1. YAZARLAR

  2. Muhammed Nureddin

  3. Kopenhag Kriterleri'nden Ankara kriterlerine
Muhammed Nureddin

Muhammed Nureddin

Yazarın Tüm Yazıları >

Kopenhag Kriterleri'nden Ankara kriterlerine

23 Aralık 2008 Salı 05:11A+A-

Türkiye'de reform süreci sıkıntı ve hassas bir dönemden geçiyor. Zira en az iki yıldır bu reform girişimi ileriye yönelik hiçbir adım görmedi ve neredeyse derin uykuda denebilir.

Ne Ankara limanlarını ve havaalanlarını Rum Kıbrıs gemilerine ve uçaklarına açtı ne de bir yasada beklenen düzenlemeler sürdü. Dinî, mezhebî ve etnik azınlıklara hakları verilmezken kendisi ile askerî kurum arasında benzeri görülmeyen bir uyum ortasında AKP'deki milliyetçi söylem yükseldi.

Gelecek mart ayında yapılacak belediye seçimleri reformda yaşanan donukluğu haklı çıkarmanın, yerel ve dar siyasi hesaplar sunmanın gerekçesi olduğunda sorun daha derin görülüyor ve bir mucize gerçekleşmedikçe reformların sona erdiğini açıkça gösteriyor. Reformlar iki yıldır durmuş durumda. Her defasında da belirli siyasi bir olayla gerekçelendiriliyor. AKP'nin ilk dönemi de belediye seçimlerine, Irak savaşına ve El Kaide'nin Türkiye içindeki terörist saldırılarına sahne olmuştur. Bununla birlikte reformlar o vakit durmamıştı. Belki de reformların durmasını açıklayacak en önemli husus, reformların iç sebeplerden dolayı çıkmaz yola girmiş olmasıdır. Yani reform belirli sınırlarda isteniyor ve izin veriliyor. Bu sınırlar aşıldığı takdirde eski futbolcu ve top işlerini bilen Başbakan ve AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'a kırmızı kart çıkartıldı. Belki de reformlarda yaşanan donukluğa en açık uyarı birkaç gün arayla çıkan iki rapordur. İlki Brüksel'de toplanan AB ülkeleri dışişleri bakanlarından geldi. İkincisi ise uluslararası kriz grubundan.

AB dışişleri bakanları şu ana kadar yapılan reformların çok sınırlı olduğunu ve hayal kırıklığı yarattığını ifade ettiler. Yargının reforme edilmesi, yolsuzlukla mücadele, cezaevlerinde işkencenin sona erdirilmesi, ifade ve dinî özgürlüklerin teminat altına alınması, insan haklarına saygı ve sivillerin orduyu takibe almasının güçlendirilmesi çağrısında bulundular. Bildiri Türkiye'nin Rum Kıbrıs'ı ve Yunanistan'a yönelik tutumunu eleştirdi ve gerektiği takdirde anlaşmazlık konularını Lahey'deki uluslararası adalet mahkemesine götürme çağrısında bulundular. Üst düzey uluslararası eski yetkililerden oluşan uluslararası kriz grubu ise Türkiye'yi reformların durmasından dolayı uyardı ve Ankara'yı, reformları sürdürmekte aciz olduğunu ilan etmesi ile reformları ilerleme kaydetmesi arasında muhayyer bıraktı.

Komisyonun raporu AKP hükümetinin reformları yavaşlatması sebebiyle doğruluğunu kaybettiğini ifade etti ve grup 2009 yılının Türkiye-Avrupa ilişkilerinde bitirici olacağını belirtti. Bildiri oldukça önemli olan bir noktaya işaret etti. Bu nokta dış politikada açılmanın değil, tam demokrasinin içeride gerçekleşmesinin AB üyeliği konusunda bitirici ve ikna edici etken olduğudur. Rapor Türk hükümetinin reformları gerçekleştirme isteksizliğinin tam üyelik yerine Türkiye ile seçkin ortaklık çağrısı yapanların seçeneğini güçlendirdiğini belirtti. Rapor Türkiye'ye yeni anayasayı hazırlama, Kürtlere daha fazla kültürel haklar verme, seçim yasalarını düzeltme ve siyasi reform çağrısı yapıyor. Ayrıca sadece Hıristiyan azınlıklara değil, mezhebî azınlıklara dinî özgürlüklerini vermesini istiyor. Kıbrıs'ta çözüm çabalarını destekleme ve Kıbrıs'ın bölgesel sularında petrol aramaya son vermesi çağrısında bulunuyor. İki rapor da AKP hükümetini gerçek bir sorunun altına koyuyor. Zira AKP hükümetine düşen, tam ortasında durması mümkün olmayan reformları sürdürmek ile Avrupa tarzı modernleşme projesini bırakıp Kopenhag Kriterleri yerine Erdoğan'ın adını koyduğu Ankara kriterlerini hayata geçirmek arasında tercih yapmaktır. Şu ana kadar Ankara kriterlerinin alternatif olma gücü ortaya çıkmadı. Hatta belki de Ankara kriterleri geçen birkaç yıl zarfında gerçekleşen kriterleri silip süpürebilir.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT