1. YAZARLAR

  2. Didier Billion

  3. Libya: Artık siyasi safhaya geçmek gerek
Didier Billion

Didier Billion

Yazarın Tüm Yazıları >

Libya: Artık siyasi safhaya geçmek gerek

04 Nisan 2011 Pazartesi 03:58A+A-

Bir kez daha BM Güvenlik Konseyi tarafından meşrulaştıran bir askerî müdahale 'uluslararası kamuoyu' dediklerinin sınırlılıklarını göstermektedir.

17 Mart 2011 tarihli 1973 sayılı kararı tehdit edilen sivil halkın korunması zorunluluğu adına meşrulaştıran, Albay Kaddafi'nin Bingazi halkını kan gölünde boğma tehdidi oldu. Kabul edilmesi için 9 oydan oluşan çoğunluğun desteğini almak yetiyordu, veto geçersizdi. Sonuçta Rusya, Çin, Almanya, Hindistan ve Brezilya'nın çekimser kaldığı oylama 15 üzerinden 10 oyla kabul edildi. Kısıtlı bir diplomatik bakış açısıyla ele aldığımızda bu oylama kararsızları ikna etme ve BM kararını hızlandırma manevrasının başarısı olarak nitelendirilebilir. 19 Mart'tan itibaren bombardıman başladı, neredeyse BM kararı alınmaksızın gerçekleştirilen Irak bombardımanının tam tamına 8 yıl sonrasında.

Daha bombardımanın başlaması üzerinden birkaç saat geçmeden eleştiriler başladı: Doğal olarak BM oylamasında çekimser kalanlar eleştiriyordu ama bundan daha da belirleyici olarak, 12 Mart 2011'de Kahire'de toplanan zirve sonrasında uçuşa kapalı bölgenin oluşturulmasını destekleyen Arap Birliği genel sekreterinin eleştirileriydi. Aslında Batılı yöneticiler askerî müdahalenin Ortadoğu'da askerî operasyonun yeni bir Haçlı Seferi olarak algısını güçlendireceğinin bilincindeydiler, zaten Arap devletlerinin desteğini almanın temelinde de bu vardı. Batılı güçler oylamaya katılmayan Cezayir ile Suriye hariç istedikleri desteği aldılar.

Güvenlik Konseyi kararının içeriği iradî olarak muğlâktır, çünkü bu içerik siyasi bir çerçeve sunmamaktadır. 1973 sayılı karar sivil halkı savunmanın zorunluluğunu tanımlamakta ama işgalci karar birliklerinin sevki perspektifini dışlamaktadır ve Albay Kaddafi rejiminin yıkılması perspektifi oluşturmamaktadır. Fiili olarak bu son noktada kırmızı çizgi aşılmış görünüyor, operasyonu BM çerçevesi dışına yerleştirecek bir biçimde, bombardımanların sürmesi artık hedefin Kaddafi'yi devirmek olduğunu düşünmemize neden olmaktadır. Şu an için Bingazi halkı katliamdan kurtuldu, bu durum en azından askerî müdahalenin bir erdemidir. Bu hedefe ulaştıktan sonra bombardımanı kesmek gerekiyordu ama tam aksine kütlesel olarak bombardıman sürmekte. Kendimizi hayallere kaptırmayalım: Sayısız nedenlerden ötürü doğrudan askerî müdahalenin sürdürülmesi Irak ya da Afganistan'dakilerle aynı risklere neden olacaktır. BM kararıyla olsun olmasın bombardımanlar hiçbir zaman demokrasi oluşturamaz. Demokrasi uzun bir sürecin ürünüdür, hiçbir dış güç halkların, dolayısıyla Libya halkının yerine bu süreci tamamlayamaz. Kaddafi'yi bir dış askerî müdahale ile Libya'dan kovmak pratikte onu yerel bir Hamid Karzai ile ikame etmek ve/veya ülkenin bölünmesi anlamına gelecektir. Kaddafi'nin ordusuna ve paralı askerlerine kötülüklerini sürdürmeleri için izin vermek mümkün değildi, argümanı eğer sözde uluslararası kamuoyu hep böyle özenli olsa seçici davranmasa daha iyi karşılanabilirdi. Bugün hareketlenen güçlerin, İsrail devleti 2006'da Lübnan'da, 2009'da Gazze'de sivil halka saldırdığında böylesine ateşli bir tepki vermemesi hayret uyandırıcıdır. Bir kez daha çifte standartla karşı karşıyayız. Sözde uluslararası kamuoyu bundan kazançlı çıkmayacak. Bahreynli göstericiler sözde insan hakları diplomasisinin yararsızlığını acıyla öğrenmekteler. İnsan haklarının savunusu ve uygulanması kuşkusuz her zamanda ve her mekânda vazgeçilmezdir ama böyle bir politika henüz oluşmadı. Dış güçlerin Libyalıların yöneticilerini Libyalıların yerine seçme hakkı yok. Dışarıdan kurulan bir rejim sürekli olarak kökeni dolayısıyla meşruiyet kuşkusunun hedefi olacaktır. Bu rejim, eğer gerçekte söz konusu rejim Batılı güçler tarafından empoze edilmişse daha da sıkıntılı bir konuma sahip olacaktır. Durumu da daha ağırlaştıran unsur, gönüllü devletler koalisyonunun -Fransa, Büyük Britanya ve ABD- bir hafta süren bombardımanından sonra NATO'nun operasyonların komutasını almasıdır. NATO'ya yapılan bu görev transferi bize İslam dünyasında yepyeni bir Amerikan savaşından kaygılanan Başkan Obama tarafından istenmiş olmasıyla açıklanmaktadır. NATO, ABD'nin elinde bir oyuncak olmasaydı bu gerçekleşemezdi! Bu sürecin neden olacağı tehlikeyi görmeyen var mı? Bir kez daha NATO bölge halklarının gözünde en müdahaleci Batılı güçlerin silahlı gücü haline geldi. NATO askerî operasyonun komutasını almak için herhangi bir yetkiye sahip değil, bu karar medeniyetler çatışması tezini beslemektedir.

Artık en hızlı şekilde bir sonraki siyasi safhaya geçmek gerekiyor. Komutanın yerini siyaset almalı: Bombardıman durdurulmalı ve görüşmeler başlamalı. Libya'daki tüm taraflar ileride belirlenecek biçimlerde geçiş dönemi süreci için olabilecek en yüksek düzeyde meşruiyet sağlamak için görüşmek zorundalar. Karmaşık ve pek de örgütlenememiş olan geçici ulusal konseyin gelecek bir hükümetin temelini oluşturabileceğini iddia etmek zor. Ulusal aktörler dışında -Kahire zirvesinde Kaddafi'nin "tüm meşruiyetini yitirdiğini" açıklayan Arap Birliği- arabuluculuk önerilerini formüle etmek ve bu yönde inisiyatif almak konusunda ilham kaynağı olacaktır. Bu süreç bugün yürütülen askerî operasyon konusunda güçlü çekincelerini açıklayan yeni yükselen güçlerden destek alabilir.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT