1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Mavi Marmara'nın Filistin direnişine tesiri
Mavi Marmara'nın Filistin direnişine tesiri

Mavi Marmara'nın Filistin direnişine tesiri

Ahmet Varol yıldönümünde Mavi Marmara'nın Filistin'deki karşılığını ve direnişe olan olumlu katkısını inceliyor.

03 Haziran 2023 Cumartesi 12:00A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Mavi Marmara’yı ve 6 Gün Savaşı’nı anarken

31 Mayıs, siyonist işgalcilerin Mavi Marmara katliamının yıl dönümüydü. Bu münasebetle inşallah bugün saat 17.00’de İstanbul’da Fatih Camisi’nde toplanılıp Beyazıt Meydanı’na doğru bir yürüyüş düzenlenecek. Mavi Marmara katliamının ve bu katliamda şehit edilen kardeşlerimizin unutulmaması için bu yürüyüşe destek verilmesi gerekir. 

İki gün sonra yani 5 Haziran’da da siyonist işgalcilerin, Arap dünyasındaki rejimlerin ihanetleri sayesinde, işgal ettikleri toprakları genişletmelerine imkan veren ve 6 Gün Savaşı olarak tarihe geçen Haziran 1967 Savaşı’nın başlamasının yıl dönümünü idrak edeceğiz. 

Mavi Marmara, bir hilfu’l-fudul gemisiydi. Farklı inanç ve düşüncelerde insanlar siyonist zulme ve haksızlığa karşı bir araya gelerek, mazlumlara destek için yola çıkmıştı. Bu ruhun mutlaka yaşatılması gerekir.

Mavi Marmara ve beraberindeki yardım filosunun amacı Gazze ablukasını kırmak, bir insanlık ayıbına son vermek, siyonist zulmün son bulması için bir şey yapmaktı. Ama ne yazık ki küresel emperyalizm zalimlerin yanında durduğu için siyonist katiller bu yardım filosuna saldırma, iyilik yolcularından on insanı vahşice katletme, yüzden fazla insanı yaralama ve yardım için gönderilenleri de gasp etme cesareti gösterebildiler. Zaten katil siyonistlerin bu zulmü sürdürebilmelerinin asıl sebebi de kendi güçleri değil bütün emperyalist güçleri arkalarına almalarıdır.

Mavi Marmara olayının 13. yıl dönümünde o filonun yola çıkış gayesinin yeniden hatırlanması ve siyonist işgalcinin Gazze ablukasının, bölgedeki insanların mağduriyetlerinin devam ettiğinin düşünülmesi gerekir.

Arap-İsrail savaşlarının en geniş çaplısı 1967 Haziran Savaşı’dır. İsrail’in 5 Haziran 1967 sabahı Mısır’a saldırmasıyla başladı. İsrail uçakları önce, ABD filosundan yararlanarak Akdeniz üzerinden Mısır’ın batı tarafındaki havaalanlarını bombalayıp, üç saat içinde 300 kadar askeri uçağını yerde imha etti. 

İsrail, ardından Gazze bölgesine ve Sina Yarımadası’na doğru kara ve havadan saldırıya geçti. Mısır askerleri bu saldırı karşısında ciddi bir direniş göstermeden Gazze’yi ve Sina’yı teslim ettiler. Bu olayda Cemal Abdünnasır’ın ihanetinin de payı olduğu ileri sürülmüştür.

İsrail, Mısır’ı etkisiz hale getirdikten ve Süveyş Kanalı’na kadar olan toprakları ele geçirdikten sonra Ürdün ve Suriye tarafına yöneldi. Bu ülkeler tarafından da ciddi bir direnişle karşılaşmayan Siyonistler, Ürdün’den Kudüs ve Batı Yaka’yı, Suriye’den de Golan Tepeleri’ni işgal ettiler.

Kudüs ve Batı Yaka’nın kaybedilmesinde buraları hakimiyetinde tutan Ürdün’ün o zamanki kralı Hüseyin’in ihanetinin büyük payı olmuştur.

O zaman Suriye Hava Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı olan, şimdiki eli kanlı diktatör Beşşar’ın da babası Hafız Esed’in devlet başkanı olma emelini gerçekleştirmek için ABD ile anlaşarak Golan’ı bile bile teslim ettiği ileri sürülmüştür. Bu tepelerin coğrafi konumu ve stratejik durumu göz önüne alındığında iddiaya hak vermemek mümkün değildir.

Bu savaşın İsrail açısından en önemli sonucu, sınır tartışmasını 1948’de işgal ettiği bölgenin dışına taşıması oldu. İşgal rejimi 1948’de işgal ettiği bölgelerde de işgalci olduğu halde, hem BM’nin sinsi oyunu, hem de Arap ülkelerindeki rejimlerin ihanetleriyle uluslararası platformda sınır tartışmasını 1948’de işgal ettiği alanın dışına çıkarabildi.

Bu yüzden diplomatik alanda siyonistlerin 1948’de ele geçirdikleri topraklardaki işgalleri “meşru hakimiyet” olarak görülürken ve bu bölge uluslararası alanda “İsrail” olarak tanımlanırken sadece 1967’de ele geçirdiği bölgelerdeki hakimiyeti işgal olarak tanımlanmaya başlanmıştır.

İşgalcinin bu savaşı kendi gücüyle değil bölge ülkelerinin ihanetiyle kazandığını, bir yıl sonra gerçekleştirdiği Kerame saldırısında Filistin direnişine yenilmesi ortaya koymuştur. Çünkü eğer ki kendi gücüyle kazanmış olsaydı, o zaman üç devletin ordusuna galip gelen İsrail bir yıl sonraki Kerame Savaşı’nda Filistinli gerillalar karşısında yenilgi yaşamazdı.

HABERE YORUM KAT