceği ve bu bağlamda da “Kürdistan” tartışmaları aldı başını gidiyor.

Medya her gün bir Kürdistan kuruyor bir Kürdistan batırıyor.

Bizim Taraf’ta pazartesi günü çıkan söyleşide, Doç. Dr. Veysel Ayhan Türkiye’nin PYD eliyle gerçekleşecek bir Kürt ulusal inşasına (otonomi, demokratik özerklik veya başka bir şey) karşı çıkması hâlinde Türk-Kürt savaşı çıkacağını ifade ediyordu ki aynı gün kullanılan manşetle (Kürdistan’ı kurduk, kimseye vermeyiz) bu analizi birarada düşündüğünüzde, aklınıza ister istemez PKK’nin Türkiye’de izlediği politikalar geliyor.

Doğrusu, soruna tamamen PYD’nin cephesinden bakarak yapılan analizler ve rastgele atılan manşetler, Türklerin de kafasını iyice karıştırıyor. Kamuoyu yoklamalarına göre, Türk halkının yüzde 40’a yakını Suriye’de Kürdistan’ın kurulduğuna inanıyor.

Daha Kürtler bile buna inanmamışken, böyle bir şey gerçek değilken!

Bu analizler PYD’nin, ne baba Esad’a ne oğul Esad’a karşı bilinen herhangi bir mücadelesi olmadan her nasılsa şu devrim günlerinde elde ettiği siyasi gücü Türkiye’deki siyasi gücüyle ve KDP’yle kıyaslamak imkânı veriyor.

Kanaatimce Türkiye’deki PKK Suriye’nin PYD’sinden daha güçlü. Normalleşen bir Suriye’de PYD’nin Kürtlerden ne kadar oy alacağını henüz bilmiyoruz, ama PKK’nin Türkiye’de üç milyona yakın oya sahip olduğunu biliyoruz. Yüz belediye yönetiliyor, medyası var ve parlamentoda temsil ediliyor.

Türkiye’de PKK’yle mücadelenin bir sonucu olarak, geride elli bin ölü, binlerce fail meçhul cinayet var. Üç bin köy haritadan silindi.

Peki, PKK bugün Türkiye’de neden hâlâ savaşı sürdürüyor, Kürtler dün Şırnak’ta, bugün de Şemdinli’de neden muhasara altında yaşamak zorunda kalıyor?

Görünürde demokratik özerklik ve nihai olarak da Kürdistan-Ortadoğu Konfederalizmi’nin gerçekleşmesi için.

Mücadelenin nihai hedefi bu. Yani bir parçada mesela PKK’nin en güçlü olduğu Türkiye’de, demokratik özerklik elde etmekle sorun çözülmüş olmayacak.

Bütün Kürtler, içinde bulundukları siyasi-sosyal şartlar, dünya jeopolitiği ve yurttaşı oldukları ülkelerin siyasi süreçleri ne olursa olsun, PKK tarafından aynı siyasi modele ve tek bir liderin etrafında toplanmaya davet ediliyor.

Bu en az “Muhayyel Kürdistan” kadar muhayyel bir fikir.

PKK bir yandan da bağımsız devlet istemediğini söyleyip duruyor, ama bağlı kaldığı mücadele anlayışı, hayal ettiği toplum modeli ve yönetim şekli, teritoryal bir bölge elde etmeden kurulabilecek bir model değildir.

PKK’nin, Türkiye’de siyasi rakibi yok, ama diğer Kürt coğrafyalarında meydan o kadar boş değil.

Geleneksel KDP çizgisi var ki, Henri Barkey’in Akşam’a verdiği mülakatta da ifade ettiği gibi, yeni Suriye’de, geleceği olan KDP ve Mesut Barzani çizgisidir.

KDP’nin diğer Kürdistan parçalarında PKK gibi “seksiyon” örgütlenmeleri yok.

KDP başından beri, PKK’nin aksine, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürt siyasi varlığına karşı kendini “özerk” bir konumda tuttu. Ama Kürt sorunu bugün öyle bir hâlde ki, bu “özerkliğin” fiili olarak tarihe karışmakta olduğu ve hem KDP’nin hem de lideri Mesut Barzani’nin artık Kürtlerle alakalı hiçbir siyasi gelişmeye kayıtsız kalamayacağı çok açık.

Şu sıcak ortamda, bir kısım medyanın diğer aktörler yokmuş gibi davranarak, PKK eliyle kurulmakta olduğu söylenen bir Kürdistan polemiği yaratması boşuna değil.

Öyle anlaşılıyor ki Kürdistanı ebediyen mezara gömmekle övünen Kemalistler, Arap Basçılarıyla beraber, bir zamanlar mezara gömdükleri Kürdistan’ı, düşmanlarıyla başa çıkamayınca, şimdi de ideolojik yakınlık içinde oldukları PKK eliyle diriltme sevdasına kapıldılar.

Öldürdükleri fikre dört elle sarıldılar!

Ama şunu artık iyice görelim, eğer bugünden yarına Kürdistan kurulacaksa bu, Barzani’nin KDP’si, Talabani’nin YNK’si ve Noşirvan Mustafa’nın GORAN’ı liderliğinde kurulacak bir Kürdistan olacaktır.

Şöyle bir düşünelim, Kürdistan acaba Kürtlerin ekonomik ve siyasi manada en zayıf, nüfus olarak da en az olduğu Suriye’de mi kurulur yoksa bunun tersi mi doğrudur?

Güney Kürdistan denen bölgede Kürtlerin ulaştığı ulusal güç, Suriye Kürtlerini kat be kat geride bırakırken Kürdistan neden Hewler’de kurulamadı da, şimdi Kamışlo’da ve birkaç gün içinde kuruluyor?

Şimdiye kadar muhayyel kalmış olan Kürdistan; Kasrı Şirinle önce ikiye, Lozan’la da dörde bölünen bir ulusun birleşmesi üstüne kurulacaksa, petrol satışı ve yeni keşfedilen doğalgaz kaynaklarından gelecek gelirle beraber, dört yıl sonra, bütçesi 10 milyar dolardan 120 milyar dolara çıkacak olan Hewler’de mi daha iyi kurulur yoksa Kamışlo’da mı?

Kurulacak olan Kürdistan’ı muhtemel düşmanlarına karşı yüz bin peşmerge mi daha iyi savunur, yoksa beş bin civarında gerilla mı?

Eskiden “her Kürd’ün gönlünde bir Kürdistan hayali yatar” denirdi.

Bu sözün geçerli olduğu ve söylendiği yıllar geride kalmış olmalı.

Bugün artık her Kürd’ün gönlünde bir Kürdistan yatsa bile, her Kürd’ün gönlünde yatan Kürdistan’ın, bir ve aynı Kürdistan olduğuna inanmak çok kolay değil çünkü..

Ama Kürt siyasi tarihi öyle trajik bir hâle geldi ki, muhayyel Kürdistan’ı bir vakitler mezara gömenlerin gönlünden bir ve aynı Kürdistan geçiyor.

Ve Suriye’ye bu zaviyeden bakınca her şey bambaşka bir hâl alıyor.

[email protected]

TARAF 

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum