
Modernleşme Boşanmayı Tetikliyor
Doç. Dr. Abdülkerim Bahadır, günümüz modern aile anlayışının Batı kaynaklı zihinsel bir paradigmaya dayandığını belirterek; “Dini-ahlâkî ve geleneksel kabulleri dışlamak suretiyle maddiyatı, bireyselliği ve özgürlüğü merkezine yerleştiren bu güçlü paradig
Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkerim Bahadır, günümüz modern aile anlayışının Batı kaynaklı zihinsel bir paradigmaya dayandığını belirterek; "Dini-ahlâkî ve geleneksel kabulleri dışlamak suretiyle maddiyatı, bireyselliği ve özgürlüğü merkezine yerleştiren bu güçlü paradigma, genelde Doğu ve Müslüman toplumlarda; özelde ise Türkiye'de boşanmaları attıran önemli problemlere kaynaklık etmekte" dedi.
Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkerim Bahadır ile İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'nin (İDSB) Endonezya'da düzenlediği Uluslararası Aile Konferansı vesilesiyle tanıştık. Hocam akademisyenliğin yanı sıra Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı İlim Heyeti Üyeliğini de yürütüyor. Yani "aile"yi dert edinmiş ve bu alanda çalışmalar yapan çok değerli bir isim. Kendisi ile moderniteyi ve modernitenin aile kurumuna karşı yaptığı ahlaksız saldırıyı konuştuk.
- Hocam isterseniz teknik bir giriş ile başlayalım. Öncelikle "aile" nedir?
- Elbette. Genel anlamda en küçük toplumsal yapı olarak tanımlanabilen aile, temel fonksiyonları itibarıyla, bireyin hayatta kalabilmesini sağlayan beslenme, korunma, barınma gibi biyolojik ihtiyaçlarını; ruh sağlığının tesisi ve korunmasını sağlayan sevgi, güven, dayanışma gibi psikolojik ihtiyaçlarını karşılayan birincil ve en yakın sosyal kurumdur.
- Ailenin merkezine genelde "çocuk" konuluyor. Peki, "çocuk" için aile neden önemli?
- Çocuğun doğum öncesinde başlayan uzun gelişim süreci boyunca uygun bireysel ve toplumsal kazanımlarla yetişkinlik dünyasına katılabilmesi bu bahsettiğim temel ihtiyaçların karşılanmasıyla doğrudan bağlantılı.
- Okul gibi yani...
- Evet, aslında aile bir özel okuldur. Konuya eğitim özelinde yaklaştığımızda aile, bireyin ilk deneyimlerini gerçekleştirdiği ve bu deneyimler eşliğinde geleceğe hazırlandığı yüz yüze, yakın temas gibi sıcak ilişkilerin yaşandığı bir "özel okul" işlevi de görmekte çünkü.
"AHLÂKI ÇAĞDIŞI SAYAN BATI KAYNAKLI PARADİGMA"
- Toplum için aile neden bu kadar önemli?
- Çünkü toplum ve kültürün oluşmasında sahip olduğu öncelik dikkate alındığında, sağlıklı aile yapısının sağlıklı toplum için zorunluluk arz ettiği gerçeği ile karşı karşıya geliriz.. Bu sebeble aile içi huzuru tesis ve temin etme konusunda gerekli olan asgari şartların hazırlanması, toplumsal geleceği açısından milletler için hayati bir önem ifade eder.
- Peki, asıl konuşmak istediğim konuya gelirsek eğer hocam, "modernite"yi aile düzleminde nasıl değerlendirmeliyiz?
- Önemli bir konu ve soru bu. Bakın, özellikle Batı ile kurulan ilişkiler çerçevesinde ele alındığı takdirde geleneksel Müslüman ailesinin, zamanla birlikte hız kazanan köklü bir "kültürel dejenerasyon" süreci yaşadığı tespit edilebilir.
- Aileye yönelik bir tehdit mi?
- Evet, elbette. Batılılaşmanın öne çıktığı bu bağlamda en önemli faktör olarak gündeme gelen "modernite", sosyo-ekonomik ve kültürel çok yönlü etkileriyle aile hayatımız üzerinde tehdit edici değişmelere yol açmakta. Modern aile olarak tanımlanan günümüz yeni aile yapılanması, çoğu ahlâkî değerlere bağlı eski kabulleri çağdışı sayan büyük ölçüde Batı kaynaklı zihinsel bir paradigmaya dayanmakta.
- Aile hayatımıza "Batılı" zihinler mi hakim olmak istiyor?
- Maalesef bu doğru. Gündeme gelen bireysellik, ekonomik bağımsızlık, sınırsız özgürlük gibi modern arayışlar, özellikle kadının çalışma hayatına girmesi ve iletişim araçlarının etkisiyle, aile içi ilişkilerin sorgulanmasına ve beraberliği sağlayan temel dinamiklerin sarsılmasına yol açmakta.
- Modernitenin en büyük kurumsal tahribatı nerede görülüyor?
- Ne yazık ki aile kurumunun dejenerasyonunda görülüyor.
- Neler oluyor peki?
- Modernleşmeye bağlı olarak boşanma gittikçe artmakta. Çünkü geleneksel Müslüman aile yapısı, Batı ile kurulan ilişkilerin paralelinde hız kazanan ciddi bir "kültürel dejenerasyon" süreci yaşamakta.
Bu çerçevede en önemli faktör olarak gündeme gelen "modernite", sosyo-ekonomik ve kültürel çok yönlü etkileriyle Müslümanın aile hayatı üzerinde olumsuz sonuçlara yol açmakta. Günümüz modern aile anlayışı, Batı kaynaklı zihinsel bir paradigmaya dayanmakta.
Dini-ahlâkî ve geleneksel kabulleri dışlamak suretiyle maddiyatı, bireyselliği ve özgürlüğü merkezine yerleştiren bu güçlü paradigma, genelde Doğu ve Müslüman toplumlarda; özelde ise toplumda boşanmaları artıran önemli meselelere kaynaklık etmekte.
Modern hayatta boşanmanın temel sebebleri
¥ Geleneklerden kopuş ve değerlerde yozlaşma;
¥ Batı hayat tarzına aşırı özenti ve kimlik kaybı;
¥ Çarpık aile ilişkileri ve suni beraberlikler;
¥ Şartsız özgürlük ve sınır tanımazlık;
¥ Adalet yerine dengesiz eşitlik vurgusu;
¥ Şiddetin sıradanlaşması ve yaygınlaşması;
¥ Mahremiyetin tüketilişi ve özel hayatın deşifresi;
¥ Paganist ve materyalist kültürün propagandası;
¥ Cinsellik ve müstehcenliğin ilkeleştirilmesi;
¥ Konforun ve ölçüsüz rahatlığın özendirilmesi;
¥ İletişim eksikliği ve yan yana hayatın yeğlenmesi
Arkadaşımız M. Mustafa Uzun'a konuşan Doç. Dr. Abdülkerim Bahadır; "Eşlerin önemli bir bölümü birbirine katlanmayı, özveri ve hoşgörüyü yük saymakta; kişisel istek ve tercihlere makul müdahaleleri saldırı kabul etmekte ve netice itibarıyla "birlikte yaşama" yerine "yan yana yaşama"yı yeğlemekteler. Bu yabancılaşma da önce aile içi ilişkilerin bozulmasına yol açıyor" dedi.
M. MUSTAFA UZUN / YENİ AKİT
HABERE YORUM KAT