1. HABERLER

  2. HABER

  3. EKONOMİ

  4. Kripto para: Kripto ama para mı?
Kripto para: Kripto ama para mı?

Kripto para: Kripto ama para mı?

Kripto varlıklar özellikle son 5 senedir tüm dünyanın gündeminde. Öncelikle görmezden gelinen kripto varlıklar, değerlerinin artması ile üstü kapalı bastırılmaya çalışılmış, başarılı olunamayınca da düzenleme yoluna gidilmiştir.

31 Ekim 2022 Pazartesi 17:38A+A-

Gökhan Ergöçün / Haksöz Dergisi Sayı: 362/363 - Mayıs/Haziran 2021

Kripto varlık, dijital para, Bitcoin, Blockchain, Coin, Token… Son birkaç yılda hayatımıza girseler de her gün gündemde yer alan bu kavramlar önümüzdeki süreçte daha da çok konuşulacağa benziyor. Güvenli mi kazançlı mı alınır mı satılır mı yenir mi içilir mi? Ortada somut bir gerçeklik olmayınca sorular haliyle alıp başını gidiyor.

Kripto Para Nedir?

Kripto para adından da anlaşılabileceği üzere şifrelerden oluşan dijital para birimleridir. İlk olarak ortaya çıkan ve şu anda en çok bilinen kripto para olan Bitcoin 2009’da Satoshi Nakomoto takma isimli bir şahıs tarafından ortaya çıkarıldı. Her ne kadar Nakomoto olduğunu iddia edenler olduysa da Nakomoto’nun kim olduğu ve elinde ne kadar Bitcoin olduğu halen bir muamma. Bitcoin’i Litecoin gibi farklı dijital para birimleri takip etti. Genelde bu paralar ilk çıktıklarında birkaç dolar değere sahiptiler ve uyuşturucu/silah ticareti gibi kayıt dışı işlemler için kullanılıyordu. Şu an için üretilen, alınıp-satılan binlerce kripto varlık söz konusu. Artık genelde proje isimleri (IOTA) , futbol takımları (Galatasaray Fan Token) ve hatta ideoloji isimleri (Anarchy Token) ile anılır hale geldiler. Tüm kripto varlıkların toplam hacmi ise şu an için iki trilyon doların üzerinde seyrediyor. Bu noktada bir parantez açacak olursak dünyada günlük ticaretin 60-70 milyar dolar olduğunu hatırlatmak gerekir. Bu rakam kripto para piyasasının hacminin ciddiyetini anlatmaya yeter sanıyorum.

Kripto paralar merkezî bir yapıya sahip değillerdir. Yani Merkez Bankası yoktur. Blockchain (blok zinciri) adı verilen bir teknoloji üzerine kuruludurlar ve güvenliği bu şekilde sağlamaktadırlar. Sistem içerisindeki her bir cüzdan sahibi her bir işlemin kaydı için ortak bir şema dâhilinde çalışarak her bir para kodunun kaydını tutmaktadır ve paraların birden fazla hesapta olması yani klonlanması engellenmektedir.

Kripto paraların üretilme süreci temelde ikiye ayrılır. Kripto paraları üreten girişimler tüm bir hacmi bir anda üretip piyasaya sürebilecekleri gibi (örneğin Ripple) üretim sürecini bir yazılım vasıtasıyla ödül usulüyle kullanıcılara açan sistemler vardır (örneğin Bitcoin). İkinci sistemde bilgisayarların işlemci ve ekran kartları üzerinden madencilik (mining) adı verilen bir işlemle belirli kodların bulunması ve bunun karşılığında ödül olarak kullanıcıya vaat edilen miktarda para birimi verilmesi esastır. Para birimi henüz yeni ise ödül miktarı yüksektir, ilerledikçe ve para değer kazandıkça talep artar ve ödül miktarı zamanla azaltılır. Bu da ödül kazanmak için yapılan işlemleri zorlaştırır ve daha güçlü ekran kartı ve işlemciler gerektirir.

Ya Maliyeti?

Şu an mesele bir bilgisayar kasasının içerisindeki ekran kartından çıkmış durumdadır. Bazıları ülkemizde de olan ve çiftlik adı verilen tesislerde bazen on binlerce ekran kartı bir bina içerisinde dev bir bilgisayar gibi birbirine bağlanmakta ve kripto para üretimi yapılmaktadır. Öyle ki şu anda piyasada özellikle daha iyi performans gösterdiği için ekran kartlarına ciddi bir talep vardır ve ekran kartı fiyatları madenciler sebebiyle günden güne yükselmektedir. Bazı ekran kartı firmaları bu durumu çözmek için madencilik ve madencilik dışı faaliyetler için spesifik ürünler piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor.

Öte yandan bu üretim sürecinin bir maliyeti de vardır ve bu süreç çok yüksek elektrik sarfiyatına yol açmaktadır. Cambridge Üniversitesinin Şubat ayındaki bir araştırmasına göre sadece Bitcoin madenciliği için bir yılda sarf edilen elektrik 45 milyonluk Arjantin’in yıllık elektrik harcamasının üzerinde. Tüm kripto para türevlerini işin içine dahil edince korkunç tablolar ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden çiftlikler elektrik maliyetlerinin düşük olduğu ülkelerde konuşlanıyor.

İlginçtir ki büyükbaş hayvanların gaz salınımının küresel ısınmaya sebep olduğunu söyleyegelen Avrupa Birliği gibi uluslararası yapılar kripto para üretimi için tek bir kelime söylemiyorlar. Mesela küresel ısınmayı durdurmak için güneş ışınlarını bloke edecek deneyler yapmaya çalışan çok çevreci Bill Gates her ne kadar Bitcoin taraftarı olmadığını beyan etse de dijital paraların işlem maliyetlerini düşüren bir inovasyon olduğunu öne sürüyor. Yalnızca Bitcoin’in sebep olduğu karbondioksit üretiminin ise yıllık 65 milyon tonun üzerinde olduğu hesaplanıyor.

Güvenilir mi?

İşin içine güveni eklediğimizde artık meselenin ticari boyutunu konuşuyor oluyoruz. Kodlar üretildikten sonra birkaç farklı saklama metodu var. Birincisi en ilkel yöntem olan bir yere yazmak ve muhafaza etmek. Bir diğeri soğuk cüzdan diye tabir edilen ve internet erişimi gerektirmeyen bilgisayarlar ya da harici depolama aygıtlarında bu kodları saklamak. Bir diğer yöntem ki genel olarak en yaygını da bu, kodları kripto para borsalarının sağladığı cüzdanlarda muhafaza etmek. Bu yöntem daha cazip çünkü üretim ayağında olmayan kullanıcılar bu kodları zaten bu borsalardan satın alıyorlar. Bu borsalarda tuttukları sürece de alım-satım işlemleri gerçekleştirip kripto para ticareti yapabiliyorlar.

Soruya geri dönersek, saklama yöntemlerinin her biri riskler ihtiva ediyor. Kâğıt kaybolabilir, bilgisayar çökebilir, borsa batabilir, hesaplar hacklenebilir… Borsa batıyor demişken sıcaklığını koruyan Thodex meselesine de değinebiliriz. Türkiye'de kripto para ticaretine izin veren birkaç siteden biri olan Thodex geçtiğimiz günlerde arıza ve ortaklık gibi iddialarla işlemleri durdurdu, ardından da firma kurucusu ve sahibi Fatih Özer’in farklı miktarlarda iddia edilen bir kripto varlık ile yurt dışına kaçtığı duyuruldu. Arkasından Masak gibi kurumlar duruma el koydu fakat oluşan mağduriyet giderilecek gibi görünmüyor. Takiben birkaç farklı yerli kripto borsası da benzer gelişmeler kaydedince bir anda kripto para borsaları üzerine uyarılar peşi sıra gelmeye başladı. Gerçek şu ki finans kuruluşları devletlerce regüle edilir ve teminatlandırılır, milyarlarca dolarlık işlem hacmine sahip kripto para platformları ise bir ofis adresi göstererek işlerini yapageliyorlardı. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun açıklamalarına göre şu sıra BDDK gibi kurumlar düzenleme için kolları sıvamış durumda. Bunu yakın gelecekte göreceğiz. Bir anda ardı arkasına patlayan yerel borsalara geri dönecek olursak, bu kripto varlıklara olan güveni değil de daha çok platformlara olan güveni sarstı ve bu da kullanıcıları küresel ölçekte iş yapan tekel denebilecek Binance gibi birkaç kuruma yönlendirdi.

Bir başka güven meselesi de bu borsalarda oluşan dalgalanmalar. Kripto varlıklar üzerine çok fazla şey söylenegeldiği ve her gün bir başka ülkede çok farklı senaryolar yaşandığı için fiyatlar sürekli aşağı-yukarı yönlü seri hareketler görmektedir. ABD’de bir borsanın bir dijital parayı listelemeye başlayacağının duyulması ile yüzde 500’e varan büyüme bir saat içinde yaşanabilmekte, söylenti asılsız çıkınca bu sefer düşüş görülebilmektedir. Kullanıcıların ciddi bir kısmı sosyal medya araçlarına bağımlı 18/25 yaş arasındaki insanlar olduğundan yönlendirmelere çok açıklar. Mesela geçtiğimiz günlerde Tesla ve SpaceX gibi firmaların sahibi Elon Musk, hiçbir ehemmiyeti olmayan değersiz bir kripto para birimi olan Dogecoin’den twitlerinde bahsederek reklamını yapınca bir anda değeri 0.002 dolar seviyesinden akıl almaz bir şekilde 0.3 dolar seviyelerine tırmandı.

Daha bilinen para birimi üzerinden gidecek olursak Bitcoin 2017 yılında 19 bin dolar seviyesini aşmış, çok kısa sürede 9 bin dolar seviyesine düşmüştü. 2019’da 3900 dolarlara kadar inerek değer kaybeden Bitcoin arkasından 12 bin dolara yaklaşmış ve tekrar 6-7 bin dolar seviyelerine kadar çekilmişti. Geçtiğimiz yıl salgın önlemleri ile birlikte dijital teknolojilere yönelim Bitcoin’e olan ilgiyi yeniden körüklemiş, 2019’u 7 bin dolar seviyesinde kapatan varlık 2020’yi 29 bin dolar civarında bitirmişti. 2021 yılında ise Bitcoin 40 bin, 30 bin, 49 bin, 45 bin, 59 bin, 52 bin, 63 bin, 49 bin gibi iniş çıkış noktalarını gördü. Bu tablo ile Bitcoin’in de fazlaca hareketli olduğunu söylemek çok kolay.

Son olarak geçtiğimiz günlerde 30 bin doların altını tekrar gören Bitcoin 30-40 bin dolar bandında hareketler gösterdi. Diğer kripto para birimleri ile birlikte sadece birkaç gün içerisinde 1 trilyon dolarlık bir kayıp söz konusu oldu piyasada. Peki, bu para kimin cebinden çıktı? Böyle bir yapıya nasıl güvenilebilir?

Kullanmak Doğru mu?

Kripto varlıklar özellikle son 5 senedir tüm dünyanın gündeminde. Öncelikle görmezden gelinen kripto varlıklar, değerlerinin artması ile üstü kapalı bastırılmaya çalışılmış, başarılı olunamayınca da düzenleme yoluna gidilmiştir.

Ülkelerin kripto varlıklar üzerine en büyük endişesi kayıt dışı ekonomi. Kripto varlıklar merkezî kayda ihtiyaç duymadığı için takip edilemiyor. Haliyle vergilendirilemeyen işlemler söz konusu. Bazı ülkeler kripto para borsalarındaki cüzdanları kontrol etme çabasına girse de bunu aşmanın yolları da var, farklı ülkelerde işlem yapmak ya da soğuk cüzdan kullanmak gibi. Hal böyle olunca hem dijital varlıklara olan iştahı karşılamak hem de işleri kayıt altına almak için her ülke kendi dijital parası üzerine planlar yapmaya başladı.

Şu an Avrupa Merkez Bankası (ECB) dâhil tüm büyük merkez bankaları kripto varlıklar üzerinde çalışmalar yürütmektedir. Yakın zamanda ECB dijital avro üzerine çalışmalar yapılacağı sinyallerini vermişti. Bu durum merkez bankası rezerv para yapısını kökten değiştirecek bir gelişme olduğundan merkez bankalarının nasıl pozisyon alacağı tartışılıyor. Çin gibi dünyanın en büyük dolar rezervine sahip yapılar ellerindeki doları bir şekilde dönüştürme planları yaparken altın, gümüş gibi değerli metallere olan iştah da artıyor.

Kripto varlıkların üretilmesinde harcanan enerjiden bahsetmiştik, bu anlamda neden üretildiği konusunda bir sürü muamma olan, insanlık faydasının var olmadığı, aksine küçük yatırımcıların sık sık batmasına sebep olan kumara yakın bu varlıklar için sarf edilen elektrik ve çabanın israf olduğu söylenebilir. İslam ticaret fıkhı açısından da birçok soru işareti ayrıca bulunuyor. Altına endeksli bazı “İslami” olduğu iddia edilen kripto varlıkların oluşumuna rağmen fakihler sıkıntılı noktalara dikkatleri çekiyor. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı, sorulan bir soru üzerine kripto varlıkların, belirsizlikleri, aldatma potansiyelleri, sebepsiz zenginleşmeye olanak tanımaları gibi nedenlerle caiz olmadığını beyan etmişti. İngiltere İslam Şeriat Konseyi Üyesi Şeyh Heysemel-Haddad da kripto para birimlerinin somut varlıklara dayanmaması sebebiyle haram olduğunu bildirmişti. Haddad’a göre altın gibi bir somut metale dayanmayan banknot paralar da aynı sorunu taşıyorlar fakat kripto paraların güvencesini sağlayan merkez bankaları gibi oluşumlar olmaması ve kâğıt paraların zaruri, kripto paraların ise keyfî olması sebebiyle kripto varlık ticareti caiz değil. Filistin Fetva Kurulu da paranın meşruiyetinin mal ve hizmet alımında kullanılması olduğunu belirterek, sadece belirli alanlarda işlev gösterebilen dijital paraların haram olduğunu deklare etmişti. Hayrettin Karaman da köşe yazısında Bitcoin türevi paraların caiz olmadığını ayrıca altın, döviz ve benzerlerine yatırım yaparak hiçbir emek üretmeden ve adeta bir çeşit stokçuluk yaparak para kazanmanın muttakiler için uygun olmadığını vurgulamıştı.

Dünya Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri Muhyiddin el-Karadaği ise İslam iktisadının temelinde üretme, harcama, değişim ve paylaşım gibi unsurların yer aldığını hatırlatarak kripto varlıkların bu işleyişe zarar verdiğini söylemişti. Karadaği’nin meseleye ilişkin görüşleri şöyle:

Bitcoin ve benzeri mevcut kripto paraların kullanımı insanların mallarının haram yoldan ele geçirilmesi sürecidir. Bu tür paraları kullananların az bir kısmı kazanırken çoğu ise zarar ediyor. Bu durum ise toplumsal ve iktisadi açıdan sorunlara yol açmaktadır. Bu sebeple kullanımı caiz değildir. Mevcut halleriyle meşru paralar içinde telakki etmemiz mümkün görünmemektedir. Elektronik para diye isimlendirilseler de bir para çeşidi değildirler. Zaten para kastıyla üretilmemiştir. Zira paranın üretilme sebebi servet biriktirme, değişim aracı olma, karşılıklı borçlanma ve benzer gayelerdir. Bu durumda Bitcoin paradan beklenen işlevleri sağlamamaktadır.

Bu konuda çok fazla değerlendirme olmasa da kripto varlıkların ya da bir kısmının, para birimi olarak kabul edilebileceği görüşü üzerinden alınıp satılmasına cevaz veren az sayıda isim de vardır.

Ezcümle

Kripto varlıklar ve bu varlıkların alım-satımına aracı olan kurumlar insanlara sürekli çok kısa sürede çok yüksek kazanç vaat etmektedirler. Bu haliyle ponzi/saadet zinciri sistemlerine yakışır bir mantıkla hareket eden bu yapılar para, değer, varlık üretiminden ziyade bahis şirketi gibi çalışmaktadırlar. Tüyoların, spekülatif söylemlerin, güvenlik açıklarının kol gezdiği bir ortamda sağlıklı bir iktisadi çaba gütmek oldukça zordur. Bu konuda Allah Resulü’nün şüpheli olanlardan uzak durmak üzere yaptığı hatırlatmaları göz önünde bulundurmakta fayda vardır.

İslam iktisadı üretimin, alışverişin ve paylaşmanın üzerine yapılanır. Hiçbir şey üretip hiçbir şey satan kripto para piyasası insanlara sadece “kazan” çağrısı yapmakta ve sonu genelde de hüsranla bitmektedir. Yakın zamanda intihar vakıaları da duyulmaya başlandı zaten. Çok fazla para kazandırdığını kabul bile etsek, üretimin hiçbir aşamasına yanaşmayan üstelik üretimin kullandığı elektriği çalan bu sistemin kalıcı bir iktisadi düzlem için temel oluşturamayacağı çok açıktır. Herkesin finansal getiriler ile para kazandığı bir ortam olsa olsa distopya olur ve yıkılmaya mahkûmdur. Herkesin ağa olduğu bir ortamda ineklerin sağılmadan kalacağı aşikârdır.

Pandemi tedbirleri ile birlikte dijital alana doğru daha da artan yöneliş mutlaka bir yerde tıkanacaktır. Çünkü insan toprakla gökyüzü arasında yaşamını sürdüren, oksijene, gıdaya, suya muhtaç olan bir varlıktır. Boy boy reklamlarla süslü püslü gösterilen dijital dünya bu anlamda ‘sürdürülebilir’ değildir. Yeni dünya düzeni adı altında konuşulagelen tahayyüllerin ihtiyaçların sınırsız olduğu ve insanların birbirine muhtaç olduğu mevcut dünya gerçeklerine çarpıp yok olması Allah’ın izni ile kaçınılmazdır.

Kaynak: Kripto Para: Kripto Ama Para mı? - Gökhan Ergöçün

HABERE YORUM KAT