NATO Füze Kalkanı Diyarbakır'da da Protesto Edildi
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, NATO Füze Kalkanı Projesinin Türkiye’ye kurulmaması hususunda iktidarı uyardı.
Diyarbakır Ak Parti İl Binası önünde toplanan Özgür-Der Diyarbakır Şubesi üye ve gönüldeşlerinden oluşan kalabalık bir topluluk, NATO'nun emperyalist emellerini protesto ederek, Ak Parti iktidarını da, Ortadoğu halklarını hedef alan NATO ile işbirliği yapmaması noktasında uyarılarda bulundu.
"NATO'nun Füze Kalkanı İslam Ümmeti'ne Açılmış Savaştır!"
"NATO'nun Füze Kalkanı İslam Ümmeti'ne Açılmış Savaştır!" pankartının açıldığı eylemde, "NATO'nun Hedefi: İran'a Saldırı, İsrail'e Kalkan!", "Silahlara Rampa Olma Kardeşliğe Darbe Vurma!", "Türkiye NATO'nun Saldırı Rampası Olmasın!" yazılı dövizler taşındı.
Eylem, şube yönetim kurulu üyesi Metin Demir'in giriş konuşmasıyla başladı. Projenin anlamı ve amacı hakkında kısaca bilgi veren Demir, Füze Kalkanı Projesinin temel amacının İsrail'in güvenliğini sağlamak, hedefinin ise, İran ve Suriye başta olmak üzere İslam coğrafyası olduğunu söyledi.
NATO İle Pazarlıklara Girişilmesi Kabul Edilemez
NATO ile yapılan kirli pazarlıklara dikkat çeken Demir, "Omurgalı siyasetin ya da komşularıyla sıfır sorun politikasının bir gereği olarak, böylesi bir tehdidi elinin tersi ile itmesi gereken hükümetin, füzelerin hiçbir ülkeyi hedef almamsı şartını öne sürmesi anlaşılır bir durum değildir." şeklinde konuştu.
ABD'nin "kadiri mutlak" olmadığının 1 Mart Teskeresinin ret edilmemesinden de anlaşıldığına işarete Demir, kan ve ölümden başka bir şey getirmeyen emperyalistleri bölgemizde istemediklerini kaydet.
"İşbirlikçi İktidar İstemiyoruz"
Ardından topluluk adına basın açıklamasını okumak üzere sözü şube başkanı Av. Serdar Bülent Yılmaz aldı. Konuşması sık sık, "Uyan Diren Özgürleş, Direne Direne Kazanacağız, NATO'ya Kalkan Olmayacağız, Yaşasın Halkların Kardeşliği, Emperyalizm Yenilecek İslami Direniş Kazanacak, Katil NATO Ortadoğu'dan Defol, NATO'ya Hayır Katillere Geçit Yok, İşbirlikçi İktidar İstemiyoruz ve ABD'ye NATO'ya İsrail'e Geçit Yok" şeklinde sloganlarla kesilen Yılmaz, projenin, İslam düşmanı ABD'nin Müslüman halkları imha projesi olduğunu ve hükümetin bu projeyi kesinlikle kabul etmemesi gerektiğini söyledi.
Yılmaz hükümeti, "Bu vesileyle hükümeti son kez uyarıyoruz: Bu ihanet ve düşmanlık projesini sakın imzalama! İslam düşmanı ABD ve Emperyalizmin işbirlikçisi olma! Türkiye ve Ortadoğu halklarına ihanet etme!"sözleri ile uyararak açıklamasına son verdi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
FÜZE KALKANI PROJESİ, İSLAM DÜŞMANI ABD'NİN MÜSLÜMAN HALKLARI İMHA PROJESİDİR!
HÜKÜMET BU DÜŞMAN PROJEYİ KABUL ETMEMELİDİR!
Portekiz'in başkenti Lizbon'da 19-20 Kasım 2010 tarihlerinde yapılacak NATO zirvesinin ana gündemini, yıllardır konuşulan Füze Savunma Kalkanı projesinin onaylanması ile ilgili müzakereler oluşturacak. Bu yönüyle, başta Ortadoğu olmak üzere, tüm İslam coğrafyasını hedef tahtasına oturtan NATO planının ayrıntılarının belirleneceği tarihi bir dönemeçten geçmekteyiz. Füze kalkanı projesinin özellikle Türkiye'de kurulması yönünde uzun süredir devam eden baskıların emperyalistlerin talepleri yönünde sonuç verip vermeyeceğini de bu süreçte görmüş olacağız. Türkiye vereceği kararla, emperyalizmin taşeronu olmaya razı olup olmayacağını ve komşularıyla geliştirdiği sorunsuz dış politika siyasetinin geleceğini netleştirmiş olacak.
En başından beri ABD'nin milli projesi olarak bilinen Füze Kalkanı projesi, hem maliyeti azaltmak hem de Türkiye'yi zorlamak amacıyla NATO önderliğinde geliştirilen ve planlanan bir proje olarak sunulmaktadır. Başta ABD olmak üzere birçok emperyalist ülkenin dünyaya hükmedebilmek amacıyla bir araya geldikleri NATO çatısı, sömürgeciliğin modern paylaştırıcısı olma misyonunu sürdürüyor. Kısaca NATO Emperyalizmin vurucu gücüdür. Biz NATO'yu Afganistan, Irak ve daha bir çok ülkede gerçekleştirdiği sivil katliamlardan tanırız. Emperyalizmin tetikçisi olan NATO, halkların, özellikle de Müslüman halkların düşmanıdır!
Anlaşılmaktadır ki, emperyalist NATO'nun Türkiye'ye kurmak istediği koruma kalkanı, bir savunma ve saldırı konseptine dayanmaktadır. Bu konsept, küresel sömürgecilerin kendilerine engel ya da tehdit olarak gördükleri tüm unsurları etkisiz hale getirebilmek için planladıkları senaryonun da bir parçası.
NATO'nun Türkiye'ye kurulmasını istediği "Füze Kalkanı Projesi" doğrudan İslam coğrafyasını, Müslüman halkları ve bizlerin geleceğini tehdit etmektedir. Açıkça ifade edilmemesine rağmen ABD'nin "haydut devletler" diyerek hedefe koyduğu İran ve Suriye olmak üzere tüm Ortadoğu'nun hedef tahtasına oturtulduğu açıktır. Nükleer tehdit bahanesi vaktiyle Irak işgalinin de gerekçesiydi. ABD bu utanmazca yalanı tüm dünyanın gözünün içine baka baka tekrar etmektedir.
NATO füzelerinin asıl amaçlarından birinin de, emperyalistlerin öz evladı olan işgalci Siyonist İsrail'i korumak olduğu bilinmektedir. Oysa Ortadoğu'nun tek nükleer tehdidi İsrail adlı terör şebekesidir.
Filistin'i, Irak'ı, Afganistan'ı kan gölüne çeviren emperyalist vahşet ve çılgınlık şimdi de İran'a yönelik kanlı hesaplar geliştirmektedir. Müslüman halklar bu oyuna sessiz kalmamalı, topraklarının emperyalistlerin rampası haline getirilmesine asla razı olmamalıdır.
Türkiye'nin dış politikadaki yeni siyaset tarzı, eski dış politika ile kıyaslandığında oldukça olumlu bulunmakta ve adaletten yana tavır alan halkların sempatisini kazanmaktadır. Emperyalistler kendi aralarında her türlü işbirliği yaparken Türkiye'nin kardeş halklarla yakınlaşmasını da kendileri için tehlike olarak görmektedirler Dayatılan Füze Kalkanı projesinin somutlaşan beklentilerinden biri de; Türkiye'yi Batı yanlısı, Batı işbirlikçisi klasik politik tutumuna geri döndürmek; komşuları için yeniden bir tehdit odağına dönüştürmektir. "Komşuları ile sıfır sorun" merkezli bir politika, emperyalistlerin planları açısından engel teşkil etmektedir. Füze Kalkanı projesi ile hem İran'ı ve Suriye'yi tehdit unsuru olmaktan çıkarmak, hem de projenin uygulanması sonucunda Türkiye'nin komşuları ile sıfır sorun politikasını devre dışı bırakmak amaçlanmaktadır.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde bile İran Türkiye açısından tehdit olarak görülmemekte hatta İsrail nükleer bir tehdit olarak işlenmektedir. Ayrıca BM güvenlik konseyinde İran'a karşı yaptırım kararı alınması yönünde hayır oyu kullanılmış, İsrail'in saldırgan ve işgalci siyasetine karşı sert biçimde karşı konulmuş, nihayetinde Ortadoğu ülkeleriyle çok ciddi ilişkiler kurulmuştur. Bu olumlu tablo gözler önündeyken Hükümet, öncelikle Müslüman halkları ve tüm muhalif hareketleri hedef alabilecek böylesi bir projeye ne şartlı ne de şartsız alet olmalıdır. Bedeli ne olursa olsun onurlu ve adil bir duruş sergilenmelidir.
Ne yaşadığımız ülkenin sömürgeci saldırganlık tarafından bir cephe ülkesi haline getirilmesine, ne de topraklarımızın, hava sahamızın, denizlerimizin kardeş halklar için bir tehdit zemini haline getirilmesine asla razı olmayacağız. Hiçbir gerekçe, mazeret ya da kılıf İran ve diğer halklara karşı Türkiye'nin bir savaş rampası haline getirilmesini meşrulaştıramaz!
Bu kaygılar ve duyarlılıkla diyoruz ki, NATO'nun füzelerine Türkiye'nin ev sahipliği yapması gibi kardeş halklar nezdinde halkımızın başını öne eğecek bir sonuç doğuracağı kesin olan ve tarih önünde sorumlularını vebal altına sokacak bir karara imza atılmamalıdır! Hükümet bu projeye onay verirse, tüm Ortadoğu halkları gözünde itibarı beş paralık olacak tarihe de işbirlikçi olarak geçecektir! Eskilerin bir sözü vardır; ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz! Komşularla sıfır sorun politikası ve İsrail'e karşı geliştirilen söylem şimdi bu projeyle test edilmektedir. Eğer bu proje kabul edilirse tüm bu söylemlerin, bir iç politika malzemesi olduğunu düşünmememiz için bir neden kalmayacaktır. Bu vesileyle hükümeti son kez uyarıyoruz: Bu ihanet ve düşmanlık projesini sakın imzalama! İslam düşmanı ABD ve Emperyalizmin işbirlikçisi olma! Türkiye ve Ortadoğu halklarına ihanet etme!
Av. Serdar Bülent Yılmaz
Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı
HABERE YORUM KAT