1. YAZARLAR

  2. Fatma K. Barbarosoğlu

  3. Merve Kavakçı Soruyor: Türkiye Belçika olacak mı?
Fatma K. Barbarosoğlu

Fatma K. Barbarosoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Merve Kavakçı Soruyor: Türkiye Belçika olacak mı?

26 Haziran 2009 Cuma 03:56A+A-

I- Komşumuz İran, Batı dünyasının ve bizim “batılılar”ımızın” iştahlarını kabartan isyanlara sahne. Yaşadığımız dünya öyle hızlı değişiyor ki, bir sabah uyandığımızda, belki de kendimizi eski bir masalın kahramanı olarak bulacağız. Bir zamanlar biz diye başlayan cümleleri teatral şekilde ifade etmeye çalışan kahramanlar olarak. Kurduğumuz cümlelerin, yaşadığımız ana nanca uzak olduğuna şaşırarak.

İran batının iştihanı kabartıyor. Türkiye, kötü yerini içine katlayıp, darbe severliği sanki cümleten terk etmiş gibi duruyor.

Sarkozy kafayı burkaya taktı.Fransa'da Burka kafaya takılacak boyutlarda mıdır yoksa o bildiğimiz Meksika dizileri tadındaki senaryo yeniden güncellenmekte midir?Ya da burka üzerinden Afganistan-Pakistan denklemine yeni bir harf mi ilave edilmektedir?!Yaşadıkça göreceğiz diyemiyorum.Yaşadıkça daha hızlı unutuyoruz .Yaşadıkça tecrübemizin artacağı,basiretimizin artacağı günlerde değiliz çünkü.

II- İran Devrimini bölgesel virüs gibi görenler, seksenler boyunca Türkiye İran olacak isimli korku istasyonunu açtı. Azıcık adım atılacak olsa,kamusal alan paylaşımı için dindarlar azıcık sahneye çıksa, korku istasyonunun bütün ışıkları yakıldı.Sirenler devreye sokuldu.Laikçiler seferberlik ilan etti.

Laikçiler Türkiye İran olacak eyvah endişesini seslendirdikçe, Türkiye Müslümanlara dar gelmeye başladı.1990'lardan itibaren balkonda bile baş örtmenin yasak olduğunun söylendiği Tunus olma korkusunu yaşadı İslami kesim.

Bir taraf İran, öteki taraf Tunus olma korsunu yaşarken; Türkiye Türkiye olmaktan çıktı. Ne başkaları, ne de kendisi gibiydi artık.En akılı en çalışkan en gayretli kızlarını gurbete gönderdi.

Vatan dar gurbet yar olmaya başladığında, ilahi tecelli, kadınların yüzyılı olarak öngörülen 21 yüzyıla, Türkiye'nin imanlı kalplerini bir yasağın gölgesinde göndermiş oldu.

Başları örtülü, ufukları açık; dünyaya iki dilden kafa tutacak bir nesil yetişti.İnkar etmeyelim arkadaşlar!!! Başörtüsü yasaklarına çok şey borçluyuz. Sanat baskıdan doğuyor. Siyaset de öyle.Türkiye'de oldurulmayan başörtülülerin bütün dünyada nasıl var olduğunu görmek için sadece birkaç yıl bekliyeceksiniz.

Laikçiler Türkiye İran olacak korkusunu Türkiye Malezya olacak korkusuyla güncellediler 2000'li yıllarda.

Şimdi Türkiye'nin dindarları 23 Haziran'da Belçika parlamentosunda başörtüsü ile yemin eden Mahinur Özdemir'den umut devşiriyor. Belçika ve Mahinur Özdemir'in birlikte vermiş oldukları resim Türkiye'nin dindarlarının AB aşkını tazeliyor. Sarkozy'nin tavrı parantez içine alınıveriyor. Çünkü zaten Türkiye'de kim burka giyiyor diye rahatlatıyor kendini iyimser dindarlar.

TV kanalları Merve Kavakçı'ya bağlanıyor. Merve Kavakçı Mahinur Özdemir'in Belçika başarısını değerlendiriyor telefonla katıldığı programda. Soruyor: “ Peki Türkiye Belçika olacak mı?

Gazete haberlerine bakıyorum; başlıklar ve cümleler nasıl da niyetleri ele veriyor. İslami kesim Mahinur'un şahsında bütün başörtülü kadınların Avrupa Parlamentosunda temsil edildiğini savlamaya çalışıyor. Mahinur Özdemir' in başarısı üzerinden laikçileri “Avrupalı” olmaya çağırıyorlar adeta. Laikçiler, Liberal Partinin Mahinur Özdemir'i istemeyişinin altını çizerek dindarlar ile AB kriterleri doğrultusunda ittifak etmiş olan Türkiyeli liberallere rol veriyor. Satır aralarına, “olacaksanız Belçika'nın liberalleri gibi olun” mesajı istifleniyor.

III- Vakti zamanında çok yazdım. Gündem itibariyle tekrarlamakta fayda var. Merve Kavakçı'nın şahsında başörtüsünün parlamentoda temsili Fazilet Partisinin stratejik hatası idi. Bir kaç başörtülü aday gösterilmiş olsa idi hem Fazilet Partisi hem de Merve Kavakçı daha az yıpranmış olacaktı . Oysa Necmettin Erbakan Merve Kavakçı'nın adaylığı üzerinden, Türkiye'deki başörtülü kadınları henüz “özne” olarak görmediğini ilan etti. Bütün parçalar birleştiğinde, yapmanın zaferinden ziyade, “yaptırmadılar” ın öfkesinin daha işlevsel kabul edildiğini tespit etmek hiç de zor değil. Yanlış hesabın nelere mal olduğunu, bu satırların yazarı kadar bu satırların okuyucuları da biliyor. Sözü yormayalım velhasıl.

Sadece Fazilet Partisi değil; MHP de, başörtülü vekil üzerinden tarihi hatasını itina ile sahneledi. MHP halkın değil, devletin onayını öncelediğini, en çok Nesrin Ünal örneğinde ortaya koydu. Geriye ne kaldı? Ne başını açan vekilin başını açmaya değecek icraatları kaldı, ne de MHP'nin vermeye çalıştığı mesaj.Tek resimdir bulandırılmış sulardan arta kalan:Başını açan vekili alkışlamak için meclise gelip,sonra giden generaller.

IV- Şimdi! Hantallıkta sınır tanımayan hatalarımızı Mahinur Özdemir'in üzerine yıkmaktan vazgeçelim. Mahinur Özdemir AB Parlamentosunda kimi temsil ediyor? Türkiye'de temsil edilmeyen başörtülü kadınları mı? Türkiye'yi mi? Hayır ! Bu bakış Mahinur Özdemir'in başarılarını engellemekten başka bir işe yaramaz. Mahinur Özdemir, AB Parlamentosunda kendisini tercihli oyla vekil yapan seçmenlerini temsil ediyor. Onlara hizmet sunmak, sorunlarını çözmek için orada.

“Türkiye başörtümle, Belçika yaşımla ilgilendi” diyor Mahinur Özdemir. Bu satırların yazarı projelerinle, projelerini başarma azminle ilgileniyor.

Bütün dünyanın yeni projelere ihtiyacı var. Kendi enerjisini ve dünyanın enerjisini doğru yerlere kullanacak kalbi olan insanlara ihtiyacı var.

Kalbin de, zihninde berrak olsun Mahinur Özdemir.

Tebrik:

Üç aylara girmiş bulunuyoruz. Hayır ile idrak edenlerden olalım inşallah

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT