1. YAZARLAR

  2. Bülent Korucu

  3. Müçtehit Ertosun
Bülent Korucu

Bülent Korucu

Yazarın Tüm Yazıları >

Müçtehit Ertosun

05 Ocak 2010 Salı 04:06A+A-

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi Ali Suat Ertosun, Ömer Faruk Eminağaoğlu ile birlikte adından en çok söz ettiren yargı mensubu.

En son Yargıtay'ın hakkında verdiği 'yargılanmasına gerek yoktur' kararı ile gündeme geldi. Ergenekon davası tutuksuz sanığı Engin Aydın'la yediği yemek konusunda verildi bu karar... Engin Aydın, henüz suçu kesinleşmemiş biri. Onunla yemek yemek hiç kimse için yargılamayı gerektirecek bir suç olamaz. Hatta hüküm giyse bile bu böyledir. Katille yemek yiyen katil olmaz. Ertosun'a yapılan eleştiriler zaten yargısal sonuç doğuracak nitelikte değildi. Tavrının, meslek etiği ve bulunduğu konumun hassasiyetiyle bağdaşmadığı ileri sürülüyordu. Yargıtay'ın kararı bu eleştirileri haksız çıkarmıyor. Orası farklı bir kulvar. Ertosun, yemeği ve fotoğrafı bir aile dostuna vefa olarak izah etmeye çalışmıştı. Engin Aydın hüküm giymiş olsa vefa açıklaması tatmin edici olabilirdi. Ancak yargılama devam ederken, hâkim ve savcılarla ilgili karar merciinde bulunan kişinin vefa göstermesi eleştirileri hak ediyor.

Ertosun'un son çıkışlarından biri de Seferberlik Tetkik Kurulu'nda yapılan aramaya dönük eleştirel beyanatıydı. Ertosun, aramanın kanuna uygun olmadığı görüşünde. "Bu konu Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun, TBMM'deki görüşmeleri sırasında ve daha sonra öğretide de ele alınmış olup, sözü geçen hükmün soruşturma evresine değil, sadece kovuşturma evresine münhasır olduğu, mahkeme hâkimi veya heyetten, tek hâkimli mahkemeler ile heyet halinde çalışan mahkemelerin anlaşılması gerektiği kabul edilmiştir." diyor Ertosun. Bu yazılı açıklama, onun içinde bulunduğu psikolojiyi ele veriyor. HSYK üyesi, kendini bütün yüksek mahkemelerin üzerinde bir içtihat konumuna yerleştiriyor. Bırakın bir üyesinin, HSYK'nın böyle bir yetkisi yok. Orası idari bir kurul. Ancak baktığı konularla ilgili olarak ve sadece 'kararlarıyla' konuşur. Yargıdaki hataları düzeltecek, kilitlenmeleri açacak merci Yargıtay'dır. Onun hiçbir üyesi, hatta başkanı tek başına içtihat yetkisini haiz değil. Dairelere ayrılmış ve ihtisaslaşmaya gitmiş olan Yargıtay'da her daire her konuya bakamıyor. Hal böyleyken Ertosun'un müçtehitliğe soyunması kabul edilebilir değil. Bir akademisyen veya emekli yargı mensubu olsa görüşlerini kamuoyu ile paylaşabilir. Ancak yine altını çizelim, bugün soruşturmayı yapan hâkimle ilgili şikâyet olduğunda karar verecek kurulun üyesi olarak ihsas-ı reyde bulunamaz. Ertosun yazılı beyanatıyla süren soruşturmaya yön vermek, böylece adil yargılamayı etkileme suçunu işlemekle itham ediliyor. En hafif deyimiyle yaptığı, soruşturmayı yürüten hâkim ve savcıya psikolojik baskı olarak yorumlanabilir.

Açıklamanın muhtevası da usulü kadar sorunlu. Ertosun, kanunun Meclis'teki görüşmeleri sırasında ve öğretide metnin nasıl yorumlanacağının netleştiğini ileri sürüyor. Meclis'teki görüşmeler bizi de hâkimleri de ilgilendirmiyor. Akademisyenler belki alıp yararlanabilir. Bırakın onu, kanunun yazılı gerekçesi bağlayıcı olamaz. Hâkim ve savcılar kanun metinlerini esas alır. Gerekçeden isteyen yararlanabilir, o kadar...

Kişisel içtihat döneminin kapandığı, kurumsal içtihatların bile belli kurallara tabi olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Ertosun hukuk bilgisine güveniyor ve ülkeye bu şekilde hizmet etmek istiyorsa, bulunduğu konumları bırakıp sivil hayata ve akademik dünyaya katılabilir. Tartışmalı konularda görüş belirtir, söyledikleri içtihat olmasa da, içtihat mercilerine yol gösterebilir. Biz de kendisini daha rahat

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT