1. YAZARLAR

  2. Şamil Tayyar

  3. O müdür neden görevde?
Şamil Tayyar

Şamil Tayyar

Yazarın Tüm Yazıları >

O müdür neden görevde?

13 Temmuz 2009 Pazartesi 03:59A+A-

Sakarya Akyazı’da geçen hafta çete operasyonu yapıldı. AK Parti Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım’ın yeğeni Ali Yıldırım ve Akyazı Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı’nın amcası Hüseyin Yazıcı, yeğeni Cemal Yazıcı ile Cem Demir, Soner Atalar ve Ahmet Akgün tutuklandı.

Operasyonu, daha hararetli şekilde gündeme taşıyan yönü, AK Parti Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım ve AK Partili Akyazı Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı’nın Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal’dan aldıkları operasyon bilgisini, çeteye sızdırdıkları iddiasıdır.

Elbette, akrabalarının bir çete faaliyetine karışması, milletvekili ve başkanı suçlu kılmaz. Hukukta, suç ve ceza, şahsidir.

Ancak, milletvekili ve başkan, suçlulara yardım etmişse, operasyonu önceden haber vererek tedbir almalarına imkan sağlamışsa, hesabını verirler.

Gerçeğin açığa çıkması için herkese düşen görev, yargının işini kolaylaştırmaktır. Özellikle Başbakan ve AK Parti yönetimi, bu konuda daha duyarlı olmalıdır.
Ergenekon sürecindeki kararlılığını, Sakarya’da da göstermelidir.

Üzülerek belirtmeliyim; hukuk bilgisine ve muhakeme gücüne saygı duyduğum AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın, milletvekiline ‘kefil’ olduğu yönünde dün Taraf Gazetesi’ne yaptığı açıklama, çetelerin üzerine giden anlayışla bağdaşmaz.

Kefalet sistemi, sadece yargıçların inisiyatifindedir.

Hatırlayın, Ahmet Hakan, Gürbüz Çapan’a ‘kefil’ oldu, adam çete suçundan 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Yaşar Büyükanıt’ın ‘iyi çocuklar’ dediği iki astsubay, sivil mahkemede 39 yıl hapse mahkum edildi.

İlker Başbuğ’un sahip çıktığı Albay Dursun Çiçek, olay fotokopideki imzasını sonunda kabul etti. Ergenekon şüphelisi oldu.

Hülasa, ‘Benim adamım, senin adamın’ lafzı doğru değildir. Çetelerin sağcısı, solcusu, müslümanı, milliyetçisi olmaz. Çete, çetedir, bir suç örgütüdür.

Ayrıca, suçlanan Emniyet Müdürü Faruk Ünsal görevini korurken, Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Şahne ve operasyonu yürüten Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Alpaslan Hersanlıoğlu’nu görevden almak da neyin nesi?

Sayın Başbakan, lütfen Sakarya Akyazı’ya el atın. Operasyonu yürüten iki emniyet müdürünün görev yerleri değiştirilirken, suçlamaların göbeğindeki Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal’a sahip çıkılmasına seyirci kalmayın.

‘Çürük elma’ teorisi herkes için geçerlidir. Korunma, koruyarak değil ayıklayarak sağlanır.

Bahçeli’nin nasır testi

CHP kontenjanından RTÜK üyeliğine seçilen Şaban Sevinç, üniversiteden sınıf arkadaşımdır. Şaban’la siyasi fikirlerimiz örtüşmez. RTÜK’teki bazı kararlarını da eleştirmişimdir. Beğenin ya da beğenmeyin, hakkını teslim etmek gerekir, RTÜK’te kaldığı 4 yıl boyunca arkasındaki siyasi güç olan CHP’yi iyi temsil etti.

RTÜK’te neredeyse tek başına ‘muhalefet’ oldu. Ayrıca, akçalı işlere bulaşmadı, kurum parasıyla otel odasında Nataşa avına çıkmadı. Şimdi, görevini, MHP kontenjanından seçilen Esat Çıplak’a devrediyor.

Esat da üniversiteden sınıf arkadaşım. O gündür, bugündür, Devlet Bahçeli’nin yanındadır. Devlet Bey, üniversitede Türkiye Ekonomisi dersimize girerdi.

Esat, dar gelirli bir ailenin çocuğudur. Hatırlıyorum, Ankara’daki ilk iftarda ilk sıcak çorbayı, onların gecekondu semti Şentepe’deki fakirhanesinde içmiştim.

Hem çalıştı, hem okudu. Bir gün, iş yüzünden dersleri aksatınca Bahçeli’ye gidip not yardımı istedi. Bahçeli, doğru söylediğini test etmek için ellerini açmasını istedi, avuçlarındaki yoğun nasır izleri karşısında, ‘Sen hayat üniversitesini bitirmişsin, sana birkaç puan fazla versem ne olur ki’ dedi.

Esat’la Devlet Bey’in dostlukları hep sürdü. Esat, son seçimde milletvekili adayı olunca, kendini Samsun 5. sırada buldu, ama o hocasına kızmadı. Seçim gününe kadar sanki ilk sıradaymış gibi çalıştı.

Şimdi RTÜK’te, başarılar kardeşim... 

 

İzin makamı Çankaya olmaz

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyle ilgili iki seçenek üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Soruşturma izninin, Genelkurmay Başkanı için Cumhurbaşkanlığı, Kuvvet Komutanları için Başbakanlık tarafından verilmesi önerileri üzerinde duruyorlarmış.

Başbakanlığa bağlı Genelkurmay için onay adresi olarak neden Çankaya’yı görüyorlar, pek anlamadım. Yoksa, fiilen Genelkurmay’a bağlı gibi çalışan Milli Savunma Bakanlığı’nın önerisi mi?

Madem öyle, bu arada Genelkurmay’ı toptan Cumhurbaşkanlığı’na bağlayın, Milli Savunma Bakanlığı’nı da fiiliyatta olduğu gibi Genelkurmay’ın alt birimine dönüştürün, olsun, bitsin.

Hiç olmazsa bir ‘kırmızı plaka’ açığa çıkar.

 

Metin Uca’yla ne ilgisi var?

Hürriyet, geçen hafta sızdırma haberciliğinin başarılı bir örneğini sergiledi. Geleceğin Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görülen ve bu Ağustos’ta koramiralliğine kesin gözüyle bakılan Tümamiral Baha Eren’in istifasını verdi.

Daha önce demiştim, sızma/sızdırma habercilik, gazeteciliğin babasıdır. Onun içindir, bu haberden şikayetçi olmadım, aksine işlerini yaptılar.

Haberin eksik tarafı, istifanın gerekçesiydi.

O boşluğu, ertesi gün Sabah Gazetesi doldurdu. Dolgu malzemesiyle haber inşası ancak o kadar olur. Biraz ‘aklama’ havasındaydı. Eren’in, Deniz Kuvvetleri’nde görevli sivil memurların da içinde bulunduğu çetenin seks tuzağına düştüğü öne sürüldü.

Keşke, ‘tuzak’ olsaydı.

Paşayı istifaya zorlayan askeri istihbarat notunu okudum, ‘pes’ dedim. Aksi halde, o paşaya sonuna kadar sahip çıkarlardı.

Fakat, dün yazımı bitirmek üzere gelen telefonla iyice afalladım. Karşımdaki ses, ‘CNN Türk’te Metin Uca’nın programının sona erdirilmesi ile Eren Paşa’nın istifası arasında bağlantı olabilir’ demesin mi?

‘Nasıl olur, hükümetin baskısıyla yayına son verildiği konuşuluyor’ diye açıklama getirsem de o, ısrarcıydı.

Metin, Ankara’dan arkadaşım. Dün, ulaşmak mümkün olmadı. Ararsa, cevabını seve seve yayınlarız.

STAR

YAZIYA YORUM KAT