1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Muhafazakârlık virajına hızlı giriş yapmanın trajikomik sonuçları…
Muhafazakârlık virajına hızlı giriş yapmanın trajikomik sonuçları…

Muhafazakârlık virajına hızlı giriş yapmanın trajikomik sonuçları…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Necip Fazıl hakkında “şair galiba” ifadesini kullandı.

15 Mart 2023 Çarşamba 17:40A+A-

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Muhafazakar-dindar çevrelerin en sorunlu düşüncelerinden birisi şüphesiz “üstatçılık” olarak ifade edilen dokunulmazlığa sahip şahsiyetler inşa etmesi. Örnek olarak gösterilen kimselerin daha farklı bir konuma yerleştirilmesi bir noktaya kadar anlaşılabilir. Ancak buradaki farklılık eleştiriden beri olan bir “mertebeye” eriştiğinde iş sakat bir noktaya evrilmektedir.

Uzun yıllardır var olan bu problem kısa sürede ortadan kalkacağa da benzemiyor. Muhafazakar-dindar çevrelerin üstatçılığının en görünür halini ise kısaca "üstat" olarak ifade ettikleri Necip Fazıl oluşturur. Lakabı üstat olan Necip Fazıl oldukça hareketli bir yaşama sahip. Doğrusu hatasıyla bir mücadele ortaya koyan Necip Fazıl’ın dindar-mukeddesatçı çevrelerin hafızasında değişmez bir yeri var. Onu eleştiren isimler dahi onun fikirlerini ve dizelerini ezbere bilirler…

Muhafazakar çevrelere yönelik “açılım” ve “helalleşme” vaatleriyle yola çıkan Kemal Kılıçdaroğlu bir süredir muhafazakar sembolleri kullanıyor. Konuşmalarına dindarları da mutlu edecek enstantaneler eklemekten çekinmeyen Kılıçdaroğlu yaklaşan seçimler sebebiyle vites yükseltmek durumunda kalmış olmalı.

Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu Hatay'daki konuşmasında Necip Fazıl Kısakürek için 'şair galiba' ifadesini kullandı. Ardından 'Destan' şiirinden dizeler okuyan Kılıçdaroğlu, şiiri de yanlış okudu. Bu tarz hatalar yaparak da birilerinden oy alabilirsiniz ama sahiciliğiniz ciddi anlamda zarar görür.

Vakit daralırken Kılıçdaroğlu’nun muhafazakar oylardan hızlıca kendi hanesine bir şeyler kazandırması gerekiyor. Bu sebeple olsa gerek Necip Fazıl vurgusu yerinde olur diye düşünülmüş belli ki ancak bu o kadar da kolay değil… 74 yaşındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun hayatı boyunca Necip Fazıl’a karşı olumlu duygular beslediğini düşünmek saflık olacaktır. Hem yetiştiği ortam hem de gençlik yıllarından başlayarak taşıdığı sol tandanslı fikirler sebebiyle Necip Fazıl’a karşı olumlu duygular bir yana ciddi bir mesafeden söz etmek daha doğru olur.

Muhafazakârlık virajına hızlı giriş yaparken yaşanan kazanın arka planı bu olsa gerek. Necip Fazıl’a “şair galiba” demek Kılıçdaroğlu’nun muhafazakarlarla “ayrı dünyaların insanı” olduğunun kanıtı. Aslında Kılıçdaroğlu'na kimliğini ve kişiliğini gizlemek zorunda bıraktıran sistem en büyük sorun.

Ne var ki o sistemin kurucusu ise -şimdi adaylığı sebebiyle iyice gizlediği- genel başkanı olduğu parti. Kendi kuyruğunu yiyen yılan misali tüm ülkeyi bir çıkmaza sokan ve ahlak merkezli siyaset yapmayı imkansız hale getiren de yine aynı sistem ve onun kurucu ideolojisi. Kılıçdaroğlu da bu ideolojinin bir ürünü olarak bugün muhafazakar-dindarlara yaranarak seçim kazanmaya çalışıyor. Komik, üzücü ve oldukça düşündürücü... "Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak" diye bağırası geliyor insanın!

Ufak bir not: Destan şiirinde CHP’nin sebep olduğu yıkım hakkında oldukça vurucu ifadeler vardır. Kılıçdaroğlu ve CHP kurmayları hassaten şiirin sonunda kendilerini bulacaklar…

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum;
Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum!
Bir şey koptu içimden, şey, her şeyi tutan bir şey,
Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey;
Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.
Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;
Evde cinayet, tramvay arabasında zina!
Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;
Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!
Ve ferman, kumardaki dört kıralın buyruğu;
Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!
Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!
Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;
Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.
Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilâç;
Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilâç.
Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;
Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!
Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;
Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?
Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap.

(1947)

HABERE YORUM KAT

8 Yorum