1. YAZARLAR

  2. Fehmi Huveydi

  3. Medya ile siyaset arasında Hizbullah krizi
Fehmi Huveydi

Fehmi Huveydi

Yazarın Tüm Yazıları >

Medya ile siyaset arasında Hizbullah krizi

22 Nisan 2009 Çarşamba 02:04A+A-

Hizbullah hücresi sebebiyle Mısır medyasındaki infial ne zaman duracak bilmiyorum ancak sınırları aşan yorumların ateşini körüklediği gerginlik, dengeleri altüst ediyor ve başkalarından çok Mısır'a zarar veriyor. İronilik, Hizbullah'a yöneltilen Gazze'ye silah kaçırma girişimi suçlamasının Mısır'ı altmışlı yıllara götürmesi.

Nasır rejimi, ulusal özgürlük ve emperyalizme direnişi seçtiği zaman kendisini özellikle de Afrika kıtasındaki direniş hareketlerine destekler konumda bulmuştu. Bu destek farklı araçlarla silah kaçırılmasını da kapsadı. Bu operasyonları yürüten birçok subay hâlâ aramızda. Bazılarıyla konuştum ve isimlerinin yayınlanmaması isteklerine saygı gösterdim. Bazılarından Mısır'ın Fransa işgalindeki Cezayir'e nasıl silah kaçırdığı hikâyelerini dinledim. Yine bazı subaylar İngiliz işgali altındaki Güney Yemen'e silah kaçırılmasını anlattı. Silah kaçırma operasyonları Tanzanya, Gana ve Gine Cumhuriyeti dahil birçok Afrika ülkesinde tekrarlanmış. Dahası bu dönem içinde Mısır istihbaratları İsrail'e karşı bir üçüncü ülkeden bu ülkenin bilgisi olmaksızın iki başarılı askerî operasyon yaptılar. 1969'da Eilat Limanı Ürdün'den bu ülkenin bilgisi olmaksızın bombalandı. 1970'te Fildişi Sahili'nin başkenti Abican'da okyanus açıklarında Süveyş Körfezi'ne doğru yol alan İsrail sondaj gemisi batırıldı ve bundan Abican yönetiminin bilgisi yoktu.

Bütün bu olayların başka bir zamanda ve farklı tarz bir yönetimin gölgesinde olduğu doğru ancak yasalara aykırı olmasına rağmen siyaset bu uygulamalara müsaade etti. Hukuki açıdan başka bir devletin toprağının bilgisi olmaksızın belirli bir amaç için kullanılması egemenliğin ihlalidir. Nasır dönenimdeki siyasi rejimini hukukun gereklerini göz ardı etmeye iten şey bu rejimin 'zafer' eğilimidir. Emperyalizmden kurtulma hayali, 'yasakları' helal kılan zaruretlerden birini oluşturdu. Şimdi ise siyaset hukukun gereklerini göz ardı etme eğiliminde olmadı. Bu yüzden olan oldu. Bu durum hukuki açıdan bizleri Hizbullah'ın İsrail'e karşı Mısır devletinin bilgisi olmaksızın faaliyette bulunmak için Kahire'yi kullanma çabası savunulmayacak bir hatadır. Konunun hukuki boyutuyla ilgili bir sorun yok. Fakat sorun Mısır medya borazanlarının sorunla çatışma üslubunu yükseltip sorunun kapsamını genişlettikleri zaman ortaya çıktı. Şöyle ki medya, olayı Hizbullah'ın işlediği hukuki hatadan sert ve haksız bir kampanyaya çevirdi, Hizbullah'ın konumuna dokunan, tarihini ve liderlerini yaralayan saygın olmayan üsluplar kullandı. Sonuç ise birkaç gün içinde Hizbullah'ın Mısır'ın düşmanına dönüşmesi oldu, örgüt şeytanlaştırıldı.

ÖRGÜTÜ KAZANMAK VEYA KAYBETMEK

Burada iki gözlem gözümüzden kaçmıyor. İlki şeytanlaştırma kampanyasıyla ve ikincisi kampanyanın zamanlamasıyla ilgili. İlk gözlemle ilgili olarak bölgede Hizbullah'ın ortadan kalkmasını isteyen taraflar olduğunu bilmemiz gerekli. Bu gerçekleşmese bile en azından imajı lekelenmek isteniyor. Bu isteğin sebebi örgüt üyelerinin Şii olması, İran'la koalisyon içinde bulunması veya Lübnan'da iktidara gelebilecek silahlı siyasi güç oluşturması değil. Tek sebep Hizbullah'ın birinci derecede İsrail'e direnen bir direniş örgütü olarak İsrail'e başarılı şekilde karşı koymasıdır. Örgüt direnişi bıraksa ve siyaset oyununa katılsa affedilir ve hatta Hasan Nasrullah'a barış girişimindeki çabasını takdir etmek için Nobel ödülü dahi verilebilir.

Hizbullah'ın şeytanlaştırılması kampanyası içinde Mısır medyası meslekî, ahlakî ve siyasî düzlemlerde affedilemez birçok hata işledi. Meslekî açıdan medya borazanları yargılamada bulundu. Hizbullah'ı kınadığını ve hakkında siyasî ve ahlakî idam hükmünü infaz ettiğini açıkladı. Bütün bunlar soruşturmalar tamamlanmamışken, konu yargı önüne gelmemişken ve yargıç kararını vermemişken yaşanıyor. Mısır gazetelerinin yayınları asıl itibarıyla güvenlik organlarının medyadaki büyük nüfuzunun ilanıdır. Ahlakî açıdan ise bu düşüş gürültülü oldu. Ulusalcı basındaki yüksek ses, güvenlik eğilimine, küfür ve hakaretlere boyun eğen televizyon yayınları, nesnel diyalog ve tartışma üslubundaki seviye düşüklüğünü gösterdi.

Direnişçi Hizbullah, övünülmesinin yanı sıra muhafaza edilmesi gereken bir krediyi temsil ettiği için örgütle farklı bir ruhla ilişki kurmalıyız. Nihayetinde örgütü kazanmak ve kaybetmemek için onu azarlayabiliriz ancak düşman göremeyiz, düzeltebiliriz ancak suçlu sayamayız. Maalesef medyamız bu anlamları ve kuralları geçersiz saydı. Bu ise şu şartlarda medya ile siyaset arasındaki ilişkinin yapısı etrafındaki soruyu güçlü şekilde yöneltiyor. Katar gazetesi El Şark, 21 Nisan 2009

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT